Al sana araba bitmiş, BANA geldi telefon…
Kokuyormuşum…
İnsanlıktan çıktım, koşturmaktan…
NORMAL, kokabilirim…
Bir gireyim duşa, gidip arabayı alayım…
Ya ben engeli, özürlü bir insanim ya…
Engeli…
Hepsi biliyorlar, HEPSI…
Nasılsa Önder yapar!

Bu kadar nankörlük olmaz ya bu kadar olmaz…
GÖRECEGIM…
Göreceğim Allah izin verirse, ben olmadığım zaman ne yapacaklarını göreceğim.

Bir lokma yemek, yok yalan olmasın…
Sabah bir yârim brötchen…
Saat 17:10…
Yemek yemeye fırsatım olmuyor. Bir kahve…
O ara yayınlarsam yayınlıyorum bir şeyler.

Hadi ben kaçtım…
Önce duş sonra araba

Manyakkk etiler beni manyakkk, her birisiyle ayrı ayrı uğraşıyorum. Ya bir avuç insan bu kadar sorunlu, arızalı olur mu?

Beynimden aşağı kaynar sular iniyor…
Kaynar kaynar…
Şeytan diyor al eline bir sopa, tüm kemikler kırılana…
Hilfe Polizei ya Hilfe Polizei…
DaDa…
Öldürecektim, yiyorlar birbirlerini!

HEPSI…
Her biri diğerinden beter…
Ya sabır…
Yaaa sabırrr…
OKULDA, Üniversitede öğrenmezsin böyle şeyleri…
AMAAA…
Önder öğretir!

Veliler…
Çocuk ikilemi, velilerin çocuk psikolojisi üzerindeki dehşet verici etkileri…
YINE…
Bir istisnadır, istisna…
Çok nadir görürsün, yaşarsın böylesini…
Gelin – Kaynana sorunsalında…
Hadi ben…
> sevgi özlemi, hasreti <
Demiş olayım, çocuğu bilmem AMA…
>>> psikolojik bir değerlendirmesini yapacağım bu istisnanın <<<
Okuyunca şaşıracaksın!

Delinin tekiydim, zırdeli…
Manyakkk etiler beni manyakkk!

Kimse…
Bir kardeşten öte bildiğim dışında, KIMSE…
Sormaz oldu bana…
Önder…
Sen nasılsın, ayakta duruyorsun ama nasıl duruyorsun…
Diye sormaz oldu…
Herkes kendi derdinde, HERKES…
Kendini görüyor, kendini biliyor…
Sorunlar Önderin masasında toplanıyor…
Önder…
Çözer nasılsa!

Ya beni kim çözecek…
Kim elimden tutup bir an için bana nefes aldıracak…
BIR AN…
İçin?

