Istıfa kültürü, demokrasinin bir olgunluk göstergesidir

Geçenlerde o kadar, o kadar kızdım ki bir Amerikalı göt kılına…
Evet, evet Trump’in göt kılı, kızdığım Amerika yani…
“Trump bir milyarder. Amerika’yı bir şirket gibi yöneterek iyi yapıyor”

İşte…
Göt kılığının Amerikalısı, Avrupalısı, Ortadoğulusu OLMAZ!

Hep dedim, her zaman diyeceğim…
Arkadaş…
Benim ileri demokrasiye kafam basmaz. Ama…
Demokrasiyi, tahammüllerini çok iyi derecede bilirim diyebilirim!

Eğer bir nebze dikkatli bir kişiliğe sahipseniz…
Siyaset ile ilgileniyorsanız…
Dünyanın sadece Tayyipistandan ibaret olmadığını düşünüyorsanız…
Eğer…
Sizde benim gibi yüce dinimizin siyasete, şahsi emellere heba edilemeyecek kadar değerli olduğu kanısındaysanız bundan sonra yazacaklarıma dikkat buyurunuz lütfen.

Neye niyet neye kısmet…
Z Kuşağında isleyecektim konuyu, bu makaleye kısmetmiş. Evet, MAKALE…
Görüşler…
Veri tabanına dayanır, yani veriler sunarak bilgilendireceğim sizleri.

Tabii ki izzetinefis, öze saygı sadece erkeğe özgü değildir. Tabii ki…
Öyle insanlar var ki dünyamızda, onarları incindiği, yaptıklarından veya onlara yapılan yakıştırmalardan dolayı kendilerini öylesine aşağılanmış his ederler ki…
Yaşamlarına son verirler…
Örneğin Japonya’da, Uzakdoğu’da bu kültür, EVET KÜLTÜR öylesine içselleşmiştir ki üstlendiği görevde başarılı olmayan bir insan intihar eder.
Şahsi görüşüm bu konuda, duruma bakar. Vaziyete…
Her başarısızlığın “cezası” ölüm ile sonuçlanacaksa dünyada insan kalmazdı.

Ama öyle mesuliyetler, öylesine sorumluluklar vardır ki dünyada…
Hayatidir…
İnsanı, insanları, toplumu, devleti etkiler…
Demiyorum ki…
Başarısızlığı kendine, nefsine yediremediği için insan, sorumlu, yönetici hemen canına kıysın…
Hayır…
Ama en azından diyebilir; ben üstlendiğim vazifenin hakkini veremedim…
Başarılı olamadım, benim yerime bir başkası gelsin…
Diyebilir, yani gönüllü üstlendiği vazifeden ayrılabilir!

Ahhh çocuklar sizler bilmesiniz…
AMA ben bilirim…
AK Pezevenkler öncesi bu ülkenin demokrasisinde istifa kültürü vardı…
Tek tük de olsa, vardı…
VARDI…
Başarısız olan alır ceketini giderdi…
Örneğin Mehmet Ağır 2007’de istifa etti…
“İLK İSTİFA 1930’DA
Siyasi tarihimizde “Genel Başkan düzeyinde” ilk istifa Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda yaşandı. CHP’nin (Halk Fırkası) ardından Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Adnan Adıvar’ın öncülüğünde 17 Kasım 1924’te kurulan ancak kısa sürede irtiaci ve bölücü odakların merkezi haline geldiği gerekçesiyle kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ndan sonra 12 Ağustos 1930’da kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet döneminde kurulan ve çok partili siyasal yaşama geçiş yolunda ikinci siyasi parti oldu.
Ali Fethi Bey (Okyar) tarafından kurulan parti kısa sürede geniş bir destek kazanarak Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) yönetimini kaygılandırdı. SCF’nin iktidara ancak cumhurbaşkanıyla çatışarak gelebileceğini kavrayan Fethi Bey bunun çok ağır sonuçlar yaratacağı inancıyla, 17 Kasım 1930’da Dahiliye Vekâleti’ne başvurarak istifa ettiğini ve partinin feshedildiğini açıkladı.
Böylelikle fesih yöntemi ile de olsa ilk istifa eden Genel Başkan Fethi Okyar oldu. Ancak izleyen yıllarda “İstifa eden genel başkan” kıtlığı yaşandı.



