Adalet, Allah, ILLAHI ADALET!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Allah yok diyen…
Tanrı adaletine inanmayan bence kâfir!

Haber şimdi geldi, “kötü” haber tez gelir derler!?
Anlatsam, içimi döksem size, bilseniz yaşadıklarımı, başımdan geçenleri bir bilseniz…
Ya inanmazdınız…
Veya deli, yalancı gözüyle bakardınız. Ama Allah var…
Bilmediğimiz, anlamadığımız çok şey var.

Mehmet ölmüş!

Seni oraya yatırmam dedim, yatamayacaksın, giremeyeceksin O topraklara…
Alenen, uluorta ilan ettim, biliyordum kulağına gideceğini…
Demirtaş’ın, Tayyip’e dediği gibi “seni başkan yaptırmayacağız!”
Katakulli…
Demirtaş hapiste. Korkmuştum beni de katakulliye getirirler mi diye, neticede Tayyipistan…
Ama Allah, ama ilahi adalet…
Ve şimdi duydum, demiş: “Önder beni oraya yatırmayacak, bana yer aratacaklar”
Kinci değilim aslında…
AMA…
Bana yapılan iyiliği de kötülüğü de gösterilen vefayı da yaşatılan cefaydı da…
ASLA UNUTMAM!

Bayağı bir oluyor bunu ilan ettiğimden beri, Allah inandırsın…
En az ayda bir geçer konusu aile içinde, anne – evlattan ayrılır mi?
Babaannem, oğluna izin vermezsem ne his eder ne düşünür?
Deli demeyin bana, deli değilim ben, sadece zırdeliyim…
Bu ve buna benzer nice düşünceler hem benim hem annemin aklından geçti…
Nice tartışmalara vesile oldu.

Hani…
Toprak kabul etmeyecek diye bir söz vardır ya, herhalde BU olsa gerek…
Biz, yani annem ve ben…
Vicdan, akil, değişik duygu ve düşünceler içinde boğuşurken, vicdan azabı çekerken…
İster inan ister inanma, evet vicdan azabı ile boğuşurken olan olmuş!

Para için sattı beni, alile mi, kardeşlerini, babamı, halamı, sözde çok sevdiği yengenlerini…
Bizleri, miras uğruna sattı!!!

Ve duydum ki çünkü çok ah aldı, ben yedirmezdim ata toprağını, yedirmezdim…
Kaç paraya mâl olursa olsun, senelerce süründürürdüm onu mahkeme kapılarında…
Senelerce…
Sanmayın ki PARA YÜZÜNDEN bu kötü sözler, sakin sanmayın, beni bilen bilir…
Ettiği kötülük, bana, evladıma ve babama ne para ile ne pul ile ölçülür.

Yaramadı zaten haram para. Ne ona ne ailese…
Özbeöz İstanbulluyum, Kalaterya…
Yani Florya, annem ve babam…
Biri Avrupalı diğeri Asyalı, ikisi de İstanbullu…
Belediye HAYIR demiş, yatamaz, yatırılamaz, gömülemez buraya…
Sefilleri oynuyorlarmış, parasız – pulsuz…
Çok ah aldı, çok beddua…
BOK, evet boklar içinde gebermiş, altını pisliyormuş gebermeden önce…
Allah…
Sevdiği kuluna bunları yaşatmaz. Benim babam çok acı çekti, beş çeşit kanser, beş …
Ben gibi, 28 senedir acilar icinde kivraniyorum, kefaretimi, işlediğim günahların, girdiğim kanların, aldığım bedduaların bedelini bu dünyada ödüyoruz galiba, mis gibi, tertemiz bir ah çekti ve gözlerini yumdu.

Beni, babasının tek erkek evladını ATA toprağından etti, YEMINLIYM, vasiyet bile ettim…
Ben dönemezsem ata toprağına, evlada yemin ettirdim, bir tuvalet kadar küçük bir toprak parçası dahi olsa, ALACAKSIN, Florya’dan bir yer, Önder…
Ata toprağına geri dönecek!!!