Sevgi, saygı VE güven! Demin ne yazdım? Allah belamı versin okumamıştım

Türkiye’ye niye yatırım yapsınlar?
21 Ağustos 2019

Sağlam paranız var, “Nereye yatırım yapsam” diye düşünüyorsunuz. Gidip de Nijerya, Togo veya Mozambik’e gönül rahatlığıyla güvenip milyar dolarlık yatırım yapar mısınız?
Yapın valla… Oralar, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye’den daha iyi sıralamaya sahipler. Hele Zambiya, Kırgızistan, Guatemala, Mali… Bizimle kıyaslanırsa hukukun kaleleri hepsi!
★★★
Her yıl “The World Justice Project” adı altında bir rapor hazırlanıyor. Bu öyle masa başında yazılan araştırma tarzında raporlardan değil…
Yaklaşık 120.000’den fazla insandan görüş alıyorlar. Az buz değil, 3.800’den fazla uzman çalışıp değerlendiriyor.
★★★
2019 yılında tam 126 ülke arasında Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, Türkiye kendine 109’uncu sırada yer bulabildi. Hemen kendimize haksızlık yapmayalım. Kamboçya, Afganistan’dan falan iyi çıktık. Şimdilik…
Tamam, bu araştırma dış mihrakların, Türkiye’yi kıskananların yeni bir oyunu… Eyvallah, ona şüphe yok da gel de bunu dünyaya anlat kolaysa!
★★★
Hâlâ iddianamesi bile hazırlanmamış binlerce kişi hapis yatarken yine de böylesi bir sonuç haksızlık… İşimiz gücümüz kalmamış gibi onlara belediyelere kayyum atamalarını mı anlatacaktık?
Çok beklersiniz! Belli ki sabrımızı test ediyorlar. Artık “milli ve yerli adalet endeksi” oluşturmanın ne kadar elzem olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Kahrol Batı!
Hele araştırmada “Hükümetin gücünün sınırlandırılması” diye bir klasman var. Sözde totaliter rejime kaç adım kaldığını sayar.
Araştırılan 126 ülke arasında Türkiye 123’üncü sırada… Belli ki Türk usulü başkanlık sistemi dünyanın gittiği yolun tam tersi! Rusya 112’inci sırada… İran bile daha fazla hak arayabileceğiniz ülkeler arasında 109’da… Bizden kötü Maduro’nun Venezuelası!
★★★
“Temel Haklar” klasmanında ülke 122’nci sırada… Bana dünyada 121 ülke saysana… Sayamazsın. Temel haklarını say desem, onu da sayamazsın. Maazallah terörist denir, içeri atılırsın! Haliyle, dünya Türkiye’nin hukukuna güvenmiyor. Peki, biz kendimize güveniyor muyuz? Hayır! Dünya literatüründe, “babana bile güvenme” sözü Türkçe’den başka bir dilde var mı?
★★★
Türkiye bilimsel olarak kişiler arası güvenin dünyada en düşük olduğu ülkeler arasında yüzde 24 güven oranıyla sondan ikinci…
Bunun Türkçe meali; hukuk ve adalet olmayınca milletin milleti, devletin milleti, milletin devleti dolandırmaya çalıştığı bir ülkede yaşadığımız imajı hepimizin kafasında…
Dünya bize güvenmiyor, biz bize güvenmiyoruz. Ülkede arkasına güvenen bir borazancıbaşı kaldı. Eh, artık o yapar bu ülkeye yatırımı!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/turkiyeye-niye-yatirim-yapsinlar-5291756/

Değer, değer…
Dürüstlük!

Yalana…
Kendini kandırmaya paydos!

Ve papaz, bir türlü karar veremedim papaz mı, başyazar mı?

Bak kardeşim…
Para birimin, yazdım geçenlerde…
>>> Para, psikolojik bir silahtır <<<
Para…
Bir kâğıt parçası veya madeni değil mi?
Kâğıt, ya kâğıt. Üzerinde bazı rakamlar yazıyor…
Madeni para, eskiden gümüşten veya altındı, bir değir vardı…
Artık bakır veya bilmem ne alışımı…
Değeri, neredeyse sıfır!

Peki…
Bu para neden değerli ya, neden değerli?
Niye insanlar bir örneğin 100 Euro’nun…
Bir 100 Doların, değerine inanıyor daaa…
Bir 100 Tayyip Lirasının hiçbir boka yaramadığını sanıyor?
Çünkü bu bir algı…
İnsan öncelikle kendine, sevdiklerine, değerlerine…
Değer vermeli bunu SOMUT veriler ile pekiştirmeli…
Sağlam temeller üzerine oturtmalı ki bir başkasında da bu algı uyansın…
Çaktın mı köfteyi, anladın mı demek istediğimi?




Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri Türkiye’nin adaleti!
Bilindiği gibi, 2 Eylül Pazartesi günü “2019-2020 Adli Yılı” törenle başlayacak.
Törenin Cumhurbaşkanı’nın sarayında yapılacak olması “Yüksek Yargı bir parti genel başkanının ayağına gitmez!” diyen baroları isyan ettirdi.
Türkiye’deki bütün büyük barolar “Yargı’nın siyasetin etkisine girdiği” gerekçesiyle açılış törenine katılmayacak.
★★★
“Yeni Adli Yıl” tartışmaları devam ederken, konunun en yetkin hukukçularından biri olan Anayasa Mahkemesi’nin önceki başkanlarından Yekta Güngör Özden:
“Adalet organlarından beklediğimiz, yargının bağımsızlığının gerçek olduğunu halkımıza inandırmak ve anlatmaktır” diyor ve görüşlerini şöyle özetliyor:
“Bir ülkenin en etkili güneşi adalet güneşidir.
Adaletin gerçekleştiği her yerde barış, esenlik, düzen, dayanışma, insanlık vardır.
Adaletin kuşkuyla karşılandığı ortamlarda, insanların kendilerini huzur içinde hissetmelerinin olanağı yoktur.
Türkiye’de her gün duyduğumuz aykırı işlemler, çelişkiler, kimi yandaşlık sayılacak tutumlar, adalete olan güveni giderek sarsmaktadır.
Bu da bir ülkede bir insanın ya da bir kesimin yapabileceği en büyük yıkımdır!
O yüzden ülkemizde ‘siyasi etkilerle‘ karar alınıp işlem yapıldığı, adalet sistemimizin siyasal iktidarın etkisinde kaldığı kuşkusu ve endişeleri giderek artıyor.
Bu, ülkemizi karanlığa sürükleyen nedenlerin başında gelen bir kötülüktür. Bu bakımdan adalete çok önem vermemiz gerekiyor.”
★★★
Önceki yıllarda Ankara Barosu’nda başkanlık yapan Yekta Güngör Özden, Adli Yıl’ın açılışının, aynı zamanda parti başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın sarayında yapılmasına karşı çıkan (başta öncü İzmir Barosu olmak üzere) tüm Baro Başkanlarını destekliyor ve yürekten kutluyor.

Büyük çelişki!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Memleketin bu ortamında erken seçim talebimiz olamaz” mealinde konuşması üzerine, eski Sağlık ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu “Bu milletin dört yıl daha azap çekmesini mi istiyorsunuz?” diye sormuştu.
Bu iktidar madem ülkeyi kötü duruma getirdi, o halde gitmeli, öyle değil mi?
Fakat hayır! Kılıçdaroğlu “AKP kalsın, kendi pisliğini kendi temizlesin!” diyor.
AKP, kendi bozduğu sistemi düzeltebilecek yetenekte olsa ülkeyi bu duruma getirir miydi?
Kılıçdaroğlu’nun kısa bir süre önce Artvin’in Şavşat İlçesi’nde yaptığı konuşma içine düştüğü çelişkiyi net olarak gösteriyor:
★★★
Kılıçdaroğlu, Şavşat’ta şöyle demişti:
“Türkiye kavgalardan bıktı! Ülke yanlış siyaset nedeniyle farklı yerlere sürüklendi.
İşsiz birisinin, cebinde para olmayan birisinin sokaklarda rahat gezemeyeceğini biliyorlar mı acaba?
Yeter artık ya! Vallahi de billahi de yeter!
Millet artık öyle bir noktaya geldi ki, iş yok, güç yok!
Daha dün Hopa’da bir kadın geldi, ‘3 kızım var, üçü de üniversiteyi bitirdi, işsiz‘ dedi.
Hangi, sıkıntılara girdiğini, boğazından kestiğini, onu hangi umutlarla okuttuğunu gayet iyi biliyorum.
Kim iş verecek? Onları düşünen kim? Bu iktidarın yoksulu düşündüğü yok!”
Kılıçdaroğlu bu sözlerinde çok haklı… Millet gerçekten eziyet çekiyor.
Fakat onun haksız olduğu şey “AKP 4 yıl daha iktidarda kalsın” görüşü… Yani millet 4 yıl daha eziyet çeksin, öyle mi?
Türkiye’nin düzlüğe çıkması için bu iktidarın bir an önce demokrasi içinde gitmesi lâzım!
GÜNÜN SÖZÜ
Doğduğum zaman niçin ağladığımı şimdi daha iyi anlıyorum!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/sipa-ve-esek-5291665/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Çok kullandığım bir kelime vardır, -P- ile başlar. Biliyorsunuz biz Türkler -P- kelimesini sevdiklerimiz içinde kullanırız, sevmediklerimiz içinde. Okudum… Yüreğim sevgi dolu -P- kelimesini içimden geçirerek ne kadar güzel yazmış dedim 😊

