Katalanlar bağımsızlığını ilan etti

Geçenlerde etraflıca düşündüm, kimi verileri değerlendirdim. Birbiriyle alakasız gibi görünen bazı gelişmeleri. İngiltere’de…
İskoçlar, İrlandalılar…
Fransa’da…
İtalya’da…
Ve hatta Almanya’da (!)

Tarafımdan sadece bir kuram, kanıtlayamam…
İnsan olur da iyilik ve kötülük…
Dürüstlük, adilik ve menfaatperestlik…
Riya, mesela, uzak olur mu?
Doğu ve duygusallığı…
Batı ve bilimsel tarafı. Bizler hala kadınların orası, burasıyla uğraşıyorken el âlem uzaya açıldı, havayı ve hayvanı silah olarak kullanma aşamasına geçti(!)

Hypothalamus…
Ön beynimizde bulunan bir bölge. Nöronlar…
Salt insana özgü bir “gelişim safhası” değildir. Hayvanlarda da bulunur.

Gül…
Evet bir gülün elektrik deposu, bir nevi pil gibi kullanılabileceğini biliyor muydunuz?
Affedersiniz, bir bokböceğinin ajan, espiyonaj “aracı” olarak kullanıldığını…
Nöronlar ve kaslar…
Ah benim bencil insanim, ah benim saftirik menfaatperestim SENI…
Ayakta s.kiyorlar haberin yok!

Gençlik yıllarımdaydı…
Benden bir şey istendi, çok düşündüm, yakalansam PKK’lılar oracıkta beni lime lime ederdi…
Yapsam mı, yapmasam mı? Evli değildim, çoluk çocuk yoktu…
Bir annem…
Tabii babam, kardeşim. Öte tarafta içimdeki vatan – millet sevgisi, ağır bastı. Tüm cesaretimi toplayıp istenileni yaptım, ne kadar aptalmışım, hala akıllanmadım!

Bırak…
Bırak ya o kadar önemliyse görevi veren yapsın, sadece bir maşaydım…
Sonralarda bu gibi şeylerden hoşnut olmadığımı, verilecekse, yapılacaksa bir şeyler farklı görevlere talip olduğumu belirttim. Ardan zaman geçti, rahmetli peder…
Duruma el koydu. Hayattaysam hem öyle hem böyle sanırım rahmetliye borçluyum. Bundan otuz, kırk sene önce. O zamanın şartlarına göre küçücük cihazlar. Artık…
>>> bilimin ışığında <<< gözle görülemeyecek kadar küçük aygıtlar, yöntemler…
EVET, sadece cihazlarla değil, bilimin tüm imkânları kullanılarak tıbbi, psikolojik ve teknolojik bir “mücadelenin” içindeyiz.

Demokrasinin hem zaafı hem içinde barındırdığı gücü…
İnsan, VE yine insanına, “adamına” düşersen her şeyde olduğu gibi verim, verimlilik…
Sorgulanmayan…
Hesap sorulamadan, saydam ve şeffaf, “”” insan “”” eline verilen bir güç ASLA toplum lehine kullanılmayacak >>> kontrolsüz <<< bir cebire dönüşebilir! Ülkemizde olduğu gibi, partili, kendi partisini, oluşumunu denetleyen AYNI ZAMANDA ülke kaderini çizen bir kişi veya zümreye > demokrasinin faydaları ve zararları vasıtasıyla < geldiyse yönetime…
Ve denetimsizse, bağımsız ve tarafsız mekanizmalar tarafından denetlenemiyorsa…
Tehlikenin, yanlışın kendisidir. Türk usulü başkanlık olsa keşe, Kasımpaşa usulü bir başkanlıkla karşı karşıyayız. Kör bir cehalet, bilgisizlik ve görgüsüzlük hâkim ülkeye.