İlahî adalet diye bir şey var…
Parasızlıktan te Kartala gömüşler, Florya nere Kartal nere?
Ve sen Tayyip…
Senide toprak kabul etmeyecek!

Kendimi zor tutum

Ağlamamak için okudugumda.

Çocuklar, hele hele sıfır, üç yaş arası bebeler…
Canım feda…
Çok severim çocukları, gerçekten, tüm samimiyetimle çok severim…
Son gittiğimde…
Üsküdar’dan geliyor, eve doğru giderken çağlayanda…
Küçük bir kız çocuğu yol kenarında, elinde mendil ama arabalara nasıl yaklaşıyor biliyor musunuz?
Çok KORKTUM, trafik hareket halinde, durup çocuğu kenara çekemedim AMA az ileride polis gördüm. Ona dedim Efendim 50 – 100 metre geride küçük bir kız çocuğu EZILECEK, lütfen ilgilenin…
Yürek acısı, iç acısı…
Vatanın – milletin, çocuklarımızın, bebelerimizin hali!

“Çocuklar bakıyorlar,
gözlerinde mavilik,
Bize bakıyorlar, bir deri
bir kemik.
Çocuklar tutamıyorlar
ellerinde oyuncakları,
Çocuklar, koşamaz
olmuş bacakları.
Bakıyorlar her akşam elimize,
Bir şey sormak ister
gibi hepimize.
Benizleri sapsarı, hasta.
Çocuklar bedbaht bu yaşta.
Kim getirip koymuş
onları yanımıza:
Bakıyorlar çizgi çizgi
alnımıza…”

Ziya Osman Saba

Yukarı ki şiir Uğur Beyin bugünkü yazısından alıntıdır.
Demem o ki…
Eminim hepimiz gördük, yaşadık bu manzaraları, bu acı manzaraları. Sadece anlık yaşadık ve unuttuk!

Hep yaptığımız gibi (…)

oku

İlker Başbuğu

“Tarihi hata”
Utanmaz!

Bu millet, bu vatan SANA GÜVENDI…
SANA EMANETTI…
AKP çetesi ve çete başı senden kortu, çekindi…
Hatırlatma erbabında “eşin ve harcamaları”, doğru veya yanlış bilmem…
Saraydaki konuşma, SATTIN KENDINI, vatan ve milleti…
Zırhlı bir Audi…
Emanete IHANET ETTIN!!!

Hain seni…
Hangi yüzle çıkarsın millet karşısına?
“Tarihi hata”

Sende onun gibi yüzsüz çıktın…
Türk’ün askeri, onurlu ve şerefli…
Her sabah aynaya bakarken ne görüyorsun acaba?
Onun gibi…
Sende, sence…
Senden başka herkes suçlu, herkes günahkâr mı? diye düşünüyorsun…
At izi, it izi…
Veriyor birde ödül hiç bir şey olmamış gibi…
Buldu b.k, b.ku kenefte, öyle değil mi?
Yüzünüzde, astarınızda belli…
Kumaşın kalitesizi…
P.zevengin teki, keşke ama keşke p.zevenk kadar olabilseniz…
İkiniz birden, p.zevengin KALITESIZI!

Vazgeçtim, hayvanlık bende

Çok önemli bir makale olacaktı, dijital ortamda özgürlükle birlikte kısıtlama…
Cüzdanınızla ilgili, nakit para…
AMA…
Sabah sabah bir haber vazgeçirdi beni yazmaktan!!!

ISLAMIYET…
Bu denli ayaklar altına alınmamalı, bu denli SULANDIRILMAMALI!!!
Kimin için ne için yazacaktım, öğretecek, uyaracaktım?
Söyle!
Kimin için?

Eşekte paldum, ben seni aldum!

Imam nikâhı…
Almanlar, imam nikâhını tanımalıymış…
Çok duyduk, geçek mi değil mi bilmiyorum ancak olabilir mi?
Olabilir!
Birkaç saatliğine imam nikâhı kıyanlar, bir kaç günlüğüne, haftalığına, aylığına…
Cinsel birliktelik, “Allah rızasıyla!???”
Tek cümleyle…
Allah belanızı versin!
Dinimiz, inancımız bu kadar mı ucuz?