MİLLİ ŞEF “İSTİFA EDER GİBİ” YAPTI
CHP’nin en uzun süreli genel başkanlığını yapan Milli Şef İsmet İnönü ise Demokrat Parti ve ardından gelen Adalet Partisi karşısındaki ezici mağlubiyetlere rağmen koltuğunu bırakmadı. İnönü, partisinin genel sekreteri Bülent Ecevit ile yoğun bir mücadeleye girdi. Mayıs 1972 tarihinde toplanan 5 Olağanüstü Kurultay’da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultayda parti meclisi Ecevit’in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972 tarihinde 34 yıldır görev yaptığı CHP genel başkanlığından istifa etti. Her ne kadar “istifa etmiş” olsa da aslında İnönü, kongrede Ecevit’e mağlup olunca koltuğunu bırakmak zorunda kaldı.



Türk solunun efsane ismi Karaoğlan Bülent Ecevit’in koltuğuna vedası ise hüzünlü oldu. Demirel, Türkeş, Erbakan gibi yarım yüzyıllık siyasi rakipleriyle birlikte yolu askeri darbelerle sık sık kesilen Ecevit 18 Nisan 1999’daki seçimlerinden birinci partinin lideri olarak çıktı. 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremleriyle sarsılan ekonomi 19 Şubat 2001’deki olaylı Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından büyük bir krize girdi. 3 Kasım 2002’deki genel seçimler ise Ecevit’in tam bir yıkım oldu. DSP’nin oyları % 22,18’den %1,22’ye düştü. Genel başkanlıktan ayrılma kararını, 3 Kasım’dan sonra zaman zaman dile getiren Bülent Ecevit ancak 24 Temmuz 2004 tarihinde Zeki Sezer’e devretti.



Demokratik anlamda ilk istifa haberi 2002 yılında geldi. CHP dışında diğer partiler gibi AKP karşısında 2002 Kasım’ında eriyen DYP’nin lideri Tansu Çiller 9 Kasım tarihinde yaptığı basın toplantısında bir sonraki kongrede adaylığını koymayacağını açıkladı. 14-15 Aralık 2002 tarihlerinde yapılan DYP 7. Olağan Büyük Kongresi’yle genel başkanlığı sona erdi ve aktif siyasetten çekildi.



Turgut Özal’ın ANAP efsanesini muma çeviren Mesut Yılmaz da ‘zoraki görevi bırakan’ liderlerden oldu. Merkez sağdaki en büyük rakibi Çiller gibi Mesut YIlmaz da 2002 seçimlerinden büyük bir başarısızlıkla çıktı. 1980’lerin tek başına iktidar partisi olan Anavatan Partisi’nin bu seçimlerde yüzde 4’lü rakamları görmesi üzerine Mesut Yılmaz görevinden istifa etti.



1980 askeri darbesinde “CHP’yi canlandıran lider” olan Deniz Baykal istifa edip daha güçlü gelen liderlerin başında geldi.
18 Nisan 1999 seçimlerinde CHP’nin Meclis dışında kalması üzerine istifa eden Baykal, 30 Eylül 2000 tarihinde Ankara’da toplanan CHP’nin 11. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden seçilerek üçüncü kez CHP Genel Başkanı oldu. İkinci döneminde de AKP karşısındaki yenilgileri ile başı ağrıyan Baykal her şeye rağmen koltuğunu korumayı başardı. Ancak 2011’deki kaset kumpası Baykal’ın sonu oldu. Baykal görevini o dönem partinin genel sekreteri olan Kemal Kılıçdaroğlu’na devretti.



