Başlayıp neleri bitiremedim ki, O an. Düşünceler hafızamdayken yazmalıyım, biliyorsun hayat şartlarımızı, özellikle benim üzerimdeki baskıyı. Biliyor musun tek isteğim var, TEK

Ölmek…
İnan dayanılacak gibi değil artık. Tahammül kalmadı, bir gün ya sadece bir gün iyi olayım. Dün çocukla bile hasret gideremedim, iyi ki geldi pezevenk. O da çok özlemiş. Uyuyup kalmışım, çocuktan beterim. Gececi Neşet, dedesi…
Sabaha karşı geldi, arkadaşları. Uyuyordur şimdi, öğleden sonra kısmetse.

Ne ayakta durabiliyorum ne yatabiliyorum nede oturabiliyorum, çok berbat.

Aynen öyleyim, çok berbat. Canım çok acıyor, uyuşturucu ARTI ağrı kesici. Bana mısın demiyor!

YouTube problemi çözülmedi mi?
😊

Belki mızraktan önce senin için, HERKES için…
Windows 10 kullananlar için bir iki satir yazsam iyi olur!

Mesela copy/past
Yani kes yapıştır, hani köşe yazarları…
Biliyorsun ben IE ve Edge’den başkasını kullanmam!!!

Pekiii…
Microsoft, Edge varken sistemde İnternet Explorer’i neden bıraktı???
Vardır elbette bir nedeni!

😊 😊 😊

Biraz kendime gelebilirsem!

Arada eserler bana, eserekliler gelir ziyaretime…
ANLAYANA:

Katran…
Bulabilirsen Kerosin yani uçak benzini…
Benzinin kendisi…
Olmadı tiner, bulamazsan katran…
Dene ağır yağ, hani motorlar için!

Anlamadıysan…
Anlatırım bir ara, vakti saati geldiğinde

LÜTFEN, önce O „herifi“ okuyunuz, sonra İzmirlimi. Vereceğim linkleri inceleyiniz

Kendimde güç bulursam…
>>> kaderin mızrağını <<<
Başlıklı yazımda daha ayrıntılı bilgilendiririm sizi…
Ancak…
😊
Söz verebilirim konuya girişin şaşırtacağı gibi nereden çıkacağımda…
Sözü nereye bağlayacağımda şaşırtabilir sizleri!


