Bak aklıma ne geldi, yazmaya unutmuşum o zamanlar

Bir mantık sorusu…
Düşünen HER INSAN, düşünebilen her insanın BASITCE cevaplayabileceği bir soru:
Yazmış, anlatmıştım >>> muhtemel nedenleri <<<
Peygamber Efendimiz, Allah’ın sevgili kulu…
Elçisi…
Vakti zamanında bakma kimi çekişme…
SIYASI ve TICARI…
Ya onun vefatından sonra İslamiyet’in yaşadığı…
Altın çağ(!)

Müslüman…
Hristiyan…
VE…
Musevi bilim insanları İspanya’da birlikte çalıştı. Bilimsel eserleri bir o dilden bu dile çevirdi…
Eğer…
Dini gerekçeler ile olsa Musevi – Müslüman arasında bir düşmanlık…
Peygamber Efendimizin ölümünden sonra…
Bu insanlar nasıl bir araya gelebildi?

BILIYOR MUSUN, özellikle FEN ve tip bilimlerinde…
İnsanlık HALA o günlerin temelleri üzerinde ilerliyor…
Ta o zamanlar atıldı birçok temel, yükseldi üzerinde kaideler…
Bunu biliyor muydun?

Hep ticari, hep siyasi…
Güce, fiziki ve veya bilge güce sahip olamayan…
Ama sahipmiş gibi kendini gösteren ve veya gösterebilenlerin b.k yemesi tüm bunlar…
İnan…
Lütfen buna inan!

Verse insanlık el ele…
Bak…
Maden suyunda bile mikroplastik çıktı…
İnsanlık…
Allah’ın izni ile hangi bir sorunun üstesinden gelemez…
Bilgi birikimi…
Birleşirse???

Kaldır başını bak gökyüzüne…
Orada…
Bir yerlerde bir uzay istasyonu var…
İnsanlığın, değişik medeniyetlerin, kültürlerin teknolojik iş birliği!

UTANIRIM…
Yok bir Müslüman ülke aralarında, NIYE?
AMA…
Ülke, devlet temelinde bu başarıyı elde edemesek bile…
ÖRNEGIN…
MIT, biliyorsun benim için çok ama çok önemli bir üniversite…
Teknolojinin >>> ana rahimi <<<
VAR…
Türk mühendisler VAR Türk bilim insanları…
Geliştiriyorlar DÜNYA için yapay zekâ!

Bunları ben mi yazmışım? şaşarım kendime 😊 Övünmek gibi olmasın, hatırla bana takılan lakabı. Ta okuldan, iş hayatıma! Professor Parabellum, Önder ağa s… taşa!

Zorla ayakta duruyorum, zorla…
Sallanıyorum yine, çok yoruldum. Otur kalk, otur kalk…
Evdeki kimyasallar ile yapabileceğin bombadan…
Yine sakız bombasına, kendini koruma amaçlı, iti köpeği uzak utmaya…
Topa…
Evet top, yok futbol topu değil bu patates topu…
Kırar kaburgaları…
Kafaya gelirse EN AZ 2. dereceden beyin sarsıntısı…
Biliyorsun 3. derece en yükseği…
Göz…
Allah korusun, darma duman…
Almanya’da silahtan sayılıyor bu top, cezası hapis…
Mahpus, mahpus…
HEP…
Savunma amaçlı, bizler Atatürk milliyetçileriyiz…
Öldürmeyiz, can almayız mecbur kalmadıkça. Ben hazırım…
Ben beklemedeyim…
Yok gücüm, kuvvetim, yok halim yoksa çoktan dağa çıkmıştım…
Bu sefer öldürmek için, yok ne polisi, Mehmetçiği…
Öldürebildiğim kadar…
İktidar, muhalefet sorumluları!

Anlamalılar, anlamalı…
Yaptıklarının ve yapmadıklarının bir bedeli var…
İhanetin cezası ölüm, O KADAR!

Kubilay

Bakan ve bakanlıklar, devletin gücü erkeğin gücü, demokrasinin ilerisi ve gerisi… Kadın tüm bu kavramlar arasında neyin nesi, yeri neresi?

İstatistiklere göre, duyunca inanamadım her iki günde BIR KADIN ÖLÜYOR Almanya’da…
Aile içi şiddet sonucu veya beraber olduğu erkek eliyle…
Her üç kadından biri şiddet mağduru!

