Belki soruyorsunuz kendinize; ya bu çeyrek neden hep ecnebi belgeseller yayınlıyor diye

Elbette var bir nedeni…
Örneğin bir Banu Avar Hanımefendinin sunduğu program kalitesinde…
VURGU kalitede…
Olmadığı için, muhtemelen bilinçli olarak böyle insanlar, yayınlar öne çıkarılmıyor!

A Haber…
Malumunuz, bakınız ne yayınlamışlar:

izle

İzlemenizi…
Tavsiye ederim.

İlgililere, dedim ya kalite. DIKKATLI olmak kaydı ile:

https://www.youtube.com/channel/UCh-Ky39GOK8rm1CPghMMjRQ

https://www.trtbelgesel.com.tr/

https://www.youtube.com/results?search_query=belgesel+d%C3%BCnyasi

http://www.mehmetalibirand.com.tr/tr/belgeseller

https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/meraklilarinin-izlemeye-doyamayacagi-belgeseller

https://www.cnnturk.com/tv-cnn-turk/belgeseller

https://www.youtube.com/user/TumBelgeseller

https://www.natgeotv.com/tr/belgeseller

Zeynep, Zeynep ya su ya hava ya karayolu

Zeynep…
Bilmez misin?
Canlıları, bak dikkat et demedim insanları…
Canlıları…
Oldum olası ayırmıştır doğal engeller, çizmiştir sınırı…
Anlatmışımdır galiba Sansibar adalarıydı…
Madagaskar da olabilir, geçmiş zaman, kafa duman…
İki maymun cinsi, özü ayni…
Arada nehir…
İki farklı fiziki, sosyal gelişme…
Oldum olası…
Hızlı olan kazanmış, yavaş olan kaybetmiştir, ulaşım önemlidir…
Bu eskiden de ÖNEMLIYDI, hala öyle gelecekte de öneminden bir şey kaybedeceğini sanmam.

Siyaseten…
Askeriye açısından ikmal yolları, ya kızım sen ne diyorsun, hangi dünyada yaşıyorsun sen?

M-4 karayolu yeni “33. Paralel” mi?