2015 verilerine göre…
Tam rakam vermek istemiyorum, değişik kaynaklarda, her zamanki gibi…
Yine değişik veriler, mutabık kaldıkları sayı ise kadınlarda. 4000 üzerinde savcımız bulunmaktadır.
DIKKAT
Kaynaklardan biri; doğrudan “Adalet Bakanlığına” ait…
http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2015/PERSONEL%20SAYILARI/3.pdf
İki yüz kadar başsavcıdan biri kadın!
Toplam savcı sayısının yüzde yedisi kadar kadın. Bakın…
BURAYI ANLAMANIZ ÇOK ÖNEMLI
Hep böyleydi, her dönemin yaşam şartları kendine göre, yine içinde zorluk barındırıyor(du)…
İnsan, insan olduğundan, toplumsal yaşama, yerleşik düzene geçtiğinden beri bir konuda “uzman” olanların sayısı doğal olarak arttı. Hayat zorlaştıkça, komplike, yani karmaşık bir hal aldıkça uzmanlara olan ihtiyaç artmıştır. Doktorları düşünün mesela, kaç çeşit doktor var. Avukatlar keza…
Benim “uzmanlık” alanım, bilişim, “doksan dokuz” çeşit(!)

Bir insanın…
Her şeyi bilmesi mümkün değil!

Hele çağımızda…
Savcılar arasında da mesela rüşvet, usulsüzlük, çok büyük çapta dolandırıcılık vasıtası ile hırsızlık, devlet içinde yolsuzlukları araştırmakta uzmanlaşmış insanlar var.

Ve unutmayınız ki seçilmiş olsun atanmış olsun…
Bir devlet görevlisinden başkacası değildir!
Aslında kapsamlı bir yazı olacak, daaa…
Önder…
Eski önder değil artık, bakalım, elimden geldiği kadar.

„Görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin görevini yapmaması veya hukuka aykırı bir şekilde yapmasıdır. Görevi kötüye kullanma, üç şekilde meydana gelirse suç olarak kabul edilir:

• Kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu görevini yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,
• Kamu görevlisinin görevini kanunun öngördüğü şekilde yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu,
• Kamu görevlisinin görevini zamanında yapmayıp geciktirmesi, yani görevi ihmalşeklindeki görevi kötüye kullanma suçu.

Mevcut TCK’nın 257. maddesi görevi ihmal suçu ile görevi kötüye kullanma suçunu aynı maddede düzenlemiştir. Görevi ihmal suçu, ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu olarak yeniden tanzim edilmiştir. Genel norm niteliğindeki görevi kötüye kullanma suçu; öncelikle uygulanması gereken özel norm niteliğindeki rüşvet suçu (TCK md.252), irtikap suçu (TCK md.250) ve zimmet suçu (TCK md.247) ile karıştırılmamalıdır:

• İrtikap suçu, kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak belli yoğunlukta baskı veya hileli davranışlar sergilemesi ile meydana gelen bir suç tipidir.
• Rüşvet suçu, bir tarafta “rüşvet alan” kamu görevlisinin diğer tarafta “rüşvet veren” kişinin olduğu çok failli bir karşılaşma suçudur.
• Zimmet suçu, kamu görevlisi olan şahsın görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunmasıyla oluşan bir suçtur.“

Not: Sayın Avukat Baran Doğan sayfasından alıntıdır (izinsiz, fırsattım olmadı izin almaya). Uluslararası Internet hukuk kurallarına göre alıntı olduğunu vurgulamak ve alıntı yapılan linki göstermek hem terbiye hem nezaket gereğidir.

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/gorevi-kotuye-kullanma-sucu.html

Ocak 2007…
Romanya, Avrupa Birliğine kabul edildi. Şartlardan biri…
Ülkeye > hakim olan < rüşvet ve devlet içindeki yolsuzluklara bir son verilmesiydi. DNA kuruldu.

