Gözünün yaşına bakmadan, doğrudan!! Siktir edeceksin!!!

Affedersiniz, özür dilerim…
Açık açık yazdığım için, yürekten özür dilerim…
Taunusstein – Bleidenstadt…
Almanya’da, dağlar arasında, dört tarafı orman “küçük” bir yerleşim yeri…
Otuz senenin üzerinde ikamet ediyoruz burada, artık yerlisi sayılırız diyebilirim…
Tanımayan, bilmeyen yok gibi. Türk’ü olsun, Almanı olsun bilirler bizi…
>>> Kimseyi <<<, tekrar kimseyi tanımam, ilgilendirmiyor beni…
Ama millet bilir bizi!

Tek tük Türk vardı…
Camii bile kurdular g.t kadar yere…
Yetmedi, bitmedi…
İhtiyarlayıp ölen Almanların yol boyunca evlerini tek tek satın aldılar…
Anayol, trafik vızır vızır, Alman gelip oturur mu yol kenarında? Bizimkiler oturur…
Hor görmüyorum, küçük düşürmek gibi bir niyetimde yok, bilmez miyim maddiyat!!!
Ama kardeş, ama vatandaş…
Ulan ortama uy biraz!!!
Bu gidişle yaşanmaz artık buralarda yaşanmaz.

BILD gazetesi…
Almanların, Hürriyeti diyebilirim…
Manşet atmış, Almanya’nın ortasında çarşaflı kadın…
Alman kadınını dövüyor, gerekçesi Alman seksi iç çamaşırı satıyormuş(!)
Ulan orospu…
Sende giy, belki kocanın ki kalkar da becerir seni…
Stres atarsın, saldırganlığın azalır!

Türbanlı (AKP vari başlarını yumurta şeklinde bağlayanlar), çarşaflı orospular…
Ulan kaltaklar…
Gösterin Kur’an-ı Kerimin neresinde yazıyor böyle giyin diye?
Alemin namusu, ırzı, ahlakı senin nerene battı?
A.cık ağızlı!

Yok ya…
Hayvanı doğrudan siktir edeceksin, doğrudan, hiç beklemeden…
Yine günlerden beri Almanya’da yaşanan ve Ortadoğu veya Asya’dan, Afrika’dan geldikleri iddia edilen erkek müsveddeleri, hayatlarında bilmem ne görmemişler, kadın denen varlıktan bir haberler…
Buraya gelip Alman kadınlarına tecavüz ediyorlar(!)
Oğlum erkeksen, kendine güveniyorsan kadının karşısına çıkar dersin niyetim böyle böyle…
Var mısın yok musun? Diye sorarsın. Ulan dinimizde, örf ve adetlerimizin neresinde yazar kadına…
ZORLA, zorlama ile…
Sahip olunur diye?

Önderin tepesi fena attı, tekrar özür dilerim, af edin.

Öfff gözüm nasıl seğiriyor bir bilseniz

Hayırdır inşallah…
Keşke tüm dertlerim böyle olsa, keşke…
Tombik teyzem zayıflıyor…
Bizim kız üç yaşlarından beri hep aşık…
Şıpsevdi, herhalde yine aşık oldu, aman zayıflısında varsın aşık olsun.
😊
Genç kız olma yolunda, zamanıdır…
Tabiat kanunu, sevmekten, sevilmekten yüce ne var bu dünyada?
Allah…
Cümle evladın karşısına insan evladı birisini çıkarsın, cümle evladın karşısına!
Keşke tüm dertler bu kadarcıkla kalsa (…)

Tarih tekerrürden ibarettir

Nasıl ki Türk bir kimlik bunalımındaysa, ne istediğini, hangi yolu tutacağını, aidatı ve bağlılığı, hangi tarafa ait olduğu hakkında bir fikir sahibi değilse…
Müslümanlar da bu kimlik bunalımı yaşamakta.

Üzülüyorum…
Üzülmekle birlikte biliyorum ki bu bunalımlar, bu zor süreç kendini bulma, benliğini kazanma yolunda gerekli!

İnsan psikolojisi açısında bakıldığında, yani birey bazında, bireyden yola çıkarak bu olguyu bireyin mensubu olduğu topluma yansıttığımızda, karşılaşacağımız manzarayı insanın ergenlik çağı ile kıyaslayabiliriz. Nasıl ki bir genç çocukluk safhasından yetişkinlik çağına geçişte zorluklar yaşıyorsa VE ÖZELLIKLE çevresi tarafından tenkit, nasihat gibi aslında iyi niyetli “yönlendirmelere” maruz kalıyorsa
Toplumlarda bu safhalardan geçmek zorunda.
Örneğin Hristiyanlıkta yaşanan 30 senelik savaş (Katolik – Protestan savaşı) Hristiyanların “kendilerini bulmalarında, birbirlerini bulma ve anlamada” çok önemli bir rol oynamıştır. Hatırlı okuyucularım bilirler yıllardan beri savunduğum bir tezdir; Hristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki düz hesap 600 senelik fark insan ve toplum açısından, benliğini, kişiliğini bulmak açısından çok önemli bir zaman dilimidir. Kısacası…
Hristiyanlar, bizlerin yaşadığı >>> her şeyi <<< bir şekilde yaşayıp, yetişkinliğin getirdiği tecrübe safhasına geçerek, olgunlaşma – durulma” aşamasına geçtiler.
Ben mesela, alenen, uluorta ilan ettim;
Mezhebim yok benim!

Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü

Elhamdülillah, Müslüman bir ana – babanın AMA IYI AMA KÖTÜ yine Müslüman bir evladıyım…
AMA…
Mezhepçiliği tanımıyorum, tıpkı Atatürk milliyetçiliği dışında Türk milliyetçiliğini tanımadığım gibi!!!

Sorun…
Problem, sesiz çoğunluğun sesini çıkarmamasında!

Görüyorum…
Görüyorum ya görüyorum, yaşıyorum…
Hem orada hem burada, dil ile elhamdülillah Müslümanım, milliyetçiyim(!???)
Uygulamada…
…!

Böyle ne Müslümanlık ne milliyetçilik olur…
Başına bir paçavra sarmakla ne namus, namus ne ahlak, ahlak ne Müslüman, Müslüman olur…
Ve birçok insan sesiz sedasız dini inançlarından, milli duygulardan uzaklaşmakta…
Özünü yitirmekte…
Dini ve milliyetçi duygular, aşırıya kaçmamak şartı ile insana benliğini, kişiliğini…
Güven…
Ve yerini, konumunu bulmada önemli birer yardımcı, destek, dolayısıyla gereklidir.

Laiklik ilkesi ise…
Toplumsal yaşamda bir nevi düzenleyici, frenleyici bir “görev” üstlenerek bireyin, bireyselliğini yaşayabilme teminatıdır!

Lütfen…
Kim olursa olsun, hangi tarafın yönlendirmelerine maruz kalırsanız kalın…
Siz, siz olun…
Iman’ınızı, inançlarınızı insan olduğunuzu, sadece birer insan olduğunuzu unutmadan, aşırıya kaçmadan yüreğinizde muhafaza ediniz. Çok şey kaybettik dostlar…
Çok önemli değerleri…
Bizi biz eden…
Atadan kalma gelenek, göreneklerimizi…
Ama en başta sevgiyi, hoşgörüyü, terbiyeyi ve saygıyı…
Kaybettik…
Özümüzü yitirdik!