Yakın tarihimizdeki “33. Paralelin” anlamı aşikar;
Körfez Savaşı’nın ardından Irak’ta 33. paralelin kuzeyinde kurulan uçuşa yasak bölge, Iraklı Kürtlerin kendi “devletçiklerini” kurmalarını sağladı. Türkiye’ye ise PKK terörüyle birlikte kan, gözyaşı ve çokca şehide maloldu.
Şimdi Suriye’de benzer bir tarih yazılmakta. Bu kez ortada “33. paralel” yok, ama M-4 karayolu var.
Suriye’nin M-4 isimli karayolu Türkiye sınırına paralel biçimde boydan boya uzanıyor. Türkiye’nin Suriye politikası, Fırat’ın doğusunda da, batısında da hep M-4 karayoluyla bağlantılanıyor.
Fırat’ın batısında Rus-İran-Türk anlaşması ile M-4 karayolu, Esad güçleri ile muhalif cihatçı gruplar arasında bir nevi sınır gibi çizilmişti. Soçi anlaşması ile Türkiye’ye de, bu sınırın üstünde kalan, aralarında El Nusra ve el Kaide gibi terör örgütlerinin de bulunduğu muhalif grupları “zapt-u rapt altına alması” görevi verilmişti.
Peki ya M-4’ün güneyi?
ABD ile Türkiye arasında Fırat’ın doğusuna ilişkin varılan uzlaşma, iki ülke askerlerinin birlikte, Suriye’nin Fırat’ın doğusunda kalan kuzey bölgelerinde devriye gezmelerini öngörüyor. Ortak devriye bölgesinin sınırları henüz net değil. AKP yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında, Türkiye açısından bu sınırın da M-4 karayolu olduğu izlenimi ortaya çıkıyor. Nitekim yandaş basın da koridorun sınır çizgisini “M-4 karayolu” olarak çiziyor.
Ancak şeytan ayrıntılarda gizli;
Mesela sınır çizgisinden M-4 karayoluna kadar olan bölgedeki yerleşim yerleri ne olacak? Bu önemli bir soru; çünkü PYD-YPG’nin kontrol ettiği Kamışlı, Kobani gibi yerleşim bölgeleri bu hat içinde yer alıyor. Mehmetçiğin bu kentlere -Amerikan askerleriyle birlikte bile olsa- girmesine izin verilecek mi? Yoksa ortak devriye, daha önce Membiç’te olduğu gibi -sahi Membiç’te kandılmamış mıydık?- kırsal kesimde mi kalacak?
ZIMNİ TANIMA ANLAMINA GELİR Mİ?
Türkiye-ABD anlaşmasının akla getirdiği bir başka soru da, Irak’taki “33.paralel” çizgisiyle bağlantılı;
PYD-YPG’nin Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği bölge, M-4 karayolunun güneyinde de epey geniş bir alanı kapsıyor.
Acaba Türkiye, ABD ile birlikte bu “barış koridorunu” oluşturarak, çizdiği sınırın altında bir “devletçik oluşumunu” zımnen kabul etmiş mi oluyor? -Unutmayın; Körfez Savaşı sonrasında Irak’taki 33. Paralel uzlaşması da Amerikalılar’ın öncülüğünde yapılmıştı-.
Geçmiş hataların gölgesi…
AKP hükümetlerinin bu bölgeye ilişkin izlediği politikalarda başka kafa karıştıran unsurlar da var;
Mesela; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Ankara’da yapılan Büyükelçiler Konferansı’nda şu kritik cümleyi söyledi:
“Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye rahat edemez…”
Ancak Erdoğan’ın bahsettiği bu “yapının” kurulma sürecinde yaşananlar da malum;
Bir 29 Ekim günü, PYD-YPG’yi kurtarmak için Iraklı peşmerge güçlerinin Türkiye sınırından geçirilmesi -ve yol boyunca ağırlanması- da;
PYD’nin eş başkanı Salih Müslim’in Ankara’da ağırlanıp, üst düzeyde kabul görmesi de hala hafızalarda.
AKP hükümetinin yaptığı yanlışlar, şimdilerde Türkiye’nin önüne, tıpkı Sayın Cumhurbakanı’nın ifade ettiği gibi “çifte standart” olarak geliyor. Bundan sadece birkaç yıl önce Ankara’da ağırlanan PYD’nin “terör örgütü” olduğu mesajı da, işte bu yüzden uluslararası camiada alıcı bulmuyor.
“Barış koridoru” adı altında, yandaşların coşkulu tezahürat ve alkışları ile oluşmakta olan yeni coğrafi yapıyı bir de bu açıdan düşünün;
M-4 karayolunun kuzeyinde kalan bölgede;
Fırat’ın batısında aralarında teröristlerin de olduğu cihatçı grupların kontrolündeki alan;
Fırat’ın doğusunda, Mehmetçiğin gözetiminde, Esad’dan Türkiye’ye kaçan Suriyelilerin yerleştirildiği bölge, altında da PYD-YPG kontrolünde yeni bir “yapı”.
Gerçekten bunu istiyor muyuz?
Bayramınız kutlu olsun…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/m-4-karayolu-yeni-33-paralel-mi-5278561/

###
Farkındaysanız günlerden beri ekonomiye değinmiyorum…
NEDEN?
BEZDIM anlatmaktan!
###

Kime karşı şahlandı?
12 Ağustos 2019

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın; “Türkiye yeni bir şahlanış dönemine geçti” bayram mesajı halk arasında coşkuyla karşılandı. Kime karşı şahlandığı ayrı… Hiç karıştırmayın orasını!
“Belki son bir yılda ekonomik anlamda ve sonrasında yaşadığımız döneme baktığımızda hepsinin geride bıraktığımızı görüyoruz” demecini de verdi.
Kim kim gördüklerini söylemedi. Acaba şahit yazarlar diye mi çekindi? Bırakın sorunları anlamayı, en ufak bir fikri dahi olmadığı gösterdi.

