Allah var yukarıda, vicdanim rahat, inanır mısın umurumda bile değil

Okusalar ne olur okumasalar ne olur?
Annem balkonda çamaşır asıyordu, beni çağırdı…
Pantolonum renk atmış, çıktım dışarıya…
“Oğlum böyle dışarı çıkılır mı, seni şey sanacaklar”
Başladı gülmeye…
Gecelik…

😊

Öyle sıcak ki…
Ne sanırlarsa sansınlar…
Şortla dolaşacağım ortalıkta, OLMUYOR…
Uyuyup kalıyorum çocuk gibi…
Biliyorsun geceleri üstümde bir şey kalmıyor…
Sırtımı korumam lazım, incecik bir şeyde olsa sırtımı korumam lazım…
Ertesi…
Çok pis ağrılar. İhtiyarladık…
İhtiyarladık!

Not:
Almanya’da son zamanlarda o kadar ters giden şeyler var ki…
INAN…
Tayyipistandan geçip Almanya ile uğraşısım var…
Tayyipistandakiler…
Ne bok yerlerse yesinler, kendi düşen ağlamaz!

Bakkk, bu bir gerçek! İnan ne bilimsel araştırmalar okudum bu konu üzerinde, sonra mantıklı. Benim senden menfaatim varsa, bir kazancım. Ben seni niye gırtlaklayayım? FILISTIN, yazmadım ama Allah belamı versin doğru, sevindim, AMA aklıma hemen DINCILER geldi, NITEKIM, 50 milyar büyük para o coğrafya için, bir ilk adim olabilirdi, bebeler, kadınlar AMA ret ettiler

Çünkü refah payı artan insan…
HATIRLA sana sözlerimi, kaybetmekten korkan…
Hatırladın mi?
BENIM…
Kaybedeceğim, kayıp edebileceğim çok şey var, bırak maddiyatı bir tarafa…
Sizler, sevdiklerim…
Refah payı artan insan refahından olabileceği için birçok şeyden çekinir…
Kontrol edilemez hale gelir…
Sadaka kültürü…
Dincilerin en büyük silahı!

Ne yazım demin doğru yönetim hakkında?
Çin…
800 milyon insan fakirlikten kurtarıldı…
AKP dahil…
O ADI PEZEVENK…
Bilseler yol ve yordam, bilseler bile ne yapmaları gerektiğini…
YAPMAZLAR…
Kontrolü kaybederler çünkü, bu yüzden okumuş insani, düşünen insani sevmezler…
Soran, sorgulayan…
Ekonomik bağımsızlığına ermiş insani!

NEYSE 52 dakika kaldı
İnan…
Bittim

Sana
>>> Yasaklı, yasaklı Şikago Mezbahaları <<<

😊

Not:
Özgün adı The Jungle olan 1906 tarihli bu ABD romanı, 1956’da Doğu Almanya’da komünizmle uyuşmadığı için yasaklandı.

ingilizce

Neden anarşistin el kitabini yayınlamadım?

Direnişte diriliş var…
Dijital, dijital…
Çünkü çok büyük bir suç…
Özellikle Almanya’da, sonra onun, senin okuduğunu herkes okuyabilir…
ANLA…
Yayınlayacaktım AMA çok farklı yöntemler ile…
Ulaştıracaktım…
Ulaşması gereken yerlere!

😊
Özelim…
MANYAKLARIM…
Sürüsüne bereket çok şükür…
Midem, midem çok bulanıyor, baş dönmesi…
Aksam olsa da eve gitsek.

Paşam, ne çok isterdim anlattıklarının gözlem değil, bilimsel verilere dayanmasını. SOMUT GERÇEKLERE, beni yazmaktan, anlatmaktan kurtarmış olacaktın

Tabii şimdi bu satırlarını okuyacak olan yazdıklarını esas alacak, gerçek sanacak…
X Kuşağı…
Benim kuşağım mesela, kusura bakma İzmirlim ama bayağı bir yanlışsın, yanlış…
Hele…
Z kuşağının EN TEMEL, EN ÖZGÜN > sorununa < değinmemişsin ki ona çok üzüldüm…
Yine de > gözlemlerinin < kimisi doğru tespitlerdir, vaktim olduğunda geri kalanı ya ekler veya düzeltirim.

