Biliyorum, dikkatimden kaçar mı?

5 evlat, 5 şehit. HERGÜN ortalama 2 şehidimiz var. Allah’ım cümleye bak, kelimeye…
“Ortalama”
“bunlar” bildiklerimiz, ya bilmediklerimizi ne edeceğiz?
Sadece Allah belalarını versin diyorum, sadece.

Almanya’da deprem…
Dikkat et bak, nereden çıktı bunlar bilmiyorum?
İnsanların çaresizliği, alternatifsizliği mi?
Nereden çıktı bunlar, hangi mağaradan?
En son örnek Almanya…
Gelecek pek iç açıcı değil!

Her şeyi yazmıyor her şeye değinmiyorum artık…
Söylesen, anlatsan, uyarsan, ikaz etsen ne olur…
ETMESEN NE OLUR?

Hanıma üzülüyorum…
Anneme, kardeşe, Ali’ye…
Çocuklara, dün bir görseydin halini, oruçlu ağızla…
Bende hayvan gibi uyuyup kalıyorum, sen ne yapıyorsun bilmiyorum…
INAN…
Artık umurumda değiller sanki, kendi düsen ağlamaz, çeksinler çilelerini…
İsterlerse aç kalsınlar, HAK EDIYORLAR…
Ben bakacağım sevdiklerime, anca, güç anca size kadar…

Dünü düşünecek olursam, gücüm size bile yetmiyor artık!

Aklım hanımda, çok uzakta…
Kızdım ona aramıyorum…
Şu tepemi durduk yere attırmasanız.

Sınıf kavgası, medeniyet savaşı

NEFRET EDERIM…
Bu söylemden, sınıf kavgası teriminden…
Yok Komünizm, yok Kapitalizm sorunsalından…
Tabii bizler bilmeyiz bunu, yok coğrafyamızda, geçmişimizde, özümüzde böyle…
Hele çağımızda, bu zamanda…
Diyor ki…
Birisi “Elitler başka, işçi bambaşka. İşçi insan milliyetçi, daha oturaklı daha vatanperver. Halbuki okumuşlar en ufak bir sorunda yurtdışına kaçıyorlar, daha çok para kazanacakları yere(!)”

Bu cümleyi kuran bir belgeselde yer alan birisi; iyi de be güzel kardeşim…
Geç…
Popülist söylemleri…
Eskiden kalma örneğin aristokrasi (bizde yok ama aşiretler, köy ağları var mesela) köylü, kentli – köylü, bir profesörün ve bir çobanın oyu bir olur mu meselelerini…
Vesaire, vesaire…
Geç…
İmkânı olan, bulan, fırsat bu fırsat diyen…
Az biraz akli başında olan insan, tabii birazda mürekkep yalamışsa…
Görebiliyorsa bununun ötesini…
Hangisi imkân ve fırsatı değerlendirmez ki?

Olsa işçinin imkânları acaba rahat etmediği, sömürüldüğü bir ortamda kalır mi?
İnsan tabiatına aykırı ULAN, insan tabiatına aykırı!

NEFRET EDERIM…
Bu söylemden, sınıf kavgası teriminden…
Yok Komünizm, yok Kapitalizm sorunsalından…
NEFRET EDERIM!

Kaç defa yazmışımdır örneğin sendikaları…
Neden doğmuştur sendikalaşma ihtiyacı, neden?
Bir elin nesi var, iki elin sesi…
Kimi insan ihtiyaç duymaz, bilir hak aramasını…
Kimisi…
“koyun” misali razı olur kaderine, VEREMEZ gelecek mücadelesi!

Geh Frau, geh einfach!

Sowas wie dich hat die Welt noch nicht gesehen…
Es gibt viele Menschen mit einer großen Klappe und nichts dahinter…
Aber…
Du bist etwas ganz besonderes!

Ideologie…
Ist ein „Gut“ welches eine Auseinandersetzung mit sich selbst und mit dem andersdenkenden voraussetzt…
Mit sachlichen Argumenten, fundiert und wohlweislich überlegt…
Selbstkritisch…
Nicht zerstörerisch, kontraproduktiv ganz im Gegenteil…
Sich der Zeit und umständen anpassend und produktiv…
Du…
Bist weder im besitz des einen oder anderen, geh…
In die Ecke und schäme dich deiner selbst, dafür das du dir angemaßt hast Sozialdemokratische Grundsätze repräsentieren und vertreten zu können.

oku

ISLAMbulPolis (İstanbul)

Dün evlat geldi…
😊
Affedersiniz yemiş bir boklar (trafik), çaresiz ben üstleneceğim, alacağım üstüme…
Bir herif var, hemen dükkâna bitişik, biliyorsunuz silahlarla yakından ilgiliyim, dost hatırası…
HATIRA…
Sevdiğim bir iş arkadaşımdı, bana hediye ettiği kurşunu masamın üstünde dururdu, bir 45’lik…
Masa hemen vitrinin önünde, yani doğrudan bakıyorum caddeye, gelen geçeni ben, onlar beni görüyordu.

Adi pezevenk şikâyet etmiş beni polise, daha o zamanlar dükkân açıktı…
Ne olduğunu anlamadım, bir ordu polis doldu dükkâna birdenbire, ne oluyoruz ya?
Nereden buldun bu kurşunu, bilmem ne bilmem ne. Bir sürü formalite…
Gitmiş O herifin yerine park etmiş. INAN, yeminle KIMSEYLE bir alıp veremediğim yok, kimseyle istemem kavga, gürültü. Yaşarım kendi halimde!