Oysa yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı… Maalesef en kötüsü geride kalmadı! Keşke döviz fiyatını baskılayıp düşürünce, keşke faizleri indirince yılların hataları bir anda düzelse… Fazla kolay olmadı mı?
Türkiye kalıcı fakirleşmeye adım attı. Bilindik yöntemlerle, para politikasıyla çözmek mümkün görünmüyor. Başkanlık sistemi ile uçuyorduk, kaçıyorduk. Bir yıldan fazla süre geçti, kendimizi sürünüyor bulduk!
★★★
Sadece ekonomi iyiye gidiyor, toparlanıyor, işler açılıyor dedirtmek için maliyetinin altında kredi vermek milletin parasını inşaat sektörüne peşkeş çekmektir. Net!
Kamu bankalarının konut kredi faizlerini 0.99 indirmesiyle beraber mutlak zarar edecekleri oranlara çektiler. Kağıt üzerinde elde ettikleri kârları yiyecekler. Görev zararı olarak addedecekler. Kim verdi bu görevi? Orası belli!
★★★
Millet cayır cayır harcamaları keserken devlet paraları nereye aktardı da bütçe açığı patladı? Kemeri vatandaş sıktı.
Ya devleti yönetenler… Harcamalarını hiç kısmayacak mı? Sorulacak şey mi bu şimdi? Devlet-i Aliyye niye sıkıntıya girsin ki? Hiç itibardan tasarruf edilir mi?
★★★
Nitekim özel sektör küçülüyor, ekonomiden büyük oranda çekilmesi gereken kamu sektörü ise halen genişliyor…
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre yurtiçindeki ve yurtdışındaki şirketlere ortak olabilir kararı yayımlandı. En baba komünist ülkeler bile bunu kıskanırdı! Kâr eden şirket ortak ister mi? Zarar edeni kurtaracak yine milletin vergileri!
★★★
Ekonomi düzelsin mi istiyorsun? Öncesinde gerçek adaleti ve şeffaflığı vitrine koyarsın. Hukukun üstünlüğünü sağlarsın. Başka türlü de ekonomiyi toparlayamazsın.
Tek çözümü bu! Yoksa bu aşkın da sonu, ne yazık ki hicran, gözyaşı dolu… Beraber ıslandık yağan yağmurda derken beraber sele kapıldık. Onlar kuru kaldı hep biz ıslandık!
★★★
Şansa yaşıyoruz valla… Bayram olmasa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklama yapmasa bir şahlanış dönemine daha girdiğimizden haberimiz olmayacaktı. Zamanın aktığını, hepsini geride bıraktığımızı bilemeyecektik. Söyledi, öğrendik.
Geride bırakmak iyi de kim bilir neler var önümüzde? Düşünün, bu şahlanmış hali! Belli ki yine her gün coşan, şahlanan ekonomimizin sesi, müjdelerin habercisi yandaş haber kanalını açık unutmuşlar! Çıkıp oradan aldıkları gazla demeç veriyorlar!
Yine mi ‘Vizesiz Avrupa‘?

Geleneksel “Avrupa Birliği vize serbestisi haberleri” şenliği başladı.
Avrupa Birliği’nden vize muafiyeti için gerekli 72 kriterden 66’sını yerine getiren Türkiye, Meclis’in 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte yeni bir atağa geçecek. Bakalım bu sefer bunu kim yiyecek?
Dört yıl önce de, Türk vatandaşlarının, en geç 2016 Haziran sonunda Avrupa Birliği’ne, Schengen bölgesine vizesiz seyahat edecekleri haberleri manşetleri süslüyordu. İnananı oldu, güveneni oldu… Seyahat planı yapan saflar tanıyorum!
Yalandı tabii… Olmadı… Avrupa suçlandı… Zaten olmayacaktı! İşin tuhafı, bugün AKP’ye sorsan, hâlâ görüşüldüğünü iddia edip üç vakte kadar bu iş olacak diyorlar.
Eski Sovyet Cumhuriyeti ülkelerinin çoğu Avrupa’da vizesiz dolaşım hakkını elde etti. Her ne kadar Rusya’nın arka bahçesi sayılabilecek ülkeleri kendi safına çekme çabası olsa da Türkiye’yi hiç umursamamaları hazin değil mi?
★★★
Nüfusa da bakmıyorlar. Öyle olsa 50 milyonluk Ukrayna’ya vizesiz dolaşım vermezlerdi.
Avrupa Birliği, Hristiyan kulübü tekerlemesini de ciddiye almayın. Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşları bile 2015 yılından beri vizesiz olarak Avrupa’da serbest dolaşım hakkına sahipler! Adamlar gizliden din mi değiştirdiler?
Yahu Avrupa’dan ambargo yiyoruz, haber olarak bile verilmiyor. “Avrupa’ya vizesiz seyahat başlıyor” diye hayal haber yapılıyor. Hiç de yüzleri kızarmıyor?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/kime-karsi-sahlandi-5278531/

İki günüdür cebi unutuyorum evde…
Yok yanımda…
Yarına İmamın oğlu gerçekleri, fotoğraflı…
ANLAYANA!

