Tabii ki latife

Sayın Soner Yalçın Beye açık mektup, daha doğrusu cevap

Soner Bey,
13 Eylül 2017 tarihli yazınızda yolsuzluktan şikâyet ediyorsunuz…
Usulsüz, mesnetsiz ihalelerin kimileri tarafından toplandığını, devletin – milletin zarara uğratıldığına dikkat çekiyorsunuz. Bu duyarlılığınızdan ötürü teşekkür eder, sorunuza, bir soru ile yanıt vermek istiyorum.

Hırsızı, hırsıza şikâyet ederek nereye varabiliriz?

Belgelerin, bilirkişiler tarafından sahte olduğu ortadayken…
“Mahkeme”, hâkim, hüküm, adalet aramak ne denli doğru?
Kendisi…
Yine mahkemece irticanın odağı olduğu tespiti yapılan, 17/25 ile belgelenen…
Yaşayarak, bizzat şahit olduğumuz nice olaya rağmen çete başı…
Organize suç örgütü…
Çetesi ile birlikte iş başında Efendim!

Hangi belge, hangi bilirkişi bu gerçeği sorgulayabildi ki?

Saygı ve sevgilerimle

Önder Gürbüz

Almanya
wordpress.gurbuz.net

oku

Psikoloji ve sosyoloji üzerine, himmete muhtaç dede

Goethe ile insan psikolojisi ve sosyolojisine merak sardım…
Bilimsel ilgilenmeye başladım…
İnsanın kendisiydi öğreti bana kendi kendini…
Haliyle görgül olarak, yani ampirik (empirisch), tecrübe yetmez, yetmemeli…
Bilime de sormalı, bilimi sorgulamalı…
İnsan…
Bana ne verdi, benden neler, neler aldı götürdü!

Almanların çok güzel bir özdeyişi vardır, olabildiğince gerçekçi…
Tercümesi cümlenin tüm sihrini bozar:
“Frauen sind ein Verlustgeschäft. Man(n) steckt immer mehr rein, als man raus holt!”
Yatırımların en güzeli, aslında en verimlisi insana yapılan yatırımdır…
İster erkeğe yatırım yap ister kadına, yeter ki yaptığın yatırım insan evladına olsun…
Yürek kazan, dost kazan, insan kazan.

Kadını mesela sevdiysem, yüreğimle sevdim, aşk ile sevdim…
Beynimle, ruhumla bağlandım…
Bacak aramla tanıdım milim, milim…
Çoğu, yok neredeyse hepsi bana gerçek dost oldu…
Kimi…
En zalim düşman, beynimin içini kemirdi, beni yedi bitirdi…
Çoğu korudu, kolladı, elimden tutu ayağa kaldırdı…
Yıkadı, pakladı, pişirdi, ütüledi, hizmette kusur etmedi…
Kadının değerini yine kadının kendisi öğretti.

Erkekte aradığımı bulamadım nedense…
Bir bloke…
Aşılmaz bir duvar…
Durdurdu, iti, iti, iti beni.

Gün geldi anladım, toplum…
Birey, birey toplum…
İnsanı anla ki kendini, aileni, sevdiklerini koru.

Dededen gönderi…
Immanuel Wallenstein, Bildiğimiz dünyanın sonu
oku

Sosyolojinin piri…
Emile Durkheim
İntihar, özellikle tavsiye ederim bireyden topluma, toplumdan bireye
oku

S-400

Rusya…
S-400’ler…
NATO…
Nato mermer nato kafa!

Demokrasilerde ortaklık, kapsayıcılık bir yerde kaide…
Kafana göre değiştirirsen silah sistemini, Önder ister istemez sorar kendine bu ne şimdi? diye…
Tabii ki komşum bana eloğlundan daha yakın…
Ama savunma gibi önemli bir konuda bütüne bakmak lazım…
Bilişimde kompatibilität (compatibility) bir kavram vardır, Türkçesi birbirine uygunluk, bağdaşabilme…
Ulan Kasımpaşalı ayı, görgüsüz hödük, kör cahil öküz…
İnşallah…
Allahtan niyazım, ecelinle değil, darağacında can verirsin…
Seninle birlikte, D.D. ve K.K!

Böyle anlarda…
İçimde Osmanlı uyanır, hortlar…
Kırk katır mı, kırk satır mı daha iyi olur diye sorarım kendime!

Demokrasinin D’si

Demokrasinin d’si; denetimdir…
Demokrasinin e’si: eşitliktir, ehliyettir…
Demokrasinin m’si; mesafedir…
Demokrasinin o’su; olgunluktur…
Demokrasinin k’si; kabiliyettir, kararlılıktır, kararda ve hayatta kalitedir…
Demokrasinin r’si; ruhsattır, rağbettir, rahmettir…
Demokrasinin a’sı; milletin A’sına koymak değildir! Ardır, adalettir…
Demokrasinin s’si; saygıdır, sahiplenmektir herkesi, sevmektir vatanı ve milleti…
Demokrasinin i’si, i.nelik değil, erkek gibi sözü ve özü bir olmaktır, ilkedir, ilke!