Hak ve hukuk üzerine

Yunan…
Ah komşum ah…
Ne işler açtın başıma, uyardın, anlattın, haykırdın…
Dinletemedin kendine bile, değil ki bize!

Ya sen…
Sen yok musun sen, tüm yolların sana açıldığını…
Tüm yolların sende birleştiğini iddia eden…
Sen olmasan nice olurdu halimiz, çağdaş insan?

Şu bir gerçek ki…
Yunanın icadı, yok sadece demokrasi dedikleri değil…
Çoğu insan bunun farkında olmasa da bilimsel çalışmanın, bilimselliğin, bilimin kendisini…
Yunan “icat” etti…
Tabii ki insan, insanın külüne muhtaç…
Tabii ki birisi atıyor bir düşünceyi ortaya, bir başkası bu temeller üzerinde geliştiriyor bu düşünceyi…
Tabii ki insan insandan besleniyorken, yok canım yamyam vari demedim, düşüncelerinden, fikirlerinden besleniyor, saçtığı ışıktan ve geliştiriyor kendisini…
Hani bir elin nesi, iki elin sesi var misali.

Yunan bilimsellik, demokrasi için neyse…
İtalyan demokratik düzen içinde hak ve hukuk için o…
Atina ve Roma günümüz demokrasisinin ve bu demokratik yönetim şekline hak ve hukukun yerleşmesine vesile oldu. Bak bugün hallerine, bak ve ağla. Bir sperm, ileride cenin…
Ana rahmine düştüğünde, büyüyüp serpildiğinde, dünyaya geldiğinde…
O doğan yavrudan bir gün ne olacak bilemesin…
Doğru yolda da gider, eğriye de kayar…
Medeniyet dediğin…
Eğriye kaydıktan veya yola nokta koyduğundan sonra hala ayakta kalan…
Senden…
Düşüncelerinden, hayallerinden, özlemlerinden bir gün gelip de varmak istediğin noktadan arda kalan. Bak Atatürk’e…
Yoktan var ettiklerine…
Sahip çıkarken dinin özüne, İslam’ın temelinde yatan, değer verdi bilimselliğe…
Sadece onunla kalmadı, yüce dinimizi ayırt etmedi diğer Hak dinlerinden, çatışsa bile birey, kişilik ve kimlik kul düşüncesiyle, birleştirdi milliyetçiliği din ile, birbirine katmadan.
Evet Atatürkçülük, Atatürkçü düşünce bir yerde…
Medeniyet…
Kula kul olma, bireye birey olma, bireyken kulluğunu yaşama hakkı tanıyan bir düşünce yapısı!

Hakkın olmadığı yerde adalet, adaletin olmadığı yerde hak arama…
Ya sen…
Kendine Recep diyen…
Sen Recep’ten Tayyip’e orospu karı, evet adıyla sanıyla yazıyorum orospu karı gibi bugün söylediğini yarın yalanlayan SEN ve yandaş – yoldaşın sizlerden geriye ne kalacak?
Ne diyor serserinin birisi, hani gecen gün almış eline kesici bir alet, tahrip etmeye çalışıyor Atatürk heykelini; PUTPEREST(!)

Anlamaz ki hayvan…
Atatürk…
Bir düşüncenin vücut bulmuş hali…
Anlamaz hayvan ne düşünceyi ne hayali!

😊

İlginizden ötürü teşekkür ederim…
Eskiden…
> Dünya çapında < ayda… 100 – 200 kişi siteme girip, yazdıklarımı, düşüncelerimi, hayallerimi veya isteklerimi belki okuyor diye bayram ederdim…
Artık…
Günde ortalama 500 insan düzenli bir şekilde okuyor yazdıklarımı… Biliyor musunuz, aslında sizlerle paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki…
Paylaşılmayan bilginin >>> hiç bir değeri yok nazarımda <<<
Bilgi bir taşsa…
Ve eğer fırsatım olursa bugün yazacağım taş okumayı…
Jeolojik bilgiyi, insan karakterinin, ruhunun derinliklerini…
Ancak başımda öylesine bir belalar zinciri dolaşıyor ki neye ve kime yetişeceğimi şaşırmış durumdayım. Maddi ve manevi kilitlenmiş durumdayım.

Evet, bilgi bir taşsa…
Taş üzerine taş koymalıyız dostlar. Nutuk…
O dev eser…
Atatürk…
Bilgeliği ile boşuna anlatmadı Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl yoktan var edildiğini!