Bilgi kadar, bildiğin… Sorduğun sorular ve aramaya soyunduğun cevaplarda

En iyi ihtimal ile ölümü peşinden getirir…
En kötü ihtimal ile sevdiklerinden olursun…
AMA…
Öyle veya böyle başına çok büyük işler, belalar açabilirsin!

Ağrılar…
Müthiş, berbatım berbat. Uyuşturucu, uyuşturucu ya uyuşturucu…
Bana mısın demiyor. Sırtım…
Sol taraf, akciğerlerin ucu…
Hani O neyse, onun olduğu bölge…
İnanılmaz sancılar, şiddeti gelip gidici…Geçici demiyorum, en azından çok rahatsızlık verici bir sızı…
Bir daha aya gitmem lazım kontrole, üç ay dolmak üzere.

Oturamıyorum oturduğum yerde…
Yatamıyorum…
Kafayı oynatmak üzereyim.

Stratejik derinlik

Milleti sikmeyin, sikmeyin yeter…
İnsanların aklıyla, zekâsıyla alay etmeyen YETER!

Her şey bitti, tüm sorunlar çözüldü…
Amerika ile güvenlik bölgesinin derinliği tartışması mesele oldu…
ULAN…
Sınırlar kevgire dönmüşken, isteyen istediği yere giderken…
Sen…
Derinliği on, on beş, otuz, kırk, YÜZ kilometreye varan bir güvenlik bölgesi oluştursan…
Kaç yazar ulan kaç yazar?

Bak Suriyelilere…
Tatil yapmaya gidiyorlar ülkelerine…
Sonra geri dönecekler yine!

Ya siktirin gidin be, YETER…
Milleti sikmeyin, sikmeyin yeter…
İnsanların aklıyla, zekâsıyla alay etmeyen YETER!

“Bizler bir değerler birliğiyiz”

Buna benzer sözler sarf etmiştir bir zamanlar Sayın Merkel.

Evet…
Batı dünyası yeri gelir bir ORTAK değerler…
Zaman olur bir inanç BIRLIGIDIR. Dini duygular, görüşler, anlayışlar doğrultusunda…
Kimi zaman, bizlerde olduğu gibi farklılıklar arz etse bile…
Yani Ortodoks, Katolik ve veya Protestan oldukları halde…
Yeri gelir BIR OLURLAR(!)

Peygamber Efendimizin vefatından sonra. BIZLERIN…
ILK altı yüz yıl birlik ve beraberliğimizi, inanç temelinde koruyabildiğimiz gibi. Tarihe…
Müslümanlığın altın çağı diye geçmiştir bu dönem…
Bilim, ilim, tıp…
SANAT…
Doruk noktasına erişmiş, insanlar…
Toplumlar, Müslüman âlemi refah içinde yaşıyordu O dönem.

Ümmeti bölmeyelim diyor PEZEVENK…
Kahpe doğan, kahpenin evladı hangi ümmetten bahis ediyor bilemeyiz…
Hep derim, Önderin sözüdür…
Siyaset pistir, vatan ve millet için yapılmayan, bu uğur gözetilmeyerek uygulanan siyaset pistir…
Kişisel çıkarlar…
Toplumsal faydaların önüne geçer.

Evet, doğru tahmin ettiniz…
Ejderin oğullarının devamı niteliğindedir bu yazım…
İstihbarat örgütlerinin, kimi özel birimlerin…
Dilin döndüğü, kendi VE sevdiklerimin güvenliğini tehdit etmeyecek derecede…
Anlatabildiğim kadarıyla…
Siyaset dünyasının, bu gibi oluşumların dünyasını gözler önüne serip…
Kimi sonuçlara varmanızı umuyorum bu yazı dizim ile…
Pek bilinmeyen perde arkası bilgileri ile KIMI DURUMLARI daha iyi değerlendirebileceğiniz görüşündeyim.

