ESAS ÖNEMLI OLAN, coğrafyamızda neler oluyor?


+

Bir kadının g.tü kalkmayacak arkadaş…
TÖVBE…
Oturtamasın artık k.çın üstü geriye!

O misal…
Allah korusun, ALLAH…
Aklıma gelen başıma gelmese bari…
Hiç kendinize sordunuz mu, NEREDEN ÇIKTI BIRDEN BIRE bu füze sevdası bademlerde?
Alman haberlerinden öğreniyoruz ki Amerikan demokratları ayaklandı…
Trump destekli Suudi köpekler, hatırla kılıç dansını…
Çin teknolojisi ile füze peşinde, daha da vahim olan…
Yine Trump bilgi ve desteği ile Suudilere atom bombası altyapısı…
Sözde!???

Yeminle…
TÜM dincileri, bademlerin deyimi ile…
Onlar dahil etkisiz hale getirmeli!

Baktım, inceledim…
Fotomontaj değil, hadi inşallah…
Kanlı mi olacak kansız mi göreceğiz!


+

18.6 hazırlık için gidecegim…
19.6 hastane, akabinde ameliyat…
Belki inanmayacaksın, özel olarak radyolog çağırmışlar Frankfurt’tan heyete…
Bir uzman…
Filimleri değerlendirmesi için…
Geçmişim, heyet çıkamamış altından…
Normalinde üç ayda bir kontrol edilirmiş, öyle dedi ama benim özel durumum ameliyat gerektiriyormuş. x
Sonra akşama doğru. Hikmet…
Rahmetli…
Yollamışlar eve, düşün aradaki farkı…
GÖR…
Cana verilen değeri. Neden ora Tayyipistan…
Bura Avrupa?

Logos*

İzlediysen O kısa belgeseli, anlamış olmalısın arka bahçeyi…
Küresel güçlerin çekişmesini…
Çiçek doğru bir tespitte bulundu, muhafazakârlığın, solun konum ve rengi, düşünceleri değişti!

Ya O gençlere ne demeli…
İzledin mi Çinli gençleri?
Özgürlük aşkı, ateşi…
Yanıyor meşalesi, bizde köreltildi tövbeler tövbesi…
Allah, Allah diye diye kemirdiler insanların son kalan aklını, beynini…
Biliyorsun değil mi, hep anlatırım dinimizi…
Kıyaslamalı TÜM Hak dinlerini, Allah’ın yolu, ona giden yol aklın, yüreğin yolu…
Hani nerede bizim gençlerimiz, nerede Atatürk’ün sözde askerleri?

KAMYON TIYATROLARI…
Sözde hukuki düzenlemeler, ben sana, sizde ne demiştim yıl ortası gibi…
Öyle değil mi, dedim mi demedim mi?
Çatla, patla…
Asla bilemeyeceksin beni…
😊
KIMSE bilemez beni, öyle bir gizli…
Göze soka soka gizemli gerçeklerin kimisi…
Görebilmeli, his etmeli…
Dedim ya geç kaldılar, OK…
Yaydan fırladı, çokkk çok öncesi…
Yapılmalıydı düzenlemeler, fetih edilmeliydi yürekler…
Aydınlık nedir sence, ışık?
ZAMAN…
Zaman dediğin nedir?

Felsefi derinlik!

Sekiz dakikanın sırrını bilir misin…
VEYA…
İki buçuk milyon yılın?

Gidiyorum yine…
Bilinmeyene…
Telefon ettim Ali’ye, dedim söyle çocuklara Jack’i çikarsinlar…
Sıkışacak…
Yazık hayvana, ne kadar sürecek bilmiyorum konuşma…
Sıra ne kadar…
Öndere ne yapacaklar yine, Allah bile!

Gelince…
Anlatırım sana evreni, size…
Kiii…
ANLA aydınlığı, ışığı geçmişi, zamanı…
Aydın olmanın…
Bir Üniversiteli olmanın önemini, ANLA diye…
IDRAK ET…
Özümse!!!

Bu gece hanımı gördüm rüyamda, aman o ne güzellikti öyle…
Pırıl pırıl parlıyordu, birdenbire oldu Sevda…
Hayırlara vesile?
İnşallah…
İnan çok tüketti bu hayat, bu yaşantı beni!

Başlangıç…
Bir spermin (meni) bir yumurtayı döllemesi…
En azından memeliler âleminde böyle başlar her şey…
Can…
Yeni bir hayat başlangıcını bulur. Düşünün bir kere, hayal edin…
Albert Einstein gibi bir insan, bir düşünür…
Hayal edemiyordu, kabul etmiyor, edemiyordu evrenin bir başlangıç noktası olduğunu…
Ona göre…
Vardı her şey, vardı işte, vardı ya…
Evren mesela, nasıl niye?
“Bana ne!”

