Eğer ben sorup öğrenmek istemediğim takdirde…
Hayatımda en nefret ettiğim şeylerin başında gelir; bana NE ve NASIL yapılacağının söylenmesi(!)
Delirtir beni…
Ve ben bildik bir deli olmadığım için sonuçları genelde karşımdaki için kötü olur…
En azından burnundan fitil fitil getiririm sözlerini. Hele yasaklar, zorlamalar iyice zıvanadan çıkarır beni.
“Yasaklı kitaplar listesi, farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki dürtüler ile süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitapların yer aldığı liste. Birçok durumda yasaklanan bu kitapların yazarları da yargı önüne çıkartılmış ve cezalandırılmışlardır. Bu kitaplardan bir kısmı zaman içinde aklanmış ve yeni baskıları yapılmıştır.
Bir tür sansür uygulaması olan „kitap yasaklama“ farklı ülkelerde farklı biçimlerde uygulanmıştır. Bir ülkede baş tacı edilen bir eser, başka bir ülkede o ülke hükûmetinin normlarına uymadığı için yasaklanabilmiştir. Kendi ülkesinde yayımlanmasına bile fırsat verilmeyen bir kitap, politik çıkar elde etmek için karşı blokta yer alan ülkelerde hemen en çok satan kitaplar listesine girebilmekte, hatta ödüllere boğulabilmektedir. Örneğin Boris Pasternak’ın Rus Devrimi sırasında geçen romanı Doktor Jivago’nun, SSCB’nin resmi görüşüne uygun olmadığı için kendi ülkesinde yayımlanmasına izin verilmemişti.
Müsveddeleri 1957’de gizlice Avrupa’ya kaçırılan roman ilk kez İtalya’da hem Rusça hem de İtalyanca basılmıştı. Daha sonra tüm dünyada sayısız baskıları yapılmıştı. 1958’de ağırlıklı olarak bu kitabından ötürü Pasternak’a Nobel Edebiyat Ödülü verilmişti. Hatta İngiliz gazeteleri, Pasternak’ın bu ödülü almasında İngiliz ve Amerikan gizili servislerinin rolü olduğunu dahi ileri sürmüşlerdi.
Aynı ülke içinde bile farklı topluluklarda değişik uygulamalara rastlamaktadır. Örneğin Amerikalı yazar John Steinbeck’in konusu Büyük Ekonomik Buhran yıllarında geçen 1939 tarihli Pulitzer Ödüllü romanı Gazap Üzümleri (The Grapes of Wrath), ertesi yıl başarılı bir sinema uyarlaması da yapılmasına rağmen tarım şirketlerinin baskısıyla yazarın memleketi olan Salinas, Kaliforniya’da bile 1990 yılına kadar halk kütüphanesine girememiştir. Eserin sendika yanlısı duruşu ve ABD’deki fakirliğe ve eşitsizliğe vurgu yapması hem romanın yazarı John Steinbeck’in hem de uyarlama filmin yönetmeni John Ford’un Amerikalı senatör McCarthy tarafından komünizm yanlısı eğilimleri olduğu iddiasıyla Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi’nde soruşturmaya uğramalarına yol açarken, ironik bir şekilde romandan uyarlanan film Josef Stalin’in emri ile 1940 yılında Sovyetler Birliği’nde de yasaklanmıştı. Yasaklanma gerekçesi ise filmde en fakir Amerikalıların bile araba sahibi olabileceğinin gösteriliyor olmasıydı.
Dünya üzerinde hemen her ülke, tarihinin belli dönemlerinde kitaplar ve benzeri yayınlar üzerine az veya çok bir denetim getirmiş, zaman zaman farklı derecelerde sansür uygulamıştır. Sansürü uygulayan merci her zaman hükûmetler olmamıştır. Bazen de siyasi erk için hiçbir sakıncası olmayan bir kitap, dini otoriteler tarafından kendi cemaatlerine yönelik olarak yasaklanmıştır. Örneğin kilise yetkilileri ahlaki açıdan uygun görmedikleri müstehcen eserleri, hattâ açık saçık olmadıkları halde laiklik ve putperestlikle ilgili fikirleri içerdiklerini düşündükleri eserleri yasaklamışlardır. Bunun tersi olarak, aralarında İncil’in de bulunduğu birçok dini kitap da çeşitli ülkelerde hükûmetler tarafından sayısız kereler yasaklanmıştır.