Öyle bir dünyada yaşıyorum ki…
“Benim hayatim”
Bazen düşünüyorum ya acaba hayal mi gördüklerim, bildiklerim yoksa gerçek mi…
Yaşadım, gördüm…
Düşündüm mü tüm bunları?

Pis bir dünya, PIS…
Veee evet heyecan dolu, KORKU…
Mantık dizini…
Mantıksızlığın, bilgisizliğin TA KENDISI…
Dedim ya, bambaşka bir konu ile meşguldüm, çok düşündüm, YEMINLE…
Bir ara aklıma gelmedi değil, gündelik hayatimin dalgalanmaları…
Unuttum gitti…
“Bir, iki gün” oluyor, bariz bir şekilde çıktı yine karşıma ve kafaya DANK etti…
NEDENI…
Neden eden ben…
Beni meşgul eden sorulardan biriydi, bu ADI PEZEVENKLER…
Ama öyle ama böyle bir süreliğine beraber yürüdüler bu yolları VE EMINIM kimi temel ilkeler doğrultusunda hala birlikteler. Çünkü hedefleri ortak…
Uygulamalar farklı…
Bu herifler birbirine girdi, iyi…
Kukla…
Vitrinde olan, ya bakıyorum söylem ve eylemlerine…
Çoğu zaman uymuyor birbirine…
Bunun bir nedeni olmalı, neden neydi…
Soru buydu!

Psikologların gündelik ekmeğidir, iyi bilirler bunu VE bilimsel olarak da açıklamaya çalışırlar…
YALAN…
Neden yalan insanların gündelik hayatında ÖNEMLIDIR?
Yaşamsaldır ya yaşamsal öneme sahip bir yer alır yalan hayatımızda…
VE YINEEE…
Madem yalan söylemek ihtiyacı VE gereği duyuyoruz…
O halde…
Nasıl inandırıcı olabiliriz?
Konun bamteli…
Zurnanın ZART dediği yer(!)

Hep derim, çünkü biliyorum…
BI-LI-YOR-UM…
Kimi bilgi ölümcül olabilir…
Siyaseten ölüm demek, inandırıcılığını yitirmek demek!

Anlamazsanız…
Bir sorunun NEDENLERINI anlamazsanız…
O soruna…
Çözüm bulamasınız, imkânsız!

Bulsanız bile bu MUTLAKA tesadüf eseri olur…
Ve kalıcı bir çözüm değildir…
Olamaz, bu yüzden sorunu ve nedenlerini ille anlamanız gerekir!

Nedenler kadar çözümlerde bireyseldir, kitlesel…
Genelleme…
TORBA…
Çözümler çözüm değildir!

Winston Churchill…
20. Yüzyıl BELIRGIN ve ETKEN şahsiyetlerindendir…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk karşısında yengiye uğrayan biri…
Bir İngiliz…
Bir Türk tarafından hem masa başında hem er meydanında yenilmiştir…
UNUTULMADI bu yenilgi…
Hazım edilmedi Konstantinopolis’in…
İstanbul’a dönüşmesi!

Renkli bir kişiliktir Churchill…
Siyaseten dönme dolap gibi, inceleseniz siyaset hayatını…
Birçok kez değiştirmiştir yerini, siyasetçi…
AMA…
Aynı zamanda bir devlet adamı!

Çünkü…
Siyaseti, vatan ve millet için yaptı!!!

Düşman bil, dost bil…
İyi bil, kötü bil AMA yiğit olana yiğitliğin hakkını ver…
Yani gerçekçi ol…
YETER.

DIKKAT…
Geçmiş zaman, hatırlamıyorum tam…
Ya milletvekili ya herhangi yüksek tabakadan gelen bir kadın…
Churchill’e…
“Karınız olsam kahvenizi zehirlerdim” demiştir…
Churchill…
Kısa bir duraksamadan sonra kadına şu cevabı vermiştir:

“Bende SIZIN KOCANIZ olsam o kahveyi içerdim!”

Ne kadar zekice ne kadar ağır sözler bir kadına…
Diplomatik dil…
Nazik olmakla birlikte, sözlerin derinliğinde…
Söylenen veya kullanılan…
Veya KULLANILMAYAN…
Kelimeler ile kafa, göz yarma!

Kelimeler ve anlamları, cümle kuruluş şekilleri…
Derinliği…
Veya yüzeyselliği. Adalet…
Hukuk…
Kanunlar!

