😊

Ne diyorum hep? Okumadım

Doğru değil bu…
Diploma sahibi değilim, ömrümce okudum…
Artık okuyamıyorum, gözler…
Uyku…
Yani eskisi kadar okuyamıyorum, çok ama çok daha az.

Neden “okumadım”, diploma sahibi olamadım?
Ya…
Adamlar ikide birde koyuyordu önüme beni hiç ama hiç ilgilendirmeyen konuları…
Birincisi…
Zorlamaya hiç gelemem, bir tarafıma okumak zor geldi iki, ettim hatunu bahane…
Demin yazdıklarım üç AMA bu demek değil ki…
Bilgiye değer vermiyorum, mesleğim…
Bak geçenlerde yayınladım kardeşi, gurur kaynağım bir evlat O iki…
Çünkü ikisi de bir yerde benim eserim…
Ve daha nice gençler, sayısını bile bilmiyor, hatırlamıyorum…
Tabii öncelikle kendi başarıları az biraz benimde katkım olmuştur…
Üniversite mevzunu değil benim gibi ama bankanın çok önemli bir yerine gelebildi…
Allah…
Muvaffakiyetinin, daha yüksek başarılarının şahidi olmamızı ailemize nasip etsin…
Evlattan beklentilerim yüksek AMA Dada’dan daha da yüksek…
O…
Siyaset ile ilgilenmeye benden erken başladı. Bilgi…
Gerçeği, doğrusu benim için “çocuk oyuncağı” VE tabii Allah vergisi olmalı…
Nöronların azizliği, şimşekleri…
Ve ilgilendiriyorsa beni bir konu, o konuyu oldukça çabuk kavrayabilmem…
Olmasa…
Ah keşke olmasa makarna süzgeci hafıza…
Sen yeter ki benden bilgi iste, mevcutsa kütüphanemde…
İnternette…
Ben bulur yayınlarım, yalnız bilgi legal, yani yasal yol ile edinilmiş olmalı…
Karda yürü izini belli etme, ya neredeyse elli sene…
Senin yüzünden verdim kendimi ele!

Yok kardeşim yok…
Erkek dediğin olmalı özgür, nerede akşam orada sabah…
Kadın, çoluk çocuk ediyor tutsak…
Aklin varsa, gençler sözüm size…
Düşmeyin kadın denilenin tuzağına, arı misali bir çiçekten diğerine…
Bir petekten ötekine…
Dünyada o kadar çok çiçek var ki, petek…
Yazık değil mi sen arı onlar kelebek, benim yaptığımı yapma…
Düşme tuzağa, sardıysa kader ağlarını sakin ola ki uçma örümcek ağına…
Çiğ çiğ yiyorlar adamı, vıdı vıdı, dır dır dır…
Önce beynini yiyorlar sonrasında hadım ediyorlar seni!

Dolar 5,27 Euro 5,97

Hepinizin sonu böyle olacak, Allah daha beter etsin

İlginç olan ne biliyor musunuz?
Belki dikkatinizi çekti…
Paralel yükseliyor yükselen, yok sevinmiyorum…
Yeminle, en sevdiklerimin üzerine yemin ederim, düşman mıyım doğduğum topraklara?
Normal değil böyle bir şey, hiç normal değil…
Eyyy Dünya lideri, gerimin kenarı…
Yapsana len bir şeyler, emir verip düşürsene…
#!@? ψχҨ!&$!☹

Düzenbazlar, dolandırıcılar!

Nohut

Geçenlerde canım istedi, dün söyledim hanıma pişirdi…
Böyle şeyleri beceremiyorum, örneğin sarma…
Sarmasına sarıyorum ama oluyor bir öksüz doyuran sana…
Bir güzel olmuş bir güzel olmuş, pilav üstü elini, ayağını beşte parmağını valla!

Benim söylememe gerek yok…
Bol kepçe, karavana…
Çocuklar elimizde büyüdü, ha evlat ha onlar…
KADIN…
Yakınma, eğer evdeysen ve evladına, evlatlarına pişirebiliyorsan bir şeyler…
En güzeli sağlıklı…
Değerini bil, şükür et Allah’ına!

