Çok fazla öne çıktım yine…
Ah şu çenemi bir tutabilsem!
Nasıl tutarsın, tutabilirsin yürek feryat ediyorken…
Her Allah’ın günü tecavüze uğruyorken, söyle…
Nasıl susarsın?
Evet…
Tecavüz mağduruyum, tecavüz mağdurlarıyız…
Aklımıza, inandıklarımıza…
Millete ve vatana her Allah’ın günü tecavüz edilirken…
Sen…
Kendin için Atatürk milliyetçisi de ve sus, ulusal varlığımıza inan ve sus…
Bil, bilincinde ol 1923’den iki binlere neliklerle, nasıl gelindiğini…
Gör…
Ve isyan etme(!)
Merak ediyor insanlar, kim ve nerede…
Yahu benim adim Tayyip mi kendimi ordu ardına saklayayım?
😊
Ancak…
Bu gidişle Kara Mediha’m değil ama başkaları beni popomdan kurşunlayabilir(!?)
Susmalıyım (…)
Bundan bin yıl önce, o zamanlar coğrafyamıza Bizans hâkim, Konstantinopolis…
Yani bugünün İstanbullu dünyanın en büyük yerleşim yeri, iki kıtayı birleştiren bir inci…
Bin yıl sonra yine Avrupa’nın en kalabalık yerleşim yeri(!)
Kuru bir kalabalık…
Kupkuru!
Yazdıklarımla, yayınladıklarımla bir ayağım hapiste…
Zaten hep böyleydi, yeni bir şey değil benim için…
Ne Türk’e ne Almana ihanet içindeyim, barışçıldır, iyiliktir, güzelliktir düşüncelerim ve yolum…
AMA gerekirse nefsi müdafaa, gerekirse…
Evet hazırım ve sevdiklerimi, değer verdiklerimi buna hazırlarım…
Bilirsiniz medeniyeti güneşle, ışıkla kıyaslarlar…
Enerjidir…
Üretim kardeşim üretim, düşüncelerden, ulaşılmaya değer hayallerdir…
Sanattır, musiki…
Bak halimize ve utan.
Mavi muz deyimi bir Fransız tarafından geliştirildi, gerçekten muza benziyor…
Biliyorsunuz değil mi muz kemiklere iyi gelir…
Anla demek istediğimi!
Aslında…
Anlatmam, yazmam gereken çok önemli şeyler var AMA…
YOK…
Dün saat 15’den beri uyuyorum, vücudumda ağrımayan, şiddetle ağrımayan, his etmediğim kemik yok gibi, kalbim, ne zamandan beri sorunum yoktu…
Yarına doğru doktora…
Ölmekten korktuğum için değil ağrılara dayanamadığım için…
Gerçi…
Diyecek gene uyuşturucudan daha fazla ne verebilirim ki?