Pavlov çağrışımından bir kesit


Recep Tayyip Erdoğan veya Trump…
Popülist mi?
Cevabını ben vermeyeceğim…
Elinizi vicdanınıza koyarak VE zamanınız el verdiği derecede konu üzerinde düşünerek kendinizin bu soruyu yanıtlamamızı istiyorum. Elinize sadece bazı somut veriler vererek, bazı sorular ile bunu yapabileceğinize olan inancımı muhafaza ediyorum. Popülistler…
Bir tespit; sorun çözümlemeye meraklı ve eğilimli değildir(!)
Sizce “başı örtülü bacım” konusu mesela, kapsamlı ve kalıcı çözümlendi mi?
Terör belası, verilen tüm sözlere rağmen her yönü ile bertaraf edilebildi mi, yoksa Demokles’in kılıcı gibi bizi, ülkemizi tehdit etmeye devam ediyor mu?
Soruları olabildiğince uzatabilirim ama son bir soru ile noktalamak istiyorum…
Ekonomik refah düzeyi…
Ne denli ve hangi kapsamda halka yansıtılabildi, herkes iş – güç sahibi mi, gerçek, kâğıt üzerinde değil, gerçek işsizlik oranı, özellikle gençler arasında nedir?

Devlet adamı biz derken, biz gibi düşünürken…
İster siyasetçi deyin ister politikacı ama özellikle demagog veya popülist neden ben der?
Bunun arkasında yatan gerçekler, nedenler ve bu insanların psikolojisi nedir?

Bir başka tespit…
Popülist halkın diliyle konuşup, kendini halktanmış gibi göstererek halk için, halk adına faal olduğu iddiasındadır. Bunu yaparken en etkili aracı bölücülüktür. DIKKAT, sadece böyle zamanlarda “bizden” söz eder. “Biz”, yani halk, kendini de halktan, halkın parçası sayarak ve üstüne basa basa vurgulayarak“biz” VE >>> onlar <<< diye halkı ortadan ikiye böler. Manipülasyon, Latince kökenli olup “manus” el, “plere” doldurmak fiillerinden türeyen ve genel anlamda “avuç dolusu, elinde bir şeylerin olması” manasında kullanılmaktadır. Kelime…
Siyasette, sosyolojide ve psikolojide de yer alır. Hedef gözeterek ve üstü kapalı etkilemeyi, nüfuz etmeyi öngörür. Bu tür yöntemlere insan psikolojisi açısından baktığımızda karşılaşacağımız tablo korkutucu ölçülerdedir. Kendi isteği ve iradesi dışında insan etkilenir ve yönlendirilir, bu etkileme ve yönlendirme sonucu insanlar davranış ve kanat değişiklikleri gösterebilir.

Necati Doğru Beye açık mektup

Sayın Doğru,

Atletli Kemal yazınıza dayanarak iki çift söz etmek istiyorum…
Öyle veya böyle “topluma mâl olan, toplumu veya toplumun bir kısmını” temsil görevine soyunan her kimse sorumluluğunun, temsil görevinin bilincinde hareket etmesi elzemdir.
Vatandaş Kemal, vatandaş Ayşe, Fatma, Ali, Veli olma özelliğini bu görevi üstenildiği sürece “yitirmiştir”. Nasıl ki…
Emine (Hanım diyemiyorum çünkü onu ne kadından ne insandan sayamıyorum) o başına sardığı > garip < paçavrayla Türk kadınını, Türkiye Cumhuriyeti Devletini eş olma sıfatıyla bile olsa, temsil görevini yerine getiriyorken en azından benim tepkimi çekiyorsa…
Atletli görünümü ile Kemal “BEYE” konumu ve bulunduğu önemli “muhalefet” görevi açısından yakışan bir görünüm vermemiştir!

Bizim toplumumuzda, en azından eski terbiye diye tabir edilen kurallar bütününde toplum içeresinde böyle görünüme yer yoktur!

Saygılarımla

Önder Gürbüz

oku

Not: Sayın Çölaşan’da Atatürk fotoğrafları yayınlamış bu konu bağlamında…
Bence…
Armut ve elma meselesi…
Sayın Çölaşan Atanın sayfiye yerinde, denizde kürek çekerken takım elbise ile bunu yapamayacağını, yapmayacağını takdir eder her halde. Keza…
İnsan spor yaparken yine resmi kıyafetle rahat hareket edemeyeceğini de bildiğini tahmin ediyorum.
Tekrar…
Bence K nota K nokta, konumuna, üstlendiği vazifeye yakışmayan bir görünüm vermiştir NOKTA