LÜTFEN, önce O „herifi“ okuyunuz, sonra İzmirlimi. Vereceğim linkleri inceleyiniz

Kendimde güç bulursam…
>>> kaderin mızrağını <<<
Başlıklı yazımda daha ayrıntılı bilgilendiririm sizi…
Ancak…
😊
Söz verebilirim konuya girişin şaşırtacağı gibi nereden çıkacağımda…
Sözü nereye bağlayacağımda şaşırtabilir sizleri!


Hangi sol?
29 Ocak 2019

Konuyu Venezuela’ya bağlayacağım…
Erdoğan diyor ki:
“Çarşı pazarda, market¬lerde fiyatlar, üreticiden alın¬dıktan sonra aracılar vasıta¬sıyla tırmandırılıyor. Fiyatlar birbirini tutmuyor. Burada belediyelerimize büyük görevler düşüyor. Bu tür fiyat artıranları hesaba çekmeniz lazım…”
Yıllar sonra aynı noktaya geliyoruz:
Osmanlı pazara müda¬hale ediyor fiyatları belirli¬yordu!
Cumhuriyet pazara müdahale ediyor fiyatları belirliyordu!
1980’lerde “pazara do¬kunulamaz” diyen piyasa fetişisti neo-liberalizm, -Tur¬gut Özal eliyle- bin yıllık iktisadi anlayışımızı yıktı. Üretici-tüketici korunaksız kaldı. Bu sebeple…
Seçmen 1989’da yerel yönetimlerde SHP’yi ikti¬dara taşıdı. Fakat. Özal’ın yolundan yürüyerek neoli¬beralist belediyecilik anlayışı uygulayan SHP, özelleştir¬meler yaparak halka ucuz yiyecek götüren kuruluşları tasfiye etti. Tanzim Satış Mağazası-Tansaş bunlar¬dan sadece biriydi…
Keza. Neoliberalizm ah¬laki yıkım da getirdi: Halkın dürüst-fedakar tanı¬dığı “eski solcular”, tüketim hırsına kapılıp belediye işle¬rinden avanta almaya baş¬ladı. Maalesef çoğu hırsızlık yaptı ya da yapılmasına göz yumdu! Sonuçta, bir önceki seçimi SHP’ye kazandı¬ran varoşlar-yoksullar bu kez RP’yi iktidara taşıdı.
İşte aynı yıllarda…
Tarih 27 Şubat 1989.
Yer: Venezuela.
Dünyada neoliberalizm rüzgarı estiriliyordu.
El Gran Viraje (Büyük Dönüş) adı ve¬rilen neoliberal IMF politi¬kaları sonucu yoksullaşan on binlerce kişi ayaklan¬dı. Caracazo ayaklanma¬sında iki bini aşkın insan hayatını kaybetti.
ABD Başkanı Bush-IMF ülkeye 4.5 milyar dolarlık sı¬cak para gönderse de iktidar değişimine engel olamadı. Chavez iktidara geldi…
O dönem haber olmadı
Solcu… Sosyal Demok¬rat… Sosyalist…
Kafanızı benzeri kavramlar karıştırmasın; asıl belirle¬yici olan lider ya da par¬tinin hangi siyasi-ekonomik çizgiyi uyguladığıdır. Örnek vereyim:
İspanyol sosyalist Javier Solana fizikçi idi; -tıpkı Enver Ören gibi- NATO bursuyla Napoli’ye gitti.
– 1980’lerde sosyalist hükümette Dışişleri gibi bazı bakanlıklar yaptı.
– NATO ve AB Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu.
– Sosyalist görünümlü neoliberal siyasetçiydi!
Venezuela’ya dönersek:
Yıl, 1983. Yapılan 4 Ara¬lık seçimlerinde Venezuela halkı solcu akademisyen Ja¬ime Ramón Lusinchi’yi iktidara taşıdı. Lusinchi, (ve ardından Sosyalist Enter¬nasyonal Başkan Yardımcı¬sı Carlos Andres Perez) tamamen neoliberal ekono¬mik program uyguladı! Ve:
Nüfusun yüzde 85’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaya başladı; işsizlik, kayıt dışı ekonomi ve şiddet çığ gibi arttı! Zenginler güvenli site¬lerde yaşıyordu…
Ülkeyi kutuplaştıran De¬mokratik Hareket Parti¬si güya solcuydu!
O dönem bunlar hiç haber olmadı…
Chavez-Maduro’ya muha¬lefeti yapan partilerin ba¬şında işte bu “liboş sol¬cular” geldi/geliyor! Keza. Bugün muhalif hareketin lide¬ri “ABD yetiştirmesi” Juan Guaido bunlardan biri!
Mesele, hangi toplumsal kesimler için hangi siya¬si-ekonomik politikala¬rı/icraatları izlediğinizle ilgilidir. Küresel sermaye ve medyası, bu politik tavır sebebiyle sizin “demokrat” ya da “diktatör” olduğunuza karar veriyor!
ABD ambargosu
Solcu Chavez ve Maduro…
“Misyon” adı verilen sosyal yardım politikalarıyla gecekondu mahallerinde yaşayan yoksullara eğitim, sağlık ve konut gibi yardımlar götürdü.
Özelleştirmeler değil, aksine -petrol şirketi gibi-kamulaştırmalar yaptı.
Kooperatifler kurarak yeni toplumsal üretim ilişkisi inşa etti.
Korkunç gelir dağılımı ada¬letsizliğini gidermeye çalıştı.
Chavez’in iktidara geldiği 1999’da en zengin yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yüzde 60’ını elinde tutarken, bugüne gelindi¬ğinde bu oran yüzde 40’a kadar düştü!
Venezuela’nın avucun¬dan kaymakta olduğunu gö¬ren ülke zenginleri ve ABD devreye girdi: Küresel medya “diktatör Chavez” haberleri¬ni dünyaya servis etti.
Bakınız Venezuela…
1960’da günde 3 mil¬yon varil petrol çıkarıyordu.
2018’de günde 2 mil¬yon varil petrol çıkardı.
300 milyar varille dünya¬nın en büyük petrol rezer¬vine sahip ülkesi, neden dünden daha az petrol çıkarıyor?
Çünkü: ABD’nin zorla uyguladığı ambargo var!
Suudi Arabistan ise bu¬gün günde 10 milyon va¬ril üretiyor. 1960’da S. Arabistan, sadece 1.5 mil-yon varil petrol çıkarıyordu!
Venezuela’da yaşanan enerji savaşıdır!
Bu ülkenin petrol üretimi ve ihracatında en büyük pay sahibi ABD idi; petro¬lünün yaklaşık yüzde 80’ini ABD’ye satıyorlardı. Cha¬vez-Maduro bağımlılığı kırmak için; Çin, Rusya, Hindistan, İran ve Tür¬kiye ile stratejik ittifaklar kurup pazarını genişleterek, ABD’nin petrol ihracatındaki payını yüzde 40’lara kadar düşürmeyi başardı.
Bugün ülkede yaşanan ekonomik sıkıntının esas kaynağı -1970’lerde Şi¬li’de Sosyalist Allende’ye yaptıkları gibi- bir Ameri¬kan oyunudur!
Hala kimi solcular…
Yok Saddam… Yok Kadda¬fi… Yok Esat… Yok Ruha¬ni… Yok Maduro… Üzerin¬den “demokrasi”- “ekonomi” yazıları kaleme aldı/alıyor!
– Küreselleşmenin en yüksek aşaması- emperya¬lizmin ana hedefi, ulusal ekonomilerdir.
Bazıları Atatürk’ü hala kavrayamamış! Yazık.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/hangi-sol-3305369/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Trump’ın kötü adam olması, Maduro’yu iyi adam yapar mı?