Bazen bende derim, sözde kalır…
Lafta…
“Al tencereyi başından aşağı bocala!”
Ama kimi hemcinsim bu yüzden beraber olduğu kadının kaburgalarını kırmıştır…
Yüz, göz mosmor VEYA “dışarıda” bir şeyler olduğu için gelir kadını döver mesela…
Hele çocuk şahit oluyorsa tüm bunlara…
O herifi ne etmeli?

O çocuğun ileride hali nice olur, gördüklerini, şahit olduklarını ileride uygulama oranına hiç girmeyelim isterseniz. Kimi kadın için…
Kimisi için…
Erkek şiddette uygulasa bile, O insanda bulduğu “ufacık” bir şey, bazen sadece bazı anlarda dostluk mesela bağlar onu bu hayvana. Kimi zaman, çoğu zaman maddiyatsızlık, istikbalin yaşadıklarından da daha karamsar olması, mesleğinin olmaması…
Çocuk(lar)…
Katlanmaya mecbur eder kadını.

Bağımlılıktır, bağımlılık…
“Muhtaç olma”
Ve insan psikolojisinin bir mekanizması girer devreye, ilginç bir mekanizma, kendim…
Çok gözlemleme fırsatı bulmuşumdur bu mekanizmayı…
İnsan birdenbire, bir andan diğerine salar kendini…
Her şey ama her şey önemini yitirir…
O an, insan bu hale düştüğü anda, bu ruh halinde (kendim çok yasamışımdır mesela böyle anları. Acılar, çektiklerim ve veya sevdiklerime olan özlem dayanılmaz haller aldığı anlarda) YINE…
Başka bir mekanizma girer devreye, ben buna hayatta kalma içgüdüsü diyorum…
İnsan uydurur veya bulur bir > bahane <
Onun için, bunun için veya bu yüzden yaşamalıyım, katlanmalıyım.

Doğru mu acaba?
Tabiatın bir öngörüsü mü?
Yani her şey önemini yitirdiği anda, ölüme bir kala…
İnsan bir > bahane < vasıtasıyla hayatına bir son vermiyor, veremiyor…
Ta ki…
O bahaneleri yaratamadığı ana gelene kadar!

2017 senesinde 141 kadın öldü Almanya’da…
Belki soruyorsunuz kendinize neden anlatıyor şimdi bunları diye…
Bir önerim var bademlere…
Pezevenklere!

Sizlere sunacağım kimi çözüm yolları, uygulamalı…
Tabii ki şeffaf devlet, orantılı harcama…
AMA…
Kimi kalemler vardır ki, kimi harcamalar zorunludur, zorunlu…
Örneğin askeri…
Bilim ve teknoloji, araştırma…
Eğitim gibi…
Ve tabii kadın, kadına özel bir itina, ehemmiyet vermeli…
Unutma…
Onlar getiriyor dünyaya, arada bakıyorlar bize ve yine onlar yolluyor öte dünyaya…
Gömüyor bizleri!

Yine 2017 verilerine göre 114 bin şiddet gören kadın gidip polise şikâyette bulunmuş…
Düşünün…
Ya bana göre tecavüz değil, olmaz ama…
Evli çiftlerde zorla cinsel birleşme ancak 1997’den sonra Almanya’da suç sayılmaya başladı. Ancak 2002 yılında başkaca kanuni düzenlemeler gerçekleşebildi.
Bu verilerden de anlaşılacağı gibi aile içi şiddet neredeyse dünyanın her yerinde bir melesle olmakla birlikte, konu sesiz sedasız hal edilmeye çalışılmakta.

Kadın sığınma evleri, kadınlara ilk anda yârdim sunulan bir yer AMA ne kadına ne çocuğa genelde buralarda yer yok.

DIKKAT konu ile ilgili bir araştırma. 878 sayfa. ANLA konun önemini, bu sadece Almanya. Allah bilir durum Tayyipistanda nasıl?

https://www.bmfsfj.de/blob/84328/0c83aab6e685eeddc01712109bcb02b0/langfassung-studie-frauen-teil-eins-data.pdf

Almanya kadın sığınma evleri için bilgi:

Frauen-Info-Netz gegen Gewalt

https://www.frauen-info-netz.de/

Örnektir, takdir edersiniz ki her kent için arama yapamam.

Kadın Sığınma Evlerine Nasıl Başvurabilirim, Ne Kadar Kalabilirim ?

Kadın Sığınma Evlerine Nasıl Başvurabilirim, Ne Kadar Kalabilirim ?

