Çiş meselesi, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla

>>>Şimdi evlat ile konuştum<<<
Çişi yazacaktım, kısmet başka zamanaymış. Yok, sapıttı mi bu çeyrek demeyin…
Okuyunca şaşıracağınıza eminim, en azından birçoğunuz şaşıracaktı…
ALMANYADA NELER OLUYOR?
Bugün Hamburg havalimanı, „hemen öncesi“ Frankfurt…
Daha birkaç gün oldu olmadı kadın polis trende adam vurdu…
Bugün polis Berlin’de…
Dedim, uyardım evladı…
Geceleri çok dikkatli olun, polisi, iti – kopuğu şüphelendirecek hareketlere dikkat edin…
Mümkünse gece yarıları sokaklarda olmayın…
ALMANYADA BIR ŞEYLER OLUYOR!

Havalimanları, bilmiyorum kanıtlayamam…
Ama birden fazlası tesadüf değildir benim için…
Sözde cereyan kesilmesi, “backup”, yedekleme sistem(ler)i?
Acaba diyorum, acaba…
Olabilir mi?

Bu arada G7’nin altısı…
ABD yaptırımlarına karşı, bağımlılık…
500 milyonluk bir pazar “300” milyona teslim oldu!

Dünyadaki ilk ve tek örnek ben olmalıyım; CANLI MANYAK MIKNATISI

Vallahi billahi öyle olmalı…
Ayılıp -bayılıyorum, başım havalarla dertte. Odamdaydım, eve kaçtım, evden dükkâna…
Kardeş gelmiş, komşuculuk oynuyoruz burada…
Unutmadım sordum tavukları…
Bilirsiniz insanda da olur, kimi kadınlar kendilerini hamile sanır…
O hesap, kaç 21 gün oldu…
Kardeşe söylemeliyim, bir tavuk psikoloğuna götürsün ikisini.

😊

Kardeş demez mi…
“Çok şükür horozumuz iyileşti, şimdi ona horozluğu öğretiyoruz!”
???
“Üürü üüü diyoruz, O sadece ü!”

Yok kardeşim benim acilen araziye uymam lazım, çekip gitmem gerek…
Yoksa kalan son 2,5 gramı bunlara kaptıracağım.

Not: bana 24 yaşında tekrar yürümeyi öğretmişlerdi…
Böyle bir şeyin olabileceğini bilmiyordum gerçi…
Ama horoza ötmeyi…
Bana çok garip geldi!

Sayın Dündar,
Size yazma sebebim bu konudaki düşüncelerinizi merak ettiğim içindir. Yoksa doğrudan KA. DER’e yazar, lazım gördüğüm tepkiyi “yüzlerine karşı“ verirdim.

Ömrüm Avrupa’da geçti, siyaseten faal bir insanım…
Kadını…
Anne, aile bireyleri, yâr, yoldaş, sevgili ve arkadaş olarak tanıdım…
Her zaman dediğim, yazdığımdır her erkek, erkek, her kadın, kadın, her insan maalesef insan değildir, olamıyor(!)

Biliyor musunuz?
Türk toplumunda, bu ulusta en çok eleştirdiğim konulardan biri at gözlüğü meselesidir…
Dünya Türkiye’den ibaret olmadığı gibi…
Kadın…
Ki >>> bizzat bunun şahidiyim <<< dünyanın neresine giderseniz gidin her yönden iş yükü açısından siyasal ve sosyal erkeklerden çok ezilmekte, yıpranmakta, yıpratılmaktadır. Dikkat buyurunuz lütfen, Gelir adaletsizliğinden tutun, çağdaş “kökenliğe” kadın eziliyor
AMA…
Kadın…
Kadınsa buna karşı duruyor, durabiliyor. Gözlemleyebildiğim dünya çapında…
Birçok millet tanıma fırsatı buldum…
Kadın sıfatında insanların kadere, olguya teslimiyetidir!

Nasılsa bir şey değiştiremeyeceğiz inancı, inandırılmışlıkları (…)
Tabii…
Toplumların kültür düzeyi, eğitimleri, hayat algısı, örf ve adetleri haliyle… Geleneklerinin de bu “teslimiyette” büyük çapta rolü var. Ka. Der serzenişte bulunuyormuş… Pekiii, Hanımefendiler burunlarından öte zahmet edip bir dünyaya, Avrupa’ya…
Daha fecisi coğrafyamıza hiç söyle bir “alıcı gözüyle” bakmışlar mi?
Bakmış olsalar…
Bir yerde katılım açısından bile şükür edecekler halimize(!?)