Mao Zedong

Siyaset ile ilgilendiğimden beri sol…
Bana sağdan çok daha yakın. Ancak, eşitler arasında eşit olanların eşitlerden eşit olduğunu…
İnsan denen varlığın dünyanın neresinde olursa olsun, hangi siyasi sistem içeresinde ne gibi inançlar içeresinde yaşarsa yaşasın sadece insan olduğunun bilincine vardığımdan beri özüme döndüm.
Ne zaman insanlığımızı yitirdik?
Bilmiyorum!
Hep mi böyleydi insan da ben bir rüyadan mı uyandım? Bilmiyorum. Belki kafanızı karıştıracağım, ne demek istediğimi okurken anlamayacaksınız AMA eminim…
Sonunda beni anlayacaksınız!

Günümüzde, Çin’de …
136 erkeğe 100 kadın düşüyor…
Düşünebiliyor musunuz? 2017 yılında…
Kölelik yaşanıyor bu dünyada! Evet, evet resmen kölelik yaşanıyor bu coğrafyada, ülkemizde bile…
Kadın…
Malmış gibi alınıp – satılıyor.

Mao Zedong devrim sonrası nüfus artışının ülke için yararlı olacağı kanısındaydı…
Teşvik edildi, devlet eliyle teşvik, savaşmayın sevişin dendi…
Yok be kardeşim ne Hippisi, onlar çok sonrasında bu düşünceye sahip çıktı…
Millet sevişti…
Bebeler o kadar çok dünyaya geldi ki yetmişli yıllarda devlet bu … dur dedi!

Dedik ya dünyanın neresine gidersen git değişmez kaide…
İlle bir erkek bebe…
Öldürüyorlar kız doğdu diye…
Ehhh, devlet bir bebeği kabul etti ama ikincisi veya üçüncüsünü cezaya bağladı…
Özellikle şehirlerde, Mao’dan bu yana aradan 35 – 40 sene geçti, demografi değişti…
Erkek…
Kadınsız kaldı…
Tek çocuk politikası ve sonuçları!

Dünyanın öteki tarafında…
Meksiko’da…
Bir sene içeresinde 120 gazeteci öldürüldü…
Halk, hükümeti suçluyor…
Hükümet ve Mafya, uyuşturucu ticareti…
Kimin eli kimin cebinde belli değil, rüşvet güncel hayatin değişmez kaidelerinden biri…
Dünyanın halleri, bir yerde gazetecileri öldürürsün çünkü gazeteci sokar burnunu özelin işine, Mafyanın ticaretine, özel ve tüzel girerse birbirine ölürsün kardeşim, ölürsün VEYA bizde olduğu gibi tıkılırsın hapse.

Gelelim konunun bam teline…
Neden anlattım bunları size?
Bak güzel kardeşim siyaset geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin bir sentezi…
Basiretsizin, düşüncesizin, hayvanın eline bırakılamayacak kadar değerli…
Ölürsün, öldürülürsün, sürünürsün, senden sonra gelenleri süründürürsün…
Hesap – kitap bilmeyeni, hırsızı – arsızı getirirsen başına…
Bel kemiğimizi kırıyorlar, haberin ola…
En hafif tabirle gün gelir evlenecek kadın bulamazsın, karısız kalırsın!

Bundan 20 – 30 sene öncesinde neydiysem hala oyum

Fizikken değil tabii AMA düşünce yapım, inandıklarım ve savunduklarım açısından…
Kuran’a el basarim!
Bilmem ne karıları gibi bir o tarafa bir bu tarafa bir yerlerimi salamam, neysem oyum…
NOKTA

Ne kendimi ne inandıklarımı ne kalemimi asla satmadım, satmam…
Kadın için…
Ne yazdıysa, kayıtsız – şartsız altına imzamı atarım…
Kısmen Tayyip Silahlı Kuvvetleri için yazdıklarına.

Nedendir bilmem…
Hani sinek küçüktür ya AMA çorbada mide bulandırır…
İnsanda…
Kim ve ne olursa olsun en ufak bir, hadi pürüz diyelim…
En ufak pürüz beni O insana karşı daha duyarlı yapar. Artık sözlerinin benim için bir yerde değeri kalmaz. Işın kötüsü…
Evlada karşı bile böyleyim, inancımı yitirmeyeyim.

Salaklığım ve kısmen saflığım aslında ceza hukukunda yer almalıdır…
Bu kadar aptallık olmaz diye…
Hani bu duygu manzumem, inancım, sevgim kalbimde olanlar için geçerlidir…
Dış kapının dış mandalı…
Irgalamaz bile beni(!)