İstanbul:

http://bilka.org.tr/kadikoy-kadin-siginma-evi-ziyareti_6864.html

https://t24.com.tr/haber/istanbulun-34-ilcesinde-8-kadin-siginmaevi-var,166126

https://www.morcati.org.tr/tr/

Ankara:

http://www.cankaya.bel.tr/pages/238/Cankaya-Belediyesi-Kadin-Siginmaevi/

http://www.cankaya.bel.tr/pages/94/KADIN-DANISMA-MERKEZI/

https://www.ankara.bel.tr/index.php?cID=2385

Izmir:

https://www.google.de/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi3sInb–PiAhXIxaYKHYOZA_0QFjAAegQIAhAB&url=http%3A%2F%2Fwww.bayrakli.bel.tr%2FSayfa%2F116%2Fkadin-siginma-evi&usg=AOvVaw3_ZLPtjTU8ezhYwUg8h2eb

https://www.google.de/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=2&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi3sInb–PiAhXIxaYKHYOZA_0QFjABegQIARAB&url=https%3A%2F%2Fwww.izmir.bel.tr%2Ftr%2FProjeler%2Fkadin-danisma-merkezi-ve-kadin-siginma-evi%2F1388%2F4&usg=AOvVaw1X_WVFrPvJyIcnM9VraNvb

https://www.google.de/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=3&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi3sInb–PiAhXIxaYKHYOZA_0QFjACegQIAxAB&url=http%3A%2F%2Fkadindanisma.izmir.bel.tr%2FPages%2FBagimsiz.aspx%3Fid%3D5&usg=AOvVaw07mNyuVt9kUhNUeXzErDZa

Kadında utanç, utanmak…
Nasıl anlatırım, nasıl söylerim dayak yediğimi?
Kimden yârdim isteyebilirim, ailemden…
Ya onlara bir şey yaparsa veya onların başı belaya girerse?
Acaba…
Hata bende mi?
Bu gibi sorular kemirir kadının kafasını, hakimdir düşüncelerine VEYA…
Değersiz kılınmak, bazen, ruh hali buna müsait olursa…
Erkek hal ve hareketleriyle bu gibi bir aşağılama, psikolojik baskıya…
Onu “tehdit” etse, ölündürürüm seni…
Çocuklarını bir daha göremezsin…
VEYA…
Bizzat-i tecrübe, erkek bu gibi şeyleri yapmasa bile kadının ruh hali artık bu ayrımı yapamaz ve sürekli bir tehdit olarak görürse yaşadığı ortamı…
İşte o zaman yandı gülüm keten helva.

KORKU…
Yaşama isteği(!)

Türkiye’de şiddet gören kadının ahvalini anlatmama gerek yok sanırım!?
Haberlerde yeterince duyuyor, görüyoruz polisin onlara ne denli ve nasıl yardımcı olduğunu…
O ADI pezevenge düşmanım, kanlım…
Ama ne vatanıma, doğduğum topraklara ne milletime…
Yok onlarla bir alıp veremediğim…
AKP’li ol, MHP’li, Y-CHP’li…
HDP’li falan BANA NE?

Anladığım kadarıyla karakollarda genelde erkekler var…
Halbuki…
Bu gibi durumlarda iki cinsten de bir memurun o kadına yârdim etmesi lazım, anca ikisi olunca dengelerler birbirlerini. Ayrıca…
Bu doküman bir kadın komiser tarafından hazırlanmış, gerekiyorsa, istenildiği takdirde karşılık beklemeden tercümeye hazırım. Bilişimde kullanırız böyle listeleri…
Pilotlar örneğin uçaklarda…
Bir Checklist…
Çok önemli!

https://lpr.niedersachsen.de/html/download.cms?id=2064

Biraz sabır, tüm bunlar önsöz niteliğinde…
O ADI bademlere, cahil köpeklere belki olur biri ilham…
Türk kadınına, Türk’ün kadınına bir yârdim…
Bu liste 2015 senesinde yaratıldı…
O günlerden bugünlere 300 kadın bu liste yardımı ile değerlendirildi, yârdim edildi…
VE hepsi yaşıyor daha!

###
Eminim…
Vardır elinde buna benzer yardımcı araçlar AMA bu liste, yayınladığım…
ÖLÜM – KALIM değerlendirmesi…
Bak O listeye, incele ve belki iş hayatında yardımcı olur sana.

Görmedin, bilmiyorsun…
Hep dedim sana, inanmadın her halde…
Tepem atmasın…
Kontrolümü yitiriyorum, delinin gücünü hiç duydun mu?
Çıldırıyorum…
Saman alevi, Allah’tan saman alevi!

Kapıyı tekmelemişim öyle mi?
INAN…
Öyle bir şey yapmış olsaydım…
Kırılırdı…
Çok kapı kırdım öyle!!!

