Söder du Bleichgesicht mit gespaltener Zunge

CoVid-19 sei eine Naturkatastrophe aber kein Geschöpf eines Staates(!)

Junge…
Ich würde dich ja gerne eines Besseren belehren ABER bei dir ist…
JEDE ART von Hopfen und Malz verloren.

*

Gerçekten…
Ölüm oranları ciddi şekilde artıyor…
Burada…
50 bin öğrenci karantinada, çocuk çocuk…
Allah korusun, bugün hanim müşteriden duymuş, 200 metre bize…
En fazla, ilkokul…
Korona.

Dedim ya, hep vurgularım komplo kuramcısı değilim…
AMA…
Düşündürüyor beni, kimin ile ters gidilse…
Orada çok fazla, bir değil iki değil…
Israil mi?
😊
Orası benim gizlim, yüksek siyasetin incelikleri desek…
Hadi…
Yalanla beni, yanlışsın de…
Ne zaman Israil’e dikkat çeksem Avrupa’da ne oluyordu?
Arkadaşlar…
Birkaç fırın ekmek daha…
O da ancak belki!?
😊 😊 😊

Ne güzel…
Teşekkür ederim, her gün…
Her…
Ortalama 3500 – 4000 kez okunuyor sayfalarım, yani giriş yapan…
“Kalıcı”
Dün örengin ortalama yedi sayfa

Demedim mi KAYNIYOR diye?

Tedbir masalları!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Tedbir… Tedbir…” deyip duruyor.
Ne tedbiri Koca Bey?
AVM’leri açan, Ayasofya önünde, Giresun’da binlerce kişinin omuz omuza toplanmasına, ulaşım vasıtalarına insanların balık istifi doluşmasına izin veren siz değil misiniz?
65 yaş üstünü evlerine hapsederken, insanları düşük faizli tatil kredileriyle yan yana, can cana sahillere gönderen kimlerdi acaba?
İşletmeleri, işyerlerini, mesai saatlerini ayarlamadan aynı anda açarak genç ve orta yaşlı milyonlarca kişiyi aynı saatte işe gitmek zorunda bırakan hangi yönetimdi Fahrettin Beyefendi?
Ülkede mitingler oluyor, üye kampanyaları yapılıyor, yandaş kodamanlar, iktidarın hatırlı kişileri binlerce insanın katıldığı vıcık vıcık düğünler yapıyor, Sağlık Bakanı tedbirden bahsediyor!
Böyle tedbir mi olur Bakan Bey?
★★★
Meydanı boş bulan virüs hızla yayılmaya devam ediyor!
Tedbir diye hemen 65 yaş üstü yurttaşlara iki-üç hafta sokağa çıkma yasağı getirirlerse hiç şaşmayın! Başka bildikleri önlem yok çünkü…
Oysa yoğun bakımda yaşlıların yerini gençler dolduruyor!
Her yaş grubu risk altında…
Gençlerin yoğun bakımda tedavi görme oranı yüzde 25’e yükseldi.
Salgının ilk haftalarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Hastalananlar, ölenler ileri yaştakiler” gibi akıllara durgunluk veren açıklamalar yaptı, gençler de “Bize bir şey olmaz” algısıyla rahat davrandı ve olanlar oldu.
Sağlık Bakanı’nın “Yaşlılar ölüyor” açıklamaları genç kuşağı yanıltınca onlar da okkanın altına gitti!
★★★
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz “Görüyoruz ki, yaşlı bireyler bu süreçte kendilerine daha çok dikkat ediyorlar. O nedenle ne yazık ki, yaşlıların bıraktığı yoğun bakım alanını gençler dolduruyor. Ayrıca 50 yaş altındaki hastalar da artık yoğun bakım tedavisi görecek kadar ağırlaşabiliyor” dedi.
Bunlara ne diyorsunuz Sayın Koca Bey?
★★★
Sonbahar ve kış aylarında mevsimsel gripten korunmak gerekiyor.
Belirtileri birbirine çok yakın olan grip virüsü ile koronavirüsün aynı anda vücuda girmesi, tehlikenin boyutunu büyütüyor ve hastalığa yakalananların kurtulma şansını azaltıyor!
Bu nedenle (özellikle ileri yaştakiler için) grip aşısı olmak şart… Fakat aşı nerede?
Grip aşısı yok… Zatürre aşısı yok… Hastanelerde yer yok!
Sadece Sağlık Bakanı’nın “Tedbir… Tedbir” lâfları var!
Yazık değil mi bu millete?
Terbiye dışı bir saldırı!
Özlem Çerçioğlu… Türk siyasetinde kadınların yüz akı…
3 dönemdir CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.
Ona “Topuklu Efe” diyorlar. Bu ismi hak ediyor.
Bir AKP milletvekili çıktı, Özlem Çerçioğlu’na dil uzatarak “Hanımefendi annedir, şudur budur ama kendisinin bu kimliğe uygun hareketi yok!” dedi.
Neden yaptı bu terbiye dışı saldırıyı?
Özlem Hanım’ın, bir kadın olarak Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda kazandığı başarıyı kıskandığı ve buna tahammül edemediği için…
Aslında attığı çamur, bumerang gibi dönüp kendisini vurdu!
Bu tip politikacılar nedeniyle Türk siyaseti ne yazık ki, sürekli irtifa kaybediyor!
TEBESSÜM
Hırsızlar ve tecavüzcüler!
Temel ile arkadaşı Dursun sohbet ediyorlarmış…
“Şu yobaz takımına şaşırıyorum” demiş…
“Neden?” diye sormuş Dursun…
Temel anlatmış:
“Adamlar her fırsatta ‘şeriat isteriz‘ diye bağırıyor… ‘Şeriat, şeriat‘ diye tutturuyorlar. Şeriat gelse ne olacak ki?”
“Bilmem, ne olacak?”
“Heriflerin yarısının hırsızlıktan kolu kesilecek, yarısı da küçük çocuklara tecavüz suçundan hadım edilecek! Akıllılar bunu istiyorlar!”