Bak evlat biraz farklı büyüdü, keza kardeş…
Ben, Dayday ve Dada ayni kaderi paylaşıyoruz…
Çalışan ana…
İnan bana, çok zor. Gerçekten çok zor…
Hep böyle büyüdük, büyüyoruz…
Dayday önce geldi, Dada sonra gelecekmiş. Yemeği ısıttım fokur fokur…
Pilav üstü…
Tepe taklak bir daldı yemeğe, nasıl üzüldüm biliyor musunuz?
YOK, yok kardeşim…
Kadın, kadınlar hangi birine yetişsin, ev, ocak çocuk, koca…
Hangi birine, çocukluğum geldi aklıma…
Evdeysen, Allah veriyorsa iki lokma…
Sakın yakınma!

Genel kanatin aksine…
Para…
Buralarda da sokaktan toplanmıyor…
Tabiri caiz ise karşılığında hayvan gibi çalışmak zorunda kalıyor insanlar…
Kadının ise yükü iki kat. Hem evde hem dışarıda!

Al sana dolar 5,24 Euro 5,94

İnsan…
Karşısındakini kendi gibi bilirmiş ya…
İnanmadın mi açık adresimi, doğru adresi vereceğimi…
Beni kendin gibi yüreksiz mi sandın?

Allahtan başka kimseden korkmam, Allahtan başka kimseye boyun eğmem…
Büyüklerim…
Sevdiklerim, saydıklarım onlar istisna!

Denmekte fayda var

Mee, meeee, me…

Me, me, me…
Gıtgıt gıdak, gıt, gıt, gidak…
Üürüüüüüüüüüüü…
Üürü ü, Üürüüüüüüüüüüü…
Ü, Ü, Üüüü…
Möööö…
Mö, möö, mö…
Muuu, muuu, mu…
Guru guru, guru guruuu, guru guru…
Hav, havvv, hav hav…
Aiiiiiiiiiiii, Ai, Aiiiiiiiiiiii…
Miyav, miyav, miyavvv…

Eğer bunu da anlamazlarsa, vallahi billahi günah benden gitti!

68’liler hareketi deniliyor, yok öğrencilerden kaynaklanan değil

Fransız devriminin de böyle başladığı vurgulanıyor…
Fakir – fukara ayaklanması…
Herkes Türkiyeli değil ki…
Biat eden birer hayvan, dünyadan bir haber…
Sözde dindar aslen dinci çünkü kendi kitaplarını bile okuyup anlamaktan aciz…
Allah ulan bu Allah…
Hiç söyler mi, yazdırır mi kulunun anlamayacağını?

Yok kardeşim yok…
Ne beyin ne yürek, göz…
Zaten kör, bakarkörlerden bu herifler, karılar…
Bakarkör…
Sabahtan beri izliyorum dövizdeki hareketi, adı çıkmış dokuza…
İnmez sekize…
Allah…
Bu kulun canını almıyor ki, belki tüm bunları yazayım diye…
Bitsin çile!

Not: Sıkıyönetim ilanı dahil her şey masada…
Yığınların isyanı yerine mürekkep yalamışların isyanını tercih ederdim…
En azından dur, durak bilirler…
Ama…
Bıçak kemiğe dayandı mi neler olmuyor ki?

“Bizler”
Yağ tulumu olmalıyız, yağ tulumu, duyarsız…
Bıçak…
Bir türlü kemiğe değmiyor!

Euro 5,91 Tayyip Lirası…
Dolar ise 5,21…
BORSA…
96120’de, satılıyorsun HAYVAN pazarlanıyorsun…
Koyun sürüsü…
Meee, meee, meee!!!

Dün Pazar olmasına rağmen, bir rekor! Dayan Önder dayan oğlum dayan

Yok gitmedim, doktor…
Hastane deme bana, içimde bir direnç, aşamıyorum…
Her neyse, dayanamayacak gibi olursam eşek gibi gideceğim!

Kahvem bitmiş onu gittim almaya…
Ama Jack…
Mecburen çıkarmam lazım onu, mecbur.

İlginize yürekten teşekkür ederim…
Dedim kendi kendime; milletin işi gücü yok beni mi okuyacak?
Dünyanın dört tarafından, tekrar teşekkür ederim.

Hadi ben kaçtım, popo gezdirmeye…
😊
Önder’in başka işi gücü yok ya…
Dayan oğlum dayan, elbet gün gelecek ve her şey bitecek.