Laf olsun diye konuşmam, bir şeyler söylemek için laf etmem…
Söylüyorsam…
Genelde yaparım dediklerimi, bu durum birçok erkek için geçerli bu yüzden O liste çok önemli!
###

DIKKAT…
Sen biliyorsundur bunu ama merak edip bu makaleyi okuyanlar belki bilmez…
Rakamlara şimdilik değinmeyeceğim AMA bilimsel olarak kanıtlanmış, istatistikler ile doğrulanmış bir tespit.

Almanya’da aile içi şiddetin bu denli artmasında yabancıların payı çok büyük!
Yetişme, yetiştirilme…
ANNE!?

AMA…
Yine tecrübeler ile sabit, Allah rahmet eylesin bir Alman, Türk ile evliydi…
Anlatmışımdır kendisini…
Sosyal bir kurumda çalışıyordu, çocuklar ile ilgili. Şiddete maruz kalan çocuklar…
Anlattıkları…
ALMANIN yaptıkları…
İnsanın kanını donduruyor, çocuğuna bunu eden karısına neler etmez ki?

Ve bir tespit daha…
Ortak çileler, çekilenler veya yaşananlar pekiştirir birbirine yabancı olan insanları!
Ortak kader…
Ortak “karılar” diye bir deyim vardır; çilekeştir kadın, çilekeş. Güçsüzlüğün, her yönden güçsüzlüğün mağduriyeti.

Faust’ta, doktor ve şeytan arasında geçen bir diyalog:

doktor: bir kadını bir erkeğe bağlayan nedir?
şeytan: bilmiyor musun?
doktor: hiçbir fikrim yok.
şeytan: üç şey… para, şehvet ve ortak bir ev.

http://www.digbib.org/Johann_Wolfgang_von_Goethe_1749/Faust_I_.pdf
http://www.digbib.org/Johann_Wolfgang_von_Goethe_1749/Faust_II_.pdf

Şiddet…
Bir toplumun tüm katmanlarında görülen, gözlemlenebilen bir olgudur…
YOK yani eğitim ile, kültür düzeyi, milliyet ile bir ilgisi ve sen bunu gayet iyi biliyorsun değil mi?

Bana bazı şeyleri ima etmiştin…
>>> Siyasetten ihmal edilen bir durum <<<
Belki…
Siyasetçilerin çoğunluğu erkek olduğu için olabilir mi?

BAK…
Tekrar, erkek olarak yaptıklarımla övünmüyorum, yazdım…
> Kendimi dahil ettim anlattıklarıma <
UTANARAK…
Ama gerçek, kalmalı gerçek. Yalansız, yalın bir hal ile analiz edilmeli ki bir çözüm üretilebilsin.

2018 yılında, isminden de anlaşılabileceği gibi…
İstanbul’da kabul edilen İstanbul konvansiyonu Almanya hukuk sistemine dahil oldu…
Kadına karşı şiddet konvansiyonu…
Burada kanun, esas olarak alınan adalet. ULAN Türkiye’de kabul edilmiş bu ilkeler…
İstanbul’da…
Tayyipistanda durum gözler önünde!

https://www.spiegel.de/panorama/gesellschaft/gewalt-gegen-frauen-zerschlagt-doch-mal-die-klischees-a-1239574.html

DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Kadın sığınma evleri, Türkiye’de durum nedir bilmiyorum. Üşeniyorum araştırmaya…
Bu anlaşmaya göre Almanya’da Kadın Sığınma Evlerinde olan ve olması gereken durum:

Olan: 6408…
Olması gereken: 21429 yatak

EKSI 15021 yer eksik…
Belki ölecek olan, yer olmadığı için ölüme mahkûm 15021 kadın…
Uluslararası bir anlaşmadır bu, uluslararası…
Siyaseten bir…
“İyi niyet bildirgesi”
Tayyipistanda zaten, her şey göstermelik, maksat dostlar alışverişte görsün…
Ama görüyoruz ki Almanya gibi bir yerde bile kimi şeyler SADECE göstermelik!

Konunun…
Bu makalede maddi yönlerine hiç değinmeyeceğim…
Evet, öncelikle, ÖNCELIKLE mevzunun ehemmiyeti yani önemi…
Toplumun TÜM katmanları tarafından idrak edilmeli, siyasi iradeye dönüşmeli…
Bilimsel veriler ışığında, gerçekçi şeklide değerlendirilip çözüm önerileri üretilip…
MADDI…
İmkânlar ile desteklenip hayata geçirilmeli!