2002’deki seçimlerden hüsranla çıkan DYP ve ANAP’ı Demokrat Parti (DP) adı altında birleştirmek isteyen Mehmet Ağar siyasi tarihimizdeki en net liderlerden birisi oldu. Büyük umutlarla girdiği 2007 seçimlerinde partisi baraj altında kalınca, Ağar aynı gece istifa ettiğini açıkladı.



Ağar kadar ‘net istifa’ beyanı da 2011 seçimleri sonrasında geldi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ardından devraldığı koltuğu ‘yeterli başarıyı sağlayamadığı’ gerekçesiyle Mustafa Destici’ye bıraktı.“

Okuyabildiğiniz gibi çocuklar AKP öncesi demokrasimizde istifa mekanizması vardı ve bir şekilde isliyordu. AKP ile birlikle…
Y-CHP yönetimi dahil…
İleri Demokrasi kavramı…
Istıfa Kültürü denilen kavramı içermiyor!

Almanya’da deprem yaşanıyor…
Fil yavrusu istifa etti…
Kıçı kırık istifa etti…
Kurz istifasını sunmak ZORUNDA kaldı…

https://www.heise.de/tp/features/Misstrauensantrag-Kurz-muss-zuruecktreten-4433527.html

https://www.msn.com/de-de/nachrichten/politik/rückzug-als-parteichefin-kein-mitleid-mit-theresa-may/ar-AABQFXF?ocid=spartanntp

https://www.msn.com/de-de/nachrichten/politik/„alles-versucht-was-ich-konnte“-theresa-may-kündigt-rücktritt-zum-7-juni-an/ar-AABQtqA?MSCC=1558690533&ocid=spartanntp

https://www.welt.de/politik/ausland/live193881071/Strache-Video-Van-der-Bellen-erklaert-Vorgehen-nach-Misstrauensvotum-gegen-Kurz.html

Biliyorum, dikkatimden kaçar mı?

5 evlat, 5 şehit. HERGÜN ortalama 2 şehidimiz var. Allah’ım cümleye bak, kelimeye…
“Ortalama”
“bunlar” bildiklerimiz, ya bilmediklerimizi ne edeceğiz?
Sadece Allah belalarını versin diyorum, sadece.

Almanya’da deprem…
Dikkat et bak, nereden çıktı bunlar bilmiyorum?
İnsanların çaresizliği, alternatifsizliği mi?
Nereden çıktı bunlar, hangi mağaradan?
En son örnek Almanya…
Gelecek pek iç açıcı değil!

Her şeyi yazmıyor her şeye değinmiyorum artık…
Söylesen, anlatsan, uyarsan, ikaz etsen ne olur…
ETMESEN NE OLUR?

Hanıma üzülüyorum…
Anneme, kardeşe, Ali’ye…
Çocuklara, dün bir görseydin halini, oruçlu ağızla…
Bende hayvan gibi uyuyup kalıyorum, sen ne yapıyorsun bilmiyorum…
INAN…
Artık umurumda değiller sanki, kendi düsen ağlamaz, çeksinler çilelerini…
İsterlerse aç kalsınlar, HAK EDIYORLAR…
Ben bakacağım sevdiklerime, anca, güç anca size kadar…

Dünü düşünecek olursam, gücüm size bile yetmiyor artık!

Aklım hanımda, çok uzakta…
Kızdım ona aramıyorum…
Şu tepemi durduk yere attırmasanız.

Sınıf kavgası, medeniyet savaşı

NEFRET EDERIM…
Bu söylemden, sınıf kavgası teriminden…
Yok Komünizm, yok Kapitalizm sorunsalından…
Tabii bizler bilmeyiz bunu, yok coğrafyamızda, geçmişimizde, özümüzde böyle…
Hele çağımızda, bu zamanda…
Diyor ki…
Birisi “Elitler başka, işçi bambaşka. İşçi insan milliyetçi, daha oturaklı daha vatanperver. Halbuki okumuşlar en ufak bir sorunda yurtdışına kaçıyorlar, daha çok para kazanacakları yere(!)”