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/rahmi-turan/tedbir-masallari-6054936/

########## !!! ##########

Maske düştü kel göründü

■ Türkiye, sağlık sistemi çöken ABD’ye şefkat elini uzattı.
■ Türk Hava Kuvvetleri’nin Koca Yusuf isimli dev nakliye uçağıyla, çaresiz durumdaki ABD’ye maske, dezenfektan ve siperlik gönderdik.
■ ABD’ye nefes aldıracak olan tıbbi yardım paketlerimizin üstüne Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun yanısıra, Mevlana’nın sözleri yazıldı: “Ümitsizliğin ardında nice umutlar var / karanlığın ardında nice güneşler var.”
■ İnsanoğlunun ölümcül hastalıkla mücadele ettiği şu günlerde, yardım paketlerinin üstüne Mevlana’nın yüreklere dokunan “umut” sözlerinin yazılmasını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan istedi.
■ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “derhal gönderin” talimatıyla gönderilen “hediye” tıbbi yardımlar, Washington’daki Andrews Hava Üssü’ne ulaştı, ABD dışişleri bakanı minnet duyduklarını açıkladı.
■ Türkiye’nin tıbbi yardımına Amerikan medyasında geniş yer verildi, bütün Amerikan televizyonlarında “Türkiye’nin vefalı bir müttefik olarak, en zor anında ABD’nin imdadına yetiştiği” anlatıldı.
■ Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde, salgınla mücadelede dünyanın en başarılı ülkelerinden biri olduğumuz tescillendi.
■ ABD’ye kendini toparlayabilmesi için bir uçak dolusu daha tıbbi malzeme gönderildi, ikinci parti yardımlarımız adeta zavallı durumundaki Amerikan hastanelerine dağıtıldı.

