Evlada gittim geldim. Bittim, tükendim…
Gazete okurken uyumuşum. Birkaç kilometre yol yapamaz hale geldim, çok bıktım kendimden…
Bu tür bir yaşamdan. Başladığımı bitireceğim, MUTLAKA, öncesinde kendimi toparlamam lazım.
Böyledir kardeşim, hayat dediğin böyle bir şeydir işte…
Kahpedoğan diyor:
“Arkasındaki destekler çekilince teröristleri tepelemek leblebi çekirdek kolaylığındadır”
Çok görmüşümdür hayatımda kendini dev aynasında görenleri…
Karşısındakini küçümseyip mücadeleyi kaybedenleri(!)
Hayatta genel anlamda iki tip insan vardır, s.ken…
Ve s.kilen…
Allahtan…
Nadiren ikinci tip olma şansızlığına düşmüşümdür, bu demek değildir ki s.kilmedim…
Hayattın bizzat kendisi, geçti arkama ve dayadı – döşedi(!)
Anlayacağınız…
Ağzım çok yandı, canım çok acıdı…
Dikkatim, özenenle yaklaşımım, karşımdakini iyi hesaplama gayretlerim bundandır…
Ders aldım, ben aldım AMA almayan, anlamayan o kadar çok ki!
Zeynep Hanım yazdı yine…
Lütfen dikkatle okuyalım:
—
AKP’nin dış politika yanlışlarının bedeli: Türkiye, enerji yarışında devre dışı
19 Şubat 2018
“Tüm dünya bize karşı…”
Doğru aslında.
Uluslararası ilişkilerin kesin kuralıdır:
İyi yönetilmeyen, zayıf düşen, savrulan ülke sıkıştırılır. Tek değil, kendini birçok cephede birden mücadele eden halde bulur.
Türkiye’nin yaşadığı da işte tam olarak bu.
Kötü yönetimin yarattığı zayıflama ve bundan yararlanmak isteyen ülkelerin fırsatçılığı.
Türk Ordusu, AKP’nin yıllardır izlediği yanlış Suriye politikaları nedeniyle meşgul;
Şu anda Cerablus’ta “nöbette”, Afrin’de ise terör örgütleriyle bizzat sıcak çatışmanın içinde.
Mehmetçik çatışırken, Suriye’de enerji pazarları paylaşılıyor;
SURİYE VE IRAK ENERJİ PAZARINDA İRAN HAKİMİYETİ
Davutoğlu, AKP hükümetinin Başbakanıyken, “Maraş, Antep neyse Halep de odur” diyor, Halep’i “Gazi” ve “Kahraman” sıfatlarıyla anıyordu.
Şimdi o Halep’te, yine AKP’nin “düşman” ilan ettiği, “küstüğü” Esad rejimi, enerji ihaleleri dağıtıyor. Ve o ihaleleri Türkiye değil, İran alıyor.
İran, Halep’te beş doğalgaz santrali kurmanın ve işletmenin ihalesini aldı bile. Üstüne bir de tüm Suriye’nin elektrik altyapısını kurma ihalesini de kaptı.
AKP hükümeti Esad’a “düşman/terörist” diyedursun; Türkiye’nin burnunun dibindeki Lazkiye’deki enerji santralinin tamiri ve işletmesine ilişkin ihaleyi alan da elbette İran oldu.
Suriye’de Rus etkinliği zaten malum.
Ama Ankara’nın sadece Mehmetçik’le, savaşarak yer almaya çalıştığı Suriye’de, Çinliler yatırımla, ihalelerle devrede. Çin, Esad yönetimi ile daha geçenlerde 2 milyar dolarlık sanayi tesisi anlaşması yaptı.
AKP hükümeti Membiç’e yönelik tehdit dozunu artırırken, pek gündeme getirmediği Fırat’ın doğusunda PYD-YPG ile işbirliği içindeki ABD de, Suriye’nin en büyük su ve doğalgaz/petrol yataklarının üzerine oturmuş durumda.
Irak’ta da durum Ankara açısından pek parlak değil;
Bir ara Kuzey Irak’ta Kürtlerle kurulan enerji işbirliği, Barzani’nin “intihar” gibi bağımsızlık referandumu ile toptan rafa kalktı. Ve Kuzey Irak’ta Türkiye’nin yerini, Irak Başbakanı Ibadi’ye “Sen kimsin? Benim kıratımda değilsin” demeyen İran aldı. Kerkük petrolünün İran’a akıtılması için Bağdat ile Tahran arasında anlaşma imzalandı.