Emekliyim…
Ama iş hayatim boyunca çok ama çok yüksek pozisyonlarda, mevki sahibi insanlarla da çalışmak > zorunda < kaldım, istediğimden değil mecbur kaldığım için, gördüklerim, yaşadıklarım, şahit olduklarım bu yazının konusu değil. Örnek vermek gerekirse, mesela yönetim kurullarından söz ediyorum, on kişiden bir, bilemedin ikisi kadındı.

Dedim ya siyaseten faal bir insanım diye, sosyal…
Sinir olurdum kota meselesine…
Yok engellilere kota, yok azınlıklara, yok ona yok buna…
Bu arada kendim, ağır, çok ağır derecede engelliyim…
Kadınlara kota…
İş hayatında, siyasette!

Allah…
Alına yazıyorsa yazdıklarını, değiştirilemez kaderi bir o kadarda insan tercih hakki vermiştir…
Söz gelimi, ben kaderini tayin ettim ama hayatını yaşama şeklini ve tercihlerini senin eline bırakıyor kulum, izleyeceğin yolu kendin seç, tercih senin demekte. Öyle değil mi Efendim, öyle değil mi?

Not: Sadece Almanya için bir örnek AMA dünyada pek farklı değil…
Alman siyasal bilinç ve eğitim sitesi, Alman hükümetine ait, resmi yani…
Bilmiyorum tabii ama…
Almancanız olmasa bile Efendim, grafiklerin dili uluslararasıdır. Mavi erkek, yeşil kadın…
Kırmızı toplamı…
Seçime katılım oranı 1953 – 2009 arası:

http://www.bpb.de/nachschlagen/zahlen-und-fakten/bundestagswahlen/55597/nach-gechlecht

Eminim…
Bir gün vakit bulup bu konuda düşüncelerinizi bizlerle paylaşırsanız benim gibi birçok insani ilgilendireceği görüşündeyim.

Saygılarımla ve başarılarınızın devamlılığını dilerim

Önder Gürbüz
Almanya
http://wordpress.gurbuz.net

kahramanları kadınlarımızdır!..
2 Haziran 2018

İçinden geçtiğimiz hukuk dışı uygulamalar, antidemokratik girişimler, kumpaslar ve baskılarla dopdolu “korku imparatorluğu” sürecinin ilk demokratik ve cesur başkaldırısını kadınlarımız yaptı. Çünkü bu dönemin en büyük mağduriyetini kadınlarımız yaşadı. Başlarına neler gelmedi ki? Dışlandılar, aşağılandılar, hakaretlere, şiddete ve cinsel saldırılara uğradılar! Minicik kız çocuklarımız bile cinsel saldırı hedefi olarak gösterildiler!.
Ama onlar yılmadılar…
Cumhuriyet değerlerini, çağdaş kazanımlarını ve haklarını korumaktan asla vazgeçmediler…
Gazetem SÖZCÜ’nün ve yurdu diyar diyar dolaşarak yaptığımız Halk Arenası’nın en içten, en büyük destekçisi de kadınlarımız oldular…
* * *
Gelin görün ki, tarihe geçen bu güçlü duruşun kahramanı olan kadınlar, partilerin Yüksek Seçim Kurulu’na verdikleri aday listelerinde yine hak ettikleri karşılığı bulamadılar!
Erkek egemen siyaset yapısının takdiri sonucu 4 bin 200 aday arasında sadece 931 kadın listelerde yer alabildiği gibi; bunların da ancak yüzde 5,4’ü, adlarını birinci sıraya yazdırabildi!
* * *
KA.DER bu haksızlığa isyan ederken şu gerçekleri dile getirdi:
“Nüfusun yüzde 50’sini, seçmenlerin ise yüzde 51’ini oluşturan kadınların ‘Seçme ve Seçilme Hakkı’nı elde edişlerinin 84. yılında milletvekili aday listelerinde sadece yüzde 22 oranında yer bulabilmiş olmaları, bizlere gösteriyor ki; bu dönemde de her konuda olduğu gibi kadınlar hakkındaki kararları yine erkekler verecekler!
Oysa bir toplumda demokrasi anlayışının gelişebilmesi için, kadınların siyasette daha etkili olmaları; tam demokrasiden söz edebilmek içinse, kadınların siyaset dahil tüm karar mekanizmalarında eşit temsil ediliyor olmaları gerekmektedir.
Kadınlarla ortaklaşmamış hiçbir siyasi yapı başarılı olamaz. Çünkü dünyanın yarısını kadınlar oluşturur ve gerçek ittifak kadınlarla yapılmış bir ittifaktır.
KA.DER olarak yeni ‘Erkek Dönem‘ için diyoruz ki:
Eşit Temsil Bir Haktır! Kadınsız Meclis Yarım Kalır!..”
* * *
Daha ne desinler?..
Bu sözlerin altına imzamızı atıyor, “Erkek Meclis”in hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz!..

