Princeton

Hep derim…
OKUMADIM, bir hatunu bahane ettim…
Liseyi bile bitirmedim ya, liseyi…
AMA…
Meslek hayatım olsun, siyasi hayatım olsun, ömrümün geneli…
Bir farklı geçti(!)

Her daim…
Göz hizası benim için önemliydi, boyun eğmedim, eğmek nedir…
Ast, üst nedir bilmedim…
Tek istisna…
Aile büyüklerim, sevdiklerim(!)

Tabii Allah’ın takdiri…
O…
Nasip etti de gördüm, yaşadım yaşadıklarımı…
Benim için kıvançtır, bir onur vesilesi…
Washington, New York, Cardinal Stritch, Princeton gibi…

Üniversitelerinde aralarında olduğu okuyuculara “sahip” olmak…
İnsan kardeşim, insan olabilmek…
Akıl, mantık…
Bakmaz Türk’e, Kürt’e, Amerikalıya, Almana, Fransız’a, Yunana…
Yürektir…
Kafa yapısıdır, hayat anlayışıdır…
Sevgidir be sevgi…
Yine insana, hayvana, Allah’ın tüm yarattıklarına…
Aydınlığa ya aydınlığa, ölüme değil yaşama…
Bilime, ilime, okumaya, öğrenip – öğretmeye…
Yaşatıp, yaşatmaya!

Teşekkür ederim Efendim!

Önder

Ilımlı İslam, Türk İslam senteziyle birleşince(!)

Sözlerime başlarken…
Tarafınızdan cevaplanmasını istediğim bir sorum olacak…
Başbuğu falan bir tarafa bırak, geçenlerde sarf ettiği sözleri “Mehmetçiği siyasete alet…”
Muhammed Mustafa, Türkçe “karşılığı”:
Mehmetçik…
Peygamber ocağı!

Soruyorum size, soruyorum açık açık…
Yüce dinimizi siyasete alet etmekten çekinmeyen, geri kalmayan bir zihniyet…
Mehmetçiği…
Kendi menfaatleri doğrultusunda siyasete alet etmekten çekinir, geri durur mu?

Bu satırlar dün yazıldı…
Sevgililer gününde, rahmetli oğlumun doğum gününde…
Bunalıma girerim senede iki defa, onun doğum günü öncesi. Geçer…
Biraz “rahatlarım”, yedi ay sonra başlar yine çilem, rahmetli eşimin doğum günü, ayın ilk günü…
19 gün sonra vefat edişinin yıldönümü, iki gün sonra anneciği aldı oğlumuzu yanına. O ay…
O ikişer ay geçmek bilmez!

Eşek sıpası…
Sarı pipim benim, sarışın Karagözlü herifim…
Şimdiye…
Çoktan dede olmuştum bile, belki…
İkinciye(!?)

30 yaşına girdi dün, otuz koca sene…
Yirmi ikiydim ilk kez resmen baba olduğumda, yirmi dördünde kaybettim ikisini de…
365 günün 365 günü çiledir AMA 120 günü bitmek bilmeyen bir azaptır benim için…
Günler yaklaştıkça aklımı yitirmekten korkarım, Allah…
Kimseye göstermesin, yaşatmasını böylesini.

Bir buçuk yaşındaydı benden, bizden ayrıldığında. 614 gün…
Ne dedesi, rahmetli…
Ne halası ne babaannesi ne ben…
Ne onu ne anneciğini unuttuk, unutabildik, yaşıyorlar bizimle…
Her an, her yerde bizlerle. “Sadece” 614 gün!

Düşün bir kez, hayal etmeye çalış…
Benim hayatım dopdolu o 614 günle, eşimle geçirdiğim iki sene iki ay, arkadaşlık sürecimiz dahil olmak üzere…
Annedir, babadır vefatları…
ZORDUR, çok zor. Kardeşin ölümü için daha da zor derler…
Allah göstermesin AMA ya evlat?
Ömrünü geçirmek istediğin eşinin ölümü…
Benzer mi canından, kanından olana?

Benziyor kardeşim, benziyor…
O acı başka bu acı çok farklı…
Her ikisinin de yeri ve önemi ayrı!

Bugün ne haber dinleyeceğim, okuyacağım ne bir şey…
Günüm…
Oğluma, biraz vakit ayırabilirsem ihmal ettiğim konulara…
Düşün şehidi, düşün Mehmetçiği…
Yirmi, otuz koskoca seneyi…
O annenin O babanın yüreğindeki acıyı hayal bile edemezsin…
O anıların değerini…
İnsanın aklına neler neler geliyor biliyor musun?
Bilinçaltında gizlediklerin…
Tüm bunları okuduktan sonra, yukarıda sorduğum sorunun cevabını çoktan vermediysen şimdi ver!