Breh breh breh dedirten bu manşetleri eminim hatırlıyorsunuzdur.

Kendi vatandaşımıza maske dağıtamazken, herkes Ptt’den bir türlü gelmeyen kod numarasının gelmesini beklerken, iban numarası verip vatandaşımızdan üste para istenirken… Askeri kargo uçağımızın yüklenmesi, havalanması, ABD’ye inişi falan, en başta TRT olmak üzere bütün yandaş medyada canlı yayınlarla duyurulmuştu.

Hatta… Asrın liderimiz kendi forsu’yla gönderdiği tıbbi yardım kolileriyle beraber, ABD başkanı Trump’a mektup da göndermişti.

“Değerli dostum,
Salgını kontrol altına almak amacıyla verdiğiniz mücadeleyi takdirle izliyor, aldığınız tedbirlerden büyük memnuniyet duyuyorum.
Amerikan halkının gerekli dirayeti sergileyerek, bu krizi atlatacağından şüphe duymuyorum.
Amerikan halkının salgınla mücadelede temel ihtiyaç maddelerinin karşılanması için, ABD’nin güvenilir ve güçlü bir ortağı olarak, her türlü dayanışmayı sergileyeceğimizden emin olabilirsiniz.
Değerli dostum,
Hava Kuvvetlerimize ait bir uçakla, Amerikan halkının ihtiyaç duyduğu tıbbi malzemeleri gönderiyoruz.
Bu gönderdiğimiz tıbbi yardımlarla, sıkıntı içindeki Amerikan halkının sağlığına kavuşmasını diliyorum.”

Yandaş medyanın koltukları kabarmıştı.
“İşte dünya lideri”
“İnsanlık dersi”
“Gurur duy Türkiye”
“Anadolu büyüklüğünde vicdan” yorumları yapılmıştı.
Kimisi Akp’nin sağlık reformlarını ballandıra ballandıra anlatmış, kimisi şehir hastanelerini öve öve bitirememiş, kimisi de Kılıçdaroğlu’nun ssk’yı batırdığı sakızını çiğnemişti.

Netice kardeşim?

ABD’nin Ankara büyükelçisi, Türkiye’deki devlet hastanelerinin Amerikan ilaç firmalarına 2.3 milyar dolar borcu olduğunu, bizzat Tayyip Erdoğan tarafından “ödeme sözü” verilmesine rağmen bir yıldır ödenmediğini, bu biriken borç artık derhal ödenmezse Türkiye’ye ilaç satışının durdurulacağını açıkladı iyi mi!

Böylece…
Maske gönderiyoruz diye rüzgar yapanların, maskesi fena düştü.

İçmeye ayranı olmayanların – itibardan tasarruf olmaz diyerek – maskeyi tahtırevanla gönderdiği ortaya çıktı.

Ama siz gene de maneviyatınızı bozmayın.
Pandeminin ortasında ilaçsız kalakaldığınızda, elinize ilaç niyetine tutuşturulan reçeteyi okursunuz gari…
Ümitsizliğin ardında nice umutlar var filan!

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/maske-dustu-kel-gorundu-6054962/

*

Ja…
AYNEN!

>>> Bir tutarsızlık DAHA, bir KANIT <<<

Chicago daktilosu*

David E. Shaw…
Kimdir bilir misiniz?

Hadi merakta bırakmayayım sizleri…
AMA…
Shaw ile ilgisini hala anlamayacaksınız.

Chicago Typewriter
İyi durumda olan bir makinelinin bugünlerde değeri; 50000 dolar.

Seksenlerin sonuna doğru arada daktilolarla uğraşmak zorunda kalırdım, gerçekten ses daktilo benzeri.

🙂

Bu tüfek orijinal değil herhalde…
Olsun bir fikir edinmeniz için…
Anlamalısınız Chicago Outfit’i ki anlayasınız “modern”
Çeteleri!