Hangi sol?
29 Ocak 2019

Konuyu Venezuela’ya bağlayacağım…
Erdoğan diyor ki:
“Çarşı pazarda, market¬lerde fiyatlar, üreticiden alın¬dıktan sonra aracılar vasıta¬sıyla tırmandırılıyor. Fiyatlar birbirini tutmuyor. Burada belediyelerimize büyük görevler düşüyor. Bu tür fiyat artıranları hesaba çekmeniz lazım…”
Yıllar sonra aynı noktaya geliyoruz:
Osmanlı pazara müda¬hale ediyor fiyatları belirli¬yordu!
Cumhuriyet pazara müdahale ediyor fiyatları belirliyordu!
1980’lerde “pazara do¬kunulamaz” diyen piyasa fetişisti neo-liberalizm, -Tur¬gut Özal eliyle- bin yıllık iktisadi anlayışımızı yıktı. Üretici-tüketici korunaksız kaldı. Bu sebeple…
Seçmen 1989’da yerel yönetimlerde SHP’yi ikti¬dara taşıdı. Fakat. Özal’ın yolundan yürüyerek neoli¬beralist belediyecilik anlayışı uygulayan SHP, özelleştir¬meler yaparak halka ucuz yiyecek götüren kuruluşları tasfiye etti. Tanzim Satış Mağazası-Tansaş bunlar¬dan sadece biriydi…
Keza. Neoliberalizm ah¬laki yıkım da getirdi: Halkın dürüst-fedakar tanı¬dığı “eski solcular”, tüketim hırsına kapılıp belediye işle¬rinden avanta almaya baş¬ladı. Maalesef çoğu hırsızlık yaptı ya da yapılmasına göz yumdu! Sonuçta, bir önceki seçimi SHP’ye kazandı¬ran varoşlar-yoksullar bu kez RP’yi iktidara taşıdı.
İşte aynı yıllarda…
Tarih 27 Şubat 1989.
Yer: Venezuela.
Dünyada neoliberalizm rüzgarı estiriliyordu.
El Gran Viraje (Büyük Dönüş) adı ve¬rilen neoliberal IMF politi¬kaları sonucu yoksullaşan on binlerce kişi ayaklan¬dı. Caracazo ayaklanma¬sında iki bini aşkın insan hayatını kaybetti.
ABD Başkanı Bush-IMF ülkeye 4.5 milyar dolarlık sı¬cak para gönderse de iktidar değişimine engel olamadı. Chavez iktidara geldi…
O dönem haber olmadı
Solcu… Sosyal Demok¬rat… Sosyalist…
Kafanızı benzeri kavramlar karıştırmasın; asıl belirle¬yici olan lider ya da par¬tinin hangi siyasi-ekonomik çizgiyi uyguladığıdır. Örnek vereyim:
İspanyol sosyalist Javier Solana fizikçi idi; -tıpkı Enver Ören gibi- NATO bursuyla Napoli’ye gitti.
– 1980’lerde sosyalist hükümette Dışişleri gibi bazı bakanlıklar yaptı.
– NATO ve AB Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu.
– Sosyalist görünümlü neoliberal siyasetçiydi!
Venezuela’ya dönersek:
Yıl, 1983. Yapılan 4 Ara¬lık seçimlerinde Venezuela halkı solcu akademisyen Ja¬ime Ramón Lusinchi’yi iktidara taşıdı. Lusinchi, (ve ardından Sosyalist Enter¬nasyonal Başkan Yardımcı¬sı Carlos Andres Perez) tamamen neoliberal ekono¬mik program uyguladı! Ve:
Nüfusun yüzde 85’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaya başladı; işsizlik, kayıt dışı ekonomi ve şiddet çığ gibi arttı! Zenginler güvenli site¬lerde yaşıyordu…
Ülkeyi kutuplaştıran De¬mokratik Hareket Parti¬si güya solcuydu!
O dönem bunlar hiç haber olmadı…
Chavez-Maduro’ya muha¬lefeti yapan partilerin ba¬şında işte bu “liboş sol¬cular” geldi/geliyor! Keza. Bugün muhalif hareketin lide¬ri “ABD yetiştirmesi” Juan Guaido bunlardan biri!
Mesele, hangi toplumsal kesimler için hangi siya¬si-ekonomik politikala¬rı/icraatları izlediğinizle ilgilidir. Küresel sermaye ve medyası, bu politik tavır sebebiyle sizin “demokrat” ya da “diktatör” olduğunuza karar veriyor!
ABD ambargosu
Solcu Chavez ve Maduro…
“Misyon” adı verilen sosyal yardım politikalarıyla gecekondu mahallerinde yaşayan yoksullara eğitim, sağlık ve konut gibi yardımlar götürdü.
Özelleştirmeler değil, aksine -petrol şirketi gibi-kamulaştırmalar yaptı.
Kooperatifler kurarak yeni toplumsal üretim ilişkisi inşa etti.
Korkunç gelir dağılımı ada¬letsizliğini gidermeye çalıştı.
Chavez’in iktidara geldiği 1999’da en zengin yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yüzde 60’ını elinde tutarken, bugüne gelindi¬ğinde bu oran yüzde 40’a kadar düştü!
Venezuela’nın avucun¬dan kaymakta olduğunu gö¬ren ülke zenginleri ve ABD devreye girdi: Küresel medya “diktatör Chavez” haberleri¬ni dünyaya servis etti.
Bakınız Venezuela…
1960’da günde 3 mil¬yon varil petrol çıkarıyordu.
2018’de günde 2 mil¬yon varil petrol çıkardı.
300 milyar varille dünya¬nın en büyük petrol rezer¬vine sahip ülkesi, neden dünden daha az petrol çıkarıyor?
Çünkü: ABD’nin zorla uyguladığı ambargo var!
Suudi Arabistan ise bu¬gün günde 10 milyon va¬ril üretiyor. 1960’da S. Arabistan, sadece 1.5 mil-yon varil petrol çıkarıyordu!
Venezuela’da yaşanan enerji savaşıdır!
Bu ülkenin petrol üretimi ve ihracatında en büyük pay sahibi ABD idi; petro¬lünün yaklaşık yüzde 80’ini ABD’ye satıyorlardı. Cha¬vez-Maduro bağımlılığı kırmak için; Çin, Rusya, Hindistan, İran ve Tür¬kiye ile stratejik ittifaklar kurup pazarını genişleterek, ABD’nin petrol ihracatındaki payını yüzde 40’lara kadar düşürmeyi başardı.
Bugün ülkede yaşanan ekonomik sıkıntının esas kaynağı -1970’lerde Şi¬li’de Sosyalist Allende’ye yaptıkları gibi- bir Ameri¬kan oyunudur!
Hala kimi solcular…
Yok Saddam… Yok Kadda¬fi… Yok Esat… Yok Ruha¬ni… Yok Maduro… Üzerin¬den “demokrasi”- “ekonomi” yazıları kaleme aldı/alıyor!
– Küreselleşmenin en yüksek aşaması- emperya¬lizmin ana hedefi, ulusal ekonomilerdir.
Bazıları Atatürk’ü hala kavrayamamış! Yazık.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/hangi-sol-3305369/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Trump’ın kötü adam olması, Maduro’yu iyi adam yapar mı?