Ta ki günün birinde bir Belçikalı DIKKAT…
Din ve bilim adamı…
DELILLER ile onu ikna edene kadar. MECBUR kaldı evren denilenin bir başlangıç noktası olduğunu kabul etmeye. Yoktu…
Var oldu, yazmıştım fizikte bu gerçekten oluyor, olabiliyor…
Örneğin bir atom santralinde, enerjinin ilk üretim anında, atom, atom arkadaş…
Atom bölünmesi ile ILK ÜÇ DAKKIKADA su (hidrojen ), tam emin değilim galiba Helyum birde oluşuyor…
Sudan EMINIM…
Yoktan var oluyor yani. Hidrojen elementi periyodik tablo içine, 92 element arasında ilki…
Hidrojen yunanca su yapan anlamında.

Ve Georges Edouard Lemaître DIKKAT dini inançlarında oldukça etkisinde kalarak bir kuram geliştiriyor, geliştirmekle kalmıyor, bilimsel ispatlıyor…
Ve Einstein, evrenin genişlediği kabul etmek zorunda kalıyor. Genişlemek…
Bir noktadan, bir çıkış noktasından başlamak üzere yayılmak…
DIKKAT bir zere demiş olalım….
Bir zerrenin, taneciğin gittikçe alan içinde yayılması anlamında…
Demek ki bir başlangıç noktası olmak zorunda ki yayılabilsin, genişlesin her ne ise…
İnsan gibi düşün, gözle göremezsin spermi…
Bu “tanecikten”
Kocaman adamlar, cici hanımlar geliyor sonunda meydana!

Ve Önderin sonunda kafasına dank etti…
Biliyorsunuz jeton çok köşeli…
Eline silahı tutturan bir alaylı…
Alaylıların neredeyse tümünü kalaylamalı…
Talim yaptıran geri zekâlı…
Halbuki mektepli bilir kuramın değerini…
Önemini…
Önder, ilk zamanlar bilmiyordu. Sonradan öğrendi…
Ve maalesef, ne yazık ki geçmişin hayaletleri bırakmaz Önderin peşini…
Yok, sadece sağlık değil, genel bir tespittir benimki.

Psikolojik bir gerçektir, insan psikolojisinin bir tersliği…
Her halde hayata kalma içgüdüsü…
ÖZELLIKLE askeri özel birliklerinde kullanılır bu yöntem…
Özel olarak bu yönde eğitilir askerler…
Psikolojik baskı…
Güvenirliklik…
>>> her durum ve şart altında çalışabilmek, VERIMLI OLMAK <<<
İstenilen, arzu edilen sonuca varmak…
Hani der ya atalar;
Bakarsan bağ, bakmasan dağ olur…
Diye, bunun benzeri eğitimli bir insan olsa bile ki unutma benim kuramımı…
İnsandan topluma, toplumdan insana…
Eğitimli bir insan dahi, bir süreliğine bırak kendi haline, zorlaştır yaşam koşullarını…
Çıkar zıvanadan…
Dönüşür, olur bir “vahşi”
Bunu neden yazdım şimdi?
Sonra…
Kulübe girdiğimden beri dikkatimi çeker bir durum; sormuşumdur defalarca neden diye…
DÜN…
Kafaya dank etti. Atışı gerçekleştiriyorsun…
Bir kurşun, saliseler, aslında bir saniye kadar el, kol hiç kıpırdamayacak…
Kurşun namludan çıkmış, yolda…
Çıkış noktası, başlangıç noktası!

Arkadaş çatışma anında yok böyle bir lüksün…
Beklemek öyle mi?
Bir saniye bile bekleyemezsin…
Ya vuracaksın ya vurulacaksın…
Seri atış…
Can kurtaranın…
Tabii en güzel hali atığını vurursan olur ama…
Biz dönelim konumuza…
Lemaître kuramı, o kadar fantastiktir ki, hayal ötesi…
AMA…
Albert Einstein formülleri ile hesaplanabiliyor, ispatlanıyordu.

Bir parantez açalım…
Zorunlu olarak biraz fizik, korkmayın elimden geldiğince sade bir dil ile anlatmaya çalışacağım meramımı. Işık…
Bir başlangıç noktasından başlamak üzere, zaman ve mesafeye bağlı olarak etrafa “yayılan” elektromanyetik bir dalgadır aslında. Dalga demişken deniz dalgası değil elbette ama ona benzer…
VE…
Bu tür dalgaların olur bir rengi, insan gözünün görüp algılayabileceği veya algılayamayacağı dalga boyutlarıdır bunlar. Örneğin kızıl veya mor ötesi…
Göremeyiz, göremediğimiz için yok mu bunlar?
Bir ışık…
Başlangıç noktasından ne kadar uzaklaşırsa o kadar kızıl ötesine dönüşür…
Bu yol ile hesaplıyor bilim evrende mesafeleri…
Bu…
Fiziksel gerçek atıcılıkta dönüşüyor başka bir hale, bilmiyorum ispatini borçlular bana…
AMA olabilir mi?
Olabilir!