Yokkkkkkkk…
Deoksiribo Nükleik Asit veya kısaca DNA yani canli genetiği ile ilgili asit demek değil…
DNA, Romanya’da yolsuzlukla mücadele için kurulan ve çok etkili bir savcılar timi.
Bir kadın, kadın bir savı tarafından yönetiliyor ve çok başarılı. Laura Kövesi.
Hani yazmıştım ya savcıların bile uzmanlık alanı var diye…
Onca savcı içeresinde “bir avuç”. Evet savcı, CUMHURIYET SAVCISI, onun bunun değil…
Vatanin, milletin savcısı VE siyasi kahpelerinde korkulu rüyası…
Olmalı(!)

Laura Kövesi…
Ülkesinde, halkın kahramanı. Belki inanmayacaksınız ama yönettiği kurum, yani yolsuzlukla mücadele timi Avrupa’da parmakla gösterilen ÖRNEK bir kuruluştur. Binlerce…
Tekrar binlerce dosyayı mahkemeye taşıdı. Türkiye’de…
Erkeğin orospusu…
Recep Tayyip yönetimde on binlercesi olsa gerek. Diktatör olduğu söylenir, Nikolay Çavuşesku…
> Kendine < yaptırdığı sarayı ile (sözde parlamento) halkın nefretini pekiştirdi. Pentagondan sonar…
Dünyanın ikinci büyük yapısı. Halk adına, halkın evi olarak gösterilmek istendi. Halk…
NEFRET ediyor bu yapıdan.

Liviu Dragna, “ülkenin başında”…
Geçenlerde seçimde hile yüzünden yargılanmaya başladı. Ahhh…
Darısı ülkemizin başına. Göz göre göre, milletin gözüne soka soka çaldılar oyları, dolandırdılar…
Baş savcı nerde, cumhuriyetin savcıları nerede?
İki yıl hüküm giydi, hükmü ertelendi. Öncesinde, evet, yüzsüzlüğe ve ülkemizle yaşananların paralelliğine bakamısın…
Yolsuzluğu…
Neredeyse af edecek nitelikte kanun çıkarmaya çalıştılar. Tabii…
Romanyalılar, Türk değil. Eksi yirmi derecede, 500 bin insan döküldüler sokaklara. Halkın çok yoğun protestoları karşısından bu kanundan vaz geçmek zorunda kaldılar.

Yahuda (Judas Iskariot)

Hz. İsa’yı…
Romalılara teslim eden 12 havariden biri. Bir hain…
Romalılar, Hz. İsa’yı tanıyıp tutuklasın diye önceden kararlaştırılan işaret:
Hz. Isa’ya vereceği bir buse (!)

Evet…
İnsanlık tarihinde ne çok görülmüştür ihanet…
Birlikte yola çıktıklarının ihaneti…
Yoldaş dediğin, emek ve hizmet verdiğin, hizmet adına, dava adına kalleşlik edeler ne çok görülmüştür insanlık tarihinde. Ve yine dostmuş görünen yüzler, O dudaklardan dökülen sahte sözler ve verilen nice buselerle insanlar gitti felakete!

DNA…
Etkisini gösterdi. >>> Yüksek kademelerdeki rüşvetle, yolsuzlukla mücadele <<< etkisini gösterdi ve uluslararası bir kuruluş olan Transparency International değerlendirmesinde 12 puan yükselerek 57 sıraya yerleşti Romanya.

Daha yeni ısınmaya başladım, yaşadığım sürece her alanda, her zeminde beni karşınızda bulacaksınız. Pisliklerinizi…
Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar pazara çıkaracağım hem halk görsün hem g.t kılların!

OCCRP (Organized Crime and Corruption Reporting Project)

https://www.occrp.org/en

Türkiye (Turkey) diye ara, gözlerin fal taşı gibi açılsın.

Bakın bundan sonrası ÖNEMLI ve ille anlamanız gerekli…
Gençlik yıllarımda polislerle, başka güvenlik kurumlarıyla, hapishanelerle öyle veya böyle, çoğu zaman dolaylı yollardan “işim” olmuştur. Hiç unutmayacağım bir olaydı…
Hatta, gerçek arşivimde anlatmıştım bir keresinde. Bir şeyler yüzenden kriminolog bir polis karşısında oturuyorum (yok, kendimle ilgili değil). Konu PKK ve uyuşturucu…
Sordum polise (tabii konuşma Almanca);

Uyuşturucu sattıklarını biliyorsunuz, bile bile bunları neden tutuklamıyorsunuz?

