Bir Allah bir sen şahidimsin. Neler neler anlatım, sadece küfür etmedim, çözüm önerilerinde bulundum, izlenebilecek muhtemel yollar gösterdim. UYARDIM sevgili, pek sayın uyuyan güzellere, ahalimize… Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildim, yazdım etim, anlattım da ne oldu?

Çok berbat…
Evlat gelecek, saat 17:30 bir ilaç daha ibo 800
Yoksa dayanamam. Yeni şeyler gördüm, kısmetse haftaya alacağım, onların beğendikleri içime sinmedi, ev çok kararacak. Döşeniş yine onun zevkine göre olsun ama…
Karanlık…
Kimseye faydası yok karanlıkların.

Pastel renkler huzur verir, rahatlatır…
Klasik kimi döşeme şekilleri…
Zamansızdır…
Ağırdır, kasvetli değil, sıkıcı ama ağır başlı…
Hoş…
Gösterişten uzak, mütevazi buna rağmen bir asaleti taşır, barindirirlar içlerinde…
Kendi kendine presende ederler.

Deee…
Gel de gençlere anlat!

Bak…
Tanusstein konusunda da geldi sözüme, “Baba, evlenirsem Taunussteine taşınacağım!”
😊
Neden acaba?

Okumuş olman lazım aslında okuman gerekeni, söyle… Haksız miydim, hâksiz miyim düşüncelerimde?

### MUTLAKA OKUYUN ve cok dikkatli olun. Cocuklar, hastalar (kalp) ve hamileler

Ne edeceksin beni, bilsen ne olur bilmesen kaç yazar beni. Üzümünü ye bağını sorma, OTURDUGUM YERDE fark arattım ona buna. Onun bunun edineceği bilgiyi ben edinirim saatler, günler aylar evvelsi, benden olurdu iyi bir cephe muharebecisi, bu hal ile bir muhallebici. Gerçekten iyi bir istihbarat şefi olurdum…
Bir organizatör…
INAN…
Porno izlemeye fırsat bulamazlardı…
Ama kendileri oynayacaksa bu sahneleri, benden her zaman izinli…
Arkadaş…
Sevişmeye olmalı her zaman vakit, 007 misali…
Güzel bir hatun hiç bekletilir mi?
Tak fişi bitir işi!

😊

İnan çok kötüyüm, UTANIYORUM annemden, perişanları oynuyorum. Çok sıcak, nefes, nefes alamıyorum. DIKKAT

Hani demiştim ya bilimsel araştırma…
Hani sağlığım ile ilgili…
Bana bir kıyas gerekliydi, sürekli yanımda olan iki insan…
Hanim ve annem…
Hem vallahi hem billahi aramızda on dokuz sene var…
Annem…
Her yönden benden sağlıklı. Örneğin oksijen dolaşımı…
Tansiyon falan…
Kendimi ölçerken onlar da ölçüyorum, tabela…
Daha çok annemi, inanılmaz bir şey inanılmaz. En kötüsü…
Bir sonuca varamıyorum, tek aklıma gelen beslenme, çocukluk hani…
Babaannem…
Onlar çok farklı çok daha özlü besleniyordu bizlerden.