Bu acıyı sen yüreğinde his edemeyeceğin gibi…
Hayal dahi edemezsin…
Allah kimseye göstermesin, yaşatmasın…
Benzemez şehidin ardından dökülen timsah gözyaşlarına, şehitler ölmez vatan bölünmez demeye…
Benzemez anlıyor musun benzemez bu acı hiçbir şeye…
Kapılar kapanınca…
O kapalı kapılar ardında O ana O baba O sevgili…
Belki yavrusu…
Onlar bilirler yaşadıklarını, onlar his eder kaybettiklerinin yüreğini, pıt pıt atışını, o sıcacık nefesini, sözlerini, gülümsemesini, kahkahasını…
Onlar yaşar gerçek acıyı!

Yaşadıklarımız, kimi insanlarımıza yaşattıklarımız…
Ülkemizin, milletimizin bir beka sorunu değildir…
Hırsızların, arsızların ve yüzsüzlerin…
İhmaller zincirinin, bilgisizliklerinin, çokbilmişliklerinin…
Zücaciyeci dükkânına dalmış bir fil misali ortalığı tarumar etmesinin bir sonucudur!

İnsan olan tükürdüğü yüze bakar mı?

Belki ben yanlışım…
Belki beni yanlış yetiştirdiler?

Öğretilen…
Kavga dahil edecek olsan, açık kapı bırak! Yok ipler kopacaksa…
İpi koparmakla bırakma, köprüleri de yık, yıkmakla yetinme…
YAK…
Üstüne çık, tepin, külleri un – ufak et!
NOKTA

Annem beni ne kadar kız gibi yetiştirdiyse…
Rahmetli pederde bir o kadar erkek…
Konuşuyorlar dün yine entel – danteller televizyonda, içlerinden biri diyor:
“Ya Allah aşkına AKP bugüne kadar neyi doğru yaptı?!”
Sadece…
Doğruya bakmamak lazım, zamanlama da önemli!

Anlatım bugün Israil’i, sözde düşman, bu davranışlarıyla açık kapı bırakıyorlar…
Uzatılan el tutulmalı. Askeri, ekonomik, kültürel, kısacası her türlü iş birliği geliştirilmeli…
Rusya, S400’ler…
Bakın sistem bilişimcisiyim. Sistem başka, noktasal çözümler başkadır…
Ariyetten eleman ister bilgi ister donanım ister AMA…
Toplam güvenlik sisteminin bir parçası her zaman olabilir. Yanıltmasınlar sizi, sizleri. Entegre edebilirsin. NOKTA
Rusya’nın uçağını düşür, turistler kesilince git ardından Putin’in k.çını yala…
Almanya, Hollanda…
Ulan heriflere ettiğini, söylediğini bırakma sonra bugün git Merkel ile görüş…
Bu…
Ne ya? Bu ne???
Herkes sadece düşman olmakla kalmadı bu zibidilerin sayesinde bize…
Saygınlığımızı, güvenirliğimizi yitirdik…
Düşman kazandığımız gibi, kimisi sinsi, hor görülür olduk.

Ne siyasi bir çizgileri var…
Ne devlet politikası diyebileceğimiz istikrarla takip edilen bir hedef…
Yılmaz Özdil yazdı, Allah ondan razı olsun…
Askeri hastanelerimize dikkat çekti. Hiç yoktan iyidir diyesim var AMA değil işte…
Sınır boyu hastanelere doktorlar takviye…
Sahi…
Bu herifler, yaratıklar, AKP…
NEYI…
Kendileri düşünüp, tasarlayıp hayata geçirip…
Zamanında ve doğru yaptı?

Çalmayı bile beceremediler ulan çalmayı…
Paylaşamadılar ganimeti…
Yakalattılar kendilerini!

GÖSTERMELIK diyorum ya hep, kandırıyorlar, aldatıyorlar!