26 Ocak 2019

“Venezuela’yı ABD bu hale getirdi” diyenlerin şu sorulara mantıklı cevaplar vermesi lazım…

ABD’nin elinden geleni ardına koymamasına rağmen, İran ekonomisi neden Venezuela’daki gibi perişan değil?
Hatta, ABD’nin beş senedir içsavaş yaşatmasına rağmen, Esad’ın egemenlik alanındaki Suriye’de neden ekonomi hâlâ ayakta?

ABD’nin Maduro’yu devirmek için yaptıkları kötüyse, ki çok kötü, Türkiye’nin Esad’a yaptığı nedir?

Venezuela halkının yanındayız, hiç şüphesiz… Maduro’ya destek verenler Venezuela halkı, Maduro’ya karşı çıkanlar Venezuela halkı değil mi?

Devletlerarası ilişkilerde esas olan, romantizm değil, çıkarlardır.
Maduro’nun yanında saf tutan Türkiye’nin çıkarı nedir?

“Şerefsiz Trump, dik dur eğilme Maduro” filan demek gayet kolay ve konforlu ama, biz hadiseyi gerçekten öğrenmek isteyenler için zor olanı tercih edelim…

Venezuela dünyanın en büyük petrol rezervine sahip.
Başka?
Başka hiçbir şey yok.
Başka hiçbir şey üretmiyorlar. Kaç paraysa veririz alırız diye düşündükleri için, iğneden ipliğe her şeyi ithal ediyorlar.
İleri zekalı Maduro’nun yönetim stratejisi bundan ibaretti.
Klasik anlatımla…
Ahaliye balık tutmayı öğreteceğine, avanta balık dağıttı.

2008 yılında petrol 140 doları geçmişti.
Bugün 60 dolar.
E ileri zekalı Maduro’nun yönetim stratejisi iflas etti tabii.

Paraya sıkışınca, ithalat yapamaz oldu.
İthalat yapamayınca, arz-talep dengesi allak bullak oldu, ithal edilen temel ihtiyaç maddelerinin fiyatı patladı.
Daha ileri zekalı bir karar aldı.
Para bastı.
Enflasyon uçtu.
Daha da ileri zekalı bir karar aldı.
Dövize sabit kur getirdi.
Döviz karaborsası oluştu, enflasyon yüzde 1 milyon 370 bin oldu!