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/bu-donemin-en-buyuk-kahramanlari-kadinlarimizdir-2444173/

Blaue Banane (Mavi muz) veya bin yıl önce bin yıl sonra

Çok fazla öne çıktım yine…
Ah şu çenemi bir tutabilsem!

Nasıl tutarsın, tutabilirsin yürek feryat ediyorken…
Her Allah’ın günü tecavüze uğruyorken, söyle…
Nasıl susarsın?


Evet…
Tecavüz mağduruyum, tecavüz mağdurlarıyız…
Aklımıza, inandıklarımıza…
Millete ve vatana her Allah’ın günü tecavüz edilirken…
Sen…
Kendin için Atatürk milliyetçisi de ve sus, ulusal varlığımıza inan ve sus…
Bil, bilincinde ol 1923’den iki binlere neliklerle, nasıl gelindiğini…
Gör…
Ve isyan etme(!)

Merak ediyor insanlar, kim ve nerede…
Yahu benim adim Tayyip mi kendimi ordu ardına saklayayım?
😊
Ancak…
Bu gidişle Kara Mediha’m değil ama başkaları beni popomdan kurşunlayabilir(!?)
Susmalıyım (…)

Bundan bin yıl önce, o zamanlar coğrafyamıza Bizans hâkim, Konstantinopolis…
Yani bugünün İstanbullu dünyanın en büyük yerleşim yeri, iki kıtayı birleştiren bir inci…
Bin yıl sonra yine Avrupa’nın en kalabalık yerleşim yeri(!)

Kuru bir kalabalık…
Kupkuru!

Yazdıklarımla, yayınladıklarımla bir ayağım hapiste…
Zaten hep böyleydi, yeni bir şey değil benim için…
Ne Türk’e ne Almana ihanet içindeyim, barışçıldır, iyiliktir, güzelliktir düşüncelerim ve yolum…
AMA gerekirse nefsi müdafaa, gerekirse…
Evet hazırım ve sevdiklerimi, değer verdiklerimi buna hazırlarım…
Bilirsiniz medeniyeti güneşle, ışıkla kıyaslarlar…
Enerjidir…
Üretim kardeşim üretim, düşüncelerden, ulaşılmaya değer hayallerdir…
Sanattır, musiki…
Bak halimize ve utan.

Mavi muz deyimi bir Fransız tarafından geliştirildi, gerçekten muza benziyor…
Biliyorsunuz değil mi muz kemiklere iyi gelir…
Anla demek istediğimi!

Aslında…
Anlatmam, yazmam gereken çok önemli şeyler var AMA…
YOK…
Dün saat 15’den beri uyuyorum, vücudumda ağrımayan, şiddetle ağrımayan, his etmediğim kemik yok gibi, kalbim, ne zamandan beri sorunum yoktu…
Yarına doğru doktora…
Ölmekten korktuğum için değil ağrılara dayanamadığım için…
Gerçi…
Diyecek gene uyuşturucudan daha fazla ne verebilirim ki?

Orantısız güç karşısında “orantılı” kahpelik

Hayat dediğin garip bir şey…
Ne gelecek, neler gelebilir başa bilemezsin…
Hani…
Gün gelir lazım olur diye…
Rahmetli peder gelir akla, “Önder, her şeyi bil, dene, denemiş ol ama her şeyi yapma!”

Yeraltı dünyası…
Direniş…
Çeşitli yönleri vardır…
Sanalı ve gerçeği!

Big Book of Homemade Weapons

Natriumhydroxid…
Nedir bilir misiniz?
Bilmeyin…
Zamanı gelirse, mecbur kalırsam öğretirim…
Bunu ve daha neler neleri!

Kimya, fizik ve biyoloji…
Fen…
Matematik, hesap – kitap…
Planlama, proje. En güzeli ileriye yönelik…
En sevdiğim biyoloji…
Uygulamalı…
Deneysel!

😊

Not: kahpelik!?
Sevmem arkadan konuşmayı, hareket etmeyi gizli – saklı…
Tuzağı, kandırmayı, aldatmayı…
Yiyeceksen dayağı…
Öleceksen, atacaksan köteği doğrudan olmalı!