Big Bang (Büyük Patlama)…
Elin titreşimi, tetiğe bastığın anda, sana göre kurşun çıktı namludan…
Gerçekten öyle mi?
Evet öyle, ispatladım kendime…
Deneysel olarak geçenlerde.

Yaşıyoruz geçmişte!
NOKTA

Belki…
Dünyada en tatmin edici durumlardan birdir, belki…
Bir düşüncenin takibi…
Ve teyid edilişi, mutlu eder insanı…
Tabii düşünen, bilen varlığı.

Hidrojen kütle endeksi 1…
Helyum 4…
Oksijen…
Kütle endeksi 16…
Peki Hidrojen ve helyumdan oksijen nasıl oluşur?

Topla, topla, böl, çıkartma…
16 çıkmıyor, gelmiyor meydana…
Doğru basınç ve doğru termik şartlar altında oksijen oluşur, yoktan var olur!

3 milyon derece, üç milyon. Birbirini iten atomlar böyle böyle birleşir, hal değiştirir…
Ne anlatmaya çalıştığımı hala anlamadınız değil mi?
😊
Sabır et hele…
Logos…
Yunanca anlamak, mantık demek…
Bu gibi kelimeler ile tercüme edebiliriz…

DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Güneşten kopup yola çıkan “bir ışık tanesi” 8 dakikada dünyaya ulaşıyor…
Geceleri yapmışsındır mutlaka, baktın gökyüzüne…
Gördün yıldızları, “bize” en yakın Andromeda Galaksisinin ışığı…
2,5 milyon senede ulaşıyor bize!

İnsanlığın keşif edebildiği en “eski” ışığın yaşı…
13,4 milyar senelik…
Ben duydum, hatırlıyorum evrenin sesini…
Çok eski tip televizyonlar, çok ama çok eski tip, tüplü…
Hani cızırtı…
O cızırtının bir kısmı evrenin sesi!

Bulabildiğim, kısa sürede bulabildiğim en kaliteli ses kaydı…
37. saniye…
Evrenin sesi!

Aptal çeyrek, İngilizce arasana!

Saadete gelelim…
Biliyorsunuz bazen anlatırım açık açık, bir çocuğun anlayabileceği şekilde…
BAZEN…
İma veya üstü kapalı şekilde. YOK öyle armut piş ağzıma düş…
Gerçeklerin gizemi…
Aramalı, bulmalı…
Düşünüp kendi yargı, kanaatine varmalı…
ZAMANIN önemi, insan beyni, algısı, psikolojisi olabildiğince hazırlıksızdır buna…
Evrenin gizemini anlamaya, zamanın önemini idrak etmeye…
Mesafe…
Alışığız etkilere tepki vermeye, gerçi Türk koyun misali…
Meee, Meee, Meee…
Tepkisiz…
Felsefe, zaman nedir o halde?
Etkiye…
Tepki, pekiii…
Anında mı tepki verebilirsin ki…
Eşzamanlı?
HAYIR…
Saliseler bile olsa arada, MUTLAKA bir zaman aşımı vardır arada…
Yüzey değil, sığ…
Sığır gibi, Önder düşünmeye davet eder, anlamaya…
Bil…
Emin ol yani, bir an için düşün son cümlelerimi…
Zamanı durdurabilsek…
Etki…
Ve bu etkiye tepki olabilir mi?

Tersi…
Bu ilişki…
Zaman ve değişim ilişkisi olmasa etki ve tepki kanunları işler mi…
Zaman demek değişim demek, değişim olmasa zaman, zaman olmasa değişim olmaz yani…
AK Pezevenkler…
Orospu çocukları toplumu değişime uğratamadı, en azından umdukları, bekledikleri şekilde başarılı olamadılar. Zaman içinde değişmeye mecbur kaldılar…
Etki ve tepki kanunu, bu zincir…
Her bir halka…
Öncesi ve sonrası…
OLMAZ, OLAMAZ…
Zaman kavramı olmasa!

Evrenin “ilk anlarında”
İnsan yoktu O anda. Ölçüp, biçmesini bilen…
Düşünüp, tartan…
O halde zamanda yoktu, zaman olmayan yerde, öncesinin önemi ne?
LOGOS…
Kâinatın oluşumu, bir toplumun değişimi…
Değiştirilebilmesi…
Öyle höt, zöt demek ile…
Ben yaptım oldu demekle olmuyor…
OLMAZ…
Din bilimi, bilim dini dışlamaz!