Öyle bir şey hazırlıyorum ki

Eve geldim açtım haberleri, o kadar yorulmuşum ki…
Zapladım kanalları…
TEPEM ÇOK FENA ATTI…
Hep ayni konu, Allah dedirtti iyide oldu…
Ne yapacaklarını şaşırdılar, her kanalda neredeyse ayni konu…
Dinde reform…
Kısmetse yarına çürüteceğim argümanlarınızı…
Sorun…
Yarın en geç on birde çıkmam lazım, ne kadar sürer?
Bilmiyorum…
Dayanabildiğim kadar, ondan sonra hal kalır mi bilmem.

Elimden geldi kadar çabuk olmaya çalışacağım…
DEDIM YA…
Çürütecek, yalanlarını yüzlerine vuracak…
Allah Peygamber aşkı için inanma söylenenlere, yalanlara kanma…
Yetmedi mi yıllardan beri inandığın, inandın da ne oldu…
Söyle kardeş, elini vicdanına koyarak söyle…
Ne oldu, ülke nerelerden nereye geldi, geriledi, söyle yetmedi mi?

Dört göz meselesi

Geldim ama nasıl geldim bir sor hele…
Sürüne sürüne…
Altı olsun gideceğim eve.

Hep derim, hatırlı okuyucularım anımsayacaktır…
Ben değil…
Biz…
Çok komplike bir durum, kaç günüdür üstesinden nasıl geleceğim diye düşünürüm…
Takım, taklavat gani…
Neredeyse her türlü cihaz, birde hal olsa hani…
Düşüne düşüne kafam şişti, yedim bitirdim kendimi.

Sonunda dedim ancak böyle…
Gittim çocuk dedi “ağabeye, gel yapalım söyle …!”
Öyle yaaa…
Ulan aklınla bin yaşa.

Ağzımda sakızdır bu cümle…
Bir elin nesi var iki elin sesi var diye…
Körün istediği bir gören göz…
Allah vermiş iki göz…
Bana…
Yetmemiş al ulan sana iki göz daha demiş…
Bakarım dünyaya dört gözlü dört gözlü…
Jeton bir türlü düşmez çok köşeli.

Arkadaşlar, kardeşler, soydaşlar, vatandaşlar…
Ancak el ele verirsek üstesinden geliriz sorunların…
Nifak sokarlar aramıza, papazı yiyelim diye…
Gel beni dinle…
Ortalıkta siyasetçi diye gezinenlerden hayır yok bize…
Oturup konuşalım, anlaşalım kendi derdimize kendimiz derman olalım.

Hayırlı akşamlar diler Önder size…
Ben gidiyorum eve!

Hatunum demedim mi sana…
Süt kuzusu…
Meee, meee, meee diye.

😊

Gelmez Necati Bey kardeşim gelmez

Bunların ağzı olur dili olmaz…
Bunların elleri olmaz, haşa çalmaz…
Bunların türbanlı bacıları olur, ama saraylardan kadın ve etek boyu dikizlemez…
Bunlar milletin a’sına koyarken besmele çeker kendinden olanlardan vergi istemez…
Validemle görüştüm…
Kadının, babaannemin, rahmetlinin deyişi ile kuş kadar canı var…
16 bin Tayyip Lirası vergi diye aldılar…
2-3 bin Euro eder…
Onlar laf söyler iş görmezler…
En basitinden sizin de ifade ettiğiniz gibi çift çift, üçer beşer kalk gidelim derler…
Enayi s.kerler(!)

Gelmez kardeşim…
Boşuna bekleme, bir meslektaşınız var Mutlu diye…
O da sordu Abdullah’a zamanında niye diye…
Cevap gelmedi, gelmez güzel kardeşim gelmez…
Boşuna çeneni, kalemini yorma!

Biat et gitsin…
Allahtan ümit kesilmez…
Bakarsın günün birinde maymun gözünü açar hesap sorar…
O güne kadar siz olun ben olayım, bizler ya tiyatro izler gibi izleyeceğiz vahim durumu…
Veya elimize ne geçerse çıkacağız sokaklara, yıkacağız Ak Sarayları başa!