Helikopter anneler ve y kuşağı…
26 Haziran 2019

Akp’nin neden gümbür gümbür gittiğini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık, inandıramamıştık, tekrar gayret edelim.

1930-40 arasında dünyaya gelenlere “sessiz kuşak” deniyor.
Savaşlar, kıtlıklar, ekonomik ve siyasi krizler, dünyanın bütün çilesini çektiler desek, yanlış olmaz.
Gelenekselcidirler, risk sevmezler, iş ahlakı en yüksek kuşaktır.
Türkiye’nin yüzde 5’ini oluşturuyorlar.

1940’lı 50’li yıllarda dünyaya gelenlere “baby boomer” deniyor.
Amerikalıların icat ettiği bir terim… İkinci Dünya Savaşı bitiyor, geleceğe dair umutlarda çiçekler açıyor, adeta dünyada yeniden hayat başlıyor, doğum hızında “patlama” yaşanıyor, yani “baby boom” oluyor.
Baby boomer nesline ait insanlarımız, şu anda 60’lı 70’li yaşlarını sürüyor.
Hiç şüphesiz istisnalar vardır ama, ortak özellikleri teknolojiden uzak olmalarıdır… Yetişme çağlarında, evlerinde işlerinde, hayatlarını kolaylaştıracak cihazlar yoktu, kendi işlerini kendileri yapmaya alışıktırlar.
Yaşamak için çalışmadılar, çalışmak için yaşadılar, iş sadakatleri inanılmazdır.
Hem çocuklarına, hem ana-babalarına bakmak zorunda kalan nesildiler. Mecbur insan’dılar. Kanaat etme duyguları yüksektir.
Türkiye’nin yüzde 21’ini oluşturuyorlar.

1960’lı 70’li yıllarda dünyaya gelenlere “x nesli” deniyor.
Şu anda 40’lı 50’li yaşlarını sürüyorlar.
Otoriteye uyumlu ebeveynler tarafından yetiştirildiler, bu yüzden otoriteye saygılıdırlar, aidiyet duyguları yüksektir.
Disiplinlidirler. İşlerinde sabırlıdırlar, çalışırlarsa, yükselebileceklerine inanırlar. İşleri, hayatlarının tamamını kaplar. Bu nedenle birden fazla işle meşgul olma yetenekleri pek yoktur, hobileri yoktur, genellikle “hobim var” diyebilmek için hobi edinirler.
Teknolojik icatların çoğuna bizzat şahitlik etmişlerdir, bulaşık makinesinden bilgisayara, cep telefonundan internete, hemen hepsini, çocuklarıyla aynı anda görüp kullanmışlardır. İster istemez, teknolojiye adapte olma konusunda çocuklarının gerisinde kalmışlardır.
Ağırlıklı olarak ebeveyn konumunda oldukları için, tüm yaş grupları arasında alışverişe en fazla bütçe ayıran ve bu yüzden ekonomideki dalgalanmaları en çok hisseden kuşaktır.
Türkiye’nin yüzde 22’sini oluşturuyorlar.

