Benim için

Hiçbir zaman…
Din bilimi, bilim dini dışlayan…
Birbirinden farklı iki olgu olmadı. Aksine birbirini tamamlayan, bütünleyen, bir olan…
Bir bütün olarak gördüm din ve bilimi…
Ayırdım birbirinden ruh ve bedeni, dünyevi olanı ruhaniden.

Merak ederim kılları…
Çok süreceğini sanmam, ilk şoku atlatsın Almanlar, AFD’nin zaferini…
Analizini yapacaklardır yalamaların, kaçı seçime gitti, kaçı g.tü dinledi…
Aslında…
AFD’ye de kızamıyorum. Gelecek hayvan ki gerçekten çoğunun hayvandan farkı yok…
Kasımpaşalı ayı gibi…
Höt, zöt. Misafir edildiği ülkenin kadınına, namusuna, ırzına, iffetine göz dikecek…
Onu bunu yapacak ki çoğu yüz kızartıcı suç niteliğinde…
Dağdan inecek bağdakini kovacak, bağdakilerde, yerlisi sesini çıkarmadan izleyecek…
Nerde görülmüş bu bet- bereket, nerede?
Etki ve tepki kanunları devreye girecek…
Elbette tepki verecek…
Elbette kurunun yanında yaşta yanacak!

Liebe Mitbürgerinnen, in allen ehren

Meine Worte mögen sexistisch klingen…
Aber…
Ich denke sie wissen alle was ich mit diesen Worten eigentlich meine…
Ich richte meine Worte an die SPD und ihre Führung, ziert euch nicht wie Weib…
Will sagen Jungfrau…
Übernehmt Verantwortung…
Jetzt ist nicht die Zeit in der Opposition zu wirken, die alternativlosen sind im Bundestag…
Gefahr…
Ist im Vollzug. Die deutsche Demokratie wird infrage gestellt…
Es ist, nein es muss mit alle erdenklichen rechtsstaatlichen, allen demokratischen Mitteln und Kräften gegen diese hirnlose Masse angegangen werden.

Apel

Sehr geehrter Herr Schulz,

Ihren Mühen in Ehren aber nun ist es vollbracht, die Würfel sind gefallen…
Selbst wenn ich Millionen von stimmen hätte, würden Sie nicht eine einzige bekommen…
Das ist ähnlich wie mit Ihrem Kollegen in der Türkei, Herrn Kılıçdaroğlu…
Ihnen fehlt es an Überzeugungskraft, an Argumenten, Glaubwürdigkeit, Visionen und nicht zu Letzt…
An Führungskompetenz!

Hiermit möchte ich an Sie appellieren…
Treten Sie bitte zurück…
Machen Sie platz für Menschen deren Überzeugung, Wählern Hoffnung geben, diese animieren an sich und an das Land zu glauben, für ihr glauben einzutreten und zu „kämpfen“.
Treten sie zurück, in ehren, für das Land und seine Menschen.

Pavlov’u bitirmek şart oldu

Bilimsel, evet bilimsel verilere dayanan bir uyarı niteliğindeydi…
Bu makaleyi, gazetecilere, kimi yerlere yollamak niyeti ile “kaleme” almaya başlamıştım…
Zarlar düştü…
Seçmen kararını verdi; „asıl“ KAZANAN…
AFD…
Büyük bir tehlikedir beyinsizler sürüsü, vatanseverliği…
Kafatasçılığı ile karıştıranlar. Evet, şart oldu, iki el kanda bile olsa…
Bitirmem şart oldu. Mücadele…
Her zeminde, her alanda ve her yerde!

Yok…
Halim olsa, kendime güvenebilsem, sağlığıma her zaman yaptığım gibi kolları sıvayacağım…
Biliyorum, tecrübelerle sabit…
İstediğimde, yürekten gelen güç ile yapabiliyorum AMA…
Yok, yok ben bitmişim, yazmaktan, uyarmaktan başkacası gelmiyor elden!

Yapmayacağım kadın, yapmayacağım sana inat

Yayınlamayacağım O makaleleri…
Ben…

Ama…
BITTI!

Öpüyorum yüreğimle yüreğini.

Ruhum…
Manyak psikoloğum…
Güzel kuşum, bir tanem…
Kalbimin biricik kraliçesi ne kendine ne bana işkence etme…
Yapma gülüm, bitsin böyle.

Ne sen beni ne ben seni unutmayacağız. Yüreğim, yüreğin ile!

