Sayın Dündar,
Size yazma sebebim bu konudaki düşüncelerinizi merak ettiğim içindir. Yoksa doğrudan KA. DER’e yazar, lazım gördüğüm tepkiyi “yüzlerine karşı“ verirdim.

Ömrüm Avrupa’da geçti, siyaseten faal bir insanım…
Kadını…
Anne, aile bireyleri, yâr, yoldaş, sevgili ve arkadaş olarak tanıdım…
Her zaman dediğim, yazdığımdır her erkek, erkek, her kadın, kadın, her insan maalesef insan değildir, olamıyor(!)

Biliyor musunuz?
Türk toplumunda, bu ulusta en çok eleştirdiğim konulardan biri at gözlüğü meselesidir…
Dünya Türkiye’den ibaret olmadığı gibi…
Kadın…
Ki >>> bizzat bunun şahidiyim <<< dünyanın neresine giderseniz gidin her yönden iş yükü açısından siyasal ve sosyal erkeklerden çok ezilmekte, yıpranmakta, yıpratılmaktadır. Dikkat buyurunuz lütfen, Gelir adaletsizliğinden tutun, çağdaş “kökenliğe” kadın eziliyor
AMA…
Kadın…
Kadınsa buna karşı duruyor, durabiliyor. Gözlemleyebildiğim dünya çapında…
Birçok millet tanıma fırsatı buldum…
Kadın sıfatında insanların kadere, olguya teslimiyetidir!

Nasılsa bir şey değiştiremeyeceğiz inancı, inandırılmışlıkları (…)
Tabii…
Toplumların kültür düzeyi, eğitimleri, hayat algısı, örf ve adetleri haliyle… Geleneklerinin de bu “teslimiyette” büyük çapta rolü var. Ka. Der serzenişte bulunuyormuş… Pekiii, Hanımefendiler burunlarından öte zahmet edip bir dünyaya, Avrupa’ya…
Daha fecisi coğrafyamıza hiç söyle bir “alıcı gözüyle” bakmışlar mi?
Bakmış olsalar…
Bir yerde katılım açısından bile şükür edecekler halimize(!?)

Emekliyim…
Ama iş hayatim boyunca çok ama çok yüksek pozisyonlarda, mevki sahibi insanlarla da çalışmak > zorunda < kaldım, istediğimden değil mecbur kaldığım için, gördüklerim, yaşadıklarım, şahit olduklarım bu yazının konusu değil. Örnek vermek gerekirse, mesela yönetim kurullarından söz ediyorum, on kişiden bir, bilemedin ikisi kadındı.

Dedim ya siyaseten faal bir insanım diye, sosyal…
Sinir olurdum kota meselesine…
Yok engellilere kota, yok azınlıklara, yok ona yok buna…
Bu arada kendim, ağır, çok ağır derecede engelliyim…
Kadınlara kota…
İş hayatında, siyasette!

Allah…
Alına yazıyorsa yazdıklarını, değiştirilemez kaderi bir o kadarda insan tercih hakki vermiştir…
Söz gelimi, ben kaderini tayin ettim ama hayatını yaşama şeklini ve tercihlerini senin eline bırakıyor kulum, izleyeceğin yolu kendin seç, tercih senin demekte. Öyle değil mi Efendim, öyle değil mi?

Not: Sadece Almanya için bir örnek AMA dünyada pek farklı değil…
Alman siyasal bilinç ve eğitim sitesi, Alman hükümetine ait, resmi yani…
Bilmiyorum tabii ama…
Almancanız olmasa bile Efendim, grafiklerin dili uluslararasıdır. Mavi erkek, yeşil kadın…
Kırmızı toplamı…
Seçime katılım oranı 1953 – 2009 arası:

http://www.bpb.de/nachschlagen/zahlen-und-fakten/bundestagswahlen/55597/nach-gechlecht

Eminim…
Bir gün vakit bulup bu konuda düşüncelerinizi bizlerle paylaşırsanız benim gibi birçok insani ilgilendireceği görüşündeyim.

Saygılarımla ve başarılarınızın devamlılığını dilerim

Önder Gürbüz
Almanya
http://wordpress.gurbuz.net

kahramanları kadınlarımızdır!..
2 Haziran 2018

İçinden geçtiğimiz hukuk dışı uygulamalar, antidemokratik girişimler, kumpaslar ve baskılarla dopdolu “korku imparatorluğu” sürecinin ilk demokratik ve cesur başkaldırısını kadınlarımız yaptı. Çünkü bu dönemin en büyük mağduriyetini kadınlarımız yaşadı. Başlarına neler gelmedi ki? Dışlandılar, aşağılandılar, hakaretlere, şiddete ve cinsel saldırılara uğradılar! Minicik kız çocuklarımız bile cinsel saldırı hedefi olarak gösterildiler!.
Ama onlar yılmadılar…
Cumhuriyet değerlerini, çağdaş kazanımlarını ve haklarını korumaktan asla vazgeçmediler…
Gazetem SÖZCÜ’nün ve yurdu diyar diyar dolaşarak yaptığımız Halk Arenası’nın en içten, en büyük destekçisi de kadınlarımız oldular…
* * *
Gelin görün ki, tarihe geçen bu güçlü duruşun kahramanı olan kadınlar, partilerin Yüksek Seçim Kurulu’na verdikleri aday listelerinde yine hak ettikleri karşılığı bulamadılar!
Erkek egemen siyaset yapısının takdiri sonucu 4 bin 200 aday arasında sadece 931 kadın listelerde yer alabildiği gibi; bunların da ancak yüzde 5,4’ü, adlarını birinci sıraya yazdırabildi!
* * *
KA.DER bu haksızlığa isyan ederken şu gerçekleri dile getirdi:
“Nüfusun yüzde 50’sini, seçmenlerin ise yüzde 51’ini oluşturan kadınların ‘Seçme ve Seçilme Hakkı’nı elde edişlerinin 84. yılında milletvekili aday listelerinde sadece yüzde 22 oranında yer bulabilmiş olmaları, bizlere gösteriyor ki; bu dönemde de her konuda olduğu gibi kadınlar hakkındaki kararları yine erkekler verecekler!
Oysa bir toplumda demokrasi anlayışının gelişebilmesi için, kadınların siyasette daha etkili olmaları; tam demokrasiden söz edebilmek içinse, kadınların siyaset dahil tüm karar mekanizmalarında eşit temsil ediliyor olmaları gerekmektedir.
Kadınlarla ortaklaşmamış hiçbir siyasi yapı başarılı olamaz. Çünkü dünyanın yarısını kadınlar oluşturur ve gerçek ittifak kadınlarla yapılmış bir ittifaktır.
KA.DER olarak yeni ‘Erkek Dönem‘ için diyoruz ki:
Eşit Temsil Bir Haktır! Kadınsız Meclis Yarım Kalır!..”
* * *
Daha ne desinler?..
Bu sözlerin altına imzamızı atıyor, “Erkek Meclis”in hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz!..

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/bu-donemin-en-buyuk-kahramanlari-kadinlarimizdir-2444173/