Ağrılardan uyuyamıyorum, kolum, bacaklar…
Çok yormuşum bugün kendimi. Yarına devam, yâri yarıya bitti…
Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Mecburum…
Mecbur.

Gözlerimden uyku akıyor, yorgunum…
Uyuyamıyorum. Ne uyuşturucu ne IBO 800

Filistin

Kizim sana söylüyorum gelinim sen anla…
Gittim gördüm diyorum size…
Gitmenize bile gerek yok…
Eline bir süpürge alıp kapı önüne calmakta mi parayla?

Müslüman…
Önce…
Ruhu temiz olan, sonra çevresini temiz tutan…
Müslüman oyle mi?
Allah…
Sana neden oruç tutturuyor?

Büyük cihat…
Nefsine hakim ol diye!

Ne Müslümani be?

Karılar…
Başlarına paçavra baglamakla…
Ar, namus berkemal oyle mi?
En yakın arkadaşlarımdan birinin karısı…
Türbanlı…
Koca…
Yatakta yakaladi!

Ve…
Bu ne ilki ne sonu!

Yok domdom kurşunu değil, bildiğin mermi…
Çapı konusunda emin değilim, soramadım…
Örneğin kendinde doldurabilirsin, “biraz daha” etkili olabilir…
Barut eskidendi, cellulose (selüloz)…
Ama bunların geliştirdiği ÖZEL bir karışım olmalı!

Kaldı ki domdom aslında “er meydanında” yasak bildiğim kadarıyla…
Bunlar…
Badem mi başlarına iş açsınlar?

Yok gelmedim, ruhum yazıyor…
Beden kahve içiyor. “bizimkiler”
Açıkça kimi Viyana sözleşmesine aykırı hareket ediyorlar, bakalım belki yazmaya fırsatım olur.

İlaçlarımı yanıma almam lazım…
KESIN çok sürecek. Praktikant geldi gene neredeyse kovacaktım, ayni ağabeysi…
SÜRÜ SORUN…
Ah insan lazım olmayacak sokar mıyım acaba kapı içeriye?

YEMINLE…
Başımı kaşımaya vaktim yok, tapeten söktüm…
Tereyağından kil çeker gibi AMA uzan, bükül falan…
BITTIM…
En ufak yorgunluğa gelemiyorum, üstlerine bunlar. Halbuki bu sabah gittim ağabeysine anlattım durumu. Söz vermiştim, dün, bugün…
Olmadı, olmayacak…
Devlet ile kanunlar ile dalga mı geçilir?
Dertsiz başıma bile bile dert acar mıyım hiç?
ÖNCE konuşmam lazım muhasebeciyle, konuşmam lazım Amt für Integration ile…
Öyle kara gözüm, kara kaşım olur mu hiç?
Afganlı…
Ateşe atar mıyım hiç geleceğimizi, konuşmadan, öğrenmeden olur mu?

Nasıl tepem attı, yanlarında bir Alman…
DEDIM DE Almanı karıştırma, her şey yasal AMA benim kurallarıma göre…
Bana ne onların bilmem nesinden?
İki tarafı jilet gibi keskin bıçak, bir ayağım HEP ceza evindeydi…
Diğeri mezarda, bak kanser, ne olduğunu KESIN söyleyemiyorlar…
Ben kendimi, sevdiklerimi harcatır mıyım hiç?
Hanım kızıyor “çok sert davrandın, kovmaktan beter ettin!”
Sabah sabah gittim anlattım, sabah sabah. Ben üstüme düşeni YAPTIM…
Zorlamaya hiç gelemem!

İrredantizm ve Irlanda modeli üzerine

Nerede kalmıştık???
Hah…
Yolla onu buraya da!

Önsöz:
Yazacaklarım, anlatacaklarım karmaşık gelebilir sizlere…
AMA…
Kadın mazoşizminden tutun, ekonomik modellere, insan psikolojisinden…
Sosyolojiye varan bir çerçeve çizmek niyetindeyim, yani bir “toplu katliam” yapacağım…
Kariyer denilenden…
Kimi istihbarat, kimi perde arkası hikayesine varana kadar…
Sözlerimi bitirdiğimde öncesi karmaşık gelen sözler sizler için bir anlam ifade edebilir, taşıyabilir…
Bakalım, göreceğiz!

Mersin de…
Alman VW fabrika kuracakmış aman ne güzel(!)