1980’li 90’lı yıllarda dünyaya gelenlere “y nesli” deniyor.
Şu anda 20’li 30’lu yaşlarını sürüyorlar.
Çağ atlayan nesil işte bu… Kuşaklar arasındaki farklılığın en fazla hissedildiği nesil.
Bireysel özgürlüklerine düşkündürler, ailelerini şüphesiz seviyorlar ama, aileden bağımsız olmak istiyorlar.
Para, tapu, mal mülk biriktirmek için yaşamak istemiyorlar, güzel yaşamak için “yeterince” çalışmak istiyorlar. Bu nedenle, bir an önce yönetici olmak için, bir an önce kendi işlerini kurmak için, çok sık iş değiştiriyorlar.
Ebeveynleri, yani x kuşağı eşeği sağlam kazığa bağlarken, y kuşağı iş bulmadan işten ayrılabiliyor, gemileri daha kolay yakıyor.
Ebeveynlerine göre çok daha iyi eğitimliler ve gerçekçiler, küt diye söylüyorlar, acımasızca eleştiriyorlar.
Otorite sevmiyorlar, kendilerine kural dayatılmasına katlanamıyorlar, saçmalığa tahammül edemiyorlar, kendilerinden yapılması istenen bir işin saçma olup olmadığı, yapılmaya değer olup olmadığı, onlar açısından hayati önem taşıyor.
X kuşağı sevmese bile saygı duyarken, y kuşağı sevmezse saygı duymuyor.
Sosyal medyanın kendilerine verdiği sanal özgürlük sayesinde, günlük yaşamda görüşlerini dile getirme kabiliyetleri çok yüksek…
Sporu illa sporcu olmak için değil, bireysel beklentiyle, sağlıklı yaşam için yapıyorlar. Sanata illa kültürlü olmak için değil, akranları arasındaki rekabet nedeniyle yaklaşıyorlar.
Zamanı çok iyi kullanıyorlar, aynı gün içinde hem çalışıp hem eğlenebiliyorlar, ertelemiyorlar, sıraya koymuyorlar.
Bu kuşağın en önemli özelliği “helikopter anneler” tarafından yetiştirilmiş olmaları… X kuşağına mensup helikopter anneler, çocuğun herhangi bir sorunu olduğunda gökyüzünden iner gibi iniyor, sorunu hallediyor, tekrar yukarı çıkıyor, gözlemlemeye devam ediyor, y kuşağından başka hiçbir kuşak böylesine müthiş bir desteğe sahip olmadı, bu yüzden anne-babalarıyla en çok “arkadaş” olabilen kuşak, y kuşağı…
X kuşağı tüketimle farklı olmak isterken, mesela, kullandığı model telefonun sadece kendisinde olmasını isterken, giydiği ayakkabının sadece kendisinde olmasını isterken, y kuşağı böyle düşünmüyor, tam tersine, tüketimde benzeşmek istiyor, en çok kullanılan telefon modelini kullanıyor, en çok giyilen spor ayakkabıyı giyiyor, farklılığı üründe, markada, şirkette aramıyor, farklı ürünleri kullanan aynı insanlardan olmak istemiyor, aynı ürünleri kullanan farklı insanlardan olmak istiyor. Bu sayede rengarenkler, kuşaklar arasında farklılıkları en zengin kuşak, y kuşağı…
Çok yaratıcılar, yenilikçiler.
İstatistiklere bakıldığında, elbette bu bir teori ama, kuşakların 100 yılda bir kendini tekrarladığı görülüyor, sistem değiştiren devrimcilerin çoğunun y kuşağına denk geldiği görülüyor.
Türkiye’nin en kalabalık yaş grubunu, yüzde 35’ini oluşturuyorlar.

2000’den sonra dünyaya gelenlere “z nesli” deniyor.
Bugün en büyüğü 19 yaşında.
Diğer tüm nesillerden farklı olarak internet teknolojisiyle doğdular, oyuncak sevmiyorlar, ipad türevleriyle oynuyorlar, sosyal medya üzerinden sosyalleşiyorlar.
Bebekliklerinden itibaren internet kullandıkları için, aynı anda üç beş konuyla ilgilenebilme yetenekleri var. Sinema seyrederken twitterdan mesaj atabiliyorlar, sizi dinlerken başka yere bakabiliyorlar, saygısızlık yapıyor zannediyorsunuz, halbuki kulağı sizde oluyor.
Tüm nesiller arasında fikirleri en çabuk tüketen nesildir, çok beğenirken, hemen ertesi gün sıkılabilirler.
Diğer kuşaklara oranla, en yaşlı ebeveynlere sahip kuşaktır.
Geleneksel yöntemlerle eğitebilmek çok zordur, bireysel eğitimlerinin önemli bölümünü internetten aldıkları için, neyi bildiklerini neyi bilmediklerini asla kestiremezsiniz.
Duayen reklamcıları bile kıskandıracak seviyede slogan üreten, “her şey çok güzel olacak Ekrem abi” diyerek, 25 senelik Akp saltanatını yerle bir eden 16 yaşındaki Berkay mesela, bu kuşaktan…
Türkiye’nin yüzde 17’sini oluşturuyorlar.