Terör olgusunda olduğu gibi…
SÖZDE kararlılık bildirgeleri GÖSTERMELIK iyi niyet beyanları ile…
Ne bu önemli konuya ne ötekine nihai bir çözüm üretemeyiz.

Gelelim konunun bana göre bamteline;
BILIYORUM, farkındayım…
Elma ile armut kıyasidir benimki. ANCAK dikkat çekmek istediğim aslında “sadece kadın”
Halbuki O KADAR ÇOK, O KADAR SALAHIYET (Yetki) karmaşası var ki…
Ehliyet, liyakat problemi…
Örneğin dijitalleşme, başlı başına bir konu 21. – 22. Yüzyılın…
GELECEGIN MESELESI…
Veya tüketici hakları, gıda gıda…
PLANLAMADA…
Bırak enerjiyi bir tarafa, ATOM kendi başına bir mesele…
Kadın ya kadın…
O kadar önemsiz ki Gençlik ve Spor Bakanı; Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığının bünyesinde!

Hayvana…
ADI dinciye ben mi öğreteceğim, benim mi üzerime vazife?
Evlat gelecek, ÖNEMLI…
Konuşmamız gerekenler var. Koyuyorum şimdilik bu konuya burada bir nokta!


+

Çok ama çok KABA bir kıyas. Alman ve Türk bakanlıklar arasında. Vaktim yok harfiyen Alman bakanlıklarını tercüme etmeye AMA Almancası olanlar UMARIM anlarlar ne demek, neye dikkat çekmeye çalıştığımı, çözüm önerilerimi!

Yasaklı kitaplar listesi

Eğer ben sorup öğrenmek istemediğim takdirde…
Hayatımda en nefret ettiğim şeylerin başında gelir; bana NE ve NASIL yapılacağının söylenmesi(!)

Delirtir beni…
Ve ben bildik bir deli olmadığım için sonuçları genelde karşımdaki için kötü olur…
En azından burnundan fitil fitil getiririm sözlerini. Hele yasaklar, zorlamalar iyice zıvanadan çıkarır beni.

“Yasaklı kitaplar listesi, farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki dürtüler ile süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitapların yer aldığı liste. Birçok durumda yasaklanan bu kitapların yazarları da yargı önüne çıkartılmış ve cezalandırılmışlardır. Bu kitaplardan bir kısmı zaman içinde aklanmış ve yeni baskıları yapılmıştır.