Zeytindalı caddesi
14 Şubat 2018

Ankara belediye başkanı “aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun” diyerek, ABD büyükelçiliğinin önündeki Nevzat Tandoğan caddesinin adını Zeytindalı caddesi olarak değiştirme kararı aldı.
*
Amerikalılar işte şimdi mahvoldu!
*
Gazetelerimiz bangır bangır duyurdu.
“Çıldırtan hamle” manşeti atan var.
“Osmanlı tokadı” başlığı atan var.
“Misilleme” diyen var.
“İkinci zeytindalı harekatı” diyen var.
“Hakettikleri cevabı aldılar” diyen var.
“Zeytindalı ayarı” diyen var.
“Diplomatik zeka” diyen var.
“Conilerin adresi şaştı” diyen var.
“Beyaz Saray şokta” diyen var.
*
Breh breh breh.
*
Bizim Sözcü gazetesi bile pek beğenmiş.
“Flaş tepki” diye başlık atmış.
*
Sayın yalaka basınımızın pişmiş aşına su katmak istemem ama…
*
ABD büyükelçiliğinin adresi ne?
(Gir internete bak.)
Atatürk Bulvarı, numara 110, Kavaklıdere, Ankara.
*
E hani Nevzat Tandoğan caddesi?
*
ABD büyükelçiliği Atatürk Bulvarı üzerindedir, adresi orasıdır, önünden geçerken Amerikan bayrağını gördüğünüz bulvarın adı Atatürk’tür, siz mesela bir evrak göndermek isterseniz “Atatürk Bulvarı” yazmak zorundasınız, dolayısıyla adres madres değiştirilmedi.
*
ABD elçiliğinin iki yan sokağından biri Nevzat Tandoğan sokağıdır. Doğru. Fakat… ABD elçiliği açısından “stratejik” önemi olan sokak, Paris sokağıdır. Çünkü vatandaşla temas edilen sokak, burasıdır. Vize işlemleri için giderseniz, ziyarete giderseniz, Paris sokağındaki kapıdan girmek zorundasınız. Güvenlik noktası, x-ray cihazları filan Paris caddesi üzerindedir.
*
O halde soru şudur…
Amerikalılara posta koyuyormuş gibi yaparken Nevzat Tandoğan’ın adını neden siliyorsunuz?
Nevzat Tandoğan Amerikalı mı?
Amerikalılara mı gıcıksınız, yoksa aslında Nevzat Tandoğan’ı mı ortadan kaldırmak istiyorsunuz?
Mesela neden ABD elçiliğine gelen herkesin her gün göreceği Paris caddesinin adını değiştirmiyorsunuz?
Paris, yerli ve milli mi?
*
Ve, hepsinden önemlisi.
*
“Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun” diyerek, güya ABD elçiliğinin sokağının adını değiştiriyorsunuz ama…
Aynı ABD elçiliğine daha kocaman elçilik binası yapmaları için Atatürk Orman Çiftliği’nin 37 bin metrekaresini peşkeş çeken kimdi?
Nevzat Tandoğan mı?
*
Başkentimizin göbeğinde Afrin kadar araziyi Amerikalılara vermediniz mi kardeşim?
*
Mustafa Kemal’in Türk milletine armağanı olan, manevi mirasımız olan Atatürk Orman Çiftliği’ni Amerikalılara sattığınızda “aziz şehitlerimizin ruhu” şad olmuş oluyor mu?
*
Amerikalılar yeni elçilik binasını dikip, yeni adresine taşındığında… Amerikalılara Osmanlı tokadı vurmak için Atatürk Orman Çiftliği’nin adını Afrin orman çiftliği mi yapacaksınız?

http://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/zeytindali-caddesi-2218924/

Sen ne dostunu biliyorsun ne düşmanını

Arjantin, Avusturya tanıdı…
Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan tanıdı…
Ermenistan zaten…
Fransa…
Hollanda…
İsveç, İsviçre, İtalya tanıdı…
Kanada, Kıbrıs tanıdı…
Litvanya, öfff Lübnan, Lüksemburg tanıdı…
Ula Paraguay neyin nesi? Tanıdı…
Polonya tanıdı…
Rusya tanıdı…
Slovakya, Suriye, Şili tanıdı…
Uruguay tanıdı…
Vatikan, Vatikan arkadaşlar Vatikan tanıdı…
Venezuela tanıdı, Yunanistan.

Almanya, ya Almanya bile tanıdı(!)

ISRAIL…
Dün soykırım yasa tasarısını ret etti!

Not: Amerika tanımıyor…
41 eyaleti kabul ediyor…

• Alaska
• Arizona
• Arkansas
• Kaliforniya
• Colorado
• Connecticut
• Delaware
• Florida
• Georgia
• Güney Karolina
• Idaho
• Illinois
• Kansas
• Kentucky
• Kuzey Dakota
• Kuzey Karolina
• Louisiana
• Maine
• Maryland
• Massachusetts
• Michigan
• Minnesota
• Missouri
• Montana
• Nebraska
• Nevada
• New Hampshire
• New Jersey
• New Mexico
• New York
• Ohio
• Oklahoma
• Oregon
• Pensilvanya
• Rhode Island
• Tennessee
• Utah
• Washington D.C
• Vermont
• Virjinya
• Wisconsin