Bu cümleyi kuran bir belgeselde yer alan birisi; iyi de be güzel kardeşim…
Geç…
Popülist söylemleri…
Eskiden kalma örneğin aristokrasi (bizde yok ama aşiretler, köy ağları var mesela) köylü, kentli – köylü, bir profesörün ve bir çobanın oyu bir olur mu meselelerini…
Vesaire, vesaire…
Geç…
İmkânı olan, bulan, fırsat bu fırsat diyen…
Az biraz akli başında olan insan, tabii birazda mürekkep yalamışsa…
Görebiliyorsa bununun ötesini…
Hangisi imkân ve fırsatı değerlendirmez ki?

Olsa işçinin imkânları acaba rahat etmediği, sömürüldüğü bir ortamda kalır mi?
İnsan tabiatına aykırı ULAN, insan tabiatına aykırı!

NEFRET EDERIM…
Bu söylemden, sınıf kavgası teriminden…
Yok Komünizm, yok Kapitalizm sorunsalından…
NEFRET EDERIM!

Kaç defa yazmışımdır örneğin sendikaları…
Neden doğmuştur sendikalaşma ihtiyacı, neden?
Bir elin nesi var, iki elin sesi…
Kimi insan ihtiyaç duymaz, bilir hak aramasını…
Kimisi…
“koyun” misali razı olur kaderine, VEREMEZ gelecek mücadelesi!

Geh Frau, geh einfach!

Sowas wie dich hat die Welt noch nicht gesehen…
Es gibt viele Menschen mit einer großen Klappe und nichts dahinter…
Aber…
Du bist etwas ganz besonderes!

Ideologie…
Ist ein „Gut“ welches eine Auseinandersetzung mit sich selbst und mit dem andersdenkenden voraussetzt…
Mit sachlichen Argumenten, fundiert und wohlweislich überlegt…
Selbstkritisch…
Nicht zerstörerisch, kontraproduktiv ganz im Gegenteil…
Sich der Zeit und umständen anpassend und produktiv…
Du…
Bist weder im besitz des einen oder anderen, geh…
In die Ecke und schäme dich deiner selbst, dafür das du dir angemaßt hast Sozialdemokratische Grundsätze repräsentieren und vertreten zu können.

oku

ISLAMbulPolis (İstanbul)

Dün evlat geldi…
😊
Affedersiniz yemiş bir boklar (trafik), çaresiz ben üstleneceğim, alacağım üstüme…
Bir herif var, hemen dükkâna bitişik, biliyorsunuz silahlarla yakından ilgiliyim, dost hatırası…
HATIRA…
Sevdiğim bir iş arkadaşımdı, bana hediye ettiği kurşunu masamın üstünde dururdu, bir 45’lik…
Masa hemen vitrinin önünde, yani doğrudan bakıyorum caddeye, gelen geçeni ben, onlar beni görüyordu.

Adi pezevenk şikâyet etmiş beni polise, daha o zamanlar dükkân açıktı…
Ne olduğunu anlamadım, bir ordu polis doldu dükkâna birdenbire, ne oluyoruz ya?
Nereden buldun bu kurşunu, bilmem ne bilmem ne. Bir sürü formalite…
Gitmiş O herifin yerine park etmiş. INAN, yeminle KIMSEYLE bir alıp veremediğim yok, kimseyle istemem kavga, gürültü. Yaşarım kendi halimde!

Selam verene selamımı esirgemem…
Ama yüzüme bakmayanında yüzüne bakmam…
Davet edildiğim yere sağlığım, vaktim müsaitse giderim. Edilmediğim yerden imtina ederim…
Dün çok acıdım Ali’ye, üzüldüm, içim cız etti…
Yalnız, oruçlu…
Veriyor > varoluş mücadelesi < gidecektim akşam yardıma, dükkânı toplamaya, sekiz gibi olmasını bekliyordum, uyumuş kalmışım. Yani 7 ile 8 arası, çocuk gibi. Uyandığımda gece 1:30’du. Nasıl üzüldüm anlatamam.