Okuyun lütfen…
Okuyun, bu yazısında yok gerçi, en azından ben sezinlemedim AMA bu kişiye karşı sevgimi de, saygımı da, inancımı da büyük oranda yitirdim.

oku

### Tavsiye ederim ###

Cloud için, yani bulut için…
Dropbox, Google, Microsoft ve daha birçok diğer sunucular için…
HEPSI…
Bir arada. AES 256 bit şifrelemeli, OpenSource…
Her şeyden önemlisi güvenliği gerçekten düzgün çalışıyor, şişirilmemiş, düşünülerek üretilmiş bir yazılım.

indir

VR

126 milyon insan…
Bir adada…
Yüzölçümü Türkiye’nin yarısı bile değil…
Anlayacağın…
Pırt yapsan konu – komşu duyacak!

VR…
Virtual Reality, sanal “gerçeklik”.

Japonya…
Dünyanın her yönden ileri gelen devletlerinden biri…
Her yönden mi dedim?
Pardon!
Neredeyse her yönden ileri gelen devletlerinden biri.

Yokkk…
AKP, sanal gerçeklik falan…
Yok kardeşim yazmayacağım, Allah onlarında, onlara destek verenlerinde belasını versin…
Zaten verdi de heriflerin henüz haberi yok bundan…
Hele o türbanlı sürtüklerin, hele onların…
Rabbimden niyazım, şeytan onların poplarına kızgın şiş soksun, her birine ve tek tek…
İnsanlıklarını, kadınlık vasıflarını yitirmiş tüm bu yaratıkların, poposuna poposuna şişi soksun, çıkarsın!

Yosmalar, Süslüman yosmalar…
Korkunç bir “gerçek” ile karşı karşıyayız dostlar, tek kelime ile korkunç…
Hani hep yazarım ya bilimciyim ama yeniliklere karşı imtina ile yaklaşırım…
Sanal gerçeklik, gidip göremediğin yerleri üç boyutlu olarak gör…
Görselleri izle, sen tam ortasında, içinde, sanki hayatın kendisi…
Şahane…
Madalyonun ise iki yüzü var.

Japonya’da insanlar…
DIKKAT…
Anime ve Mangalar, hadi açık açık yazmayayım, onların “miki filimleri”
Geç kardeşim geç, keşke bu kadarcık olsa…
Bilmem biliyor musunuz?
İnsanlar, özellikle erkekler, yok genel eve gidip para karşılığı kadın ile sevişmiyorlar…
Para karşılığında…
DIKKAT, >>> sadece <<< bir kadına sarılabilmek, onun dizinde yatmak…
Kadının sıcaklığını his etmek için ücret ödüyorlar…
Yeminle yazdıklarım gerçek. Özellikle büyük kentlerde durum böyle. Adamlar teknolojide çağ açtı AMA insanlıkta, en temel insani ihtiyaçlarda sınıfta kaldı.

Ve…
Gelelim korkunç olana, teknoloji yeter ki para kazansın kimi yaratıklar…
AVM’ler içeresinde milyonlar arasından şahsa özel fiyatlandırmalar, otomatik. İyi bir müşteriysen sana ucuz, peşinden gelene pahalı falan. FaceBOK ve diğerleri, Internet, cep telefonunun modeline göre pazarlama teknikleri, pahalı cep kullanıyorsan kazık marka fiyatlar, fakir – fukaranın cebi ise leblebi(!)

Arz ve talep meselesi ve bu durumlara gelmemizin, sensin sebebi!

Tüm bunlardan geçtim dostlar, sürer daha birkaç sene, görselle diğer duyularda karışacak. Mesela koku duyumuz AMA daha şimdiden gerçekleşti…
SANAL SEKS!!!!!!!!!!!!!!

Bekareti koruma teknikleri(!)
Yazdırmayın bana açık açık…
Takıyorsun kafaya bir “şapka”
Sen dünyanın bir ucunda, sevişmek istediğin insan diğer uçta…
Internet üzerinden porno filimi değil bu…
Bilimsel kanıtlanmış bir sanal gerçek…
Bir çeyrek olarak kadın ile sevişiyorken ne his ediyorsam, VR Seks ile de onu his ediyorum(!)
Tabii erkek, kadını. Kadın erkeği veya artık her neyi his etmek istiyorsan.

Artık gerisini siz düşünün…
Ben…
Gelecekten resmen korkuyorum!!!

### Lütfen ###
İster AKP’li ol ister MHP’li, Y-CHP’li ol…
İnsanlığımızı yitirmeyelim. Eşitlik, kardeşlik, hak ve adalet içeresinde birbirimize saygı içeresinde yaşayalım.