Venezuela parası öylesine değersiz hale geldi ki, tartıyorsun, bir rulo tuvalet kağıdı almak için gerekli olan para, tuvalet kağıdından ağır geliyor. Asgari ücret iki dolara tekabül ediyor, günde sekiz saat çalışıyorsun, kazandığın parayla bir tek yumurta bile alamıyorsun. Para işe yaramadığı için takasla alışveriş yapılıyor, mesela tıraş oluyorsun, berbere domates ödüyorsun. Maduro bizim Nusret’le bonfile yerken poz veriyor ama, halkın yüzde 35’i günde sadece bir öğün yemek yiyebiliyor. Hükümetin dağıttığı avanta gıda kolisinden alabilmen için, hükümete gidip “vatan kartı” alman lazım, vatan kartı almazsan vatan’daş değilsin, yaşamak istiyorsan hükümeti desteklemek zorundasın. İlaç bulunamıyor. Dört milyon kişi, yani nüfusun yüzde 12’si ülkeyi terketti, elalemin ülkesinde mülteci oldu. Suç patladı, gasp, soygun, her 21 dakikada cinayet işleniyor. Günde 15 saatten fazla elektrik kesildiği oluyor, her gün düzenli sekiz saat su kesintisi yapılıyor.

Bu hale düşen Venezuela, 1999 ile 2015 yılları arasında petrolden kaç para kazandı biliyor musunuz?
900 milyar dolar!

Tekrar yazayım.
900 milyar dolar!

Nerede bu para?
Trump mı çaldı?

Varlık fonu kurdular, bu devasa parayı o varlık fonunun içinde buhar ettiler… Yetmezmiş gibi, şu anda 140 milyar dolar borçları var.

Venezuela’yı bu hale getiren, Maduro zihniyetinin başarısız, beceriksiz, kafasız, cahil yönetimidir, gerçek budur.

(Mesela İran’ın ABD’ye rağmen vızır vızır ekonomiye sahip olmasının sebebi, İran’ın devlet ve ekonomi yönetimindeki kabiliyetidir.
Esad egemenliğindeki Suriye’nin her şeye rağmen üretim yapabilmesidir, Şam’da ticaret fuarı bile açılıyor, düşün, İngiltere katılıyor, Almanya katılıyor, Şam’dan tekstil ihracatı bile yapılıyor.)

Devletlerarası ilişkilerde esas olan, romantizm değil, çıkarlardır.

Trump’ın kötü adam olması, Maduro’yu iyi adam yapmaz.
Yapsa yapsa, bizi yanlış adamların kavgasında taraf yapar.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/trumpin-kotu-adam-olmasi-maduroyu-iyi-adam-yapar-mi-3272707/

Bu linkleri inceleyiniz lütfen…
“Bana ne Venezüella’dan?”
MEMLEKET YANIYORKEN!!!

Yazabilirsem!???

https://data2.unhcr.org/en/situations/vensit

https://www.uno-fluechtlingshilfe.de/spenden-venezuela-nothilfe/?donation_custom_field_1628=J102&gclid=EAIaIQobChMIy_f7z72c4AIVwuF3Ch2l_QvJEAAYASAAEgJm-PD_BwE

https://www.tagesspiegel.de/politik/asylbewerber-aus-der-tuerkei-auf-der-flucht-vor-erdogan/23115724.html

Kimse sevmesin beni! Sevilecek adam mı yok bu memlekette?

Ama GÜVEN, güven bana çünkü yürektendir sözlerim…
Bu herife* bir iyice gıcık kaptım, sildim defterden…
VE…
Ben bir insani bir kez defterden silmeyeyim. Kalbime girmek çok ama çok zordur…
Girdiysen, girmeyi başardıysan…
Kolay kolay çıkamazsın bir daha…
İnsanız tabii, herkes yanılabilir AMA yanılgı “maksatlıysa” örneğin bir Ilber Ortaylı’da olduğu gibi…
Önder’de…
Ne kadar sigortalar varsa atar!

Keşke halim olsa da yazabilsem >>> kaderin mızrağını <<<
Nedir bilir misiniz?
Çok Önemli!