Diğer şeyler için:
😊 😊 😊

Yorumsuz ### sadece oku diyorum oku ###

Neymiş o mesaj
27 Haziran 2019

31 Mart’ta…
Maltepe’de oyları tam 17 gün saydınız. Yetmedi bir gece yarısı sandıklara saldırdınız.
23 Haziran’da ne oldu?
Ekrem İmamoğlu, Maltepe’de 24 bin 658 oy fark attı!
31 Mart’ta…
Küçükçekmece’de “oylar çalındı” diye günlerce yayın yaptınız. “Oylar çalınıp İmamoğlu’na yazıldı” dediniz
23 Haziran’da ne oldu?
Ekrem İmamoğlu, Küçükçekmece’de 32 bin 611 oy fark attı!
31 Mart’ta…
Üsküdar’da, “18 sandıkta Binali Yıldırım oyları İmamoğlu’na kaydırıldı” diye ortalığı birbirine kattınız.
23 Haziran’da ne oldu?
Ekrem İmamoğlu, Üsküdar’da 23 bin 525 oy fark attı!
31 Mart’ta…
Ümraniye’de de aynı yalanı söylediniz: “Oylarımız 14 sandıkta İmamoğlu’na aktarıldı!”
23 Haziran’da ne oldu?
Ekrem İmamoğlu, Ümraniye’de 25 bin 349 oy fark attı!
İmamoğlu’nun oyunu en çok artırdığı ilk beş ilçeden dördü sizin “hırsızlık var” dediğiniz yerler oldu! (Bir diğeri de sizin “4 sandıkta 129 oyumuz çalındı” dediğiniz Kadıköy’dü.)
Şu bilgiyi de ekleyeyim:
Binali Yıldırım’ın en çok oy kaybettiği iki ilçe:
Küçükçekmece’de 17 bin 107 oy kaybetti.
Üsküdar’da 9 bin 779 oy kaybetti.
Bu iki ilçenin İmamoğlu’nun en çok oy artışı yaptığı beş ilçe arasında olması tesadüf değil…
Binali Yıldırım’ın bir tek ilçede bile oyunu artıramaması tesadüf değil…
Bunlar neyi gösteriyor biliyor musunuz?
Asıl kaybettikleri
Kuşkusuz ekonomik krizin etkisi oldu.
Kuşkusuz İmamoğlu performansının etkisi oldu.
Kuşkusuz seçim iptalinin etkisi oldu.
Ama bir sebep gözden kaçıyor:
Bir aşkın-ilişkinin en büyük düşmanı nedir?
Şüphedir…
Şüphe, her türlü ilişkiyi sonlandırır; topların yıkamadığı duvarları un ufak eder!
31 Mart – 23 Haziran sürecindeki yalanlarıyla- birbiriyle tezat seçim kampanyalarıyla AKP ve MHP, seçmenini kuşkuya düşürdü.
Seçmenleri, AKP ve MHP’ye güvenilmeyeceğini anladı.
Meral Akşener bu durumu ne güzel ifade etti:
– “İstanbul’a mitil attım diyenler bir baktık ki mitili İmralı’ya atmış! Bir belediye başkanlığı uğruna teröristin ayağına gittiler. Ülkenin Cumhurbaşkanı televizyonda yarım saat terörist başının mektubunu şerh etti. Küçük ortak, ‘terörist başını niye dinlemiyorsunuz‘ diye açıklama aptı. Beka dediler takaya binip İmralı’ya gittiler…”
Sahi… Son yıllarda AKP ve MHP’den art arta bu kaçıncı siyasal zikzak?
AKP-MHP sanıyor ki, temel mesele seçmenin küsmesi. Oysa. Dargın sevgiler barışabilir ama arada şüphe yoksa…
İlişkiye bir kez girdi mi şüphe, intikam kaçınılmazdır!
Siz istediğiniz kadar “seçmene küsülmez”- “millete darılmaz” deyin.
Şüphe, acımasızdır.
Bu ilişki bitti.
AKP ve MHP’nin en büyük rakibi artık, eski partilerinden şüphe duyan seçmenlerdir!
AKP umudu
Hâlâ diyorlar ki:
“Mesaj alındı.”
Merak ediyorum, nasıl bir mesaj aldılar acaba?
Artık, yalan söylemeye, bağırıp çağırmaya, kibre mi son verecekler?
Artık, kumpas yapmaktan mı vaz geçecekler?
Artık, İmralı ve Kandil ile ilişkilerinde mi net olacaklar?
Artık, adaleti mi sağlayacaklar?
Artık, basın özgürlüğüne mi saygı duyacaklar?
Artık, neo-liberal ekonomik sistemi mi terk edecekler?
Artık, cukkalı işlere mi son verecekler?
Uzatmaya gerek yok… Bunlardan vazgeçemezler. Baksanıza:
Erdoğan hâlâ diyor ki:
“Atmamız gereken adımları kararlılıkla hayata geçireceğiz”
Neymiş o adımlar?
Daha 23 Haziran ertesinde bin yıllık Türk Ordu geleneğini “para kaynağı” haline getirdiniz! Ne adımından bahsediyorsunuz?
Günübirlik pragmatizm /faydacılık dışında ne yaptınız ki, bundan sonra onu yapacaksınız?
Neymiş, “Erdoğan güçlü lider değişiklikler yapacak”mış!
“Ahmet git, Mehmet gel” dışında yapacakları tek değişiklik olmaz; yandaşların görmediğini seçmen artık görüyor! Onların ise tek konuştukları kabine değişikliği… Aldıkları mesaj demek bu! Yazık.
Ne derine kazmayı biliyorlar.
Ne de yapacak birikimleri-duruşları var. Doymak bilmez açlığa mahkumlar!
AKP kadroları bu 17 yılda maddi olarak çok şey kazandı; ama ülkeye ve millete çok kaybettirdi. İşte…
Seçmen artık şunu görmeye başladı:
AKP umudu öldü!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/neymis-o-mesaj-5200482/

