Homeros…
Ilyada da, Odysseia’da anlatıklarıyla dünya literatüründe şüphesiz yerini almış bir insan…
Okudunuz, okumadınız orasını bilmem AMA okuduysanız…
Homeros bu destanlar ile…
Bizlere ne anlatmaya çalıştı?
Anımsamanız için…
Hani Truva falan!
Şu Yunan…
Estetik anlayışıyla, düşünürleriyle, mücadeleci ve savaşçı hayat anlayışlarıyla…
Bilime, sanata, tıbba, spora ki savaşa hazırlık aşaması olarak gördüğü anlayışıyla…
Olimpiya…
Yine askeri yapıya sahip, disiplinli mi disiplinli ve son derece kattı Helenlerden olan Sparta…
Falanks savaş stratejileriyle Roma lejyonlarına (Kaplumbağa stratejisi)…
Yine demokrasileriyle, Roma’ya ve Roma hukukuna örnek olmuş bir toplumdur…
Ve yine bati medeniyetine dahil dediğimiz toplumlar bu hukuk ve yaşam tarzı anlayışını kısmen, günümüze kadar sürdürüyorlar.
Odisseas’i…
Anlatırken Homeros, akılcılığı, mücadeleyi, hasret ve özlemi, sadakati, yaşam ve ölümü, sevginin kendisini, özünü, bir insanın dayanma gücünü…
Bir erkeğin ki erkeklik vasıfları arasında sayılır güç ve güç kullanmak…
Aslında…
O günlerin ulaşım imkânlarıyla iki hafta kadar sürecek bir yolculuğu, yıllara yaymasıyla…
Ve yine Odisseas’in evine geldiğinde karşılaştığı manzarayla…
Aradan yüzlerce, binlerce yıl geçmesine rağmen sanki bugünleri anlattı, anlatıyor.
Erkek egemen bir topluluktur insan…
Ve erkek ve toprağı…
Erkek ve evi…
Erkek ve kadını…
Çocuğu, vatan ve milleti…
Evet, erkek eninde sonunda yuvasına, toprağına dönüyor…
Peki…
Döndüğünde…
Her şeyi bıraktığı gibi mi buluyor?
Zaman, göreceli…
İnsan…
Değişken, tabiat denge ararken, insan dengeyi bozuyor.
Yine Büyük İskender…
Zamanının en büyük düşünürlerinden olan Aristoteles (Aristo) tarafından eğitilmiş bir insan…
Babası tarafından bir noktaya kadar aşağılanan, hor görülen bir varlık…
Yetiştiği ortamın bir ürünü…
Rekabet, her şeyde, her konuda birinci olmak…
Bilinçaltına yerleşmiş, kişiliğini oluşturmuştu…
Evet, Yunanda rekabet anlayışı normalin çok üstünde bir değer ve önem taşıyordu…
İkinci olmak, üçüncü olmak…
Bir utanç vesilesiydi, belki inanmayacaksınız ama spor müstakarrında birinci olamayan insan utancından bucak bucak saklanacak yer arıyordu.
Bir şeref, bir haysiyet meselesiydi birinci olmak!
Ve Büyük İskender babasının ölümünden sonra çıktı yollara…
Dünyanın en büyük imparatorluklarından birini kurdu…
Belki…
Bilmiyorum Aristo’nun etkisi mi, bence yani, belki…
En başta, Yunanın en büyük düşmanı Persleri yendikten sonra, girdiği her yerde…
Mevcut düzeni bozmadan…
Kendi adamlarını başa geçirip medeniyetler üstü, medeniyet ve kültür çatışması yaşanmayacağına inanarak bir düzen kurdu. Belki yaşının etkisi, çok gençti, tecrübesiz ama şüphesiz bilgili…
Ölümün soğuk nefesinin her an her yerde beklediğini belki düşünemedi, hayal edemedi…
30’lu yaşlardaydı öldüğünde, IHMAL ETTI…
Geleceği sevk ve tayin etmedi zamanında, ARDINDAN ONU IZLEYECEK OLANI saptamadı…
Birçok yoldaşını öldürdü, öfke nöbetleri içeresinde…
Ve ardından kurduğu imparatorlukta çok dayanmadı, yıkıldı.
İnsanlar yine ayrıştı, toplumlar ayrıştı…
Tutmadı bu mantık, bu düzen…
Belki Aristo’nun etkisinde kalarak böyle bir düzen düşünmüş olabilir…
Tutmadı, güzel bir örnektir…
Eski Yugoslavya, Tito’nun ölümünden sonra(!)
Ve Roma…
Bugüne kadar gelebilen bir medeniyet, bir kültür, bir anlayış…
TEMELINDE ne yatıyor biliyor musuz?
Romalı olmak, özgür Roma vatandaşı olmak…
EŞITLIK!
Doğa kanunudur…
Tabiat ve denge…
Her güce eşit bir karşıt güç oluşmalıdır, oluşur…
Sicilya adası vesile…
Roma İmparatorluğu ve karşısında Kartaca…
Hani Hannibal, filler ve Alpler…
Kartaca…
Bir esnaf birliği, çok ama çok büyük esnaflar, ticaret…
Para gani, nüfus öyle. “Tüm” Akdeniz onların “emrinde”
Sicilya adası çok önemli bir üs, girince Romalılar oraya, kendi topraklarına birkaç kilometre…
Haliyle kıyametler koptu…
Paran olsa ne yazar, nüfusun olsa ne olur?
Romalılar…
Yapıtlarıyla, sanat eserleriyle…
>>> yeraltı ve yerüstü <<< su kemerleriyle ki biri hala çalışır vaziyette…
İsimlerini, insana, insanlığa hizmet ile yazdırdı tarihe…
Dünya bakıyor Roma’ya, onlardan esinleniyor…
Para ve nüfus tarih kitaplarında!
Tüm bunları neden yazdım ne anlatmak istedim size?
Umarım anladınız ne demek istediğimi, inşallah anladınız.
Oku ()