Görsün millet…
Duysun cihan gerçek şehit nasıl olunur…
Senaryo gereği değil, şahit olsun yedi düvel…
Gençler, kadınlar ve biz ihtiyarlar vatan için millet için nasıl can verdik…
Bir utanmaz – arlanmaz çeteyi, haydutlar sürüsünü nasıl alaşağı ettik şahit olsunlar.

Sayın Türk Şeker büyüklerinden küçük bir cevap bekledim de gelmedi!
10 Mart 2018

Dün sabah oldu, saat 11’i geçti. Bekledim. Gelmedi. Öğlen oldu, saat 12’yi geçti.
Bekledim.
Saat 16.00 oldu.
Bekledim.
Yine gelmedi.
Bekleyecek vaktim kalmadı. Bu yazıyı yazı¬yorum. Zarar ediyorlar diye satılığa çıkartılıp özel sektöre kar etsin diye sunulacak olan 14 şeker fabrikasının yönetiminden sorumlu olan hem yönetim kurulu başkanı, hem genel müdür, hem Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı (3 koltuğu var. Devlette her koltuk, ayrı bir maaş getirir) Ergin İçenli’den bekle¬dim, cevap gelmedi.
Fabrikalar niçin zarar ediyor?
Pancar üreticileri mi suçlu?
İşçiler mi işe gelmiyor?
Bu 14 fabrikanın yönetiminden sorumlu Türk Şeker’in yönetim kurulu üyesi, aynı zamanda Maliye Bakanı’nın yardımcısı (2 koltuğu var) Cengiz Yavilioğlu’dan da bekledim.
Gelmedi.
Diğer üye ve aynı zamanda bu 14 fabrikayı satacak olan Özelleştirme İdaresi’nin başkanı (2 koltuğu var) Ahmet Aksu’dan da bekle¬dim.
Gelmedi.
Diğer üye ve aynı zamanda Başbakan Bi¬nali Yıldırım’ın Müsteşar yardımcısı (2 koltuğu var) Özer Kantoğlu’dan bekledim.
Gelmedi.
Bir başka üye ve aynı zamanda Maliye Bakanı’nın Müsteşar yardımcısı (2 koltuğu var) Halit Öcal’dan bekledim.
Gelmedi.
Diğer bir sayın üye ve aynı zamanda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı (2 koltuğu var) Prof. Dr. Derya Örs’den de bekledim.
Niçin zararda fabrikalar?
Siz bu zarar hortumları için 16 yıldır iktidarda olanlara uyarı görevinizi yaptınız da dinlemediler mi?
Bir küçük cevap gelmedi.
* * *
Bir feryat geldi.
Bir küçük esnaf okurum, adı Adnan Yurttaş; “Ham maddesi pancar. Üretimi kotaya bağlı. Yani anlaşmalı ekim ya¬pılıyor. Fabrika ne kadar işleyecekse o kadar pancar alıyor. Pancar üreticisi üç kuşaktan tecrübeli. Fabrikaların işçisi bilgili, eğitimli. Ürettiği şekerin pazarı hazır. Bu şartlarda zarar edilebilmesini ben esnaf matematiğim içinde çözemi¬yorum” diyor.
Şu kadar yıllık gazeteciyim.
Ben de çözemiyorum.
Benden geçtim, bir kişi daha var, o da çözemiyor. Adı Çetin Ali Dönmez. Sitesine girdim. Kimdir öğrendim: Boğaziçi Üniversi¬tesi’ni bitirmiş. Yüksek lisans yapmış. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda Hisse Senetleri Müdürlüğü’nde uzman olmuş. Takasbank’ta krediler müdür yardımcılığını sürdürmüş. Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası’nda genel müdür olacak kadar yükselmiş.
Sıradan biri değil.
Bilanço okuma uzmanı.
Çetin Ali Dönmez, faaliyet raporlarını okuyarak “kar nereden doğuyor, zarar nerelerden oluşuyor” bunu anlamanın piri olmuş biri… Dün “PARA ANALİZ” adlı sitede; “Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’nin Faaliyet Raporu”nu okudum, “şaşırdım kaldım” diye yazdı.
* * *
Şunları yazdı:
“… Faaliyet raporunda 2016 yılında 10,617,000 ton pancardan 1,404,000 ton şeker üretildiği yazıyor. Fabrikalar 2016 yılında, kendisine tanınan kota kadar şeker üretmiş. Türkiye Şeker Fabrikaları pancar üreticilerine yaptığı toplam ödemeyi yaklaşık 1,5 milyar TL olarak açıklamış. Şirketin gelir tablosuna bakıldığında 2016 yılında toplam satış tutarı yaklaşık 3,6 milyar TL iken ve pancar üreticisine ödenen toplam para da 1,5 milyar TL iken, nasıl oluyor da satılan malın maliyeti 3,3 milyar TL olabiliyor? Ben anlamadım, anlayan varsa, lütfen bilgilen¬dirsin beni… (yine) Faaliyet Raporu’ndan anladığıma göre bir de ülkemizde hiç üretimi olmayan yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar diye ayrı bir kategori varmış. Bu kategorideki tü¬ketim 2015 yılında 350,000 ton olmuş yani ülkemizde üretilen nişasta bazlı şeker miktarı¬nı da geçmiş. Bu yüksek yoğunluklu tatlandı¬rıcılar büyük ölçüde Çin’den ithal ediliyormuş. Diğer yandan ‘C şekeri tahsisi‘ diye de bir kavram var, 2016 yılında yaklaşık 270 bin ton şeker (C şekeri) ithalatı yapılmış… Şirke¬tin son beş yıldır ortalama 1 milyon ton şeker stoku tuttuğunu da yine rapordan anlıyoruz… Bu kadar büyük stoka rağmen neden şeker ithalatı yapılmış? C şekeri talebi neden karşı¬lanmıyor anlamadım ben…”
* * *
Bilanço okuma piri!
O bile anlayamadı.
Niçin zararda fabrikalar?
Zarar hortumları mı döşenmiş?
Kim döşemiş?
Kimisi 3 koltuklu, kimisi 2 koltuklu sayın Türk Şeker büyüklerinden küçük bir cevap bekledim, gelmedi!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/sayin-turk-seker-buyuklerinden-kucuk-bir-cevap-bekledim-de-gelmedi-2278091/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Ister inan ister inama kardeşim