Bir tür sansür uygulaması olan „kitap yasaklama“ farklı ülkelerde farklı biçimlerde uygulanmıştır. Bir ülkede baş tacı edilen bir eser, başka bir ülkede o ülke hükûmetinin normlarına uymadığı için yasaklanabilmiştir. Kendi ülkesinde yayımlanmasına bile fırsat verilmeyen bir kitap, politik çıkar elde etmek için karşı blokta yer alan ülkelerde hemen en çok satan kitaplar listesine girebilmekte, hatta ödüllere boğulabilmektedir. Örneğin Boris Pasternak’ın Rus Devrimi sırasında geçen romanı Doktor Jivago’nun, SSCB’nin resmi görüşüne uygun olmadığı için kendi ülkesinde yayımlanmasına izin verilmemişti.
Müsveddeleri 1957’de gizlice Avrupa’ya kaçırılan roman ilk kez İtalya’da hem Rusça hem de İtalyanca basılmıştı. Daha sonra tüm dünyada sayısız baskıları yapılmıştı. 1958’de ağırlıklı olarak bu kitabından ötürü Pasternak’a Nobel Edebiyat Ödülü verilmişti. Hatta İngiliz gazeteleri, Pasternak’ın bu ödülü almasında İngiliz ve Amerikan gizili servislerinin rolü olduğunu dahi ileri sürmüşlerdi.
Aynı ülke içinde bile farklı topluluklarda değişik uygulamalara rastlamaktadır. Örneğin Amerikalı yazar John Steinbeck’in konusu Büyük Ekonomik Buhran yıllarında geçen 1939 tarihli Pulitzer Ödüllü romanı Gazap Üzümleri (The Grapes of Wrath), ertesi yıl başarılı bir sinema uyarlaması da yapılmasına rağmen tarım şirketlerinin baskısıyla yazarın memleketi olan Salinas, Kaliforniya’da bile 1990 yılına kadar halk kütüphanesine girememiştir. Eserin sendika yanlısı duruşu ve ABD’deki fakirliğe ve eşitsizliğe vurgu yapması hem romanın yazarı John Steinbeck’in hem de uyarlama filmin yönetmeni John Ford’un Amerikalı senatör McCarthy tarafından komünizm yanlısı eğilimleri olduğu iddiasıyla Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi’nde soruşturmaya uğramalarına yol açarken, ironik bir şekilde romandan uyarlanan film Josef Stalin’in emri ile 1940 yılında Sovyetler Birliği’nde de yasaklanmıştı. Yasaklanma gerekçesi ise filmde en fakir Amerikalıların bile araba sahibi olabileceğinin gösteriliyor olmasıydı.
Dünya üzerinde hemen her ülke, tarihinin belli dönemlerinde kitaplar ve benzeri yayınlar üzerine az veya çok bir denetim getirmiş, zaman zaman farklı derecelerde sansür uygulamıştır. Sansürü uygulayan merci her zaman hükûmetler olmamıştır. Bazen de siyasi erk için hiçbir sakıncası olmayan bir kitap, dini otoriteler tarafından kendi cemaatlerine yönelik olarak yasaklanmıştır. Örneğin kilise yetkilileri ahlaki açıdan uygun görmedikleri müstehcen eserleri, hattâ açık saçık olmadıkları halde laiklik ve putperestlikle ilgili fikirleri içerdiklerini düşündükleri eserleri yasaklamışlardır. Bunun tersi olarak, aralarında İncil’in de bulunduğu birçok dini kitap da çeşitli ülkelerde hükûmetler tarafından sayısız kereler yasaklanmıştır.
Yasaklanan bir kitabın yeni basılmış ve iktidarın dikkatini yeni çekmiş olması da gerekmez. Bir kitap basıldıktan yüzyıllar sonra da sansüre uğrayabilmektedir. Örneğin Voltaire’in 1759’da yayımladığı Candide adlı romanına müstehcenlik gerekçe gösterilerek 1930’da ABD gümrüklerinde el konmuştu. Aynı şekilde Geoffrey Chaucer’ın 14. yüzyıl’da İngiltere’de yazdığı Canterbury Hikâyeleri ve Orta Çağ’da kaleme alınmış Orta Doğu kökenli anonim eser Binbir Gece Masalları da ABD’de yüzyıllar sonra aynı akıbete uğradılar. Keza Aristofanes’in MÖ 411’de yazdığı Lysistrata, savaş karşıtı mesajından dolayı 24 yüzyıl sonra, 1967 yılında Yunanistan’da askerî cunta tarafından yasaklandi.
Zaman içerisinde rejimlerin ve hükûmetlerin değişmesiyle birçok yasaklı kitaba ve yazarlarına itibarları iade edilmiş, kitapların yeni baskıları yapılabilmiştir. Buna rağmen 21. yüzyılda bile birçok kitap, birçok ülkede yasaklar listesinde yer almaya devam etmektedir. Bir zamanlar Almanya’da baş tacı edilmiş olan Adolf Hitler’in otobiyografik-politik kitabı Kavgam (Mein Kampf)’ın 31 Aralık 2015’e dek yeni baskılarının yapılmasına izin verilmemekteydi. Avusturya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde kitabın bulundurulması bile yasaktır.
„Amerikan Kütüphaneler Birliği“ 1982 yılından bu yana her yıl Eylül ayının son haftasını “Yasaklı Kitaplar Haftası” olarak ilân etmiştir

Türkiye’de yasakların kısmen kaldırılması
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi iki ayda tamamlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı Basın Suçları Savcılığı, 453 kitapla ilgili yasağı tam 63 yıl sonra kaldırmış oldu. Söz konusu yayınlarla ilgili yasak ve toplatma kararıyla ilgili takipsizlik kararı veren savcılık yasağın 5 Ocak 2013’ten itibaren hükümsüz kalmasını kararlaştırmıştır. Yayıncılıkta düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili engellerin devam ettiğini söyleyen Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk ise yasağının kaldırılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ama yetersiz bulduklarını bildirmiştir.
Dünyada ve Türkiye’de yasaklanan kitapların sayısı onbinleri geçmektedir. Sadece Türkiye’de bugüne kadar toplamda 23 bin kitap yasaklar listesine girdi“

https://yadi.sk/i/azclCc81doksYg

https://yadi.sk/i/GIBEIF013QuLTg

https://tr.pdfdrive.com/download.pdf?id=117483136&h=b85702cf566c1f4af98d342461a837a3&u=cache

https://tr.pdfdrive.com/download.pdf?id=117505340&h=fdbb341c5884266750afa565c65dbdb6&u=cache