Anlamalı, anlayabilmeli insanlar…
Ve…
Kimi gizliden gizliye, öyle gizli ki…
Birçok devlet kurum ve kuruluşları bilmezler varlıklarını…
Bu oluşumlar…
Operasyonlar o kadar gizlidir ki yaptıkları…
Çünkü…
Ne ulusal nede uluslararası hak, hukuk tanırlar!

Devletlerin bekası mı demeli…
YOKSA…
Hükümette bulunanların güvenliği gereği mi bilemezsin, bilemeyiz…
Bu gizli örgütlenmelerin, DERIN DEVLETIN varlığı…
Gerekliliği…
Bilemeyiz ki!?

Ben size Amerika’yı anlatayım…
Sizler…
İsterseniz bunu Tayyipistana uyarlayın, belki anlarsınız çelişkileri…
Tutarsızlıkları…
Eylem ve söylemler arasındaki bariz farklılıkları!

Amaaa…
ÖNCE bu temel ilkeyi anlamanız şart…
Dünyanın en akılı, en bilgili en vizyoner siyasetçisi ol…
OLMA…
Fark etmez neticede sadece bir insansın ve insan olarak…
Bilinçaltına hüküm edemezsin!
NOKTA

Vücut dili…
Kelimeler, duraksamalar cümleleri kurarken…
Ve veya söylemlerinde çelişkiler…
Ele verir seni…
Ve bu konuda eğitilmiş insan…
Görür, sezinler perde arkasında VAR…
Yatar, faklı gerçekler!

09:45 / 08:45

Dolar 5,52
Euro 6,18
Çeyrek altın 434,77
Borsa 99405

Öldürmek için, yok etmek için eğitilirler…
Bilirler…
Tek çaredir, başarılı olmak ZORUNDALAR!

Çünkü başarısızlık demek onlar için ya ölüm demek veya yıllar süren işkence.

Bir ailenin mensubusun değil mi?
Belki bir aşiretin…
Veya bir ülkenin vatandaşı, BILIRSIN…
Birileri var arkanda…
Onların YOK!

Hakka, hukuka bağlı değillerdir…
Kanunlar dahilinde, kurallar…
Ulusal veya uluslararası kanunlar, kurallar onlar için yok hükmündedir…
Bir tek…
Onurları vardır, inandıkları dava…
Veya inandırıldıkları “gerçekler”
Korkuyu bilmezler demiyorum, diyemem, biliyorum…
Korkuyorlar AMA bastırılmış duygular…
Söylemek isterler, gurur duyarlar yaptıkları ile…
Başarılarıyla…
AMA kimseye, hiç kimseye anlatamazlar. Kendim için Araf’ta kelimesini kullanırım, öyleyim…
Onlarda Araf’ta, iki sandalye arası sıkışmışlardır onlar.

Nizam…
Örnegin düzenli ordu birlikleri, nizam-i…
Sivil oluşumlar…
Resmi, gayri resmi İmamın Orduları gibi…
P2…
Sarar Avrupa’yı, dünyayı. Gladio ismi ile de bilinir bu oluşum.

İyi eğitilmişlerdir, yok salt silah üzeri değil…
En az iki dil bilen kültürlü insanlar…
Bu özel, bilinen silahlı birliklerden en tanınmışı şüphesiz Navy Seals’dir…
AFRIKA…
Önelimdir, çok önemli. Bakma ekonomik durumlarına…
Ne demişti Napolyon bir zamanlar?

“Coğrafya, toplumların, devletlerin kaderini belirler”

Ah Türkiye, ah Türkiye’m…
Üç tarafı denizle çevrili ülkem, ne ettiler sana…
Kalmadı…
TEK Türk limanı!

Ve bilinir örneğin Amerika’nın değişik ülkelerde, değişik coğrafyalarda “gizli” hapishaneleri…
> Her zaman <
Sözde özgür dünyanın hükümetlerince bilinen ve izin verilen…
>>> işkence merkezleri <<<
Bilinir, tabii var birde onlar kadar gaddar, onlar kadar suçlu kimi…
IZINLI, işbirlikçi diktatörlükler ki saltanatlılar…
Halk…
Bunların yönetimi altında inim inim inler.