Ben…
Zararsız bir serseriyim, bir idealist, olabildiğince aptal…
Yaşadıklarıma rağmen, gördüklerime…
Hala iyi kötü saf ve salak kalabilmişlerden.

Çünkü izin vermedim kalbime…
Sor beni bilene…
Sadece ben değil benimkilerde öyle, benden olanlar, benim olanlar…
Hep dikkat ettim…
Taaa…
Damada kadar!

Ve böyle olmalı…
Bence doğru olanı…
Allah verirse, nasip – kısmet ederse…
VEEE…
İyi kötü ediyor, ediyor kardeşim hem de yardımla birlikte!!!

Korkma…
Çekinme, hile bilmem, bilişimciyim yayınlarım kimi zaman bazı istatistikleri…
Genel bilgi…
Ötesine gitmem!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Yani…
Misal benim hatunlardan biri…
Adanalı, içli köftem benim…
Seni ne çok özledim…
😊
Ancaaa…
Adana’yı görürüm, gerisini BILMEM…
Gitmem yani IP bazına, diğer göstergeler üzerine…
Çünkü kendime yakıştırmam, yakıştıramam hacklemeyi…
Avcı köpeği gibi iz sürmeyi…
İnsan karşımdaki…
Bir bilgi önemliyse benim için, o başka dinlemem kimseyi…
Ki genelde kurum veya kuruluşlar, yani tüzel kişilerdir gıdıkladığım benim evladın beni gıdıkladığı gibi.

Bu yüzden…
Korkma, çekinme benden, kancıklık…
Riya nedir bilmem.

YEMINLE, bir haftayı aşkın bir süredir gazete okuyamıyordum

Yok kardeşim yok, fırsat yok, zaman yok…
Olsa bile…
Çoğu zaman iki satir okuduktan sonra Önder uykuda…
Bugün…
Ne kadar rahatsız olsam da uykusuz…
Cin gibiyim(!)

Aramıza hoş geldiniz Bekir Bey, sağlığınıza kavuştuğunuza çok sevindim.