AKDENİZ’DE DE İŞLER KARIŞIK
Akdeniz’deki enerji mücadelesinde de işler AKP hükümeti açısından pek iyi gitmiyor.
Rumlar, Akdeniz’de kendilerinin olmayan kıta sahanlığında, Avrupalı, Amerikalı şirketlere birbiri ardına ihale dağıtıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Roma’ya gidip Papa ile görüşür, İtalya Cumhurbaşkanı ile öğle yemeği yerken, İtalyan ENİ şirketi Akdeniz’de Rumlar adına petrol/doğalgaz aramak için kolları sıvadı.
Üstelik ENİ’nin arama yaptığı bölge sadece KKTC’yi değil, Türkiye’yi de ilgilendiriyor; Antalya açıklarında, Türkiye’nin kıta sahanlığı bölgesinde yer alıyor.
İşin ilginci, Türk savaş gemileri Rumların Ankara’yı hiçe sayan bu nafile hamlelerini boşa çıkarırken, Ankara’ya karşı en sert tepki hiç beklenmedik bir yerden, Mısır’dan geldi. Erdoğan hükümetinin, Müslüman Kardeşler uğruna “düşman” ilan ettiği Mısır, Türk savaş gemilerinin Rum oyununu bozmasına sert bir açıklamayla karşılık verdi. Mısır’da Sisi yönetiminin Dışişleri Bakanı açıklama yapıp, Türkiye’yi yerden yere vurdu.
Bitmedi;
AKP’nin ‘Osmanlı tokadı‘ atacağı ABD de devreye girdi.
‘Tokadın‘ bir numaralı muhattabı, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Ankara’da sarayda görüşürken, siyasete girmeden önce CEO’luğunu yaptığı dev petrol şirketi Exxon da Kıbrıs denklemine girdi.
Exxon, Kıbrıs açıklarına petrol aramak için iki gemi göndereceğini açıkladı.
İSRAİL’DEN “SADAT-HAMAS İLİŞKİSİ” İDDİALARI
Kıbrıs Adası açıklarında başlamış bu “enerji dalaşına” henüz doğrudan dahil olmayan İsrail’den ise, Ankara’ya yönelik çok ilginç bir hamle geldi geçen hafta:
İsrail, Türkiye’de de son dönemde çok tartışılan SADAT’ı hedefe aldı; İsrail Güvenlik Ajansı, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın resmi sitesine de koyulan bir açıklama ile, tutuklanıp, sorgulandıktan sonra sınırdışı edilen bir Türk vatandaşından yola çıkarak, SADAT’ı HAMAS’a destek vermekle suçladı. İsrail Güvenlik Ajansı’nın açıklamasında çok ciddi suçlamalar var Türkiye’ye karşı; kurulan bir şirket üzerinden, Hamas’ın kara paralarının aklandığı iddiaları yer alıyor açıklamada. -Bu iddiaların, tam da Türkiye, Zarrab’ın başına sardığı yaptırım ihlali ve kara para aklama suçlamalarıyla karşı karşıya olduğu dönemde gelmesine de dikkat çekmek lazım.-
İsrail, bir yandan Türkiye’yi Hamas’la ilişkilendirip Ankara’yı uluslararası alanda etkisizleştirmeye çalışırken, diğer yandan da kendi “enerji dalaşını” Lübnan’la yapıyor. Lübnan’da İran destekli Hizbullah ile İsrail hükümeti arasında bu ara, Akdeniz’deki enerji yatırımları konusunda kıyasıya bir “tehditler savaşı” yaşanıyor.
Tüm bunları alt alta koyduğunuzda tablo Ankara açısından hiç iyi değil.
Türkiye, Ortadoğu’da, Akdeniz’de enerji denkleminden gün be gün dışlanıyor.
Hükümetin “komşularla sıfır sorun” diye başlayıp, “tüm komşularla soruna” çevirdiği dış politikada iş yine Mehmetçik’e düşmüş durumda;
Türk Ordusu sahada bu yanlışları düzeltmeye çalışıyor;
Mehmetçik, Afrin’de, Türk Donanması’ndaki leventler ise Akdeniz’de (ki FETÖ örgütünün bir dönem açılan davalar ile TSK içindeki asıl hedefinin denizciler olduğunu da burada not etmek gerekir. Nedeni şimdi ortaya çıkıyor) yapılan yanlışları düzeltmek için çalışıyor.
“Kandırılmanın” bedeli bu ülke için giderek daha da ağır hale geliyor…
http://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/zeynep-gurcanli/akpnin-dis-politika-yanlislarinin-bedeli-turkiye-enerji-yarisinda-devre-disi-2229963/