Devam edecek AMA bugün degil

* Yok sürpriz olsun
😊
Makale içinde anlarsınız bunun ne demek olduğunu…
Suudi Köpekleri…
O kesilip biçilen gazeteciyi, tane tane…
Yeri geldikçe!

Arslan Balığı

Aslında Pasifik Denizinde yaşar…
Kızıldeniz falan…
Gel zaman git zaman Karayiplerde görülür oldu…
Buralarda…
Doğal düşmanı yoktu…
Balığın pis tarafı ki görüntüsü güzel…
Korallerde ne kadar balık varsa tüketmesiydi.

Karayiplerde…
Doğal yaşam tehlikeye girdi…
Balık soyları tükenmek üzereydi…
Hatırlayan hatırlayacaktır beni…
Anlatmıştım…
Küreselleşme sonucunda Tuna Nehri üzerinden…
Ta buralara kadar gelen…
Canlılar.

Doğal düşmanları olmayanlar!!!

Artık Akdeniz’de görülmeye başlayan “garip yaratıklar”

Gittikçe sorun olmaya başlayanlar…
Ve insan…
GÖRDÜ durumun vahametini, cennet yok olmak üzereydi…
Önceleri…
Profesyonel zıpkıncılar işe koyuldular, başa çıkılacak gibi bir sorun değildi…
Başladılar amatörleri yetiştirmeye, maksat doğal yaşamı etkilemenden bu “mültecilerden” kurtulmaktı.

Arkadaş zıpkınla, tek tek başa çıkılacak gibi değildi…
Bir gün…
>>> Önderin > tesadüf < faktörü <<<
Arslan Balığı zıpkından kurtulur ama ağır yaralandığı için dibe çöker…
DIKKAT bundan sonrası çok önemli…
Akabinde, mülteci yere değer değmez…
Müren balığı kaptı onu, çekildi mağarasına ve yuttu balığı…
Bunu gören dalgıç birkaç kez durumu tekrarladı, Mürenler, diğer büyük balıklar…
Yemeye başladılar mülteciyi…
Bir dalgıç toplantısı yapılır bunun üzerine DIKKAT dedik ya…
Bundan böyle…
Avcı…
Avlanan olacaktı, tüm dalgıçlar bundan böyle vurdukları mültecileri diğer, büyük balıkların…
“Damak tadına” sunar oldular…
VE DIKKAT hani balıklar falan aptal denir ya…
Mülteci lezzetine alışan balıklar artık av olmaktan çıkıp avlanmaya başlarlar…
Öğrendiler, öğrendiler…
Greta’ya selamlar…
SÖZDE çevrecilere VE sahte Atatürkçü ve milliyetçilere…
Selam yollarım bu yazımla…
UNUTMA…
Bir pire bile koskoca Arslan’ı delirtebilir…
Bir ateş karıncası Arslan’ı kaçırır…
İnsan…
BOK YER, tahrip eder AMA yeri gelir onarmasını da bilir…
Ve yine birlikten ne doğar?

Güç!

Görmek, anlamak…
Yaptığından EMIN OLMAK…
İnce eleyip sık dokumak…
ÖNCE düşünmek, düşünmek, düşünmek…
Konunun nereye varacağını, varabileceğini GÖRMEK…
İyi değilim, kestim attım AMA umarım ne demek istediğimi anladın!?

*

Meee, meee, me!

merci mon cherie

### !!! >>> Sen olsan, yok bulamıyorum görüntüleri <<< !!! ###

Allah BÜYÜK ya çok BÜYÜK, kendi elleriyle, hesaba kitaba, ölçüp biçmeye bile gerek yok

UNUTMADAN…
Dikkatinizi çekerim, yok balıkla ilgili değil…
DÜN…
Borsalar zaten, Korona (bilerek “Türkçe” yazıyorum)
Altüst…
AMA ESAS ÖNEMLI OLAN…
Dolar – Euro paritesi…
UZUNNN zamandan beri “ilk defa”
1,16!!!

