Obsession, tutkular ama asla saplantılar değil

İşte bir Alman bunu yapmaz

Asla yapmaz demiyorum ama yapmaz…
Neredeyse elli senem geçmiş aralarında, neler gördüm, neler yaşadım…
Ama önce anlatmamam gereken iki şey, belki anlarsınız ne demek istediğimi. Biliyorum, farkındayım…
Herkes anlamak istediğini anlıyor…
Kimisiyse sözlerimi kulaklarıyla değil başka bir tarafıyla algılıyor, anlıyor diyemem!

Hap deli, hup deli bizim evdekilerin hepsi deli…
O misal bir hayatım var, eğer yazamasam, yazarak içimi dökme imkânım olmasa yeminle deliririm…
Tabii tüm gördüklerimi, hislerimi, düşündüklerimi kaleme almıyorum ama…
İşte anlatmaya müsait olan şeyler, ancak o kadar.

Geçen hafta bizim tımarhanede üçüncü dünya savaşı yaşandı, gerçi hep bir didişme, hep bir çeşit kavga gürültü var ama ne yaparsın ev hali işte. Rahat, huzur, mutluluk Hak getire. Hassas bir yapım var, özellikle kulaklarım, gürültü canımı acıtıyor. Mimoza değilim ama kavgaya – gürültüye gelemiyorum artık, ameliyatımla birlikte ki bunu herkes söylüyor ve bizzat yaşadığım bir gerçek…
Kalp ameliyatı geçiren insanların kişiliği değişiyor, kaldıramıyorum anlayacağınız. Sessizlik, sakinlik, can sıkıcı bir hayat mı? Hayır, hiçte değil, huzurdan güzeli yok. Bir lokma huzur, bir lokma mutluluk, bir lokma, evet bir lokmada olsa yeter insan olana! Uzatmayalım…
Dayday ile Dada saç saça, baş başa kavga etmişler. Dada ablasını öylesine kızdırmış ki kız oğlanın hayalarına tekme atmış. Benim haberim yoktu, zaten çoğu şey benden gizlenir. Haberim olduğu zaman neler olacağını çok iyi biliyorlar çünkü. Hafta sonu annem anlattı. Tabi çok önemli bir şey, Allah korusun. Cumartesi dükkâna geldi, çağırdım yanına, anlattım işte kızım, oğlanların yumurtalıklarına tekme atılmaz çok tehlikeli falan. Ancak tehlikede olduğun zaman kendini savunmak için başvuracağına son çare dedim. Sesini çıkarmadı…
Gitmiş evlerine…
Sen misin beni dayday’ima şikâyet eden diye, halbuki oğlanın haberi bile yok garibimin, bir temiz dayak çocuğa. Buraya dikkat…
“Ben senin ne zaman kafana yumurta attım” diye oğlana bir girişiş…
Ben ne dedim ne anlatmaya çalıştım o ne anlamış(!)

Kontolar…
Yani banka hesapları, lanet olsun bana, lanet olsun yeminle utanıyorum…
Erkek demeye bin şahit lazım…
Dün iki satır bir şeyler yazdım dükkanda, ne oturabiliyorum ne yatabiliyorum hele ayakta hiç duramıyorum uzun süre, dedim biraz uzanayım, aldım elime kitaplardan birini okurken uyuyakalmışım. Saatlerce, kadınlar didiniyor ben uyuyorum, yok yeminle can atıyorum ama yok, yapamıyorum, gebermeyi bile beceremiyorum. Hesaplar her zamanki gibi tavan yapmış sabahtan bankaya gittim ateşi biraz düşüreyim diye. Bir kızcağız var bankada, yirmi – yirmi beşlerinde. Ya nasıl anlatsam bilmiyorum, yeminle her haliyle kadınım diyor, tabii gençlik, alımlı ve bakımlı. Kimse yanlış anlamasın, genç kızların peşinden bakan, onlara sulanan boynuzlulardan değilim!!!
Rahmetli oğlum yaşasaydı ondan yaşça büyük olacaktı. Para yatırmak için sırada beklerken ki bir kişi vardı önümde düşündüm. Kıza baktım baktım düşündüm…
Gerçekten mükemmele yakın bir güzellik, incik boncuk, giyim – kuşam tam bir uyum içeresinde.
Ya iç güzelliği, karakteri, ahlakı, terbiyesi?
Temizliği, bedenen ve ruhen, içine girmeden, “yaşamadan” bilemezsin!

Birkaç gün önce bir Türk “müşteri” ki ben onu ilk kez gördüm, dükkâna geldi, hanım yoktu ben ilgilendim. Perde getirmiş, 11 metre perde diker misiniz diye sordu, düz dikiş olacakmış, üstten perde bandı dikilecek. Kardeşim…
30 senenin üstünde bu dükkânda ne yapılıyor diye sorasım geldi, yuttum. Hani dışarıda yazmasa, perde, deri, kürk vesaire. Neyse…
Tabii hemen ardından fiyat sordu, bilmiyorum, hanım hastanedeydi, anneme sordum. Cüzi bir rakam söyledi, ben olsan bu fiyata perdeyi elime bile almazdım. Annemle konuştu, ben şahidim yanında. Annem defalarca sordu kısaltma falan olmayacak sadece perde bandı mi dikilecek diye.
Evet!!!
Peki, anlaştılar annemin söylediği cüzi rakama, bıraktı perdeyi gitti. Bu sabah telefon etmiş, hanım yine dükkânda, perde 2 metre 45 santim olacak(…)
Haydaaaa…
İyide kardeşim bu fiyata olmaz, sorduk sana kaç defa kısalacak mı diye, sen yok demedin mi, düz dikiş, sadece perde bandı?
Yok ben size söylemiştim demez mi!?
Hani bende şahit olmasam konuşulanlara muhtemelen annem yanlış anladı, duymadı sanacağım…
Biliyorsunuz değil mi? Hep söylerim, hep yazarım…
Ayna ve aynadaki aksi…
Mal bu, malzeme bu…
Yapacak hiçbir şey yok!

Yemin ediyorum, yemin…
Alman bunu yapmaz.

Not: Dikmeden iade edeceğiz gitsin nerede yaptırırsa yaptırsın.