Akıl, CHP’ye takıl…
10 Mart 2018

Çevrenizdeki insanlara sorun, bir tek kişi bile “seçimlerde CHP’nin kazanma ihtimali var” derse…
Bu yazıyı yırtın gitsin…
*
Bir CHP heyeti, seçim güvenliğinin sağlanması için önceki gün AKP’ye gitti… Demek oluyor ki seçim güvenliğinin sağlanmasını AKP’den bekliyorlar…
Hakikaten CHP komik olmaya başladı…
*
Son referandumda, gece oyların çalındığını, mühürsüz zarfları, sayımda hile yapıldığını öne süren kimi CHP önde gelenleri, genel başkana gidip itiraz için YSK’nın önüne gitmeyi teklif etmişlerdi… Kemal Bey “Orada eli sopalı adamlar var” diyerek yanaşmadı…
Aradan neredeyse bir yıl geçti…
Kemal Bey geçenlerde hile yapıldığını, “Hayır” oylarının yüzde 52 falan olduğunu açıkladı…
*
Yine bir seçim yaklaşıyor…
AKP bu sefer hileyi yasalaştırmaya karar verdi, şu sıralar TBMM’de görüşülen yasayı getirip önümüze koydu…
Mühürsüz zarflar geçerli olacak, sandık başlarına iktidarın memurları oturacak, ölüler bile oy kullanabilecekler, kimsenin sandıkları denetlemesi mümkün olmayacak, YSK kararlarına yargı yolu tamamen kapatılacak, OHAL ortamında sandığa gidilecek, MHP’nin oyları AKP’nin sayılacak, buna karşılık sıfırı tüketmiş, yüzde 4-5’lere düşmüş MHP için baraj altında kalmak söz konusu olmayacak…
*
İşte CHP; geçmiş seçimlerde oyları çaldığını, gelecek seçimde de oy hırsızlığını yasalaştırdığını söylediği ve her Allah’ın günü adaletsizliğini saya saya bitiremediği…
AKP’nin kapısına gitmiş, adalet bekliyor…
*
Çık bağır-çağır…
Yırtın…
Sopalı adamlardan korkma…
Yıllardır hukuksuzluğunu anlata anlata bitiremediğin Tayyip Erdoğan’dan adalet bekleyecek duruma geldiysen…
Hakikaten komiksin…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/akil-chpye-takil-2278085/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Ve tabii…
IZMIRLIM:

Asrın liderimiz bile isyan etti ama…
10 Mart 2018

Asansörde halvet.
Battaniyeden tahrik.
Ketçaptan şehvet.
Kadın dayak yiyorsa şükretsin.
Altı yaşında kızlar evlenebilir filan.
*
Asrın liderimiz bile dayanamadı, Diyanet’i göreve çağırdı… “Meydanı bunlara bırakmamalı, din işleri yüksek kurulumuz bunlarla bizzat ilgilenmeli, tefsirde fıkıhta yetki sahibi, vasıflı hocalarımız var” dedi.
*
Asrın liderimizin kalbini kırmak istemem ama, maalesef gene yanlış düşünüyor.
*
“Battaniye ve yorgan erkeği gıdıklamamalı, cinsel dürtüleri rahatsız eden yapıda olmamalı” diyen herifin sıkıntısı “dini” değildir, “psikolojik”tir.
Diyanet’e değil, Profesör Üstün Dökmen’e, Profesör Doğan Cüceloğlu’na, Profesör Arif Verimli’ye sorulmalı.
*
“Ketçap, kahve, kakao, gazlı içeçekler şehveti uyandırır” diyen zihniyetin doğru cevabı Diyanet’te olamaz.
Profesör Yankı Yazgan’a, Profesör Özcan Köknel’a, Profesör Bengi Semerci’ye sorulmalı.
*
Asrın liderimiz imam olduğu için, her sorunun imamlar tarafından çözülebileceğini sanıyor.
Gel gör ki…
“Kendimi yakmak için üstüme tiner döktüm, orucum bozulur mu?” diye soran sayın ahalimize, imam ne yapsın, müezzin ne yapsın?
*
Eğer diyanet işleri başkanlığı, asrın liderimizin söylediği gibi “İslamiyet’i güncellemek, günümüze uyarlamak” istiyorsa… Kadın, erkek, çocuk, ergenlik, cinsellik, aile kavramları üzerine, rahmetli biliminsanlarımız Profesör Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın, Profesör Muzaffer Şerif Başoğlu’nun, Profesör Atalay Yörükoğlu’nun kitaplarından alıntılar yapmalı, vaazlarında kullanmalı.
*
Akp’nin kontrolünde yüzden fazla televizyon var. Eğer hakikaten memlekete faydalı işler yapmak isteniyorsa, “terbiyesiz hamileler” diyen tipleri TRT’ye çıkaracağına, Profesör Binnur Yeşilyaprak, Profesör Gelengül Haktanır, Profesör Nevzat Tarhan, Profesör Kemal Sayar, Profesör Haluk Yavuzer gibi vasıflı biliminsanlarını çıkarmalı.
*
Bunca kadın cinayeti, bunca tecavüz, bunca çocuğa musallat…
Dini cehaletle alakası yok kardeşim.
Toplumun ruh sağlığı bozuk.
Gerçek budur.
*
Teşhisi yanlış koyuyorsun.
Tedaviyi imamdan beklemen nafiledir.
*
Ekstra hazin tarafı… Asrın liderimizin diyanet’e yaptığı çağrının sorgusuz sualsiz doğru kabul edilmesi, manşet yapılması, aslında Türk medyasının akıldan bilimden ne kadar uzaklaştığının, dogma’ya ne kadar teslim olduğunun kanıtıdır.
Sayın basınımızın, toplumsal sorunlarda yetkin biliminsanlarına başvurmak yerine, ulema’dan medet umduğunun göstergesidir.
*
Halbuki, ilahiyatçı adı altında sapık supuk fetva verenlere karşı, bugün anca kafalara dank eden teşhisi, tee 93 sene önce Mustafa Kemal Atatürk koymuştu…
“Efendiler, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, mensuplar memleketi olamaz, en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır!”

