offfffffffff…
Sorma, DayDay da. Hangi biri, hangi biri…
Kemdim mi…
Hangi biri?
Yanlış duymuşum, özür dilerim. Ziyaretçi sayısı 1 milyonu aşmış. YETMEZ, ülke ayaklanmalı, baş örtülü – örtüsüz KADINLARIMIZ, bu sığırları çıktıkları ahıra geri sürmeli. Hadi ben gitti
Humpelt er oder kommt es mir so vor?
Sigara…
Yolda gördüm bir adam, köpeği ile birlikte…
Hayvan sanki topallıyordu, sorum…
Dedi…
“14 yaşında (insan yaşıyla 90 gibi kıyasla) topallamasına izin var. Biz bu yaşımıza gelince nasıl toplayacağız acaba?”
Jack…
Vefakâr dostum, özlemem mi, acaba bir gün geçiyor mu aklıma gelmediği?
Duyduğuma göre iyiler çok şükür, emekliler bağlandı. Yuvarlanıp gidiyorlar herkes gibi
Bugün…
Bir fren, kafa lap diye yapıştı cama, cam tuz buz…
😊
Yok hani güneşlik, makyaj cami oluyor ya, aynası…
O…
Telefon ettim Türkiye’ye verin para dedim, sevindirin insan…
Ben gelince fazlasıyla iade ederim…
Annem dedi…
“Oğlum sen birisinin ya günahını alıyorsun veya isteyerek, istemeyerek eziyet ediyorsun! Bak gene hafif anlatmışsın, ANLA Allah sana bir şeyler anlatmaya çalışıyor”
KAFAMA DANK ETTI…
Üst üste ya üst üste…
Anladım, ANLADIM…
Hani (…)
Çok daha dikkatli olacağım bundan sonra!
İnanmazdım böyle şeylere, hala inanasım gelmiyor AMA RAHMETLI…
Hani 21…
O gün bugündür INANMAK ZORUNDAYIM, ZORUNDA!
Rab…
Her an ve yerde yanımızda.
Bir çalışma içindeyim, ANCAK EVLAT, kapağı bu resim olacak. Dikkat et kadınlarımıza, DIKKAT et YOK türban, YOK. Matem var, bir boşluk bakışlarda VE bu boşluğu hala yaşıyoruz, HALA!
17 Kasım 1938’de Dolmabahçe’de Atatürk’ün naaşı önünde saygı geçişi yapan kadınlar görülüyor.
O anne…
Kucağında bebesi, başı dik…
Vakur…
EVET, kadın olduğunun bilincinde, bir kadın…
Türk kadını, Türk’ün kadını…
Ama o bakışları…
Roman yazıyor, roman…
OLMUYOR…
Milliyetçiyim demekle, olmuyor Türk’üm demekle, OLMUYOR YERLIYIM demekle…
Olmuyor…
KANITLA, bak bu sene ziyaretçi rekoru kırılmış, daha çok hasret çekeceksin…
Daha çok özlem…
EVET…
Atatürk’ü ANLAMAK…
İlle AN-LA-MAK!
Kararlılık var o bakışlarda…
YOK…
Zibidi kararlılığı değil, Kasımpaşa usulü…
O KADIN…
Kararlı, dişi kaplan gibi…
NEREDE…
Evlatları, torunları nerede Türk KADINI?
Ya…
Baş örtülü, örtüsüz…
NE FARK EDER…
Ar, namus, iman başın üstünde değil…
İçinde yatar, yüreğinde, ta derinlerde…
ANLATMADIM MI, üniversitelerde başörtüsü yasağını…
NEDENLERINI…
Ve hayvanlığı, zaruretti, gereklilik…
İyi, anladık ULAN hadi o zamanlar kanunlar torba ile geçmiyordu…
Işine geldi, SÖZDE ATATÜKCÜ…
Kaldırmadın yasağı, saati vakti gelmişti…
Sağ – sol kavgası iyi kötü dinmişti!