Kayyum
21 Ağustos 2019

Apo’nun Akp’ye oy isteyen mektubunu bütün Türkiye’ye servis eden Anadolu Ajansı “milli”dir… Hdp belediyeleri teröristtir.

Akp’ye oy isteyen Osman Öcalan’ı ekrana çıkaran Trt “milli”dir…
Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçime girmelerinde sakınca görülmeyen Hdp belediye başkanları seçimi kazanırlarsa teröristtir.

Diyarbakır’ın yüzde 55 oy alan belediye başkanının görevden alınması, onun yerine bir tek oy bile almamış Etimesgut kaymakamının kayyum olarak atanması, bilahare, kayyum’un Diyarbakır belediye başkan adayı yapılması “milli duruş”tur…
Kayyum’un seçimi açık ara kaybetmesi, Diyarbakır’ın yüzde 63’le seçilen yeni belediye başkanının makam odasında video çektirmesi, sosyal medya hesabından şakır şakır yayınlaması, böylece, kayyum’un mütevazı makam odasını varaklı şatafatlı mobilyalarla saray odasına çevirdiğinin ortaya çıkması, makam odasına mermerden özel banyo yaptırdığının anlaşılması… Beka sorunudur.

Makam odasına gelir gelmez, bismillah ilk iş, Atatürk’ün fotoğrafını indiren kayyum vali “milli”dir.
O makam odasına Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını asan Hdp’li belediye başkanı teröristtir!

Bizzat Akp genel başkan yardımcısı “Türk yoktur” dediğine göre, Ahmet Türk’ün yok sayılması tuhaf mıdır?

Akp’ye oy toplamak için elektriği-suyu bile olmayan köylere kamyon kamyon avanta buzdolabı-çamaşır makinesi dağıtan, siyasi literatüre “seçmene buzdolabı rüşveti” olarak giren, Yüksek Seçim Kurulu’nun yasağına rağmen avanta dağıtmaya devam eden, hakkında savcılık soruşturması açılan, 7 ay 15 gün hapis cezası alan, kamu görevinden men cezası alan vali “milli”dir.
Tee 1973 yılından beri altı defa milletvekili seçilerek TBMM’de bulunan, iki defa belediye başkanı seçilen, yarım asırdır demokratik yollarla siyaset yapan Ahmet Türk, teröristtir.

TC’yi kaldıran Akp valileri “milli”dir, Hdp belediyeleri teröristtir.

Açılım sürecinde bile bile Pkk’ya gözyuman, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyon taleplerine izin vermeyen Akp valileri “milli”dir, Hdp belediyeleri teröristtir.

Fetocuları vali yaptılar.
Akp gazetecisi köşesinde açık açık yazdı, “ne istediniz de vermedik” dedi, “2004’ten önce kaç valiniz vardı, 2004’ten bu yana kaç valiniz oldu?” diye feto’ya sitem etti.
Ama, sadece Hdp belediyeleri terör örgütüyle bağlantılıdır.