Belki, sonra…
Halk TV ile başlayalım, kaç gündür yazacaktım, yazamadım…
YOK, hiç iyi değilim. Kalbim…
Yemin ediyorum ağrımayan hiçbir yerim yok AMA mecburum, mecbur…
Cep telefonları…
Konum belirleme, günümüzün ve geleceğin hazinesi bilgi…
Kişisel veri!

Her bir yüklediğin program > aksatır < sistemi…
Az, az ama öz, gerçekten ihtiyaç duyduğun yazılımları yükle VE DENETLE…
Sözüm…
Türkiyelisinden, Türk’e.

Herkese…
Tabii Halk TV…
Program yüklerken, yükleme esansında yaparım ayarları, sonra…
Vaktim olup aklıma gelirse bir kez daha kontrol ederim…
Halk TV olduğu için hiç önemsemedim, tamam, tamam, devam dedim…
Ulan arkadaş, belleğin kendisinden, yani RAM’dan, konum belirleme…
>>> Her şeye <<<
Kendilerine HAK vermişler, isteseler konumdan geçtim her türlü programı yükler, uzaktan TAKIP…
Eder, dinler, görüntülerleler seni…
Var mı ya bunun daha ötesi?

Yok silmedim, ayarlardan tüm hakları ellerinden aldım…
UYARIYORLAR…
Program çalışmayabilir, siktir git…
Bunu bu yazılımı üretirken düşünecektin!

Hangi yazılımdan bahis ettiğimi biliyorsunuz değil mi?
KENDI…
Televizyon, haber kanalını izlemeye yarayan yazılımdan!

* Soner Yalçın, sonra MUTLAKA. Kendime gelmem lazım, ağrılar çok şiddetli

Ağaç misali

Vururlar baltayı…
Kırarlar dalını…
Hata…
Kökünden söküp başka bir yere ekerler…
Ağaçtır bu…
Egilir, kimi zaman bükülür, hele yaşken, gençlik yıllarında…
Yaralanır, ağır darbe alır, yaraların en beterini…
Kendi kendini tedavi etmeye çalışır…
Reçinesini salgılar, sarar yaraları…
Bekler…
Belki yakılacaktır, cayır cayır…
Belki olacaktır bir yuva, bir mobilya…
Veya…
Ölecektir kendi başına, bir başına!