Tatlı, balı rüyalar cici Hanımlar ve değerli Beyler

Bu ne ya, bu ne?
Öksürme zaten, derin nefes bile almaya gelmiyor…
Doğru doktora…
Gitmeden önce bir, iki cümle…
Her şeyin göstermelik olduğunu, göz boyamadan öteye geçmediğini…
FECI bir altyapı eksiğimizin olduğunu dile getirir dururum…
>>> Bu altyapı eksikliğimiz A’dan – Z’ye! <<<

Eskiden öksüz doyuranlar vardı…
Artık…
Yandaş ve yoldaş besleyenler!

Hele rüşvet, adam kayırma…
Tabii bunlara adam denirse…
Örneğin emekli maaşlarına seçim öncesi yapılan zamlar vesaire…
Açık rüşvet niteliğinde…
Pazarlanıyoruz diyorum, satılıyoruz…
Alan memnun, satan memnun…
Bugün açıkladılar, enflasyon saat on gibi. Hani yerli ve milli otomobil…
ANCAK…
Bu projenin yüzde otuzu yerli, yani bardağın dolu tarafına bakma %70’i ithal…
Nemiz yerli ya neyimizzz…
Hele milli, bilmem nenin gerisinin kıllığı…
B.R.I.C.S.
Dün anlatmaya çalıştım, yeni yeni sanayileşmeye başlayan ama sosyoekonomik çok önemli açıkları bulunan ülkeler. Bu ülkelerin oluşturduğu ekonomik iş birliği türlerinden biri…
Ve ardında yatan > büyük çaplı ekonomik yardımlar <
Suriyeliler meselesi gibi, altı milyar Euro…
Ya bunar insan, insan. Çoluk çocuğu var, ayni bizim gibi geldiler…
AMA…
Gidemeyecekler(!)

Ya para?
Yandaş, yoldaş, baş hırsız ceplerine…
Karanlık kanallarda, bilmem ne bankalarında!

SATILIYORUZ…
Cici Hanımlar ve değerli Beyler, tatlı, balı rüyalar…
Afiyet ile yiyiniz, nasılsa sizin yediklerinizin bedelini evlatlar ödeyecek…
BAK…
Yandaş bile neler yazıyor, bunu yazan yandaş, yandaş:

Kasım ayı enflasyonunu nasıl yorumlamalıyız?
3 Aralık 2018

Piyasaların gözü bugün açıklanacak olan enflasyon oranlarında. Dün açıklanan İstanbul Ticaret Odası fiyat verileri baz alınırsa, TÜİK’in kasım ayı için tüketici fiyatlarında küçük oranda artış ya da düşüş açıklaması bekleniyor.
Piyasaların bugünkü rakamlara bakarak kısa vade için tepki vermesi kaçınılmaz. Daha orta ve uzun dönem için ise belirsizlik hala hakim diyebiliriz.
Geçen hafta katıldığım sektör toplantılarından edindiğim genel izlenimim o ki; kurlardaki gerileme ya da enflasyonda birkaç aylık düşüş beklentisi memnuniyetle karşılanıyor ama bu olumlu sürecin devam edeceği konusunda güven verilebilmiş değil. Özellikle yaşanan kur şokunun etkisinin her sektörde ağır tahribatlara yol açtığı, bu tahribatların onarılmasının zaman alacağı açıkça gözüküyor. Kısacası; enflasyonda tartışmalı yöntemlerle iki aylığına enflasyon artışı durdurulsa, seçimlere kadar başka yöntemler devreye alınıp olumlu hava uzatılsa bile, sorunlar ortada duruyor. Sorunlara kalıcı tedbir yerine geciktirici kararlara yaklaşılması ise ileriye dönük tablonun daha ağırlaşacağı karamsarlığını artırıyor.
Aslında sadece yaşadığımız kur şoku ya da enflasyon patlaması değil, çok daha eskiden gelen yapısal sorunların bu dönemde ağırlaştığı, yaşanan şokların temel sorunları ağırlaştırıp görünür kıldığı da söylenilebilir.
Geçen hafta Antalya’da turizmcilerin Konya’da tarımcıların katıldığı toplantılarda bulundum. Özellikle tarım kesimini sorunlarının çok büyüdüğü açık biçimde görülüyor ve çiftçiler şikayetlerini dile getirmeye başlamışlar. Tarımda sorun o kadar çok ki; et ithalatının içeriye etkisi, buğday fiyatları, şeker pancarıyla ilgili özelleştirmenin de artırdığı şikayetler, mazot fiyatlarıyla ilgili yakınmalar, sulamayla ilgili sorunlar, kredi faizleriyle ilgili klasik şikayetlerin iyice artması art arda sıralanıyor.
Tarım kesiminde son dönemde, etkisi iyi hesaplanmadan, yanlış kararlar alınmasının tabloyu ağırlaştırdığı kesin. Kur ve enflasyondaki son atak şikayetlerin artmasında tetikleyici rol oynamış. Aslında kur şoku belirgin hale getirse de tarımdaki yapısal sorunların varlığı ve büyüklüğü inkar edilemez. Bence biran önce siyasi uzlaşma havası yaratılması, bu konuda da uzun vadeli ulusal bir politika saptanması, hükümetlere bağlı olmadan kalıcı bir strateji izlenmesinin şart olduğu açıkca görülüyor.
Bugünkü siyasi ortamın böyle bir uzlaşmaya izin vermediği aşikar olsa bile…
SADECE TURİZM
Geçen hafta Başkanlığını Erkan Yağcı’nın yaptığı Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeler Birliği AKTOB’un Antalya’da düzenlediği 8. Uluslararası Resort Turizm Kongresine de katıldım ve gördüm ki; mevcut ortamda yüzü gülen yegane sektör turizm. Bakanın katılmadığı Kongre’nin genel moderatörlüğünü yapan duayen turizmcilerden Yusuf Hacısüleyman’la toplantı arasında genel bir değerlendirme fırsatı buldum. Hacısüleyman sektörlerinde de konkordato ilan eden büyük firmalar olsa bile, sektörün önümüzdeki dönemden çok umutlu olduğunu söyledi. Geçen yıl patlama gösteren Rusya’dan turist sayısının fiyat artışları ve açılacak Mısır pazarı nedeniyle 2019’da biraz azalsa bile, Pound üzerinden fiyat verdikleri İngiltere’den çok umutlu olduklarını, yeni rekorlar kırılacağına inandıklarını söyledi. Hacısüleyman sektörün tek sıkıntısının uluslararası ilişkilerdeki siyasi gerginlik olduğunu, ilişkiler olumlu olduğu sürece turizm sektörünün ekonomiye katkısının artarak devam edeceğini söyledi.
Umarız tek yüzü gülen turizmcilerin de keyfini kaçıracak gelişmeler olmaz.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/erdal-saglam/kasim-ayi-enflasyonunu-nasil-yorumlamaliyiz-41038447

Götz von Berlichingen

Bir Alman şövalyesi…
Şövalye olmasına rağmen biraz kaba saba bir insanmış, lafını esirgemeyen cinsten…
Dünya çapında üne kavuşmuştur…
Johann Wolfgang von Goethe’nin bir eseri.

Çok yorulmuşum…
Sekiz suları uyuyup kalmışım, yeni uyandım…
Tepem hala atık, dur bakalım en geç öğle sonrasına öğrenirim öğrenmem gerekenleri…
Hani kendimi çiğnetirken çıkan o ses, öksürmeye gelmiyor…
Sabahtan doktora gideceğim, felaket acıyor. Kaburga ya kırıldı ya çatladı bir şeyler olduğu kesin…
Her halde röntgene yollayacaktır…
Gelince ilgilenirim gerisiyle.

Eserin konusu…
Şövalye ve zamane egemeni Kayser I. Maximilian arasında geçen bir çekişme demiş olalım…
Eserin bir yerinde Götz von Berlichingen şu cümleyi sarf eder:

„Mich ergeben! Auf Gnad und Ungnad! Mit wem redet Ihr! Bin ich ein Räuber! Sag deinem Hauptmann: Vor Ihro Kaiserliche Majestät hab ich, wie immer, schuldigen Respekt. Er aber, sag’s ihm, er kann mich im Arsche lecken!“

Tercüme etmesem daha iyi olacak…
Çünkü…
Anlayan ne demek istediğimi anlayacak!