Bana ne dese beğenirsiniz?
“Davalarını bir şekilde finanse etmeleri lazım!”
Bilinen bir gerçektir…
İstihbarat örgütleri başta olmak üzere bazı devlet kurum ve kuruluşları faaliyetlerini finanse etmek, edebilmek için yasadışı yollara baş vurur. Ben size Romanyalı Liviu Dragna’yi örnek veriyim siz…
Türkiye’ye pay çıkarın, merak edebilirsiniz Tayyip ve kabilesi nasıl milyonları belki milyarları kazandı…
Yol ve yöntemlerden biri bu. Kanıtlanmış, belgelenmiş…

Roman istihbarat örgütü Liviu Dragna’ya, yani yönettiği şirkete 300 milyon Euro değerinde kamu ihalesi aldırdı!!!

Resmi…
Kamu ihalesi!!!
Organize suç örgütü! Bilmenizde fayda var diye düşünüyorum…
Liviu Dragna…
“Bizim” Kasımpaşa ayısı gibi varoş çıkması. Veee…
Liviu Dragna, DNA’ya karşı acımasız bir saldırıya başlar. Sadece DNA’ya karşı mi?
Ne münasebet, muhalif gazetelere vergi denetmenleri “baskın” düzenler…
Size bir şeyler hatırlatıyor mu?

Hırsızlık, yolsuzluk, evrakta sahtecilik, yalan, dolan, baskı, tehdit, rüşvet…
Ne istersen ne ararsan var. Görevi kötüye kullanma, itimadı…
Suiistimal.

Ben…
Boşuna AKTÖ demiyorum, terörün her boyutuyla Atatürkçülüğü Katletme Partisi karşımızda. Şerefsizlikleri…
Üstüne birde birer >>> adi <<< hırsız olmaları her şeyin üstüne tuz biber ekiyor!

Gayri Safi Milli Hasıla açısından baktığımızda…
DNA timinin yıllık bütçesi 40 milyon Euro…
Sadece geçen sene itibarıyla getirisi 667 milyon €!!!

Kardeş…
Bu para Romanya halkının parası. Bir düşün, sadece bir an için düşün senin devletinde neler oluyor, neler dönüyor!
Yasama, yürütme ve yargının bir kişinin veya bir zümrenin elinde olması demokrasiyi sekteye uğratır. İşlevsiz kılar. Savı, savcılar görevlerini yapsalar bile hâkim adil bir hükme varmadıktan sonra ne işe yarar?

Evet…
Bir sistem sorunu var! Ancak bu sistem sorunu Kasımpaşalı ayı iktidar olduktan sonra doğdu!

Adalet önünde eşitlik ilkesi…
Adalete saygım sonsuz eğer adalet adaletse, tarafsızsa ve eşitlik ilkesine uyuyorsa. Bunun Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti’nde ispata ihtiyacı var!
Geç gelen adalet adalet değildir derler ya, kısmen doğrudur. Adalet değirmeni ağır över…
Yorgundur, işini doğru yapmalıdır, dikkatli…
Adalet…
Herkes için, herkese gerekli. Adaletin…
Özellikle siyaset üzerinde gözü ve etkisi olmalıdır. Siyasetçi kendine atfedilen gücü ve sel ayeti yerinde ve doğru kullanmalıdır. Adalet…
Demokles’in kılıcı gibi siyasetçinin her an ensesinde olmalı, kendini his ettirmelidir. Bu yüzden Anayasa diye toplumsal mutabakat belgesi vardır. HERKES bu yasalara, kurallara uymalıdır. Bu kurallar manzumesi…
HERKES için geçerlidir. Adalet çarkının dişlileridir savıcılar, hakimler ve avukatlar…
Ülkemizde…
Bu çarkın en az bir dişi kırılmıştır, en azından biri.