Yorumsuz, “ADALET ve Kalkınma” … NOKTA

Eren Erdem “adalet orucuna” başladı!
30 Ocak 2019

Eski milletvekili Eren Erdem, yattığı cezaevinde “adalet orucu” başlattı. Bunun anlamı şu: Milletvekilliği yapmış bir insan bile sesini duyuramadığı için “ölüm orucu” dışında bir seçenek bulamadı.
Bir metin yazmış.
Avukatı aracılığıyla açıkladı. Diyor ki, “Adalet orucu, bir süre yemeği kesip sadece sıvı alacağım ve akabinde sıvıyı da keseceğim, sonu belli bir yaşam mücadelesidir. Tüm tıbbi müdahaleleri reddettiğimi duyuruyorum.”
Niçin bunu yapıyor?
Hapisteydi, tutuklu yargılanıyordu. İtiraz etti. Mahkeme onu tahliye etti, tutuksuz yargılanması sürecekti. 15 dakika sonra üst mahkeme tekrar tutuklama kararı verdi. Eren Erdem, “dosyayı bilmeyen, duruşmaları izlememiş bir mahkeme heyetinin, 56 klasörü 15 dakikada okunmasının mümkün olmayacağını” söylüyor ve “adil yargılanma ve aklanma hakkım yok ediliyor” diyor. Bunun için “adalet orucu” başlattığını söylüyor.
★★★
4 yıl Meclis’te halkı temsil etti. Partisi (CHP) var. Partisi Meclis’in ana muhalefeti… Yine de sesini duyurmak için “ölüm orucuna yatmaktan” başka bir seçenek bulamadı. Eren Erdem, okunsun diye yazıp avukatı ile dışarı yolladığı metinde bu durumu “her şey kanıksanmış” diye açıklıyor.
Adil yargılanma yok.
Bana ne!
Masumiyet gözetilmiyor.
Bana ne!
Suç şahsidir.
Bana ne!
Lekelenmeme hakkı var.
Bana ne!
Hukuk, iktidarın muhalefeti biçme aracı haline getirildi.
Bana ne!
İktidar adaleti, siyasi hamleler yapma aleti olarak kullanıyor.
Bana ne!
Toplumu uyaracak olanlar koyu bir “bana ne sağırlığına” gömüldüğü için eski bir milletvekili ölerek sesini duyurmayı seçti.
Bu noktaya geldik.
★★★
Nereye gidiyoruz?
Adalete, savcılara, mahkemelere, emniyete, hukuka olan güven yüzde 20’ye indi. Bugünün Türkiye’sinde 100 kişiden 80’i adalete güven duymuyor. Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye, 113 ülke arasında 101’inci sıraya kadar geriledi. Bu yüzden olmalı; Adalet Bakanlığı “Yargıda Reform Strateji Belgesi” hazırlamış. Tecrübesiz savcı ve hakimlerin adalete olan güveni daha da sarsmaması için “hakim ve savcı yardımcılığı” uygulamasına gidilecek ve hukuk fakültelerinde de eğitim süresi 4 yıldan 5 yıla çıkartılacakmış!
Bu noktaya gelmemeliydik!
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
“Babası 12 Eylül’de savcıydı
Seçim ortamı ısındıkça “bel altı vuruşlar” da başladı. AKP Genel Başkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Tunç Soyer’in şansını azaltmak için “Babasının 12 Eylül askeri dönemi savcılarından olduğunu” dile getirdiler. Babasından dolayı oğluna fatura kesmeye kalktılar. “Babası 12 Eylül’de savcıydı” söylemi insanların aklına şu soruyu da getirebilir: “12 Eylül askeri yönetim döneminde çıkartılan Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarını değiştirmek için siz parmağınızı niçin oynatmadınız? 12 Eylül askeri döneminde çıkartılan Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları en çok hangi liderin işine geldi?”

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/eren-erdem-adalet-orucuna-basladi-2-3320923/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Büyük devletlerin Venezüella pokerine güzel bir ek bilgi teşkil ettiği için YOKSA (…) Hani diyesim var; böyle yaz al canımı AMA yok, güvenimi yitirdim. İzlemeliyim, daha birkaç gün ELBETTE belli edecek kendini!

Aslında evladı yazacaktım, önemliydi…
Eğitim ve Tayyipistan hali…
Ve yine Jack ile gezerken gördüğümüz ikizleri, bebeler, ninelerini VE inan varlıktan resmen leş kokan bir babanın, bir üvey annenin hikayesini…
AMA…
Çok kötüyüm yine, tıpkı HALK TV namussuzlarını unutmadığım gibi!