Yasaklanan bir kitabın yeni basılmış ve iktidarın dikkatini yeni çekmiş olması da gerekmez. Bir kitap basıldıktan yüzyıllar sonra da sansüre uğrayabilmektedir. Örneğin Voltaire’in 1759’da yayımladığı Candide adlı romanına müstehcenlik gerekçe gösterilerek 1930’da ABD gümrüklerinde el konmuştu. Aynı şekilde Geoffrey Chaucer’ın 14. yüzyıl’da İngiltere’de yazdığı Canterbury Hikâyeleri ve Orta Çağ’da kaleme alınmış Orta Doğu kökenli anonim eser Binbir Gece Masalları da ABD’de yüzyıllar sonra aynı akıbete uğradılar. Keza Aristofanes’in MÖ 411’de yazdığı Lysistrata, savaş karşıtı mesajından dolayı 24 yüzyıl sonra, 1967 yılında Yunanistan’da askerî cunta tarafından yasaklandi.
Zaman içerisinde rejimlerin ve hükûmetlerin değişmesiyle birçok yasaklı kitaba ve yazarlarına itibarları iade edilmiş, kitapların yeni baskıları yapılabilmiştir. Buna rağmen 21. yüzyılda bile birçok kitap, birçok ülkede yasaklar listesinde yer almaya devam etmektedir. Bir zamanlar Almanya’da baş tacı edilmiş olan Adolf Hitler’in otobiyografik-politik kitabı Kavgam (Mein Kampf)’ın 31 Aralık 2015’e dek yeni baskılarının yapılmasına izin verilmemekteydi. Avusturya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde kitabın bulundurulması bile yasaktır.
„Amerikan Kütüphaneler Birliği“ 1982 yılından bu yana her yıl Eylül ayının son haftasını “Yasaklı Kitaplar Haftası” olarak ilân etmiştir
Türkiye’de yasakların kısmen kaldırılması
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi iki ayda tamamlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı Basın Suçları Savcılığı, 453 kitapla ilgili yasağı tam 63 yıl sonra kaldırmış oldu. Söz konusu yayınlarla ilgili yasak ve toplatma kararıyla ilgili takipsizlik kararı veren savcılık yasağın 5 Ocak 2013’ten itibaren hükümsüz kalmasını kararlaştırmıştır. Yayıncılıkta düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili engellerin devam ettiğini söyleyen Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk ise yasağının kaldırılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ama yetersiz bulduklarını bildirmiştir.
Dünyada ve Türkiye’de yasaklanan kitapların sayısı onbinleri geçmektedir. Sadece Türkiye’de bugüne kadar toplamda 23 bin kitap yasaklar listesine girdi“
https://yadi.sk/i/azclCc81doksYg
https://yadi.sk/i/GIBEIF013QuLTg
https://tr.pdfdrive.com/download.pdf?id=117483136&h=b85702cf566c1f4af98d342461a837a3&u=cache
https://tr.pdfdrive.com/download.pdf?id=117505340&h=fdbb341c5884266750afa565c65dbdb6&u=cache
https://www.marxists.org/turkce/politzer/politzer.pdf
Konu ile ilgili…
Bilirsiniz beni, AKP ve O pezevenk AMA önce Allah, Allah var yukarıda…
Yani…
Doğruya doğru…
Aslında bugün kadını yazacaktım, KADINI…
Hani boşanmak isteyince öldürüyoruz ya ONU…
Yaparsa bir şeyler, ANLA…
Ben bile geri durmam çünkü ihanetin cezası ölümdür…
Hani kafa bozulunca dövüyoruz ya…
Ağız, burun bir tarafa…
Kadına, çocuğa el kaldırmasını sevmem ama…
Utancımdır…
Evet, övünmüyorum olanlar ile…
Yapmadım değil, köpekler gibi pişmanım mesela, şaka oldu kaka…
Rahmetli yedi tokadı benden kardeşlerinin yanında. Olmamalıydı…
Oldu…
Yani bende eleştirdiklerimden daha iyi değilim, bunu anlatmak için yazdım bunları…
Fark…
Belki tokat ile dayak arasında.
İnsanız…
Sadece insan bunu unutma…
AMAAA…
Biz insanken hükümetlerin yanlış yapma, yasaklama, baskı, şiddet uygulama gibi bir lüksü yoktur!
NOKTA
Siyasetçi olsa bile seçmenin aynası ve her toplum hak ettiği şekilde yönetilse bile…
YOK…
Siyasete soyunan, bir toplumu yönetenin en azından düşüncelere, görüşlere bu çağda gem vurma hakki!
http://magazin.spiegel.de/EpubDelivery/spiegel/pdf/9158996
Karşılıklı bir analiz yapacaktım…
Şeffaf toplum, şeffaf devlet hakkında.