Erken öten horoz!..
27 Haziran 2019

Sevgili okurlarım dünkü yazımda değinmiştim, İmamoğlu bundan sonra ne yapacak, partisinde neler yaşayacak.
Bunlar elbette bugünden yarına yanıtlanacak sorular değildir.
Her şeyi zaman gösterecektir.
Bundan sonra olacakları şimdiden ne Kılıçdaroğlu bilebilir, ne de İmamoğlu…
Ancak şu anda bile, çok erken olmakla birlikte milyonlarca insanımızın kafasında bu soruların yer bulduğu kuşkusuz.
Dünkü yazım sonrasında sizlerden gelen mesajlardan birini paylaşıyorum ve okurumun söylediklerine aynen katıldığımı özellikle vurguluyorum. (Yazan kişiyi tanımıyorum, başına bir iş gelmesin diye ismini vermiyorum.)
★★★
“Sayın Çölaşan, İmamoğlu İBB Başkanı seçildi. Öncelikle bu görevin tüm hakkını vermek için çaba harcamalıdır. Önümüzdeki beş yıl, ya da oluşması muhtemel akla gelmeyen süreçler boyunca enerjisini ve dikkatini sadece İBB yönetimine harcamalıdır. CHP başkanlığı veya cumhurbaşkanlığı olayı, ancak başarılı bir İBB Başkanlığı sürecinden sonra olabilir.
Aksi halde toplumda hayal kırıklığı yaratabilir.
Erken öten horozun sonu iyi olmaz.
Erdoğan ve AKP, onun başarısız olması için her türlü engeli önüne koyacaklarını zaten açıkladılar.
İmamoğlu sonuç olarak bir siyasetçidir.
Büyük çaba harcadık, destekledik, kazandı ve sevindik.
Rotasında küçük ve önemsiz sapmalar olabilir. Ancak tutarsız ve büyük açılı sapmalar hayal kırıklığı yaratır. Aksi takdirde önce ben kendi adıma desteğimi çekerim.
Bunun nedenine gelince, kendimi bir “Algı operasyonu” ile kandırılmış hissederim.
Erdoğan tarafından yıllardır yürütülen bu algı operasyonlarına kanan AKP’li seçmenlere hep kızdık ve eleştirdik.
Şimdi aynı duruma düşmek yaman bir çelişki olmaz mı!”
★★★
Ortada henüz fol yok yumurta yok ama bu tartışmalar şimdiden ister istemez başladı.
Bu konularda gelecekte ne olacağını hiç kimse bilemez.
Okurlardan gelen görüşlere katılıyorum…
İmamoğlu açısından şu anda bir numaralı hedef İBB Başkanlığında başarılı olmaktır. Bunun için de, o kurumda olup biten israfı, yolsuzluk ve peşkeşleri en kısa zamanda kamuoyuna açıklaması gerekir.
Şuna önceden hazırlıklı olmalıdır…
Bundan sonra da kendisine nice iftiralar atılacak, üzerine nice yalanlarla gidilecek, iş yapmasını önlemek için önüne (aynen Mansur Yavaş olayında olduğu gibi) AKP iktidarı tarafından bir sürü engeller çıkarılacaktır.
Dirençli kişiliği ile bunları da tek tek atlatıp başarılı olacağına inanıyorum.
Kısacası, İmamoğlu kendi siyasal geleceğini kendisi belirleyecektir.