Sabır ama sonsuz sabır değil…
„Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm“
Toplumsal açıdan bakıldığında, toplum sosyolojisi ve insan psikolojisi açısından bakıldığında Türk toplumunun ve Romanyalıların ortak yanlarından biri…
Suçluluk ve suç konusunda bilincin iki toplumda da sapkın, yanlış bir hal almış olmasıdır. Toplum olsun, birey olsun suçludan, siyasetçi dahi olsa menfaat beklentileri orantısında “af” edici bağışlayıcıdır. Görmezden gelir!
Özellikle kendine “dindar” diyen insanlar açısından ne kadar utanç verici bir durumdur bu. Allah’ın hükümleri meydandayken!!!

Rüşvet ve yolsuzluk dünya çapında bir sorun olmakla birlikte. Rüşvetin, yolsuzluğun salt adli makamlarca veya adli müdahalelerle ile alt edilebileceğini, hatta geriletilebileceğini sanmak saflıktan başka bir şey değildir. Rüşvet veya yolsuzluk gibi davranışlar, “kabullenilmesi” toplumsal yozlaşmanın bir göstergesidir. Bireysel, toplumsal bir “ahlaksızlık”, düşüncesizliktir ve yine her bir bireyin, böylelikle toplumun bu sorunun bilincine varması ve bu sorun ile mücadele etmesi önemlidir.

İnsan…
Anlamalıdır, ille anlamalıdır devleti yönetenlerin veya devletin belli yerlerinde oturan insanların yaptığı yolsuzluğun…
HER BIR BIREYI ETKILEDIGINI, BU INSANLARIN YAPTIKLARININ TÜM TOPLUM VE GELECEGI TEHDIT ETTIGINI ILLE ANLAMALIDIR!!!

Öyle veya böyle, hiç fark etmez, hiç mi hiç…
Adalet tarafından tespit edilmiş, hüküm giymiş bir yaratık ülkemizin başında…
Ve yine irticanın odağı olduğu tespiti yapılmış bir “oluşum” ülke makamlarını işgal etmektedir. Bu yüzden bağımsız bir yargı önemlidir. Adalet…
Siyasetçinin eline, kontrolüne bırakılamayacak kadar önemli bir oluşumdur. Bu yüzden demokrasilerde erkler ayrılığı, “ileri demokrasilerde” ise tek “adam” yönetimi hüküm sürer.

Bakiniz torba yasalara!!!

Basının halkı bilgilendirme görevini bu bağlamda hatırlatmayı bir görev bilirim. Korkunun…
Ecele faydası yok!

Rule of Law

Bir tanımlama, çok önemli bir tanımlama. Özellikle >>> ileri demokrasi <<< ile yaşayan, hayatlarını idame etmek zorunda kalan toplumlar için. Hukukun üstünlüğü demek, temel olarak hukukun bir topluluktaki veya ülkedeki yayılmışlığını ve yetkisinin yüksekliğini ifade eder. Özellikle de devlet ve hükümet yetkisini elinde tutanlara karşı üstünlüğünün altı çizilir!

Vatandaş…
Dökül sokaklara, dökül ve bu ihanet şebekesine, bu kırk haramilerin düzenini yık başlarına.

Bu açıklamalardan sonra dönelim konumuza…
Tarafımdan sadece bir tez, kimi beklentilerim vardı ama bu hiç aklıma gelmemişti. Gençlik yıllarımda, orta yaşta siyasetten çok faaldim, aslında hala faalim ama sadece yazarak. İster inananın ister inanmayın…
Binlerce gerçek kitabim, on binlerce dijital kitabim var. Rabbin bir emri varsa, OKU…
İşte O emri yerine getiririm. Severim okumasını, ilgi alanım ise oldukça geniş çaplıdır. Ömrüm üniversitelerde geçti, üniversite tahsili yapmamış olmama rağmen bir ayağım mesleğimden ötürü hep üniversitelerdeydi. Birçok insan tanıdım, yeni fikirler ile tanıştım. Zaten üniversitelerin asil amacı yeni yeni fikirler, düşünceler üretmek, geliştirmek değil mi?