Not: Bir başka rezillik…
Almanya’da deneme faslı açıldı, gerekçe terör, güvenlik…
Gel sen onu benim pabuçlarıma anlat, kameralar sayesinde yüz tanıma. Hayatinin her anında takiptesin, her yerde her an.

Bilgisayarın VR’e hazır mi, genel durumu ne?
Benchmark…
Piyasanın önde gelen şirketlerinden, ücretsiz…
indir

VR, doğru hatırlıyorsam iki testi var. Galiba portakal rengini geçtin mi hazırsın, diğer test geliştirilmişi

Onun bunun çocukları

Bozuk para gibi harcıyorlar milleti!
Hani ulan bitecekti?
Bu milletin şehit üzerine şehit verdiği yetmedi mi?
Köpek gibi geberip giden kendi g.t kıllarınıza şehit dedirtmiyor musunuz, deliriyorum, gerçek şehit herhalde mezarında ters dönüyordur.

Enflasyon yukarı doğru düzeltme yapılarak yüzde sekiz çıkmış…
Ananızın bilmem nesi de zaten sekiz köşe(!)

Yalan…
Yalan var ya hemen kıçlarının dibinde…
Diyorum ya hep…
Millet, dünya ağzını bıraktı gerisiyle gülüyor bize!

Sorgulayacaksın kardeşim, sorgulayacaksın

En masum sorular…
En masum taleplerdir en büyük devrimlerin fitilini ateşleyen…
İnsan…
Ve onuru, insan ve insan olan…
Bir varlık ki kendini sorgulayan…
Merak eden, araştıran, yerine sayman.

İnşa edeceksen demokrasiyi, gerçi ilerisi olmaz ya…
Diyelim ki oldu…
İnsan onuru üzerine inşa et ki temel sağlam olsun…
İnsan onuru ve eşitlik üzerine inşa et ki ne temel sarsılabilsin ne üzerine dikilen…
Atatürk kardeşim, Türk demokrasisini bu temeller üzerine inşa etti…
Gün gelir bir yandan fırlama, gelip yoktan var edileni yıkmak isteyeceğini bildi…
Sorgulayacaksın kardeşim sorgulayacaksın…
Basit bir soru, örneğin başımdaki hırsız mi?
Talebin olacak…
Taleplerinde, hele haklıysa, yerindeyse bu istekler, taleplerinde ısrarcı olacaksın.

Hastaysa insan…
Düşüncelerinde, ruhunda ve cinsiyetinde…
Aklını bozduysa bacak arasıyla, bu insandan ne kul olur ne akraba…
Ne kardeş ne dost eli uzanmaz ondan sana!

Sorgulayacaksın kardeşim, sorgulayacaksın…
Demokratsan…
Demokrasiye inanıyorsan hem demokratik görevini yerine getirecek, gönül rahatlıkla demokratik haklarının tadına varacak HEM soracaksın kardeşim, cevaplanmak üzere soru soracaksın, taleplerinin ardında duracaksın.

Bu konuda bir usta…
Gerçek bir ustanın kitaplarını, eserlerini tavsiye ederim sana…
Gücün, mutlak bir gücün…
Ve güçlünün gölgesinde, korkmadan sorguladı, aradı insanı…
Berthold Brecht.

Kahpedoğan öncesi…
Bu ülke minarelerinden ezan sesi yükselmiyordu değil mi?
Yollar, hanlar – hamamlar, köprüler, trenler yoktu değil mi?
Sor kendine, sorgula…
Kahpedoğan öncesi…
Bu millet, bu vatan hiç böylesine ikiye bölünmüş müydü?
Sor kendine, sorgula…
Kahpedoğan öncesi…
Bu cumhuriyet kurulduğundan beri, ondan öncekiler insan değil miydi?
Onlar…
Yüce Türk milletini temsil etmiyorlar mıydı?
Ne AK Saraylar diktiler kendilerine ne bugüne kadar görülmemiş şekilde soymadılar devleti, kayırmadılar “adam”, yandaş ve yoldaş kollamadılar, onlar…
İnsan değil miydi?

Almanlar, hayvanı az düşünürü çok bir toplum

Tabir caiz ise…
İki toplum kıyas kabul ederse, bizlerin TAM TERSI…
İki toplumun BIRÇOK ORTAK Özellikleri olmasına rağmen şeytan ayrıntıda gizli!

Bu sabah haberlerde yer aldı, bir inşaat, bir “türbe”
Doksanlı yıllarda…
DIKKAT…
Birisi >>> rüyasında <<< gördü diye O yere bir Türbe inşa ediliyor… O gün bugündür şifa arayanlar, derdi olanlar oraya gidip dua ediyor, dilek diliyor… “Müslüman” bir milletiz ya vesselam >>> Allahtan dileyeceğimize <<< gidip ondan bundan diliyoruz dileyeceğimizi!!!