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/asrin-liderimiz-bile-isyan-etti-ama-2278163/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Otomatik kapı kapama sistemi, yeminle Önder işi

İki dakika sürmedi bitti…
Adam kıyametleri koparmıştı, dedi:
“Her geldiğimde bu kapı açık, OLMAZ!!!”
Geçenlerde gitmiştim ya…
Dedim bana bak “adam” senin dediğin gibi, istediğin gibide olmaz.

Hem maddi hem manevi…
Dinle bak böyle böyle yapacağım…
Tamam dedi…
Nerdeyse her dediğime tamam dediği gibi…
İzah etmesini, ne ve nasıl yapacağını insan bilmeli.

Yalanım varsa akşama çıkmayayım…
Eskiden annem daha çalışıyorken, rahatsız olurdu müşterilerin içeriye bakmasından…
Her seferinde kapı aç, kapı kapa…
Almaya kalk en azından en dandiği 20 -30 Euro, orta halisi 50 kâğıt…
Yukarıya doğru her zaman ki gibi sınır yok tabii…
Benim sistem…
Yeminle 10 kuruş maliyetli…
Altı ayda bir on kuruş, o kadar yani.

Ve yıllardan beri kullanımda, denenmiş, test edilmiş hali.

Zatennn…
İki dakikadan fazla sürseydi…
Yeminle yapacak hal yoktu, kendimi zor attım dükkâna…
Yarım saatten beri yazıyorum, basıyorum bir bir tuşlara…
Dedim giderken…
İyi olursam öğleden sonra geleceğim, şimdi ikinci uyuşturucuyu alacağım…
Eğer biraz toparlarsam.

Tayyipistanda olsun eskiden Türkiye Cumhuriyeti’nde

Dün akşam yattım yerlere gülmekten…
Ya kırk sekiz sene düşünsem aklıma gelmez böylesi…
Tamam, dergiler var gırgır falan…
Ama tiyatro ama siyasi kabare bambaşka…
Dedim ya…
Kadında da ama özellikle erkekte özgürlük…
Başta başlar.

Tabii ki saygı…
AMA…
Saygıyı hak edene!

Neden yapımcılar, insanlar talep etmez…
Mesela Karnaval…
İcat edildi halk sorumlulara karşı tepkisini > barışçıl < yollardan dile getirsin diye…
Niye yok bizde, niye…
Siyasi kabare?

Arz ve talep meselesi…
Ey halk, ey Türk milleti ama özellikle Türk kadını…
Talep etmesini öğren…
Taleplerinin yerine getirilmesinin, denetlenmesinin ardında DUR!