Seksenli yılların başıydı, okulu terk etmiş iş hayatına atılmıştım…
Hocam, ilk öğretmenim bir İrlandalı gençti…
Hobimi meslek edinmeye ilk adımı atmıştım. Kaç kez anlatmışımdır bu hikâyeyi, en son İzmir belediyesine teklifte bulunmuştum…
Gel kardeşim, uzat elini…
>>> karşılık beklemeden <<<
Yaaa…
Ne vadisi be!!!?

Özentiler, MAYMUNLAR sizi…
Taklitçiler…
Birlikte, ülkemizin koşularına uygun, BIZE ÖZ…
Bir teknoloji merkezi kuralım.

5000 kişi istihdam edilecekmiş Mersinde…
Almana…
>>> Hilfsarbeiter <<<
Vasıfsız, niteliksiz…
Niceliğin yığınları aman nasıl seviniyorlar!

Otur yanıma dinle beni, anlamaya çalış sözlerimi…
Uyuyordu daha, uyandırdım…
Hadi kalk birer kahve yap dedim. Bak…
Anlıyorum seni AMA sende anlamaya çalış beni. Silah bu…
Çocuk oyuncağı değil, en basitinden yaralarsın birisini, en kötüsü ölüme vesile olursun…
Bu konunun eğitimini almış BILGILI insanlar, onlar silah al ele diye EMIR veriyor bizler silahı elimize alıyoruz. Toplamda 4, 5 kişiler. Poligonda altı yer var, arkamızda duruyorlar.

>>> ### !!! Her talimde bir başkası duruyor arkamızda !!! ### <<<

TÜM atış yerleri ve insanlar gözleri önünde. Silah bırak, ateş et…
Güvenliği al…
Silah doldur, atışlarını değerlendir…

>>> Onlar emir ediyor, bizler yapıyoruz <<<

Askeri bir disiplin hüküm sürüyor, federasyonun KESIN hükümleri var…
Kıyasla bir toplumun, bir demokrasinin anayasasıyla!!!

Anlatmışımdır Amerika’yı çokça…
Herifler…
200 küsur sende bir elin parmaklarından az…
Değiştirmiştir, ek yapmışlardır anayasalarına…
Bizde…
Hele bu pezevenklerle birlikte neredeyse her gün bir değişiklik, bir ek!

Kanunlar, yasalar değişmez ikide birde…
Okuyanı var, okumayanı…
Bak Almanya’ya her sekizinci Alman, Alman ya Alman…
OKUMA ÖZÜRLÜ…
Var gerisini sen düşün, kanunlar, kurallar HELE ANAYASA…
Değişmezse UZUN SÜRE insan denilen varlık, ama okuma özürlü ama okur – yazar…
Ama bilinçli ama tesadüf eseri ama söyle ama böyle…
ÖGRENIR…
Hak VE görevlerini, nasıl mi…
Örneğin kulaktan dolma!
NOKTA

Ve gelir O gizemli AMA çok yetenekli kişilik başkente…
Kısa zamanda girer göze…
Öyle ki… ALOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO…
Bana bak bana…
O ülkede rejim yıkıldı yıkılalı, başkentte 100…
Tekrar YÜZ MILYARDER TÜREDI…
Oligarşların sağ kolu oldu!

Bir milyarder demek…
Ama öyle ama böyle en azından 50 ile 100 bin arası hane demek…
Yani EN AZINDAN 150 bin kişinin rızkını yiyen, hakkinı bir şekilde SÖMÜREN…
BIR INSAN veya kısıtlı sayıda bir zümre…
Var sadece başkentlerinde 100 tane!

Ne fark eder ha Hristiyan ha Müslüman veya Yahudi…
Değil mi hepsi birden Allah’ın kulu?

Ne adaletsizlik değil mi?
Ne haksızlık, evladımın rızkını, benim hakkımı göz göre göre yediriyorum bir piçe, açıkgöze…
Nasıl oluyor peki bu iş?

DIKKAT Tayyipistan(!)
Ne demiş atalarımız?
Minareyi çalan, kılıfını hazırlar!
YANI…
Ne yap yap, hakkı – hukuku ele geçir, gerisi…
Dünya senin!!!

Dik dur diyorlar değil mi?
Sik gibi…
Halbuki sürekli eğip büküyorlar hakkı, adaleti!