*

Bu sabah haberi görünce aklıma geldi, YEMINLE dün bilgisayarı açmaya üşendim…
Kötüydüm.

“Finanzexperte: US-Dollar wird 2021 abstürzen – USA sollten sich auf Double-Dip Rezession einstellen
26.09.2020 • 07:15 Uhr

Schon bis Ende kommenden Jahres könnte der US-Dollar stark abstürzen. Das prognostiziert ein Yale-Ökonom, der in seinen Studien hierfür deutliche Vorzeichen entdeckte. Eins der Anzeichen sei der starke Abfall der Nettosparquote, die in den negativen Bereich fiel.
Kommendes Jahr wird für die US-Währung brutal werden, so Stephen Roach, leitender Mitarbeiter der Yale University. Er ist der Meinung, dass seine „scheinbar verrückte Idee“, dass der US-Dollar abstürzen wird, nicht mehr so verrückt erscheinen sollte. Gegenüber CNBC erklärte er:

Wir haben Daten, die sowohl die Spar- als auch die Leistungsbilanzdynamik in einer viel dramatischeren Art und Weise bestätigt haben, als selbst ich erwartet habe.
Ihm zufolge „erlitt das Leistungsbilanzdefizit der Vereinigten Staaten, das das breiteste Maß für unser internationales Ungleichgewicht mit dem Rest der Welt ist, im zweiten Quartal eine rekordverdächtige Verschlechterung“. Er fügte hinzu:
Die sogenannte Nettosparquote, das heißt die Summe der Ersparnisse von Einzelpersonen, Unternehmen und des Staatssektors, verzeichnete im zweiten Quartal ebenfalls einen Rekordrückgang und fiel zum ersten Mal seit der globalen Finanzkrise wieder in den negativen Bereich.


…“

Amerika…
Ki ta ne zaman vermiştim „müjdesini“
Iç savaş ihtimali YÜKESK!

İngiliz benzeri, böl ve yönet…
Bu dünya etme bulma dünyasi!

*

Doktormuş…
Profesörmüş…
Fahrettin Altun, sana doktor sana profesörlük unvanı verenin…
Senin…
Ananızı avradınızı düz geçeyim.

Hiç unutmayacağım…
Uzun seneler öncesi, Mehmet meselesi…
Tabii biz buralardayız, anlatmıştım galiba, bu pezevengi görünce ekranlarda yine aklıma geldi…
Konu halamlarda, daha doğrusu kuzenler elinde…
Bir avukat, Bakırköy de…
Gittim görüşmeye, ya nedendir YEMINLE bilmem…
Konumuz ne, LAF nerelere geldi…
AKP…
Kocasıydı galiba, gitmiş Ankara’ya, katılacak AKP’ye…
Şahsi menfaat, O da akademisyen…
Bal tutan parmağını yalar
NAMUSSUZLAR!

*

Sevindim, takdir ettim, sende…
Sizlerde takdir edin, ettirin.

*

Yorumsuz

„Russland hat am 21. September gemeinsam mit Einheiten aus China, Pakistan, Belarus, Armenien und Myanmar ein groß angelegtes Militärmanöver gestartet. An dem Manöver nehmen neben 80.000 eigenen auch 1.000 ausländische Soldaten teil.
60.000 Soldaten, 250 Panzer und 300 Raketensysteme: Russland startete am 21. September eine groß angelegte Militärübung mit Einheiten aus China, Pakistan, Belarus, Armenien und Myanmar. An dem Manöver nehmen 1.000 ausländische Soldaten teil. Nach Angaben des russischen Verteidigungsministeriums nehmen außerdem Vertreter aus Aserbaidschan, Indonesien, Iran, Kasachstan, Tadschikistan und Sri Lanka als Beobachter teil.“