Selam verene selamımı esirgemem…
Ama yüzüme bakmayanında yüzüne bakmam…
Davet edildiğim yere sağlığım, vaktim müsaitse giderim. Edilmediğim yerden imtina ederim…
Dün çok acıdım Ali’ye, üzüldüm, içim cız etti…
Yalnız, oruçlu…
Veriyor > varoluş mücadelesi < gidecektim akşam yardıma, dükkânı toplamaya, sekiz gibi olmasını bekliyordum, uyumuş kalmışım. Yani 7 ile 8 arası, çocuk gibi. Uyandığımda gece 1:30’du. Nasıl üzüldüm anlatamam.

Neyse olan oldu…
Kızdım tabii, hemen arabanı çek oradan. Biliyor oraya park etmemesi gerektiğini, biliyor…
Kızınca kalktı gitti arabaya…
Aman babaannesi nasıl kızdı bana, öf, öf, öf…
Kızı anlatıyormuş ona, bayağı bir çeki düzen verdi kız, oğlana!

Gerçekten öyle; kadın düzen veriyor insanın hayatına!

Her kadın değil tabii, erkek içinde geçerli…
İnsan evladı olan, insana düzen koyan, huzur veren!

İnsanların ki…
Kültür, din, dil, yaşam tarzı, inandıkları, ilkeleri ve veya yaşadığı, yetiştiği coğrafyasına bakmaksızın…
HERKESIN, her insanın temel ihtiyaçları vardır, güvenli ve huzurlu bir hayat bunlardan sadece ikisidir…
Toplumların…
Bırak toplumu, sadece iki insan beraber yaşamak zorundaysa bu insanların bir düzene ihtiyacı vardır!

Ya…
Bu ekmek gibi su gibi oksijen gibi en temel ihtiyaçlardandır, insan huzur ister bir düzen…
DIN…
Hep yazmışımdır, hep dile getirmişimdir…
ILK istersen sol düşünce de var olanı paylaşmak…
En basitinden, en az iki insanın yaşamını düzenleyen bir kural ve kanunlar manzumesidir…
Gereklidir…
Güzeldir, insanın “bir şeye inanma, bir şeye tutunma” ihtiyacını karşılar!

Bak güzel kardeşim, ben bir Atatürk milliyetçisiyim. Sözde değil özde…
Atatürk’e, ilke ve inkılaplarına yürekten inandığım, aklıma, mantığıma yattığı için Onu…
Kendime örnek almışımdır. Müslüman bir ana babanın evladıyım…
KESIN…
İyi bir Müslüman değilim, kitabin yazdığı, emir ettiği neredeyse hiç bir vecibeyi yerine getirmem, getiremem. Ne oruç ne namaz örneğin…
AMA…
Allah ama öğretileri benim her şeyim!

Felsefi derinliği…
Benim ilkelerim.

İnan…
Dua, şükür düşmez dilimden. İnan buna…
İnançlarımı…
Maneviyatımı, yani beni ben edeni ne ayaklar altına alır, aldırtır…
Ne…
Herhangi bir emel uğruna bu inançlarımı alet ederim, ettiririm bu konuda veya bir şeyler uğruna!

Atatürk ve İzmir mesela…
Önüne serilen Yunan bayrağı…
Bir insanın inançlarıyla dalga geçmem ki bir toplumun simgelerini, inançlarını çiğneyeyim…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Cumhurbaşkanı örneğin ne demek ya ne demek?
Ben o makama nasıl söverim???

Ama bir yaratığa ama bir orospu çocuğuna ağzıma gelen her şeyi söylerim…
>>> bu sözleri hak ediyorsa, söylerim <<<
Ki sana göre ağır hakaret olabilir, bana göre değil…
ADI…
Kelimesi lügattımda en ağır, en ağır sözdür…
Ve Önder 54 yaşında, ÖMRÜNDE görmedi daha böylesine >>> adi <<< bir yaratık…
GÖRMEDI!

ISLAMbul’muş…
Allah belanı versin, Allah bin bir türlü belanı versin…
İstanbul, Konstantinopolis olamazmış…
Sanki…
İmamın oğlu, ya adam isminde Iman kelimesini taşıyor…
İmamoğlu…
Papazoğlu değil ki soyadı…
Savunmuyorum onu, inşallah yanılırım ama var sebeplerim ona karşı durduğum için var sebeplerim.

Allah Peygamber aşkı için söyle…
Ben bir bağ kuramadım, 566. Yıldönümüymüş İstanbul fethinin…
Ne ilgisi var o veya bu seçilirse İstanbul’un Konstantinapol olmasıyla…
Ecnebi mi gidiyor seçime, adaylar “gâvur” mu?
Yüce İslam dini…
Bu kadar istismarı hak etmiyor arkadaşlar, hak etmiyor!

Verin şunun dersini!!!

Evlat, dönelim evlada…
Benden kitap istedi…
İstediği kitap olsun. İşyeri kapanacak diye üzülmüştü, ARTIK EMINIM…
Evlat…
Taştan çıkaracak ekmeğini!

Bilişim eğitmenliği…
Ne âlâ, olurum ona hoca…
Ben onu eğitirim, O öğretsin başkalarına…
Ama en çok sevindiğim ne biliyor musunuz?
Eğitirken eğitmek ZORUNDA olacak, kalacak kendisini…
Veee…
Eğitmenlik, insan karakterini, psikolojisini öğrenmenin en güzel yollarından biri!