Sevgili okurlarım, yandaş medya deyince doğal olarak akla AKP destekçisi televizyonlar, gazeteler ve internet siteleri geliyor.
Böyle yüzlercesi var.
Her gün yayındalar… Ve çoğu, siyasi rakiplerine her gün yalanlarla, iftiralarla saldırıyor.
Bunların abartılmış ağırlığının ne kadar (!) olduğunu son İstanbul İBB seçiminde gördük. Yine aynı taktiği uyguladılar.
Manşetlerini, haber ve yazılarını “Yukarıdan” gelen talimatlar doğrultusunda ayarladılar.
Her gün aynı manşetlerle çıkıyor, pembe müjdeler (!) veriyor, her biri aynı çarpıtma haberleri yayınlıyordu.
Bazı televizyon kanalları açıkça taraftı ve milleti kandırıyordu. Onlara diyecek fazla bir sözüm yok.
Ama içlerinde ayrıca “Tarafsız (!)” geçinenler var…
NTV, CNN-Türk gibi!
★★★
“Tarafsız (!)” geçinen gazeteler de vardı. Güya çaktırmadan, ama açıkça iktidardan yana tavır almışlardı.
Bugün de öyle.
Hürriyet, Milliyet gibi…
Ve satış rakamlarına baktığımız zaman bunların nasıl bir çöküşe sürüklendiğini görüyoruz.
Bizler, SÖZCÜ çalışanları olarak yıllarca Hürriyet’in satış rakamlarını izledik ve kendimizi onlarla kıyasladık…
Ara kapanıyor, şu kadar fark kaldı, geçiyoruz, geçeceğiz…
Yılların Hürriyet’i ile yarışmak kolay iş değildi ama ara yavaş yavaş kapanıyordu… Ve geçtik.
Üstelik SÖZCÜ hiçbir zaman hiçbir yerde, örneğin marketlerde ve otobüs terminallerinde beleş dağıtılmıyordu.
Uzun yılların “Amiral gemisi (!)” Hürriyet satış rakamlarını şişirmek için ne yazık ki bu yola başvurmuştu.
★★★
Size burada sadece bir tek somut örnek vereyim, ne dediğimi daha net bir biçimde anlatmaya çalışayım.
23 Haziran Pazar günü İstanbul seçimi yapıldı.
24 Haziran pazartesi günü iki gazetenin satış rakamları şöyle idi:
SÖZCÜ 337 bin.
Hürriyet 241 bin.
Arada 100 bin’e yakın fark vardı.
SÖZCÜ olarak kendimizi hiçbir zaman yandaşlık girdabına kaptırmadık, çizgimizden sapmadık, onurumuzu yitirmedik, egemenlere yalakalık yapmadık ve Türkiye’nin (hem de hilesiz hurdasız) en çok satan gazetesi olmayı başardık.
Gurur duyuyoruz.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/emin-colasan/erken-oten-horoz-5200453/

x

Jack, tamamen unuttum

İki saat gecikmeli…
Hayvancağız neredeyse patlayacakmıştı.

Benim aklımla tuvalete bile gidilmez…
Sıcaklar kalan 2,5 gramı alıp götürüyor!!!

Fair Trade, Fair ve ülke ekonomilerinin sosyal hayat üzerindeki etkileri üzerine

Üniversite eğitimi dahil, eğitimin geneli fırsat eşitliği üzerine inşa edilmeli…
Para…
Eğitim’de bir konu olmaktan çıkarılmalı…
Çünkü bu mesele bir toplumsal meseledir, devletin doğrudan bekası, geleceği ile ilgilidir…
Eğitim’de…
Liyakat tek ölçek olarak kabul edilmelidir.

Küreselleşme…
SÖZDE…
Bilmiyorum yani gerçekten öyle mi!?
Fakirlik, acı bir fakirlikten söz ediyoruz…
Dünya çapında…
1990’da 2 milyardan 2015 yılına 700 milyona gerilemiş
Tekrarlamakta fayda var, dünya çapındaki maddi gücün %90…
Yüzde onu teşkil eden kimilerinin elinde…
Diğerleri…
“Tüm insanlık” kalan %10’u paylaşıyor, fakir ise…
Maddi gücün % 0,2*sine sahip(!)

Kimi ekonomiste göre O yüzde onun serveti artsa bile, önemli olan onların serveti yoluyla kalan yüzde onun refah payının artmasıymış, vay be…
Bak sen şu işe!

Kapital…
Sermaye, en çok kâr yaptığı yere akar, uluslararası faaliyet gösteren şirketlerin cebine…
Piyasaların, pazarların açılması…
Sanayileşmiş ve ekonomisi sağlam ülkelere yarıyor, yeni pazarlar…
HATIRLA seneler öncesi yazdım ziraatı, hayvancılığı…
AKP’in AB ile yaptığı anlaşmalar…
Siz niye hayvancılıkla, ziraat ile uğraşıyorsunuz ki, biz…
Ucuz ucuz ihtiyacınız olan her türlü ürünü veririz…
Görüyoruz neticelerini…
Bu düzen YIKICIDIR, yıkıcı…
Daha yolun başında olanlar için yıkıcı…
Sen kaybedersin onlar kazanirlar.

Fair Trade. FAIR!

Rekabetin…
SADECE kazananlar meydana çıkarmayacağı aşikârdır…
Kaybeden…
Hep fakir, fukara. Ekonomik durumlarından dolayı eğitime gereken önemi gösteremeyenler…
Dinci…H
“Müşterileri” çünkü onlar eşitlik, refah, hak, adalet vaat ederler ama…
Güzel kardeşim…
Allah, bizzat Allah kelamı değil midir?
OKU…
Yazmaz mı Kur’an-ı Kerimde çalış diye
Demez mi atalar, sorup sorgulamaz mı?
azıra dağ dayanmaz!