Verdin ellerine en büyük silahı…
Kıldın HAKSIZI HAKLI…
KADIN…
Bir tutam paçavra değil senin kaderin…
Sen bu toplumun en değerli parçasısın, bil değerini…
Mal değilsin, atılıp satılabilen…
Bir eşeğe, bir deveye değiş tokuş edilen…
Üret, eğit…
Toplumun esas unsuru olmaya çalış AMA bil KENDINI…
Bil ninelerini, bil…
Kimin kadını olduğunu, bil…
Türk’ten olmaz bir Avrupalı, olmaz bir doğulu…
Bil yerini, bil gücünü, farkında ol…
Talep et, ısrar et…
KADIN…
Kadının fendi erkeği yendi!
ILKELER, ilkelerim. ZOR kendim dahil! MECBUR
Ne aldıysam bugüne kadar bana ne verdilerse…
HEP…
Sınav sonucu, YOK öyle kursa katildim aldım belge, sertifika…
Alnımın teriyle!
Allah kimisine veriyor…
Yürü kulum diyor, yürüyor…
Bazen tökezleyip her şeyi kaybediyor veya aptallığından…
BIZLERE, benim aileme…
Uzak, yakın…
Hepimize, EMEK karşılığı ama süreklilik arz edecek şekilde. Çok şükür…
Buna da böylesine de çok şükür. Bak…
ÖZELLIKLE ve kelimeleri ÖZENLE seçerek, >>> provoke ederek <<< konuşuyorum kimi insanlarla…
Almanlarla…
Veri topluyorum, düşünceler, görüşler…
Analiz etmek için…
FELAKET, kaynıyor, fokur fokur kaynıyor…
Çok dikkat et!
16:30 / 15:30
Dolar 5,7706
Euro 6,3687
Çeyrek altın 444,47
Borsa 103126
Derse oturmadan yazmam lazım başkana, önemli
Yetkiliyim…
AMA yetkimi kullanmak istemiyorum, kullanamam…
Denetleme…
Ancak kendimi ayakta tutabiliyorum, bakamıyorum bile kendime…
Sizlere…
Anacak, bir başkası ile uğraşamam. Allah korusun, Allah…
Bir başkasının sorumluluğunu alamam, dikkat ile incele. İstesem gençler içinde…
Bir sınava daha bakar…
Ama INAN gücüm yok buna, aslında çok güzel olur, OLUYOR ama yapamam.
Merak edenlere, 100 üzerinden yüze oldukça yakın bir puan ile x
Niye yazdım bunu?
Övünmek için değil, deliriyorum…
Çıldırıyorum zaten bildiğim, EMIN olduğum bir şeyi bir başkasına ispatlamak ZORUNDA olduğum…
Kaldığım zaman…
Bir…
İkincisi öğrenmek istemediğim bir şeye beni zorlarlarsa…
Tıbbi bilgiler; BIL ateşli silah yaralanmaları…
Yapabileceğin TEK ŞEY, kanamayı durdurmak…
Bir şekilde, olmadı kızgın çelik ile!
HEMEN yârdim çağırmak, HEMEN. Başka yapabileceğin pek bir şey yok zaten.
Utandırdı beni doçent…
16 kişiden yedisi sıfır hata puanı ile…
Yine 16 kişiden beşi kadın, hatta yanımda oturan hatuna sordum, merak ettim…
NIYE???
Dedi “kocam avcı, beni de götürdü yanında. Zevk aldım nisana ateş etmekten!”
Ne güzel karı – kocanın ORTAK ZEVKLER paylaşması.
Sigara içmeye çıkmıştım, girdiğimde doçent karneleri dağıtıyordu…
“Hah geldi” dedi, öncesi ne konuşuldu bilmiyorum…
İki doçent, dört > devlet görevlisi <
Yani altı kişi, ANLAYIN verilen önemi!
NIYE?
Çünkü toplum sana > gerçek güç < veriyor, hatırlayın bu konuda yayınladıklarımı…
Nasıldı?
Ölümcül nişan alarak ateş etme yetkisine sahip misin?
EVET, son çare olarak nefsi müdafaa veya bir başkasının hayatını kurtarmak için!