26 Ocak 2019

“Venezuela’yı ABD bu hale getirdi” diyenlerin şu sorulara mantıklı cevaplar vermesi lazım…

ABD’nin elinden geleni ardına koymamasına rağmen, İran ekonomisi neden Venezuela’daki gibi perişan değil?
Hatta, ABD’nin beş senedir içsavaş yaşatmasına rağmen, Esad’ın egemenlik alanındaki Suriye’de neden ekonomi hâlâ ayakta?

ABD’nin Maduro’yu devirmek için yaptıkları kötüyse, ki çok kötü, Türkiye’nin Esad’a yaptığı nedir?

Venezuela halkının yanındayız, hiç şüphesiz… Maduro’ya destek verenler Venezuela halkı, Maduro’ya karşı çıkanlar Venezuela halkı değil mi?

Devletlerarası ilişkilerde esas olan, romantizm değil, çıkarlardır.
Maduro’nun yanında saf tutan Türkiye’nin çıkarı nedir?

“Şerefsiz Trump, dik dur eğilme Maduro” filan demek gayet kolay ve konforlu ama, biz hadiseyi gerçekten öğrenmek isteyenler için zor olanı tercih edelim…

Venezuela dünyanın en büyük petrol rezervine sahip.
Başka?
Başka hiçbir şey yok.
Başka hiçbir şey üretmiyorlar. Kaç paraysa veririz alırız diye düşündükleri için, iğneden ipliğe her şeyi ithal ediyorlar.
İleri zekalı Maduro’nun yönetim stratejisi bundan ibaretti.
Klasik anlatımla…
Ahaliye balık tutmayı öğreteceğine, avanta balık dağıttı.

2008 yılında petrol 140 doları geçmişti.
Bugün 60 dolar.
E ileri zekalı Maduro’nun yönetim stratejisi iflas etti tabii.

Paraya sıkışınca, ithalat yapamaz oldu.
İthalat yapamayınca, arz-talep dengesi allak bullak oldu, ithal edilen temel ihtiyaç maddelerinin fiyatı patladı.
Daha ileri zekalı bir karar aldı.
Para bastı.
Enflasyon uçtu.
Daha da ileri zekalı bir karar aldı.
Dövize sabit kur getirdi.
Döviz karaborsası oluştu, enflasyon yüzde 1 milyon 370 bin oldu!

Venezuela parası öylesine değersiz hale geldi ki, tartıyorsun, bir rulo tuvalet kağıdı almak için gerekli olan para, tuvalet kağıdından ağır geliyor. Asgari ücret iki dolara tekabül ediyor, günde sekiz saat çalışıyorsun, kazandığın parayla bir tek yumurta bile alamıyorsun. Para işe yaramadığı için takasla alışveriş yapılıyor, mesela tıraş oluyorsun, berbere domates ödüyorsun. Maduro bizim Nusret’le bonfile yerken poz veriyor ama, halkın yüzde 35’i günde sadece bir öğün yemek yiyebiliyor. Hükümetin dağıttığı avanta gıda kolisinden alabilmen için, hükümete gidip “vatan kartı” alman lazım, vatan kartı almazsan vatan’daş değilsin, yaşamak istiyorsan hükümeti desteklemek zorundasın. İlaç bulunamıyor. Dört milyon kişi, yani nüfusun yüzde 12’si ülkeyi terketti, elalemin ülkesinde mülteci oldu. Suç patladı, gasp, soygun, her 21 dakikada cinayet işleniyor. Günde 15 saatten fazla elektrik kesildiği oluyor, her gün düzenli sekiz saat su kesintisi yapılıyor.

Bu hale düşen Venezuela, 1999 ile 2015 yılları arasında petrolden kaç para kazandı biliyor musunuz?
900 milyar dolar!

Tekrar yazayım.
900 milyar dolar!

Nerede bu para?
Trump mı çaldı?

Varlık fonu kurdular, bu devasa parayı o varlık fonunun içinde buhar ettiler… Yetmezmiş gibi, şu anda 140 milyar dolar borçları var.

Venezuela’yı bu hale getiren, Maduro zihniyetinin başarısız, beceriksiz, kafasız, cahil yönetimidir, gerçek budur.

(Mesela İran’ın ABD’ye rağmen vızır vızır ekonomiye sahip olmasının sebebi, İran’ın devlet ve ekonomi yönetimindeki kabiliyetidir.
Esad egemenliğindeki Suriye’nin her şeye rağmen üretim yapabilmesidir, Şam’da ticaret fuarı bile açılıyor, düşün, İngiltere katılıyor, Almanya katılıyor, Şam’dan tekstil ihracatı bile yapılıyor.)

Devletlerarası ilişkilerde esas olan, romantizm değil, çıkarlardır.

Trump’ın kötü adam olması, Maduro’yu iyi adam yapmaz.
Yapsa yapsa, bizi yanlış adamların kavgasında taraf yapar.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/trumpin-kotu-adam-olmasi-maduroyu-iyi-adam-yapar-mi-3272707/

Bu linkleri inceleyiniz lütfen…
“Bana ne Venezüella’dan?”
MEMLEKET YANIYORKEN!!!

Yazabilirsem!???

https://data2.unhcr.org/en/situations/vensit

https://www.uno-fluechtlingshilfe.de/spenden-venezuela-nothilfe/?donation_custom_field_1628=J102&gclid=EAIaIQobChMIy_f7z72c4AIVwuF3Ch2l_QvJEAAYASAAEgJm-PD_BwE

https://www.tagesspiegel.de/politik/asylbewerber-aus-der-tuerkei-auf-der-flucht-vor-erdogan/23115724.html