Bir bilim ve ilim “fabrikası” değil midir üniversiteler?

Birisi bana bir makale önermişti, geçmiş zaman…
Uzunca bir şeydi, aslında kitapçık diyebilirim. O kadar akıcıydı ki bir çırpıda yaladım yuttum.
Yeminle hatırlamıyorum bile Profesörün ismini. Bugün size bazı “düşünce kuruluşlarının” isimlerini verdim. İşte böyle bir düşünce kurumunda önemli bir pozisyondaydı bu insan. Onun makalesi ve öngörülerini hiçbir zaman unutmayacağım. 50 sene doldu dolacak…
Amerika Birleşik Devletleri…
“Tek kutuplu dünya (!)”

Unutulmamalıdır ki…
Dünyamızda ki bu hep böyleydi, kimse vaz geçilmez, kimse yeri doldurulamaz değildir. Biliyorsunuz değil mi rüzgâr neden eser?
Denizin, “hava boşluklarının”, soğuk ve sıcak su akımlarının etkisini…
“Boşalan yer” doldurulur!

Şüphesiz dikkatinizi çekmiştir…
Avrupa’nın “demirbaşları” dökülüyor. İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya’da kıpırdanmaya başladı…
En son İtalya…
Ne oluyor böyle?
İnsanlar durup dururken neden azdı? Arpaları mi fazla geldi?!!!

Sahi…
Avrupa Birliğinin kuruluş amaçlarından biri neydi?
Amerika’ya karşı eşit bir ekonomik güç oluşturmak değil miydi?
Asya’nın kaplanları, Çin ve Rus iş birliği, Japonya’yı ne etmeli?

Amerika Birleşik Devletleri’nde…
“Yüzlerce”
Boş hapishanenin devlet tarafından ki biliyorsunuz Amerika borç batağında…
Neden >>> boşu boşuna <<< hali hazırda bekletiliyor?
Ne Obama ne Trump bu bataklığı kurutamadı, Fort Knox’da birçok Avrupa devletinin altın rezervlerinin barındırıldığını biliyor muydunuz?

Neden?

Bu devletler, devlet değil mi?
Kendi güvenliklerini, kendi altın rezervlerini koruyamıyorlar mı?
Avrupa Birliği, TITIP konusunda Amerika’ya neden boyun eğdi?

Hypothalamus…
Nöronlar, kas kontrolü…
İnsan psikolojisi ve toplum sosyolojisi, sosyal ve toplum mühendislik, mahalle baskısı…
İnsanların…
Bilimin ışığında yönetilmesi ve yönlendirilmesi, bilinçaltı çalışması!

Bu dünyada…
Baki olan varsa O da Allah’tır. İnsan olduğu sürece Allah, Allah olduğu sürece insan var olacaktır…
Gerisi…
Boş, devletler kuruluyor…
Devletler yıkılıyor. Bir nevi nefsi müdafaa…
Sen…
Benim çorbama tükürdün ya, bende…
Hatırlayınız lütfen, hep tekrarladığımdır…
Şark ile Garp arasındaki fark, bizler gündelik yaşıyorken, gündelikçiyken ki kelimenin tam anlamıyla bu böyle. Garp…
Kısa, orta ve uzun vadeli planlar. Planlarını hayata geçirir. Allah…
Bu millete Gazi Mustafa Kemal gibi bir dâhiyi bağışladı, değerini bilemedik…
Öğretmeye çalıştı, öğrenmedik…
Bir şark kurnazının g.tüne kıl olmayı yeğledik…
Öyle değil mi? Bizler bunu hak ettik!