Neyse olan oldu…
Kızdım tabii, hemen arabanı çek oradan. Biliyor oraya park etmemesi gerektiğini, biliyor…
Kızınca kalktı gitti arabaya…
Aman babaannesi nasıl kızdı bana, öf, öf, öf…
Kızı anlatıyormuş ona, bayağı bir çeki düzen verdi kız, oğlana!

Gerçekten öyle; kadın düzen veriyor insanın hayatına!

Her kadın değil tabii, erkek içinde geçerli…
İnsan evladı olan, insana düzen koyan, huzur veren!

İnsanların ki…
Kültür, din, dil, yaşam tarzı, inandıkları, ilkeleri ve veya yaşadığı, yetiştiği coğrafyasına bakmaksızın…
HERKESIN, her insanın temel ihtiyaçları vardır, güvenli ve huzurlu bir hayat bunlardan sadece ikisidir…
Toplumların…
Bırak toplumu, sadece iki insan beraber yaşamak zorundaysa bu insanların bir düzene ihtiyacı vardır!

Ya…
Bu ekmek gibi su gibi oksijen gibi en temel ihtiyaçlardandır, insan huzur ister bir düzen…
DIN…
Hep yazmışımdır, hep dile getirmişimdir…
ILK istersen sol düşünce de var olanı paylaşmak…
En basitinden, en az iki insanın yaşamını düzenleyen bir kural ve kanunlar manzumesidir…
Gereklidir…
Güzeldir, insanın “bir şeye inanma, bir şeye tutunma” ihtiyacını karşılar!

Bak güzel kardeşim, ben bir Atatürk milliyetçisiyim. Sözde değil özde…
Atatürk’e, ilke ve inkılaplarına yürekten inandığım, aklıma, mantığıma yattığı için Onu…
Kendime örnek almışımdır. Müslüman bir ana babanın evladıyım…
KESIN…
İyi bir Müslüman değilim, kitabin yazdığı, emir ettiği neredeyse hiç bir vecibeyi yerine getirmem, getiremem. Ne oruç ne namaz örneğin…
AMA…
Allah ama öğretileri benim her şeyim!

Felsefi derinliği…
Benim ilkelerim.

İnan…
Dua, şükür düşmez dilimden. İnan buna…
İnançlarımı…
Maneviyatımı, yani beni ben edeni ne ayaklar altına alır, aldırtır…
Ne…
Herhangi bir emel uğruna bu inançlarımı alet ederim, ettiririm bu konuda veya bir şeyler uğruna!

Atatürk ve İzmir mesela…
Önüne serilen Yunan bayrağı…
Bir insanın inançlarıyla dalga geçmem ki bir toplumun simgelerini, inançlarını çiğneyeyim…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Cumhurbaşkanı örneğin ne demek ya ne demek?
Ben o makama nasıl söverim???

Ama bir yaratığa ama bir orospu çocuğuna ağzıma gelen her şeyi söylerim…
>>> bu sözleri hak ediyorsa, söylerim <<<
Ki sana göre ağır hakaret olabilir, bana göre değil…
ADI…
Kelimesi lügattımda en ağır, en ağır sözdür…
Ve Önder 54 yaşında, ÖMRÜNDE görmedi daha böylesine >>> adi <<< bir yaratık…
GÖRMEDI!

ISLAMbul’muş…
Allah belanı versin, Allah bin bir türlü belanı versin…
İstanbul, Konstantinopolis olamazmış…
Sanki…
İmamın oğlu, ya adam isminde Iman kelimesini taşıyor…
İmamoğlu…
Papazoğlu değil ki soyadı…
Savunmuyorum onu, inşallah yanılırım ama var sebeplerim ona karşı durduğum için var sebeplerim.

Allah Peygamber aşkı için söyle…
Ben bir bağ kuramadım, 566. Yıldönümüymüş İstanbul fethinin…
Ne ilgisi var o veya bu seçilirse İstanbul’un Konstantinapol olmasıyla…
Ecnebi mi gidiyor seçime, adaylar “gâvur” mu?
Yüce İslam dini…
Bu kadar istismarı hak etmiyor arkadaşlar, hak etmiyor!

Verin şunun dersini!!!