En büyük korkum, en büklerinden bir çünkü biliyorum koyamayacağım geri!

Üretmeden tüketmek ne kadar sağlıklı…
Ve en önemlisi sürekliliği…
Ne zamana kadar sürdürebilirsin üretmeden tüketmeyi?

Almanya’da…
12 milyon işyerinin ihracata bağlı olduğu tahmin edilmekte…
Bu oranda en büyük pay sahibi otomobil sanayisi…
Bu oran nüfus ile orantılandığında > dünyanın ihracata bağlı en büyük pay sahibi < Almanya…
Yani küreselleşmeden en çok faydalanan ülkeler arasında Almanya…
Dijitalleşme…
Of…
Askeri anlatsam size, 21. Yüzyıl askerini ağzınız açık kalır…
Sanayi 4.0 devrimi tüm bunların iş hayatına etkileri…
SÖZ VERMIŞLERDI, SÖZ…
Küreselleşmeden HERKES faydalanacak diye…
Ve…
Demokrasilerde, özellikle ileri demokrasilerde…
Tayyipvari ileri demokratik anlayışlarda olduğu gibi……
Çarelerin tükenmeyeceği gibi herkesin faydalanamadığı küreselleşmeden, dijitalleşmeden…
Sanayi 4.0 devriminden faydalanamadığı gibi…
Buldular çaresini…
Ticaret savaşları tiyatrosu örneğin…
Hani Çin -Amerikan çekişmesi…
Ey anam ey…
Bilmeyenler, ilgilenmeyenler buna rağmen siyaset ile ilgileniyormuş gibi yapanlar…
>>> Rey sahipleri <<<
Öyle güzel ama öyle güzel s.kiliyorlar ki…
Gümrüklerin yükseltilmesi öreninden anlatmış olayım…
Dumping…
Dumping fiyatlar ve yerel sanayiyi korumak için konan veya yükseltilen gümrükler…
Çin örneğin ne yapıyor biliyor musunuz, ürünlerini Malezya’ya, Vietnam’a, Tayvan’a yolluyor…
Sanki onların ürünleriymiş gibi piyasaya sürüyor…
Böylelikle onlar için yükseltilen gümrüklerden etkilenmiyorlar…
Yani…
Hile, hurda!

Küreselleşme…
Mağdurları, yok yanlış kelime…
KURBAN, evet kurban doğru kelime…
Örneğin güneş panelleri, hani enerji üretiyorsun ya…
Alman panel üreticilerini neredeyse iflasa götürdü.

Ve inan…
Bademler sayesinde bu kurbanlar arasında Tayyipistan da var!

Bademlere tavsiyem, her ne kadar NEFRET etsem bile bunlardan…
Tiksinsem…
Söz konusu Türkiye, yardıma hazırım…
Enerji konusunda…
İskandinav…
Teknolojik hamle konusunda Iranda, Çin…
Siyasi VE sosyal istikrar, güvenlik konusunda Almanya…
Üretimde KALITE…
Araştırma ve geliştirme konularında Israil…
Siyasi uzlaşma konularında, halkın birliği ve bütünlüğü konularında…
Portekiz gibi ülkeleri çok iyi incelemelerinde fayda olduğunu düşünüyorum.

Eğitim’de…
Singapur’u sağlık almaları faydalı olacaktır.

Küreselleşmenin insan varlığını…
Ekonomik varlığını tehdit ettiği yerlerde DIKKAT iklim değişiklikleri çok bariz bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Evet…
Bilinçli olarak cümleyi böyle kurdum ve o kelimeyi kullandım…
Hem doğayı hem insani kast ederek seçmen hareketlerinde ve düşüncelerinde…
Çok radikal değişimler gözlemleyebiliyoruz!
NOKTA

Popülizmin bu kadar revaçta olması tepkilerden biriyken…
Bir diğeri…
Kurban olan ülke ve toplumlarda uç noktalarda olan, fanatik görüşlere prim vermeleridir…
Yani böyle yaratıkları yönetimlere getiriyor olmalarıdır!

Trump çok güzel bir örnektir buna…
“Bizim” ADI, şerefsiz hırsız, pazarlamacı…
Kalitesiz pezevenk…
INANMAYAN KONTROL EDEBILIR…
Küreselleşmenin etkisiyle yerel nerde piyasalar, sanayi, ekonomi…
Dumping fiyatlar ile altüst edildiyse…
Oralarda Trump kazandı…
Bakınız bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti olan ülkeye…
Üç Y(!)

Güvensizliğin, insanların geleceğini öngörememesinin siyasi sonuçlarıdır bunlar.