https://www.marxists.org/turkce/politzer/politzer.pdf

Konu ile ilgili…
Bilirsiniz beni, AKP ve O pezevenk AMA önce Allah, Allah var yukarıda…
Yani…
Doğruya doğru…
Aslında bugün kadını yazacaktım, KADINI…
Hani boşanmak isteyince öldürüyoruz ya ONU…
Yaparsa bir şeyler, ANLA…
Ben bile geri durmam çünkü ihanetin cezası ölümdür…
Hani kafa bozulunca dövüyoruz ya…
Ağız, burun bir tarafa…
Kadına, çocuğa el kaldırmasını sevmem ama…
Utancımdır…
Evet, övünmüyorum olanlar ile…
Yapmadım değil, köpekler gibi pişmanım mesela, şaka oldu kaka…
Rahmetli yedi tokadı benden kardeşlerinin yanında. Olmamalıydı…
Oldu…
Yani bende eleştirdiklerimden daha iyi değilim, bunu anlatmak için yazdım bunları…
Fark…
Belki tokat ile dayak arasında.

İnsanız…
Sadece insan bunu unutma…
AMAAA…
Biz insanken hükümetlerin yanlış yapma, yasaklama, baskı, şiddet uygulama gibi bir lüksü yoktur!
NOKTA

Siyasetçi olsa bile seçmenin aynası ve her toplum hak ettiği şekilde yönetilse bile…
YOK…
Siyasete soyunan, bir toplumu yönetenin en azından düşüncelere, görüşlere bu çağda gem vurma hakki!

http://magazin.spiegel.de/EpubDelivery/spiegel/pdf/9158996

Karşılıklı bir analiz yapacaktım…
Şeffaf toplum, şeffaf devlet hakkında.

Allah belanı versin KATIL Tayyip, Allah belanı versin! 2 şehit

10:31 / 09:31

Dolar 5,81
Euro 6,58
Çeyrek altın 409,11
Borsa 92435

Bir toplu katliam yapmayı düşünüyorum, hastaneye yatmadan başladığım ama bitiremediğim kimi önemli konulara nokta koyayım. Bir perde arkası “hikayesi” olacak…
EMINIM…
Bilmediğiniz birçok konuya değineceğim, bilmediğiniz…
VEYA…
Bu şekilde hiç düşünmediğiniz konulara. Mesela futbol…
Susurluk olayını hatırlıyor musunuz, onun benzeri…
“Devlet” ekonomisi…
DEVLET, devletse “kurmaz çete, suç örgütü”
AMA…
Mevcut olanı kullanır!

Devlet, devlet değilse zaten…
Kendisi bir suç örgütüdür!

Ağırlıklı olarak sözlerim gençlere yönelik olacak…
Değilsen…
Çarkın bir dişlisi, neredeyse hiçbir zaman düşünemeyeceğin VEYA bilmeyeceğin meselelere değineceğim kısmetse!?

Haaa, bu arada…
S-400 meselesi, bakma > it dalaşına <
Karga karganın gözünü oymaz, it itin götünü koklamaktan vaz geçmez…
Bu konuyu da unutmazsam sıkıştırırım araya, sağlam yerden geldi istihbarat…
BAK…
İran’a, düşün biraz en son tehditti…
VE ANLA!

İntikam, kötü bir danışman

İnsanız, sadece insan…
Bana ne insanın özelinden, yatak odasındaki uygulamalar, tercihlerinden…
Bunlar…
Ne benim üzerime bir görev ne bir meram.

Baş…
Yastığa değmesin, uyuyup kalıyor Önder hemen…
Özür dilerim, yeni uyandım, çok yorulmuşum…
İnsan bedeni, psikolojisi…
İlginç bir ikili, beyin efendisi…
Ya hayat veya insan eğitir insanı. Beyin…
Pes dediği anda ruh ve beden gevşiyor, teslim ediyor kendini.

Saat…
Üç suları, hazırladım valideye kahveyi, yaptım kendime bir Türk kahvesi…
Hanımı merak ediyorum, ne yaptı acaba?
İnsan ile uğraşmak, bir mücadele, başlı başına. Düşündüm…
Aklıma geldi sevdiklerim tek tek.

Bayram ertesiydi…
Bizim ergen…
Arkadaşları ile Wiesbaden’de buluşacakmış…
Aldım götürdüm üçünü.

Evlat…
Lise zamanlarıydı, Almancası “sokak Almancası”
Gündelik yani…
Aslında gayet temiz bir dil, lehçesiz…
BENIM HATAM, BENIM YANLIŞIM önem verdim evimin içinde Türkçeye(!)