Wolf’un (Almanca kurt) hikayesi, Allah’ın kelâmı insana AMA

Birde ben “düşman” tarafından yazayım dedim…
Çünkü şaşmaz bir kural vardır, şaşmaz…
Tarafı…
Bertaraf olması yoktur bu işin, şaşmaz asla ve kata(!)

Bilmem okudunuz, hatırlıyor musunuz?
Sayın Y. Özdil yazmıştı, çok olmadı. Savaşta bile, can pazarında, düşmanlar arasında bir saygı, bir onur vardır. Şeref…
Önemli ve gereklidir!

Askerin görevi…
Öldürmek, yok etmek AMA…
Askerde sadece bir insan ne kadar eğitimli ne kadar görgülü…
Hele yürek sahibi…
O kadar bilinçli!

Atatürk ve arkadaşları…
Çanakkale savaşları, Conk bayırı…
Atatürk, savaş öncesi, savaş esnasında ve sonrasında…
Çarpışan yiğitler, gırtlak gırtlağa, hepsi vatan toprağında…
Kim unutabilir Atatürk’ün sarf ettiği sözleri?

İnsanlık, ahh insan olmak, olabilmek…
Can pazarında dahi saygı!?

Rivayetler, hurafeler…
Yenilmez, yutulmaz düşman. ASLA alt edemezsin, psikolojik bir savaştır amacı ürkütmek…
Korkutmak (bkz. IŞID’a, rivayete göre yenilmezdi!)
Yalan bile olsa, yeter ki düşman, insan, inansın da…
Gerisinin önemi yok!

Halbuki…
İnsanlık tarihi göstermiştir ki fetih edilmeyen kale, sonunda yenilmeyen rakip yok…
Bu…
Bilhassa kadınlar için de geçerlidir, yüreğine, ruhuna dokumasını bilene…
😊

Birinci dünya savaşı esnasında majesteleri Kaiser adına Wolf isimli savaş gemisi suya indirilir…
Mürettebatı, subayları azimli…
Yeminli, ambargo kırılacak, özellikle İngiliz donanmasına ağır hasar verilecek…
Cırt atıyor İngilizler etrafta…
Tebdili kıyafet misali, gemi kamuflajlı açılır engin sulara. Hedefi Avusturalya…
Yolda ve Avusturalya sularında sivil, askeri fark etmez düşman gemileri…
Korsan misali soyulup soğana çevrilecek, batırılacak, geri hatlardan gelen takviye, özellikle hammadde akışı durdurulacak. Uzatmayalım…
Gemi buharlı, kömür ile çalışıyor. Bin bir zorlukla ama BAŞARILI bir “yolculuk” sonrasında Avusturalya kara sularında. Yalan olmasın galiba ön dört gemiydi oraya gelene kadar soydukları, batırdıkları…
Çok ama çok başarılı oldular Avusturalya önlerinde…
İngilizler saç baş yoluyor ama nafile…
DIKKAT
Savaş kuralları gereği, centilmenler arasında kadına, çocuğa aslında üniforma taşımayana dokunulmaz…
Öylede oldu, öylede yaptılar, batırdıkları gemilerin tüm yolcularını kendi gemilerinde hapis ettiler…
Balık istifi, nefes almaya oksijen kalmadı…
BUNA RAGMEN…
Sonradan serbest bırakılan esirler demişler ki;
“Bize insanca davrandılar, naziktiler. İmkânlar dahilinde bir şeyimizi eksik etmediler”
Hele, hele birde hepsi Hintli küçük kızı anlatmış…
Zaman içinde geminin maskotu haline gelen sevecen afacanı…
O suratsız, sert kaptan bile kızı sevmiş, yüzü gülmüş.

Demem o ki…
Asker bile, can alıp can verirken insanlığını bir yere kadar muhafaza edebilirken…
Kendisiyle konuşulabiliyorken, yürek, iyi niyet bir yerden sonra yine filizleniyorken…
Dinci…
Din simsar ve tüccarı taviz vermez hali ile ortada…
Kimse…
Hiçbir güç, tanrı gücüne…
Allah’ın insanlığa lütfu, bağışı…
Olan sevginin gücüne karşı koyamaz, kurallara kural katan, yalana yalan dinci haricinde!

Ve Recep Tayyip ve AKP…
Kuzu postuna bürünmüş kurt, adi birer dinci!

Etkilenme kadın, etkilenme! Güzel gülüm

Sen etkilenme, hiçbir şeyden etkilenmeyesin ömür boyu…
Allah seni ve senden olanı da korusun…
AMA…
Ne benden ne sözlerimden etkilenme…
Allah sana sağlık, bet ve bereketli ömürler nasip etsin…
Ne benden ne başka bir şeyden etkilenme papatyam.