Bir avuçturlar, bir avuç…
Dünya çapında bir avuç. Büyük…
Yok lafta değil gerçekten ekonomisi büyük, askeriyesi büyük devletlerin birimleridir bunlar…
Özel timleri…
Çok yüksektir hareket kabiliyetleri. Bunlardan biri…
Delta Force, pek bilinmez, duyulmaz ismi…
Bir Amerikan özel timi.

CAG…
Combat Application Group, yeni ismi Delta Force…
RESMEN…
Mevcudiyeti inkâr edilen.

Adam kaçırma başlıca görevleri arasında…
Pekiii…
Kimi örgütler bu kadar gizlide nereden biliyoruz varlıklarını?
İsmi sorma, Afrika…
Hani hep anlattım ya İstanbul, casusların merkezi…
Ağırlık kaydı Afrika’ya, hem DENIZ petrol yolları açısından…
HEM…
Afrika’nın Ortadoğu’ya, dolayısıyla kimi terör odaklarına yakınlığı açısından…
İstihbarat çalışmaları, terörle gizliden açıktan mücadele kaydı bu coğrafyaya…
Çok önemli bir terör örgütü mensubu, yol ortasında kaçırıldı…
Herkesin gözü önünde, bilinmesi gereken…
İster terör örgütü olsun ister özel bir tim…
Açıklama yapar, üstlenir yaptığını. Gık yok gık…
Gazetecilerin çok ama çok yoğun ve uzun süreli baskısı üstüne Washington kabullenmek ZORUNDA kaldı…
Bu örgütün varlığını.

DIKKAT…
Yine dikkat buyurunuz lütfen, hatırlayınız sözlerimi…
Tövbeler, tövbesi…
Batı siyasetçisi Allahtan korkar gibi korkar kendi kamuoyundan…
Dünya kamuoyundan!

Bilmem…
ÖZGÜR, bağımsız…
Basının bir demokraside ne kadar önemli bir kurum olduğunu…
Kayıtsız kalmayan, hesap soran bir halkın ÖNEMINI verdiğim örnekten anladınız mı?

Hükümetler sizlerin temsilcisidir…
Sizlerin HER ZAMAN hesap sormaya hakkınız var, var kardeşim…
Hesap sormayan, kayıtsız kalan sizlersiniz!

HER TOPLUMDA, HER DEVLETTE…
Vardır hükümet yanlısı ve hükümet karşıtı görüşler, basın – yayın kuruluşları, organları…
Normaldir, doğaldır böyle bir durum…
Ancak ileri demokrasilerde ve veya diktatörlük benzeri yerlerde…
Görüşler “birdir!”

Merak ettim, kafama takıldı…
El Kaide mensubu…
Al-Libi’ymiş ismi!

Ama en önemlisi, olsa bile böyle timler, varlıkları inkâr edilenler…
Ya arkadaş…
Bu herifler bilgiyi nerelerden edinirler?

Delta Force “bitli piyade” karacı, Navy Seals bahriyeli birimi…
Askerdirler…
Ama üniformalı değiller. Senin benim gibi insanlar…
“Ananı kovalar!”

DIKKAT…
Beyrut örneğin…
Afrika zaten, Libya…
Venezuella!!!

Delta Force sorumluluğunda.

DIKKAT bir DIKKAT daha…
Düşünmenizi istiyorum bu soruyu…
Ülkemizde bitmek bilmeyen terör sorunu, PKK ve varlığı…
Ülkemizin kahraman Mehmetçiği…
Şüphesiz var özel birlikleri. Ama iyi ama kötü donatılmış…
>>> deneyimli <<<

Amerika Birleşik Devletleri, bir teknoloji devi…
Para gani…
Bir Israil, KESIN teknolojik ileri bir devlet…
Özel timleri meşhur, hele MOSSAD’ı…
İki devletin her türlü imkânları ile…
SORUYORUM…
Bu iki ülke ve özel birimleri nasıl olur “bitiremez” götü boklu “bir iki” zibidiyi…
Ve yine…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti nasıl olurda bitiremez bir PKK’yi?

Var aklımda kimi düşüncelerim…
Merak ederim, dilerim sizlerin bu iki soruyu düşünmenizi!

14:04 / 13:04

Dolar 5,57
Euro 6,23
Çeyrek altın 441, 75
Borsa 99405

Çok yoruldum, kısmetse yarına devam…
Özür dilerim

Devam edecek…