Bu maalesef hem ülkemiz için hem o memleket için geçerli…
Bok boku nerede bulur?
Kenefte…
Bu nedenlerden biridir bu kadar iyi anlaşmalarının, aralarındaki fark…
Biri devlet gelenek ve görenekleri içeresinde ÇOK IYI YETIŞMIŞ, SON DERECE BILGILI…
Diğeri…
Bir sokak piçi, mahalle arası fırlatması!

Karakter aynı!!!

Yedi kocalı Hürmüz benzeri…
Ah Çakır Emine ah…
😊
Bir kadının olursa birden fazla başı…
YOK…
O zavallı kıçı ayrı başı ayrı oynayan kaltaklardan değil, olsun bir çocuk…
Aynısı…
Birçok neslin bir arada yaşadığı bir hanede mesela…
Anne – baba eğitmeye çalışır, verir terbiye…
Babaanne, dede şımartır…
Ne olur O çocuktan?
O misal.

Yoksa GÖRGÜ o insanda, KÖKLÜ bilgi, çocukta o yaşta zaten olmaz…
Ya arsız olur ya “hırsız”
O kadın…
Çocuk veya BEN…
Almak zorunda kalırsa birden çok yerden talimat, her seferinde ya birbirine çelişkili…
Veya farklı…
Ne olur O insanın hali?

Hatasız kul olmaz gerçi…
O insan…
Hata yapmamaya çalıştıkça çünkü talimatlar, istekler farklı…
Hata yapmamaya çalıştıkça daha çok düşecektir yanılgıya!
NOKTA

Hayatın gerçekleri…
Al sana gelin – kaynana sorunsalı…
Koca öter başka bir borudan, kaynana ister farklı şeyler…
O gelin ne yapsın?

İyi değilim, dün gece korkunç bir gece geçirdim…
Ağrılar ile birlikte bende çıldırdım, uyumuşum bir ara…
Nasıl uyandığımı hiç sorma, sağ kol iyice gitti.

Gitmeliyim…
Hem iyi değilim bu yüzden kısa keseceğim…
İrlanda…
Tabiri caiz ise g.t kadar yer AMA >>> dünya teknolojik devlerini <<< Ülkesinde birleştirmeyi, getirmeyi başardı…
Bundan 30 – 40 sene önce, ne yaptı?

Ucuza yer tesisi, mekân…
GARANTI, VERGI INDIRIMI…
En azından ticaret hukuku açısından GÜVENCE…
Ve şirketler bir bir geldi!

Devler…
Devler geldi!

Hayal kurmak kardeşim hem güzel hem gerekli…
Hayali gerçekleştirmek daha da güzeli…
Ama insan…
Ama yönetici olmalı gerçekçi!

Ne yapabiliriz, nasıl yapabiliriz…
Ülkeye…
Vatana, millete, bana, bize…
VE…
Gelecek olana nasıl “dengeli” bir çıkar sağlayabiliriz?

Öyle ya olmaz hep bana, hep bana Rabbena, OLMAZ…
Al gülüm ver gülüm meselesi!!!

Sonra…
Dedim ya insan olmalı gerçekçi…
Kardeşim senin etine ne budun ne…
Ticari…
Askeri?

ULAN…
Osmanlı zamanı, çağı kaldı çok geride…
Kaba kuvvetin, bileğin…
Gücü(!)

Çağ…
Denge çağı beyin gücünün çağı…
Çağ teknoloji çağı!

Viyana sözleşmesi: Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi, diplomatların görevli bulundukları ülkelerdeki diplomatik ilişkilerini, ayrıcalıklarını ve dokunulmazlıklarını belirleyen uluslararası bir anlaşmadır. Viyana’da 2 Mart-14 Nisan 1961 tarihleri arasında düzenlenen „Birleşmiş Milletler Diplomatik İlişkiler ve Dokunulmazlıklar“ konferansında alınan kararlarla çerçevesi belirlenmiştir.

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc068/kanuntbmmc068/kanuntbmmc0680
3042.pdf

DIKKAT DIKKAT DIKKAT
O Cezeri…
Hani var ya uçan araç, “araba” TeknoFest falan…
Zaten başkacası beklenemezdi, bir ARAP mühendisinin, bilim insanın ismi…
>>> O Baykar şirketi <<<
Ve ticari ve teknolojik ortakları, BEN o aracı çok öncesi başka ülkeler tarafından tasarlanırken görmüştüm. Uçuş testleri. Yerli ve milli öyle mi?