Pkk’yı tanık, TSK’yı sanık yapan, Pkk’nın sözde bayrağını suç olmaktan çıkaran, Şivan Perver’le düet yapan, üniformalı Pkk’lıları Habur’da davul zurnayla karşılatan, Pkk’yla masaya oturan, İmralı’yla Kandil’le pazarlık yapan, Kürdistan bayrağını başkent Ankara’nın göbeğine diktiren, şehit babasına hapis cezası verdirten, şehit anasını hapisle yargılatan Akp “milli”dir, Hdp belediyeleri teröristtir.

Beş yıl önce, Siyasi Partiler Kanunu’na özel madde ilave ederek eşbaşkanlık sistemini meşru hale getiren Akp “milli”dir…
Eşbaşkanlık sistemi Kandil’in talimatı olduğu için, eşbaşkanlık sistemini uygulayan Hdp’li belediyeler teröristtir.

“Kardeşim, madem terör örgütüyle bağlantısını tespit ettik, o halde neden Hdp’yi komple kapatmıyoruz?” diye soranlar teröristtir…
Çünkü, Hdp’nin kapatılması Akp’nin işine gelmez, Akp’nin işine gelirse terörist bile terörist değildir, bu yüzden sadece seçimi kazanan Hdp’liler teröristtir.

Akp’nin belediyelere kayyum atayan Trabzonlu içişleri bakanı “milli”dir, ama, Chp’nin İstanbul belediyesini kazanan başkanı Trabzonluysa, pontusludur.

Akp’ye karşı olan herkes gayrimillidir.
Suriyeliler kuvayi milliyedir.
Bu görüşe itiraz eden Türk vatandaşlarının yerine Suriyeliler kayyum olarak atanmalıdır.
—————————————————————————————
Not…Bu yazı, Yılmaz Özdil’in yerine kayyum olarak atanan valilik tarafından kaleme alınmıştır.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/kayyum-2-5291792/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

###
Ve yine…
Biliyorsunuz ne zamandan beri Necati Beyin yazılarını yayınlamıyorum sayfamdan…
Ancak…
Öyle şeyler yazmış ki, YAYINLAMAMAK mümkün değil!
###

