Keops Piramidi

Sabahın kör saatinden beri yollardayım, yeni geldim…
Perişanları oynuyorum. Hanim diyor “sana sakin hayat lazım!”
Kim kaybetmiş ki ben bulayım?

Bir kahve içtim, yazmaya karar verdim çünkü önemli…
Mısır’da, en önemli piramitlerden birinde, 1900’lü yıllardan beri ilk defa…
30 metre “yüksekliğinde” bir boşluk, bir oda bulundu!

Bilim henüz fazla bir şey bilmiyor…
Galiba Fransız ve Japon bilim insanları. Japon’dan eminim, Fransız olabilir…
O kadar yorgunum ki anlatamam.

Eminim…
Bilim bir yolunu bulup bu odanın sırrına erecek.

Offfffffffffff ya of

Füsun benden çok dayak yemiştir…
Özellikle genç kız olduktan sonra. Daha küçüktü, arkadaş…
Kıza yan bakıyordum başlıyordu zırlamaya.

Vallahi billahi bir şey yapmıyordum ya, vallahi billahi…
Değil dövmek, bakıyorum diye zırlardı ondan sonra ben annemden yerdim dayağı…
KUR-TU-LA-MA-DIM
O bitti, çocukları başımda. Biz bunu e vermemiş miydik?
Bizim evimizden çıkmamış miydi bu insan?

Gittim Dada’ya, sözde nasıl yazılır, nasıl kayıt edilir öğreteceğim…
Dayday açtı kapıyı, adımımı attım eve, Dada yukarıdan:
“Dadaaaaaaaaaaaaaaaaaaa”
Ama nasıl ağlıyor, içler acısı…
“Kuduz köpek” kapmış çocuğun bacağını, yeminle diş izleri olduğu gibi duruyor, morarmaya başlamış. Ne oluyor ya?

Başladı ikisi birden anlatmaya, biri ağlıyor anlatıyor…
Diğeri bağırıyor anlatıyor…
Benim sigortalar attı…
Bağırmamla birlikte sustular. Anahtar kavgası…
Ya bir anahtar için çocuğun baldırı böylesine insafsızca ısırılır mı?

Yok arkadaş benim çilem dolmadı…
Barıştırayım dedim, Dada…
Af etmem!

Ben olsam bende etmezdim.
😊

Ev…
Gazilerle doldu…
İki kedi bir Dada, Allah beterinden korusun.
AMINNN

Kepçe kulak

Allah nazardan saklasın, gerçekten çok yakışıklı bir pezevenk olacak…
Okuldan geldi, doğru bize…
“Dayday, sana bir sorum var”
Sor bakalım!
(Aynen böyle)
“Öğretmen dedi bir Geschichte1 yazacakmışız AMA computerde2. Ben bilmiyorum ki nasıl yazacağım?”

Yarı Almanca, yarı Türkçe. Yurtdışında yetişen çocukların ortak kaderi ki ben olayım, anne – babası olsun çok önem veririz düzgün Türkçeye. Tutum kepçe kulaklarından çektim bana doğru…
Yeminle herifte bir dudaklar var…
Çok kız yakacak!!!
Doya doya öptüm. Ananayi Türkiye’ye gitmeden önce berbere götürmüştü. Klasik Türk erkek tıraşı.

Kulaklar…
Meydanda, kepçe gibi…
Ya yeminle çok seviyorum pezevengi. İkisinin de.

1 Hikaye
2 Bilgisayarda
Bazen Dada ile Dayday’i karıştırıyor. Bir öyle bir böyle ama ikisi de dayı demiyor
😊

Nasıl uğraşmam?

Sabahki yolculuk çok yordu, toparlanamıyorum…
Diyorum ya saniyem saniyeme uymuyor. Kızın arabasında iş yerine gidecek birçok şey varmış. Mecburen götürdüm, aksi tüm gün ben arabasız kalacaktım. Neyse…

Millet telaşıma düştü, Allah razı olsun Alman dostlar…
Eczacım mesela…
Sanırım en iyi müşterisi benim, bundan mı yoksa sevdiğinden mi bilmem?
“Passen Sie auf sich auf, von Ihnen kann man viel lernen!”

Nasıl uğraşmam bu adilerle, nasıl?
İnsan kılığında hayvanlar, Müslüman kılığında yaratıklarla…
Demirtaş deyimi ile…
2019 seçimlerinde seni başkan yaptırmayacağız!

Şeyimin başkanı, başı…
Ulan insan kendi şeyine de hakaret eder mi!!!???

Yasaklamaktan, kısıtlamaktan taraf değil

Bir densiz bir mesaj yazmış, masajla ilgili…
Ya arkadaş benim masajlık halim mi kalmış?
Bir ayak çukurda, yaratana yan bakıyorum…
Dilim iki karış dışarıda!

İlaçlar olmasa ayağa kalkacak halim bile yok…
Tamam iyice abartarak yazdım ama anlamanız için…
LÜTFEN
Bir daha böylesine mesajlarla > rahatsız < etmeyiniz!

Olumlu veya olumsuz görüşlerinizi yazabilirsiniz…
Açığım…
Eleştiriye her şekliyle, yeter ki seviyeli olsun…
Her şeyi kapattım, yeniden açtım…
İstemiyorum yasaklamak, kısıtlamak…
İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa!

Allah gönlüne göre versin

Dua ederim sevdiklerime, kalbimde, benimle birlikte her yerde olanlara…
Araba bozuldu ya, dün bitecekti, bitmedi. Kardeşin arabasını aldım…
Allah’ın dağı, ulaşım sorun. Kızı sabah götürüyorum, akşam alıyorum…
Tren istasyonuna bırakıyordum, Offenbach’tan geliyorum…
Git gel 100 Km…
Ölüyorum!

Evvelsi akşam istasyondan aldım…
Faili meçhul bulundu, Bengal kedisi…
Tarçın hala topallıyor, Hürrem’in kulağını ısırmış. İki gazi…
Bir görseniz, bir hayvan bu kadar mı güzel olabilir?
Yolda, kardeş anlatıyor iste Begal kedisi yapmış, dadanmış bizim bahçeye…
Bizimkileri benzetmiş, ikiye bir, helal olsun vallahi…
Dedi: “İkisi bir olsa dövecekler kediyi, dayak yediler”
Bende dedim; Kedilerin de çocukların gibi salak!

Kendi söylediğim öyle komiğime gitti ki, başladım gülmeye, kardeşte benimle birlikte…
Gerçeklik payı var çünkü…
Kendi insanım olduğu için değil, vallahi billahi değil. Bende öyleyim…
Tam bir salak…
Hatta bizim Ali bile. Hayatımda çok pislik gördüm, insan denilen varlığın > iğrenç < taraflarını…
Ancak…
Ne kendimin hele kalbimin bozulmasına izin vermedim, ne bana ait olanların…
Çok şükür tertemiz bir hayatımız var, evden işe, işten eve, çoluk çocuk…
Küçücük bir dünya…
Hepi topu dört biz, dört kardeş artı Oma artı bir…
Bu kadar yani. Yolda anlatıyor kardeş, saf saf…
Hayallerini, isteklerini. Allah…
Onunda, tüm temiz kalpli insanların isteklerini, dualarını kabul etsin…
Allah, gönlüne, gönüllerine göre versin.