Anlattım da kaçta kaçınız anladı bilmiyorum…
Notstand; Notfall olağanüstü durumu vesaire…
Nedensiz ne yapmazdı çeyrek?
Bir harf bile yazmaz, yayınlamazdı!
Toplum…
Devlet sana güç veriyor, “sen artık toplumun silahlı güçlerinden birisin”
Tabii ki polis değilsin, kolluk kuvveti AMA…
Hatırla Tayyipistanda durumu, yandaş – yoldaş silahlandırılması…
>>> taşıma yetkisi <<<
Verdi karnemi, doğrudan bizim buranın yetkili devlet görevlisine, Bad – Schwalbach yani…
Kadın ise bana verdi, doçent ise…
“Doğrudan (persönlich vom Waffenamt überreicht so kriegt es nicht jeder) görevli elinden alıyorsun” diye kursiyerlerin içinde. Neyse, herkes gördü beni, tedirginliğimi, endişeli halimi…
YEMINLE…
Pek umudum yoktu, güvenemedim hafızama, TERIMLER, KELIMLER…
Ayakta durabilecek miydim acaba, yoksa silah beni kendisiyle birlikte duvara mı mıhlayacaktı?
Rezil olmak var sonuçta, kulüpte, siz değerli okurlarım karşısında…
Dökülüverdiler kâğıda, kovadan boşalırcasına.
Sorumluluk kardeşim…
Mesuliyet…
Güç demek YÜK DEMEK!
Not:
Yok bardaktan değil, kovadan…
Ama yazdım, yeminle aynen öyle…
Ne uyudum ne uyudum.
Sırada evlat…
Bana müsaade!
2. sayfa sağ taraf. Heyet!
Veee dolar 5,7797 görün „dünya liderinizi“
Allah…
Bugüne kadar çok şeyi bana hediye etti, çok şükür Rabbime, çok şükür…
Ne nankörüm ne kör…
Ama bana dedi, Önder alin teri, alin teri…
Bileğinin gücü ve hakki…
Ne geldiyse havadan gelmedi, iğneni ucu, bilgi ve mücadele…
Sürekli ve amansız bir mücadele.
Çeviremezsin dünü geriye…
Olan oldu, yaptın yapacağını…
Ama hâkli ama hâksiz, af edemem…
Kontrol ettim, ortalama 20 ile 30 Euro arası…
Böl 600’ü 25 Euro’ya…
24 çıkar!
Altmıştan sonrası…
Rüya, HAYAL!
Yat kalk dua et, yat kalk dua et…
İnşallah hesabım devletin Bahçesi hesabi değildir…
Yoksa öyle bir günaha girdin ki…
Öyle büyük bir vebal altına, günah aldın ki…
Kelimleler ile anlatılamaz!
Buna rağmen vereceğim mücadelemi…
Burada Almanya’da…
Ruhsatı alayım alamayım bu mücadele verilmeli!
Kişisel verilerin güvenliği…
Devletsen devletsin, toplum nazarında yanlışsın…
Çünkü kişiden, bireyden topluma…
Toplumdan devlete VE HEPIMIZ sadece insanız, sadece birer insan…
Ama hâkli ama hâksiz yanlış yapabiliriz…
Ve devlet…
Denetler baba gibi, kontrol eder, ETMEK ZORUNDADIR, düzeni sağlar…
Ama…
Devlet ana – baba şefkati, güveni…
Ve sevgisini de gösterebilmeli, af etmesini…
Unutmasını bilmeli!
Anlatmışımdır Almanya’da cankurtaran hikayesini…
YEMIN etim huzurunuzda, YEMIN…
Evet, söylerim, anlatırım AMA söylemek, anlatmak başka…
Fiiliyata dönüştürmek başka…
Neden yayınlamadım söz verdiklerimi?
Döküldünüz mü sokaklara?
Suçtur, suç. BÜYÜK SUÇ …
Ve ben kanunlara, nizama bağlıyımdır, bağlı…
AMAAA…
Bu demek değil ki başkaldırmam yanlışa!