Çocuk musunuz
30 Ocak 2019

Bir kıta düşünün ki…
Batı’nın “medeniyet” ya¬lanıyla sömürgesi 500 yıldır sürüyor!
Aztekleri yok ettiler…
Mayaları yok ettiler…
İnkaları yok ettiler…
Bu zulmün 200 yıldır başını ABD çekiyor; “de¬mokrasi” yalanıyla, yerli halka yönelik kirli savaş yürütüyor. Hepsini yazsam bu köşeye sığmaz; 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinden örnekler vereyim. O dönem ABD “Big Stick” (Kalın Sopa) politikası yürüttü; başını kaldırana vurdu:
1903,1907, 1911, 1912, 1924, 1924 Honduras…
1906, 1912, 1917 Küba…
1907, 1910, 1912 Nika¬ragua…
1903, 1914, 1916 Do¬minik…
1914 Haiti…
1908, 1912, 1918, 1921, 1925 Panama…
1914 Meksika…
1920 Guatemala…
ABD askeri müda¬haleler/ işgaller yaptı; yüzbinlerce ölüme sebep oldu.
Hiç bitmedi zorbalığı…
ABD’li Komutan Smed¬ley D. Butler (1881-1940) anılarını yazdığı “War Is A Racket” adlı kitabında şöyle dedi:
“Deniz piyade sınıfında asker olarak otuz üç yıl, dört ay geçirdim. Bütün bu süre boyunca, çoğu zaman büyük işadamları, Wall Street ve bankerler hesabına kısa¬cası kapitalizmin hiz-metinde kiralık katillik yaptım… Örneğin 1914’te, Meksika’nın, özellikle Tam¬pico’nun, ABD petrolcü¬lerinin çıkarlarına kurban edilmesine yardım et¬tim. Haiti ve Küba’nın, Na¬tional City Bank’ın faizini kolayca toplayabileceği yerler olmasına yardım et¬tim… 1909-1912 arasında, Nikaragua’nın tasfiyesinde uluslararası Brown Brot¬hers Bankası’na yardım ettim.1916’da ABD şeker endüstrisinin çıkarları¬nı korumak için Dominik Cumhuriyeti’ni işgal ettim. 1903’te, ABD meyve şirketleri yararına Hondu¬ras’ın sindirilmesine yardım ettim…”
Bu kitabı yazan Komutan Butler, “ABD’de darbe ya¬pacak” kumpasıyla hapse atılmak istendi!
ABD ne diyor: Ya bizden¬sin, ya da düşmansın!
Elliott Abrams
Emperyalist ABD…
Başkan Franklin Roo¬sevelt’in 1930’larda “İyi Komşuluk” politikasıyla kendini biraz dizginleyebil-di. Müdahalenin şekli de¬ğişti; doğrudan müdahaleler yerini Amerikan yandaşla¬rının iktidara gelmesini des¬tekleyen politikaya bıraktı. Gerektiğinde yardım alacağı ülke ordularını “eğitim” adı altında ele geçirdi. Böylece…
Şili, Paraguay, Brezilya, Bolivya, Uruguay, Arjantin gibi ülkelerde benzer faşist askeri diktatörlükler kur¬du. Nikaragua, Guatemala ve El Salvador gibi faşist askeri yönetimlere karşı çıkan yerel sol direnişçilere karşı kontra güçler oluşturdu.
1973’de Şili’de Salvador Allende’den 1983’de Gre¬nada’da Maurice Bishop’a kadar sosyalist başkanları katlettirdi.
Castro’yu Chavez’i öldürt¬mek istedi.
Bugün hedefinde Ma¬duro var!
Bu amaçla eli kanlı Elli¬ott Abrams’ı “Venezuela özel temsilcisi” olarak atadı.
Ronald Reagan ve Ge¬orge W. Bush’un yıllarca kirli işlerini yapan Abrams’ın Venezuela’da ne yapacağı belli değil mi?
Nikaragua’da, El Sal¬vador’da, Guetama¬la’da, Honduras’da ne yaptıysa Venezuela’da onu yapacak! Faili meçhul cina¬yetler, ayaklanmalar, darbeler ve geride on binlerce kayıp.
Ki düşünün Abrams Beyaz Saray’da “İnsan Hakları Sekretaryası” biriminde çalıştı! Bunlar “insan hakları” kavramının içini boşalttı! (Solcu-demokrat New Yorklu bir Yahudi aile¬nin çocuğu; Harvard me¬zunu, London School of Economics yüksek lisans dereceli Abrams’ın, kan¬lı-karanlık işlere girmesini sadece psikolojik açıdan mı değerlendirmek lazım!)
Ne demokrasisi
Elliot Abrams’ın atan¬ması Venezuela’nın yakın geleceğinde neler yaşanaca¬ğına ışık tutuyor. Örnekler vereyim:
“El Salvador Gerçeği Ko¬misyonu” 1993’de yayınladı¬ğı raporunda Aralık 1981’de 500’den fazla sivilin “ka¬sıtlı ve sistematik ola¬rak” idam edildiğini bildirdi. Arkasındaki isim Abrams idi.
Nikaragua’daki solcu Sandinista hüküme¬tini devirmek isteyen Abrams’ın, Brunei Sul¬tanlığı Savunma Bakanı General Ibnu’dan Lond¬ra’da 10 milyon dolar aldığı ortaya çıktı. Aptallar parayı yanlışlıkla – İran-Kontra skan¬dalı “kahramanı”- Oliver North’un ofisinden İsviç¬re’deki bir banka hesabına göndermişti!
Uzatmayayım: Nikara¬gua’daki katliamı sürdürmek için el altından İran’a silah satan Abrams- North iki¬lisi suç üstü yakalanıp ceza aldı.
CIA eski direktörü Baş¬kan Bush, bunları affetti!
Sonra Abrams’ı “Or¬tadoğu uzmanı” olarak görüyoruz! İsrail’in “Gazze Planı” arkasındaki kilit isim oydu! İsrail’e yeteri kadar yakın olmayıp, İran ile iliş¬kiler geliştirdiği için Başkan Obama’ya muhalefet edenle¬rin başında yine o vardı.
Son 40 yılda ABD’nin en karanlık işlerini plan¬layan bu adam, şimdi Venezuela’ya demokrasi mi getirecek?
Türkiye’de öyle düşün¬sel savruluş yaşanıyor ki, meydan popülist birkaç köşe yazara kaldı! Küresel medya ne diyorsa tekrarlıyorlar. En azından Venezuela yakın tarihine bakın: Chavez’i 2002’de darbeyle yıktıkla¬rında yerine İş Adamla¬rı Derneği Başkanı Pedro Carmona getirildi. Bunun ilk icraatı; Anayasa’yı askı¬ya almak, Ulusal Parlamento, Yüksek Mahkeme, Başsav¬cılık, Yüksek Seçim Kurulu ve valiliklerin çalışmalarını durdurmak oldu.
Abrams’ın da yapacağı bu!
Ne demokrasisinden bah¬sediyorsunuz, çocuk musu¬nuz?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/cocuk-musunuz-3321630/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