İçime dokunuyor!
21 Ağustos 2019

Yıllık izin rüzgar hızıyla geçti, bitti. Döndüm, geldim. Sizi özlemişim. İzindeyken neler oldu diye gazeteleri taradım.
Örtü diz boyu!
Ormanları kim yaktı?
Söylenecek her söz söylenmiş. Ormanların kimin tarafından yakıldığı örtü altında kalmış.
Yakan yaktığıyla!
Yanan yandığıyla!
Bir varmış.
Bir yokmuş.
Kazdağları’nın başını vursunlar diye yabancı şirkete “siyanürle altın arama ve çıkarma ruhsatını” (yani iznini) kim verdi?
Aynı hikaye!
Bir varmış.
Bir yokmuş.
İzni veren susuyor!
“Niçin susuyorsun?” diye soran olmamış. Ben sorayım: Sayın Devlet Büyüğü; “Kazdağları’ndaki kıyıma göz göre göre izin verdiniz, niçin?”
★★★
Unutmuş olamazsınız.
Hatırlayın.
Yasa vardı:
Bütün Hazine arazilerinin özel kişi ya da şirketlere tahsis edilmesi Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.
Yasa vardı.
Bütün orman arazilerinin özel kişi ya da şirketlere tahsisi Orman Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.
Yasa vardı.
Ülke toprakları altındaki tüm madenlerin arama ve işletme ruhsatlarının özel kişi ya da şirketlere tahsis edilmesi Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne verilmişti.
Ondan alındı.
Başbakan’a bağlandı.
★★★
Sayın Devlet Büyüğü, o Başbakan sizdiniz ve sonra da Cumhurbaşkanı seçildiniz. Başbakanlığınız döneminde Kazdağları Kirazlı Köyü’nde bugün her görenin yüreğini parçalayan 195 bin ağacın kesilmesi, dağın o bölgesindeki görüntüsünün yolunmuş kaza dönüşmesini seyrettiniz.
Türkiye ayağa kalktı.
Siz susmaktasınız.
Niçin?
Sayın Devlet Büyüğü!
Bir sorum daha var.
Kazdağları’nda 1744 hektar alandaki tüm ağaçları kesecek rahatlıkta arama ruhsatı verilen Kanadalı şirketin, “ithal edip getireceği tonlarca siyanür gümrük vergisinden de bağışık (muaf) mı olacak?” Aslında Çanakkale, 2. teşvik uygulama bölgesi içindeydi ancak Kanada şirketi daha fazla teşvik alabilsin diye 5. bölgeye tanınan süper teşviklerle donatıldı mı?
Hem arama ruhsatı.
Hem işletme ruhsatı.
Hem de teşvik verildi.
Teşvik de verildiyse Kanadalı şirketin ithal siyanürüne vergi yok demektir. Türk halkının benzinine, doğal gazına, ekmeğine ve peynirine yüksek vergi var. Kanadalının, Türkiye toprağında altın çıkarmak için getirdiği siyanürüne vergi sıfır. Kanadalı teşvikli siyanürle Kazdağları’nı siyanürleyerek çıkartacağı her 100 dolarlık altının sadece 4 dolarını Türkiye’ye verecekmiş.
Bir varmış.
Bir yokmuş.
★★★
Ben izne çıktığımda şairimiz Can Yücel’in, hayata pencerelerini kapatmasının 20 yılı dolmuştu. Can Yücel, “Bana Bir Varmış de! Bir Varmış Bir Yokmuş… deme! İçime dokunuyor” diye yazıp ayrılmıştı aramızdan.
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Seçimle gelen polisle gider!
Milli irade yok sayıldı. Korku, endişe, huzursuzluk yaratan bir tablo doğdu. Seçimle gelen, polisle gider oldu. Diyarbakır, Van, Mardin Belediyesi’ne yüzde 55 ila 60 oranında yüksek oy desteği ile seçilen 3 başkan, “belediye yönetimine terör bulaştırmış” insanlarsa bunun kararını, somut delilere dayanarak, önce yargı vermeliydi. Kimse terör örgütünü savunamaz, belediye kaynaklarının Kandil’e aktarılmasını da onaylamaz ama iddialar, suçlamalar niçin yargı kararı ile desteklenmedi? Şu tabloya bakın: Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, 3 yıl önce 2016’da “terör dosyası kabarık” iddiasıyla görevden alınmıştı. Ahmet Türk’ün yeniden aday olmasına YSK hiçbir engel bulamadı, demek ki 3 yılda iddialar bir yargı kararına dönüşmedi. Nereye gidiyoruz?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/icime-dokunuyor-5291686/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

x

Psikoterapi

Extrovertiert, Introvertiert
Benim bir özelliğim…
Hayatiydi, hayati…
Var olma ile yok olma arasındaki ince çizgi…
YOK OLMAK…
HAYATI…
Meslegim…
Mecburdum karşımdakini anlamaya, MECBUR!

Ye kürküm ye dünyası, ambalaj üzerine

Adreslerin, semtlerin…
Giyim kuşamın, cümlelerin ve kelimelerin önemini anlatmakla bitiremem…
Hayatımda…
Aksesuarların!

Sonnenberg…
Anlatmışımdır bir, iki…
Wiesbaden’in en nezih semtlerinden biri…
Yolda…
Anlatmış, uyarmış ve tavsiyelerde bulunmuşumdur kendisine…
Dinler mi beni, bilmem…
Umut dünyası…
Rabbim cümlemiz ve tabii bizimde, sevdiklerim hakkında hayırlı…
Yazılar yazmış olması dileği ile!

Adrese bakacak olursan, semte…
Bir numara…
AMA…
Ambalaj kardeşim, dış görünüm…
Vermez sana bir fikir kalite, içindeki hakkında!