Not: Aslında daha yazacaklarım vardı ama çok sıkıldım, bunaldım, noktayı koydum. Umarım anlayan anladı ne demek istediğimi. Sovyetler Birliği yıkıldı ya, sıra Amerika’da, tüm hazırlıklar bunu önlemek, geciktirmek için. Öyle görünüyor ki…
Güneş doğudan açacak(!)

Er kişi namına (…) horozu tutabilene aşk olsun

Türkiye’ye gitmeden birkaç gün evvelsiydi…
Ali’yle bir yere gittik geldik, çocuğun arabadan inişi bana, yine beni hatırlattı…
Kolay mı? Onca kemoterapi sonrası…
Allah çoluğuna – çocuğuna, karısına, ailesine bağışladı, daha ne isteyebiliriz ki?

Ben…
Zaten iki buçuk gramımla bir çeyrek, beni adamdan bile sayma…
Evlat, Allah korudu…
Bir Dada o da daha çok küçük. Türkiye’ye gitmeden bir akşam öncesiydi…
Dedim Hanıma gidelim çocuklara…
Kardeş evde, Ali işte…
Hürrem ayaklarımın dibinde, korkuyorum her an bir tırmık sallayabilir, ellimi kollumu kan revan içinde bırakmıştı bir keresinde. Dayday misali, Allah onu alacak kocaya sabır ihsan eylesin.

Tarçın, Dada, uysal mi uysal, onu sevdim biraz…
Kardeş dedi tavuklarımıza hiç bakmıyorsun. İlle gösterecek…
Maşallah…
Tavuklar, tavuk, horozlar, horoz değil. Birer hormonlu dana…
Başladı horozlardan biri ötmeye. Ulan zamansız öten horozun…
Kardeşim benim bildiğim bu hayvanlar sabahları kalk borusu çalmaz mı?
Bunların ne saati ne vakti belli.

Kardeş başladı gülmeye…
Birkaç gün öncesi yine aynisini yapmış, Ali hasta, rahatsız. Sinirlenmiş, fırlamış koltuktan elinde sopa…
Düşmüş bahçede horozların peşine…
“Bu evde bir horoz varsa ol da benim ulan” diye (!)
Horozlar kaçıyor, Ali elinde sopayla peşlerinde.

Ben ne kadar erkek ne kadar horozsam O da anca o kadar…
Kardeşin anlatması çok komikti, hepimiz gönülden güldük…
Hani hep diyorum ya, hap deli hup deli bizim evdekilerin hepsi deli…
Acı olan…
Evde, er kişi namına kimsenin kalmamış olması. İşte, ayaktayız…
Bir şekilde(!)
Allah cümlemizi beterinden korusun.

Şimdi onlardan geliyorum…
Yoruldu her halde, ayni ben. Dükkânı bırakmış olmalı işçiye, geldi. Uyuyor. Çok zor…
Bir erkek olarak çok zor. Benden on bir yaş genç, çok zor, çok!

Sağlığınızın değerini bilin dostlar…
İnsan…
Anca kaybedince kadir – kıymet biliyor.

Sehr geehrte Frau ???,

Mein Name ist Önder Gürbüz, wohnhaft in der Lessig Str.32 in Taunusstein. Ich bin der Notariell bestätigte Betreuer der Frau ?nt??? ?ü???.

Es geht um die Sache: Kassenkonto 990???

Die Frau ?ü??? ist unsere „Oma“. Eine mehr als 25-Jährige bekannte. Sie gehört quasi zur Familie.
Die Omi ist Jahrgang 1918. Wie Sie sich vielleicht vorstellen können neugierig und furchtbar vergesslich. Obwohl ich sie mehrfach gebeten habe die Post nicht zu öffnen tut sie es weiterhin. UND…
Die Post „verschwindet“ meistens auf Nimmerwiedersehen im Hause.
Sie werden verstehen das ich nur das erledigen kann wovon ich weiß oder Kenntnis habe.

Ihr schreiben wurde rein zufällig gefunden!

