50 Euro

Bana…
Beni hatırlattı. Allah’a çok şükür >>> hiç bir zaman < ne böyle yerlere gitmek nasip oldu…
Ne evim haciz gördü…
Allah korusun, Allah cümlemizi korusun.

Gençlik yıllarım…
Yeni evlenmiştik, tek maaşla ev mi geçinir?
Eşim…
Babasının yanında, it kızı bırakmadı. Maaşta vermek istemedi…
Manavdı, kızı bedavaya çalıştırdı.

Söylesem, desem inanır mısınız?
Torunu ya torunu…
Torununa meyveyi, sebzeyi parasıyla alırdık dükkânından…
Araba meselesi, tak dedi canıma. Çektim aldım eşimi dükkânından.

Yine bir kaza yapmıştım, doğru hatırlıyorsam 19. kazamı geçen seneler yaptım…
Yüzbinlerce kilometrede…
Daha doğrusu vurdular bana, bir elin parmaklarından azdır benim suç olduğum kaza.

Tabii araba mort, yok yaralanma yok…
İlla bana satacaksın arabayı dedi, iyi ya kayınpeder…
Ulan pazarlık yaptı iyi mi…
Kazığı yedik mi…
Üstüne birde parayı vermedi!

Ya yeni evliyiz, hayata daha yeni atılmışız…
Ablası borç verdi, çok güzel zarif bir pırlanta seti almıştım ona…
Kaza…
Set kaldı onlarda, almışlar ben komada!

Ne insanlar girdi, çıktı hayatıma, neler neler geldi başa…
Bu sabah televizyonda izledim, daha neler neler özellikle Türkler hakkında…
Hafızama KAZINAN o genç baba O zavallı Türk kadını…
Baba…
Daha yirmilerinde, maaş gelmemiş düşmüşler dara, eşi çalışmıyor anlaşılan…
Bebe…
Kendi doğumunda hediye etmişler ona bir altın kolye, saklamış takmış oğluna…
Gitmiş emanetçi sandığına*, adam 340 Euro veriyor kolyeye, ben 50 alsam diye sordu baba…
Emanetçi şaşırıyor, ne yapacaksın 50 Euro’yu diye soruyor…
Yiyecek alacağım aileme!

Veya o kadıncağız…
Koca içkici, kumar oynuyormuş…
Emanetçinin sadık müşterilerinden…
Herif siktirmiş gitmiş Tayyipistana, borçlar kadının başında…
40 bin Euro…
Kendisi temizlikçi, o maaşla bu para ödenir mi?

* örnektir:
İstanbul Emniyet Sandığı: Halkın biriktirdiği paraları toplamak, tasarrufu özendirmek, taşınır değer ve taşınmaz güvencesi karşılığında özellikle düşük gelirlilerin küçük kredi gereksinimlerini uygun koşullarda karşılamak amacıyla 1868 yılında Mithat Paşa tarafından kurulan, 1907 yılında Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’na bağlanan ve 1983 yılında tasfiye edilen sandık.

“Menzilimiz” 200 Km civarında, yeni torpil falan yaptılar ya, roketler vesaire. Başlangıçtır iyi niyetle AMA insanları kazıklama. Adamlar kıtalar arası menzil ile uğraşıyorlar! HEDEF > NOKTA! Anla, kıtalar arası… Kıtalar arası!!!

Bak Kandil vesaire…
Kendi sınırların içeresinden, uçak kaldırıyorlar vesaire…
Anlatmadım mı üstü kapalı kapalı Paris’i…
Ya Avrupa’da…
İstihbarat…
Özel timler, dünya çapında…
G.t kadar alan içindeler, misak-i milli…
AMA…
Dünya çapında hareket edebiliyorlar, küçücük bir devlet…
Ama yüreği…
Ama kabiliyetleri çok büyük…
Kararlı bizimkiler kararlı…
Bilmem nemin tepesi!

Sisteme güvenme, sistemin içerisindeki hiç kimseye

İnsanız be, sadece inan…
Düğmeye bas…
Bir başkası ol…
OLMUYOR!

Kalkıp bir kahve daha yapayım kendime…
Kısmetse…
Bugün Oma.

Nezakete bakar, cebe…
Bazen yüreğe…
Kimi zaman ideolojiye…
Ama her zaman insana!

Bunları neden yazdım diye kendine sorma, düşün…
Hatırlıyor musun sana anlattım büyük kentlerin gecelerini…
Barları, otel lobilerini…
Toplantıları, kabulleri…
Gecelerin göz kamaştıran ışıltılarını…
Hani…
Dedim ya göz kamaştıran, “kör” eden…
Görmeni engelleyen!?

Gece…
Bir ara yeniden başladı, geçti…
Bundan faydalanmalıyım, kalırsa böyle bugün biraz iş çıkar elimden…
Fırsat olursa yazabilirsem Mercan…
Kimi konulara, unutma şu anda sadece cinsellik üzerine yazıyorum…
Sana, size başka, farklı bir bakış açısı!

SÖZ
😊

Biliyorsun değil mi…
Hiç bir zaman hiç bir şeyi boşuna yapmam, yazmam…
Belki geçer yıllar aradan…
Ama sonunda anlar sözümü insan.

Ben en iyisi uyumaya çalışayım, yazım hatası üstüne yazım hatası, çok sarsıldım bugün, tahmin edebileceğinizin çok ötesinde. Acılar…

Doğum sancısı böyle bir şey olsa gerek…
Daha şiddetli daha baskın bir acı bugüne kadar duymadım, bilmiyorum. Bu yüzden…
Aradaki fark, kadının dayanabilme özelliği…
Bizlerden bu konuda çok daha üstünler ve ilaca, uyuşturucuya rağmen bu kadar sarsılabilmem.

Ve tabii onlarınki sürüyor saatler, belki günler…
Benimki seneler VE yok bu acıların çaresi!

DarkNet – Bademler – örneğin Alman devleti – NATO sığınağı – Ve verilerin GÜVENLIGI

Biliyorsunuz…
Hep yazar anlatırım…
ILK DEFA, Alman bilişim tarihinde ilk defa Almanlar DarkNet serverine bu şekilde baskın yaptı
(Ana bilgisayar – merkez bilgisayar)

Peki bu durumun özelliği neydi?
Bilgisayarların eski bir NATO sığınağında olması…
HATIRLA bu konuda bugüne kadar yazdıklarımı…
Birincisi devletsin, kanunlar senden yana…
Olmasa bile, örneğin bademsen uydurursun kanunları kendine göre…
Devlet ve imkânları…
Örneğin çok özel araçlara erişim imkânları…
Adamlar…
Hem NATO sığınak güvenlik önlemlerini hem bilgisayara özel güvenlik sistemlerini…
YAMULTTU…
YANI…
Karşıtın devlet ise kafayı çalıştıracaksın tek çare…
INAN…
Var yol ve yöntemleri!

Ve yine…
Yazdım, anlattım devlet olsan bile (Alam devleti ve parlamentoya, Merkel’e karşı düzenlenen dijital saldırı) yüzde yüz önleyemesin çünkü her zaman vardır iyinin bir daha iyisi!

Ne diyor Önder bu konuda?
Gizlilik, gizlilik, gizlilik…
Bir önlem hiç önlem…
Alınan TÜM önlemlerin teker teker ve toplamda kalitesi…
KAFA kardeşim kafa, bilgi…
Köklü, derin, nesne sel, NITELIKLI olan türden sağlar verilerin güvenliğini!