Evlat, dönelim evlada…
Benden kitap istedi…
İstediği kitap olsun. İşyeri kapanacak diye üzülmüştü, ARTIK EMINIM…
Evlat…
Taştan çıkaracak ekmeğini!

Bilişim eğitmenliği…
Ne âlâ, olurum ona hoca…
Ben onu eğitirim, O öğretsin başkalarına…
Ama en çok sevindiğim ne biliyor musunuz?
Eğitirken eğitmek ZORUNDA olacak, kalacak kendisini…
Veee…
Eğitmenlik, insan karakterini, psikolojisini öğrenmenin en güzel yollarından biri!

ILERI DEMOKRASI; biri 26.02.2019 diğeri 26.05.2019 tarihli IKI BARO açıklaması

İşkence kardeşim işkence, bir insanlık suçu…
Ayıbı…
Bu çağda, Recep Tayyip Kahpedoğan yönetimi altından bulunan AKP çetesinin gerçekleştirdiği bir suç! Suçlardan sadece biri.

Ankara Barosu

Istanbul Barosu

Yarına kısmetse TÜIK…
Önderin…
Poposuna bir kurşun, bu kesin!
😊
Sizlerden korkan…
Sonunda sizlerden beter olsun be!

Yazmıştım, İngiliz istihbaratının bir eseri. Buna rağmen dünya çapında bir oluşum. BILIYORUM…
İçlerinde dürüst, samimi insanlarda var!

https://www.amnesty.de/mitmachen/urgent-action/folter-polizeigewahrsam

INSANIZ…
Sadece insan ve insan olmanın Türk’ü, Kürdü, Almanı, İngiliz’i vesairesi YOK…
Olmaz, olamaz…
Kimse…
Kimseye işkence edemez!
NOKTA

Rothschild’lerden Tayyipistan ekonomisine

SANA özel, MUTLAKA izle

Hanim (PKK) lahmacun getirmiş, Allah’ım kadının parmaklarından bal akıyor, bal…
Bir dolar bir Euro olur mu ciddi şüphelerim var, göreceğiz ne olacak…
Amerikan ekonomisini…
ÖZELLIKLE tarım ile uğraşanların hoşnutsuzluğunun (Çin) farkında mısın?

Umarım izlemisindir, UMARIM…
Bak…
Bu sohbette kapitalist sistemin kimi paradoks kurallarına değinildi…
TERS yani…
İthalat, ihracat dengesi. Bir ülkenin para biriminin değerli olup olmaması gibi…
Çok önemliydi burayı anlamak…
Belki değinirim bu konuya Z Kuşağında ki…
Esas sürpriz bu bağlamda yazacaklarım olacak…
Vakit nakittir derler ya…
Esas vakit kadar gerekli bilgi, bilgi…
Bilgi önemli…
Rothschild’leri duymuşsundur, onlar nasıl bu vaziyete geldi biliyor musun?
Avrupa çapında kurdukları istihbarat örgütü ve kuriyerleri (yani atlı habercileri) sayesinde…
Bu izlenceyi sakin kafayla izle, MUTLAKA IZLE…
Rothschild’ler ikinci bölümde, sen baştan izle.

Söyle sevdiklerine; ISTIHBARAT ÇOK SAGLAM
>>> Hem orada hem burada, kuruş harcarken iyi düşünsünler <<<
Kötü günler bekliyor hepimizi, bak Almanya’da koalisyon sallantıda örneğin…
Gör bak, can pazarında ki az kaldı can pazarında herkes düşecek kendi derdine…
Dağılacak, darmaduman olacak AKP ve MHP!

I. bölüm

II. bölüm

Unuttum bak; FED
FED ve para politikası, Trump’a ters…
Merkez Bankası ve Kahpedoğan gibi AMA…
Bir MB, bir FED değil…
Ne yazık ki değil!

NOT:
Bu izlenceler ne ki ama sen bile olsan sana bile veremeyeceğim bilgiler var…
Perde arkası, yatağın altı, dolap içi – dip köşesi!