Mavi kuşak projesi, yokkk yeşil kuşak değil bu, kökten dinci! Mavi kuşak

Kim ne derse desin…
Almancı değilim!

Alman pasaportum var AMA sebebi anlayışsızlık, güvensizlik ve körü körüne bir bürokrasi…
ASLA…
Ve kata kökenimi inkâr etmedim, ETMEM…
Unutmam nerden geldiğimi ve hayalimde olan gitmek, varmak istediğim yeri…
Bilincindeyim…
Anam soğan, babam sarımsak ve ben sadece bir ıspanak…
Köklerim dayanır Türkiye Cumhuriyeti’ne, yaşantım cereyan eder buralarda, şimdiki zaman Avrupa…
Gözlerimi yumduğumda…
Allah nasip ve kısmet ederse kendi topraklarımda, eşimin, evladımın, atalarımın yanında.

Mavi, mavi…
Yeşil değil. Okyanus gibi, Pasifik gibi, Atlantik gibi…
Akdeniz, Marmara diyeceğim ama…
Karardı, morardı, sarardı, bir iyice tuzlandı, pislendi, kirlendi…
Gök yüzünün, rahmetin…
Denizin o güzelim mavisi gibi…
Buda…
Öylesine anlamlı, öylesine güzel bir proje…
Mavi kuşak projesi!

Dedim ya Almancı değilim AMA severim Almanın kimi huy ve suyunu…
Neticede düşünen insan, boşuna denmiyor Almanlar için…
Yazarların ve sairlerin ülkesi(!)

Sulak arkadaş sulak bir memleket, yeşilin her tonu…
Çayırlar, çimenler ve ormanlar. Dipsiz kuyu gibi…
Olabildiğince, göz aldığınca, ufka doğru…
Ufuktan öte!

Ren nehri…
Ve nice, nice, nice irili ufaklı su yolu, dereler, derecikler, sicim gibi ve koca koca nehirler…
Eskiden…
Taşımacılık alanında, ulaşımda suyun önemi çoktu. Nasıl ki baruttun, topun, tüfeğin ve tabancanın icadıyla erkeklik, mertlik, yiğitlik yok oldu…
Su üzerinde…
Taşımacılıkta, ulaşımda…
“Otomasyonla”, otomobillerle, trenlerle iyice geriledi…
Haliyle nehirler, su yolları doğal haliyle doğa içinde kendilerine yılan misali…
Kıvrım, kıvrım yer etmiş…
İnsan için…
Menfaatleri için, taşımacılık ve ulaşım için meşakkatli, olumsuz bir durum…
Düzlemiş insan, dümdüz etmiş…
Su yollarını, bakmaksızın taşkınlara, doğal yaşama…
PARA!

Gel zaman, git zaman…
Söz değişti, düşünce değişti, yaşam şartları değişti, devran değişti…
Koşullar değişince, gerekmeyince…
>>> Sorumlu ve bilinçli insan <<< Ki >>> YÖNETICISI <<< ve halkı düşündü, > bozduğumuzu < tabiata, doğaya geri kazandırmalı…
Sıvadılar kolları…
Dereler, nehirler bir bir geri dönüştürülüyor…
Mavi kuşak projesi…
İnsan…
Çevresiyle bir bütün, tabiatın sana ihtiyacı yok AMA senin ona her türlü ihtiyacın var!

Sorumluluk kardeşim, mesuliyet…
Geçmişe yönelik, tarihine, geleceğine…
Çocuklarına bırakacağın istikbale karşı…
Sorumluluk ve mesuliyet!

Güç ateş gibidir

Sorumlu, mesuliyet sahibi insanın elinde ister siyasetçi olsun ister birey…
Güç…
Ateş gibidir. Ateş…
Doğru kullanıldığında, örneğin bir buhar makinesi ki buluşu ile sanayi devrimi başlamıştır ve buhar makinesi prensibi günümüze kadar HALA kullanılmaktadır, refah, “her türlü” ilerleme, sıcaklık, yapıcı bir enerji verebildiği gibi…
Ateş…
Sorumsuzun elinde, art niyetli ve kötü kişilerin elinde yıkıcı gücünü ortaya koyar…
“Kibritle, ateşle oynama çocuğum!”
Hepimizin çocukken duyduğu ve muhtemelen bizlerin çocuklara, çocuğumuza söylediği bir cümledir.

O halde…
Sen neden gücü sorumsuzların, mesuliyetsizlerin, hırsızların eline verirsin ki?
İş işten geçtikten sonra…
Ateşi zapt etmek yani gücü neredeyse imkânsızdır!