Ancak böyle insan, insanlık ilerledi…
Başkaldırdıkça yanlışa, ancak böyle erdi hakka hukuka.
Can veren bir evlat…
Can veren, NEDEN?
Cankurtaran zamanında gelmediği için can veren bir insan…
Oldu ana, babaya “ilham”
Mücadele verdiler uzun yıllar…
Seneler…
Akan göz yaşları, sinir krizleri cabası…
Bak bugün…
Cankurtaran, polis en kısa zaman zarfında, “en geç on dakika” içinde yanında!
Hadi ben gitti…
Anası kuzusuna pişirdi, ulan ev oldu tamtakır…
Önder’i düşünen yok, bu çeyrek ne yer ne içer…
Nasıldır bilen yok!
Özgüven ve ekoloji üzerine
Allah’ımmm…
Bu neyin uykusuydu böyle???
Çok kısa süren uyanışlar dışında, diyebilirim ki dün eve geldiğimde bir saat kadar öncesine kadar uyudum (saat şimdi 8:20)
O hep dedi, “başaracaksın! Alacaksın!”
Evet aldım, yokkk ruhsatı değil karneyi, “diplomayı” ruhsat sahibi olabilmem için gerekli yeterliliği gösterdiğime dair belgeyi!
Ruhsat mi?
Allah bilir VE YEMIN EDIYORUM…
Hiçbir suçum günahım yoktu. Bir tek değer verdim, sevgi gösterdim…
Bedeli, mükâfatı bu olmamalıydı.
Çeyrek gibi üstüme aldim, üstlendim…
Hukuk mücadelesi vermedim…
ÖDEDIM…
Benim etim ne budum ne?
El…
Ekmek tutamaz olmuşken?!
Ve YEMINLIYIM, nasıl ki bu adi zihniyet ile mücadele edeceğime yemin ettiysem…
Bu konuda da huzurunuzda yemin ediyorum…
Bu haksızlığa, bu adaletsizliğe…
Ve yaratılan imaja, YALANA karşı da mücadele edeceğim…
Burada, evet Almanya’da. Bilişimciyim…
Ömrüm boyunca bunun dışında bir şey yapmadım diyebilirim, kişisel verilerin korunması…
Bu ne ya bu ne?
Bu nasıl bir adaletsizlik bu nasıl bir yalan?
Boş ver benim suçlu olup olmadığımı…
Geç…
İnsanız, her birimiz yapabilir bir yanlış, yaptık diyelim…
Bedelini ödedik…
BITTI…
Bir daha bu yanlış yüzümüze vurulmamalı!
NOKTA
İçim çok dolu…
Çok öfkeliyim, çok fena tepem attı…
Çeyrek deliriyor AMAAA…
Çeyrek ne bir muhtemel suçlu olabilir, bir cani…
Gidip onu bunu vuracak, öldürecek, havaya uçuracak bir yaratık…
Ne hüküm giymiş birisi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlık Makamına oturmuş ADI gibi…
ISMIM…
En azından benim için lekesiz ve tertemiz.
Ve böyle bilinmeyi, tanınmayı…
Herkes tarafından böyle bilinmeyi, tanınmayı arzularım…
GÜVENILIR bir insan, evet öyleyim ve öyle olmaya devam edeceğim.
Buralarda tertemiz bir ismimiz vardı, var…
Hala öyle…
Avukat, müşterim nasıl şaşırmıştı…
NASIL anlatırsın bu garip durumu ve sen erkekken nasıl inandırırsın insanı???
Demokratik bir hukuk sistemi içeresinde yaşıyoruz değil mi?
EVETTT…
Almanya’da gerçekten demokratik bir hukuk düzeni içeresinde yaşıyoruz…
AMA…
Etraf kaynıyor, fokur fokur kaynıyor!
Yazmış anlatmışımdır, gir bak arşivlerime…
Doğu – Bati Almanya birleştiğinde, çok şaşırmıştım AMA yegâne çıkış noktalarıydı VE Alman doğru olanı yaptı!