Ich habe heute den fälligen Betrag überweisen lasen so, dass sie das Geld am Montag haben müssten, so zumindest die Aussage der Bank. Ich möchte sie nunmehr herzlich bitten, wenn möglich unbürokratisch, den Schriftverkehr an die Änderungsschneiderei Gürbüz, Aar Str.62 in Taunusstein zu schicken damit so etwas nicht mehr passiert. Dies ist leider nicht der erste Fall dieser Art und ich kann einer fast 100-Jährigen Frau nichts vorschreiben oder sie zu etwas zwingen. Wir sind eine alteingesessenen „unternehmen“ in Taunusstein und weitgehend bekannt. Ich hoffe auf Ihr Verständnis und verbleibe mit freundlichen Grüßen.

Önder Gürbüz

Guguk kuşu

Almancası Kuckuck…
Almancada bir anlamı daha var, icra…
Allah yazdıysa bozsun, çok şükür bu durumlara hiç düşmedik.

Oma’ya icra tehditti…
Rahmetli kocasının ve kendi için mezar yeri…
“Milyonlarca kez” dedim, kadın postayı elleme, yok meraklı köfteci…
Ondan sonra mektuplar evin herhangi bir yerinden çıkıyor veya hiç çıkmıyor…
Derdi, tasası bana.

Tesadüfen bulundu mektup, saat bir buçuğu bekliyorum hemen bankaya…
Yoksa!

Hani diyorum ya ömrüm manyaklarla uğraşmakla geçiyor bu sadece bir örnek…
Tamam kadın 1918 imalatı…
Ama…
Bende sadece bir insanim.

Bu arada…
Devlet adamı ve siyasetçi, dünya lideri nasıl olunur, analar neler doğurur…
Görsün asalaklar…
Putin…
Askeri tatbikatta kıtalararası balistik füzeyi ateşleme emri verdi!

Asker…
Oldum olası güç demek, bir zamanlar Türk’ünde şerefli bir ordusu vardı…
Asker içinde ve dışarıdan AKP’li…
Adıyla sanıyla OROSPU çocukları sayesinde kalmadı(!)

Bitcoin

>>> Bir <<< Bitcoin 27.10.2017 tarihliyle…
Almanya saati 7:32 itibarıyla 5030,00 Euro…
“Yüksek güvenirlikte şifrelenmiş” sanal para(!)

On, on beş gün öncesi 4500 dolar civarındaydı…
Her resmi hüviyet fotoğraflıdır, şimdilerde biometrik özelliğe sahip fotoğrafla…
Bin bir çeşit şekillere, durumlara girerek sizden elinizde hüviyetiniz ardında yüzünüzü gösteren fotoğraf istiyorlar. Birçok şirket E-commerce de Bitcoin’ü kabul ediyor, hatta öncelik tanıyor…
Adınıza hesaplar açılıyor, milyonlarca dolar değerinde vurgun yapılıyor AMAN DIKAT!

Yazmıştım evvelsi, icadına vesile devlet denetiminden soyutlanmak.

Ben mi?
😊
Kardeşim, bilişimciyim, ömrüm bankalarda, sigortalarda geçti…
Uluslararası çalışan çok ama çok büyük şirketlerde…
Bir sene oldu olmadı, henüz ZORUNLU NEDENLERLE kredi kartı aldım…
KULLANMAMAK ÜZERE…
Electronic Banking HIÇ yapmadım!

Varsa nakidim, harcarım…
Yoksa, öyle aval aval bakarım!!!

Workaholic

Allah…
Kimseyi benim durumuma düşürmesin!

Ne yaşıyorum ne ölüyüm…
Arafta, ikisinin arasında…
Her şey çok yoruyor, her şey…
Bir Bismillah de, YOK!

Başta araba olmak üzere bir sürü iş birikmiş…
Kaçasım var, ardıma bakmadan kaçasım…
Ama nereye ve kiminle?
Yalnız? Bu halimle imkânsız!

Belki de işler gözümde büyüyor, hayatın olağan akışında olanlar, gücüm yok ki altından kalkayım.