2020’den itibaren dünyaya gelecek olanlara “alfa kuşağı” denilecek. Daha konformist, daha sabırsız, daha aceleci olmaları bekleniyor.

Toplum böyle bir şey.

Devinim halinde sürekli gelişiyor, farklılaşıyor, alışkanlıklar beğeniler istekler beklentiler davranışlar değişiyor.

Asrın liderimiz baby boomer.
Binali bey baby boomer.
Ekrem İmamoğlu x kuşağı.
Kuşakları bile farklı…
Akp’nin kavrayamadığı gerçek bu.

Elbette her yaş grubundan insanlar oy verdi ama, ağırlıklı olarak görülüyor ki…
Ekrem İmamoğlu’nu y kuşağı ve helikopter anneler başkan yaptı.

y kuşağı’nın ve helikopter annelerin dahil olduğu x kuşağı’nın toplumu etkileme gücü, yaşları itibariyle, en az 20 yıl devam edecek.

İktidar körlüğüyle hayatın bu kaçınılmaz döngüsünü unutanların, memleket gerçeklerine çözüm üretebilmesi, toplumun taleplerine cevap verebilmesi imkansızdır.

Akp hâlâ raftadır ama, son kullanma tarihi dolmuştur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/helikopter-anneler-ve-y-kusagi-5198330/

Yazmayacağım dedim, inat değil mi? Israr etme 😊 Ama madem ekonomi MADEM doğru yönetim bir örnek vereyim sana

Maoizm nedir bilirsin…
Siyasi emel ve dürtü DEVRIM…
Devrim ile toplumun ilerlemesi(!)

No…
Oh no, it’s not my way or so on it’s the china way of Communism!

800 milyon…
TEKRAR Çin…
Xi Jinping 800 milyon insani >>> fakirlikten <<< kurtarmıştır…
800 milyon!

Bunu biliyor muydun?
Bir “üçüncü dünya ülkesini” en kısa sürede…
Dünya devletleri arasında ilk beşe çıkardı, HER YÖNDEN!

Söyle ben sana, size altını, dövizi anlatsam…
Neye yarayacak?
Hanim yazıyor > şimdi < hastaneden bana cevaben, AYNEN:
“Senin bu her yönden korkuların beni de bitirdi, sen her şeyden korkuyorsun”
Doğru…
En başta sevdiklerim, kalbimde olanlar…
Kaybetmekten…
Bu yüzden çok yönlü düşünürüm, etraflı…
Adımımı ona göre atarim. KAYBETTIM…
İki can, BEN…
Yitirdim…
Bu yüzden çok ince eler, sık dokurum!

Anlatamıyorum ki, yazamıyorum açık açık…
TABII…
Önce Allah’ın yardımı ama bu yüzden de biz biziz, diğerlerinden her yönden çok farklı!

Yazacaktım arada kaynadı gitti, birkaç gün öncesi(!) Bak Mehmetçik

Tabii ki yeri farklı AMA Alman askerine de acıyor, üzülüyorum bir şey olunca…
Çok ekmeklerini yedik, çok şeylerinden faydalandık…
SÖMÜRDÜK…
DOLANDIRDIK ama Alman askerine de bir şey olunca SAMIMIDIR üzüntüm…
Avrupa’nın en modern jetlerinden biri, Eurofighter…
Duydun mu bilmem, ikisi havada çarpıştı…
Öldü denildi pilotlar için, “sadece” birinin öldüğünü duyunca “sevindim”
Onlarda ana – baba kuzusu!

Önder işi…
Önder usulü “klima”
Kuruyan havlunun serinliği…
Işe yaramazsa gel hesap sor benden!

Bir askı…
Biraz bant, bir havlu…
SU!

As ıslak havluyu önüne…
Görüntüsüne ne bakıyorsun, işlevine bak işlevine…
Müşteriler köşe!