Bu sözlerim şu şekilde yorumlanamaz…
Akıl ile bilim ile açıklanamayacak bazı şeyleri bizzat yaşadığım için…
Gözün aldatmacası, beynin yanıltması ve en önemlisi tesadüf gibi olasılıkları devre dışı bırakmama rağmen, şahitli – ispatlı bazı şeyleri yaşadım VE izahı yok bu şeylerin. Yani…
Malum olma gibi…
Olabilir mi? Olabilir!
Annem mesela, güzel anneciğim benim…
Altıncı hissi ister inan ister inanma çok ama çok güçlü bir kadın, Onun rüyalarından resmen korkarım.

Altıncı his ile izah edilebilir mi böyle şeyler, bazı şeyler?
Belki!???
Peki, bilim ne diyor bu konuya?
Şu bir gerçek ki insanoğlu var olma savaşında birçok duyuyu kazandı…
Ve kaybetti. Duyu, en önemli ve en hassas duyularımızdan birisi hayata kalma duyumuz…
Tehlikelere karşı duyarlılığımız…
Örneğin sürekli hayatı tehlikede olan bir kişi yaşamsal tehlikelere karşı, diğer insanlardan çok daha duyarlıdır. Ve bu ispatlanmış bir gerçektir. Neyse, geçelim konumuz bu değil zaten…
Yukarıda > ağır < bir itamda bulundum… Hatırlı okuyucularım bilirler beni, ispatlayamayacağım en azından ama yazdığımı “kanıtlayacak” deliler sunamayacağım bir iddia atmam ortaya. Kendime yazar demek istemiyorum, binlerce sayfa yazmış ve yayınlamış olmama rağmen… AMA… Yazarsam, araştırarak yazarım… Birçoğu gibi bir taraflarımdan uydurarak yazmam! Kaynak nadiren gösteririm… Zaten bu kadarını yapmam bile benden olağanüstü güç istiyor, bilimsel tanım ve tarif usullerine göre yayın yapmam bu şartlar altından neredeyse imkânsız. Haaa… Diyeceksiniz nicelik değil nitelik… Kardeşim zaten nitelikli yazmaya çalışıyorum, merak edip yazdıklarımı teyit ettirmeye çalıştın mi? Babanın oğlu bile olsa hemen inanma! Teyit ettirmeye çalış, doğrulat. En azından > iki güvenilir < kaynaktan.

Kaynaklarım üçe ayrılır:
İlk ve şaşmaz kaynağım kitaplarım, kütüphanem. Kendime göre mütevazi bir kütüphanem var, gerçek kitaplar, yani basılmış olanlar, elektronik kitaplar VE görseller.
İkincisi bir zamanlar okuyup hayatında teyit ettikleri, gözlemlerim…
Üçüncüsü DarkNet ve Internet(!)

Özellikle üçüncüsü ve gözlemlerim yukarıdaki itama yol açtı…
Kerhane kapısı gibi herkesin girip çıktığı, sorguladığı bilgileri bir tarafa bırak…
O kadar çok bilgi, terim ve deyim Türkçe içerikli sitelerde yer almıyor, gözetilmiyor ki…
Internet…
İngilizce HEMEN SONRA ne ararsan ara bir şekilde Almanca çıkar karşına…
Bu ne demek biliyor musun?
Arz, talep meselesi…
Demek ki insanlar, yani özellikle almanlar o kadar geniş çaplı ve değişik konuları araştırıyorlar ki…
Bu talep, arz yaratıyor. Bilemem anlatabildim mi?

Bak kardeşim…
Okuma ile okuma arasında fark var, özellikle istatistikleri…
Anlatmayacağım…
Hava raporu yanlış çıktı, sıcak değil deli gibi bir yağmur, gitmedim yani ormana…
İnsanlık ve gelişmişlik düzeyi…
Gir bu sitelere, biri PISA…
Karşına çıkacak açılış sayfasında Türkiye, kırmızı…
Parayı al bir tarafına SOK, yerinde harcamasını bilmezsen, paranla faydalı şeyler yapamıyorsan…
Yatırımların en değerlisi…
İnsan, insan evladına yapılan yatırımdır…
Diğeri gelişmişlik düzeyi, dedim ya anlatmayacağım, tarif etmeyeceğim…
Yok öyle armut pis, ağzıma düş, yok, anlıyor musun yok!

Pisa
Human development index