Ya hero ya mero…
Ya hep birlikte kalkınacağız veya hep birlikte batacağız…
Almanya’da ekonomik, ekolojik ve hukuki düzenlemeler, iki Almanya arasındaki farkın kapatılması…
Çok önemliydi, büyük çapta kapatıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Doğu ve bati arasındaki korkunç uçurumun, makasın kapatılması(!)
Tamam…
Özelim olan, bana ait bir meseleye, yani sınavı kazanma noktasına gelmem…
Bu konu kapandı…
Sırada evlat, Master çalışması, ay sonuna kadar vaktimiz var. Bugünden tezi yok gömüleceğim çalışmasına, kitaplara…
Hafta sonuna kadar gerekli düzeltme ve düzenlemeler, hafta sonu veririz kafa kafaya…
Kiiii…
Dikkat yazmıştım, yazamayız bizce doğru olan gerçekleri…
> Yazmalıyız okunmak istenileni <
Yani bilimsel çalışma, değerlendireme…
BILIMSEL VE TARAFSIZ…
Kim kaybetti ki biz bulalım?
Önder…
Bu riyaya da bir son verecek, vermeye çalışacak…
YETER…
Yeter artık bu çağda, bu okumuşluk düzeyinde…
Bu riya, bu iki yüzlülük YETER…
Bilgiye…
Doğru ve güvenilir olana erişimin bu kadar kolay olduğu bir zamanda…
Uyanmalı insan…
Uyandıracağım, sözüm söz…
Elimden geleni ardıma koymayacağım.
Bu dünyada TEK ispat etmem gereken kişi, bir şeyleri ispatlamam gereken…
BEN…
Onun dışındakiler … Kasımpaşa!
Bu yüzden üç gram…
Tüm bu uğraş evlatlar için varlığımı, ölmediğimi…
İspatlamak için değil mi, KIME?
KENDIME!
Ve evet…
Son zamanlarda sağlığımın da etkisiyle olabildiğince özgüvenimi yitirdim…
Ama dün…
İspatladım KENDIME, Önder sen hala varsın, 2,5 gramdan…
3 grama terfi ettim!
İnanın zor bir sınavdı, ZOR…
Kuram kadar pratikten de korktum, .378’lik…
Magnum…
.45’lik…
MAVZER K98…
Offf!
Ya ayakta zor duruyorum, ayakta!
Hep derim…
DUVARLAR YIKILMALI…
Önce kendi kafalarımızın içinde ördüğümüz duvarlar ile başlayalım…
KADINLARIMIZ…
Biz Arap değiliz!
Sahi…
Arap kelimesini Türkçeye çevirirsek ne anlama geliyor?
“Göçebe!”
Lütfen Türkiye’de olanlar zaten…
Yurtdışında yaşayanlar için…
>>> ! <<<
Millî Mücadelenin cesur ve kayıp kadınları…
Üsteğmen Kara Fatma.
Satın alıp okuyalım
>>> <<<
Cem tanıttı bu sabah…
Ve anlattı…
“Ithal etmeyelim KENDIMIZ ÜRETELIM”
Doğru, kendi ürettiğimizi tüketelim…
Milli ve yerli böyle olunur, milliyetçi…
>>> Kahverengi Kokarca Böceği <<<
Fındığımız(!)
Bak kardeşim, ALLAH…
Öyle bir >>> denge ki <<< Mevla’m, öyle bir denge yaratmış ki…
İthalat…
Başka ülkelerden ülkeye getirilen ürünler…
Kuşu, kurdu, börtü böceği…
VEEE…
Doğal “düşmanları” rakipleri…
Getireceklermiş bilmem ne arısını, ARI, ARI…
Ki mücadele etsin Kahverengi Kokarca Böceği ile…
Ya bu ari doğamızda KENDI canlılarımızla uyuşmazsa?
INAN…
Yeminle doğru, çok yaptı insan bu yanlışı…
Örnekler dolu…
Bademler, bu ADI HAYVANLAR…
Cahil köpekler…
Amannn, anlatsam, örneklesem sanki anlayacak…
Anlamak isteyeceksin beni!?