Çok çekti çocuk, çok…
Ha benim şansım, benim ben olmam…
Kardeş ne yaptı bu konuda bilmiyorum, hiç merak edip sormadım…
Tabii…
Onun hayat akışı, mesleki özel çok farklı benimkinden…
Siyasi ve birçok faklı > hayatın beni zorladığı < gidişatı(!)

Çocuğun karnesinde, Almanca yazılı, sözelde hep uyarı…
Yetersiz…
Yetersiz Almancası!

İnan, lütfen inan buna…
Kelime hazinesi olsun davranışlarının tümü, yer ve zamana göre kişiye…
Kuruma…
Bunların bilgisi nasıl davranacağını bilmek, ağzından çıkanın farkında olmak…
Çok önemli ve ben bu bilgiye iyi kötü vakıfım.

Ben olayım, ananay…
Annesi, babası hep uyardı, zorlamak istemedik, istemiyoruz…

05:06 / 04:06
Dolar 5,80
Euro 6,58
Çeyrek altın 406,90
Borsa 92826

Çocuk hayatında özellikle, kişiliğin belirginleştiği yıllarda…
Oturduğunda AMA VE FAKAT…
Sonraki yıllarda arkadaş çok önemli…
Maymunuz ya taklit ederiz birbirimizi!

Bırak şimdi kuramı, muramı bir tarafa…
INSAN…
Taklitçi, taklit ede ede, geliştire geliştire geldik bu günlere…
DaDa’nin kimi arkadaşları, hiçbirimizin gözü tutmadı…
Yabancı…
Ya biz neyiz kardeşim biz neyiz?
Herkes, neredeyse her yerde birer yabancı…

Onların yabancı olmasının hiç bir önemi yok, kişilikleri…
Sordum yolda nereye gidiyorsun?
“Arkadaşlarımla buluşup … alışverişe gideceğiz!”
Paran var mı?
“Var, 120 € aldım yanıma”
Bir kızdım, oğlum senin yaşın kaç?
Anlatmaya başladım bazı şeyleri, tehdit, zorlama, zorbalık, dayak…
Hırsızlık gibi. Kabul etti, ANLADI!

İki, üç gün sonra duyuyorum ki…
Çevirmiş bir ihtiyar yollarını…
INAN…
Dada, DayDay, ben, kardeş, evlat falan görsen Türk’ten başka her şeye benziyoruz…
Hele DaDa ayni ben, benim çocukluğumun biraz daha kumralı, ben sarı…
12…
Kendisi, muhtemelen arkadaşları. Kara – kuru tipler…
Küfür, kâfir…
TEHDIT…
Çocuklara, kızmış, kovalamış. Sözde bir şey yapmamışlar!?

Bilmiyorum, olabilir…
Haliyle çok kızdım AMA…
İnan, Allah Peygamber aşkı için inan sözlerime gir herhangi bir kent merkezine…
Almanya’da…
“Korkarsın” yollarda yürümeye, hadi bunlar çocuk…
Gör gençleri…
Izbandut gibi, SERSERI…
Çarşaflı mi istersin, türbanlı, başörtülü…
Herifler, ADILER…
Ya vallahi billahi, sarıklı, şalvarlı…
Yeşil cübbeli…
Söyle, elini vicdanına koy ve söyle…
İster, kabul eder misin böylelerini?

Peki…
Sen Suriyelilere neden karşısın o halde?
Kimsenin…
Kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok bu dünyada, hiçbir yerde…
İnsan kendini bilmeli, BILMELI…
Birazcık uyum göstermeli!

Kin, nefret…
İntikam…
Anlayışsızlık her zaman kötü bir danışman!

NOT: Anlattım DaDa’ya evladı, ağabeysini…
Anlattım yaşadığı zorlukları…
Okumak demek, okumuş olmak demek salt bilgi sahibi olmak değildir…
Bir konuda uzman olmak, VAR, var çok böyleleri…
Fachidioten derler onlara buralarda…
Konu dışında bir soru sor, cevap veremezler sana ama konularında uzman her biri…
Dedim oğlum…
Anlattım ayrıntıları ile Alman arkadaş bile seçerken BAK AILELERINE…
Oku…
Oku eline geçen her şeyi, geliştir kelime dağarcığını, anla kelimelerin önemini.

Evlat…
Olacak siyasetçi, yolda anladım ki üniversite öğrencisi AMA…
Anlatmamışlar, VURGULAMAMIŞLAR veya benim oğlan anlamamış…
Siyaset ve hukukun karşılıklı etkileşimini…
Siyasette…
Hukukun önemini, kanunların ne demek olduğunu!

09:30 / 08:30

Dolar 5,81
Euro 6,60
Çeyrek altın 409,78
Borsa 92826