İlgili sarımsak haberi Sözcü’de. Bak UNUTTUM > çok önemli < borsacılar bayram ediyor. Dün çok uzun zamandan beri ilk defa 10 milyara yakın işlem hacmi görmüş borsa. Anlar mısın bilmem bunun ne demek olduğunu?

Allah yanıltır, cezalandırır kuduranı…
Kendimden biliyorum bunu, hatta ata tecrübesi. Babam rahmetli çok söylemiş bu sözü anneme…
Gürbüz ailesi erkeklerinin kaderi, deneyimi!


+

Oku Turan Beyi


+


+

>>> Eeh doydular tabii, kefenin cebi yok ki! <<<


+

Bak ya canım sıkıldı şimdi, en iyisi Jack’i alıp biraz dolaşmaya çıkayım!

“Babasından korkmuyor, senden korkuyor, çekiniyor!”

Oğlan halasında, şimdi öğreniyorum…
Anası…
Alman mürebbiyesi kılıklı “karı”
Ama benden çekiniyor.

Hep derim…
İçim öyle değil AMA…
ÖCÜ olmak ZORUNDAYIM!

Dada…
Emi, dört tane 4 varmış. Yani normal okulda olsa 3…
Tabii ki iyi değil. Almanca 4, en son yazılıdan 2 almış…
“Sakın dayıma söyleme!” diye tembih ediyormuş anneannesine…
“Bak düzeltmeye başladım bile” diyormuş…
Mecburum kardeşim, mecbur…
İstediğimden, böyle olduğumdan dolayı değil…
Gerçi…
Basarsan ayağıma şaşırtırım feleğini sana!

Ama bu bile mecburiyetten!
“Güzel bir nasihat et“ diyor annem, HAYIR…
Nasihatle olmaz bu iş, öğrenmeyi…
Öğreteceğim ona!

Bana bak sen ne yaptın öyle, daha yeni gördüm

YEMINLE…
Daha önce görseydim imkânı yok yazmazdım yazdıklarımı!

KIZDIM

Neyse af ettim AMA bir daha olmasın…
Olmaz mi?

Yazabilirsin AMA kurcalama!!!

Bak unuttum deneyleri, hani LSD falan…
Bilim adamlarının öldürülmesi, şimdi aklıma geldi…
Başka bir zaman başka bir fırsatta telafi ederim.

😊