Ayni tasarım ya ayni…
Hık demiş burnundan düşmüş, MAYMUNLAR, kopyacılar…
Yapmışlardır bir, iki ufak değişiklik, telif hakki…
Oldu mu sana “yerli ve milli”

Nerede kalmıştık?
Etin ne budun ne meselesinde…
ULAN sen HER YÖNDEN…
AMA öncelikli Pazar açışından bir Çin ile aşık atabilir misin?

Onlar kaç milyar…
Sen kaç milyonsun???

Siyaset, ticaret, kurallar, tahammüller…
Ve AHLAK…
Çinliler yapıyor, yaptılar AMA onlar ve O inanılmaz büyük pazarları…
DIKKAT bu Trump’in Çine “ticari savaş açmasının BIR NEDENI”
Teknoloji transferi…
Çinliler diyor ki, gel kardeşim, gel…
Kim olursan ol GEL…
AMA bizimle iş yapmak istiyorsan bize teknolojik sırlarını açıklayacaksın.
NOKTA

>>> Dünya Ticaret Örgütü tarafından YASAKLI bir durum <<<

DIKKAT…
Paradoksuna bakar misiniz…
Şirketler Dünya Ticaret Örgütüne bu durumu biliyorlar gerçi…
AMAAA…
Yalvar yakar oluyorlar, AMAN HA SAKIN BIR ŞEY YAPMAYIN…
İşlerimizi baltalamayın…
Eh Dünya Ticaret Örgütünün eli kolu bağlı kalıyor bu durumda!

Anlatmışımdır eşi, dostu…
Ailemi, sevdiklerimi. Anlatırım, var bir sebebi…
Anlatmışımdır O çok ünlü asansör şirketinin yöneticisini, samimi dostlarım arasında kendisi…
Kimler, kimler yok ki?

Hani Uzakdoğu’da kaldı yıllarca, anlattı bana Çinlileri…
Ticari zekâ…
Herifler BIR NUMARA!

Aşık atabilir mi Allah aşkına bir şark kurnazı bunlarla?

İstanbul havalimanı…
2. İpek Yolunun bir aşaması…
Ulan hayvan…
Ulan ADI…
Üç tarafın deniz, karayolu ÖYLE BIR KILIT NOKTASINDASIN KI…
Sike sike çiziyorlar farklı güzergâhı…
Kaptı Israil’li…
Kaptı Akdeniz’e sahili olan kimi ülke SENIN YERINI!

Onlarca…
Onlarca yıla mâl olacak stratejik bir hata…
Çocuklarımızın, çocuklarının çocukları çekecek bunun vebalini…
Ve SEN…
Hala inanıyor hala güveniyorsun Ona, evindesin…
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demektesin, yılan çoktan soktu seni…
“Tatlı zehri”
Dolaşıyor bedeninde, SONUN OLACAK…
Osmanlı hayallerin ebediyen hayal kalacak!

Bak çürüme…
Bozulma baş gösterdi, nerede?
Almanya’da da!

Hani doktorum, şehir hastanesinin yönetim kuruluna kadar yükselen…
Hani ameliyat olmamı engelleyen…
Üç, dört tane şirket…
Üçü, dördü…
Hâkim…
Ülkenin hastanelerine istedikleri gibi at koşturuyorlar…
Siyaset – Ticaret…
El ele.

Olan insanlara oluyor…
Kalite düşüyor…
Çünkü AMAÇ can kurtarmak değil, artık para kazanmak.

Yol ve yöntemler farklı olabilir…
Bir kedinin sarı veya siyah olmasının hiçbir önemi yoktur, yeter ki fareleri yakalasın
Deng Şiaoping (Moa’dan sonra gelen Çinli lider)

EK BIR BILGI, bilmem bilir misiniz?
PKK…
O…
Hani var ya bir Öcalan, orospu çocuğu…
Evet, evet hep iddia ediyor HERKESE bozuk çalıyorum ya…
Yapıyorum ARIZA…
Bir kişi hariç; Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
O ve arkadaşları siyaset yaptı…
Vatan ve millet için, diğerleri…
Para, ün – unvan, makam yüzünden…
DIN…
Yüce inançlarımız, temiz duygularımız(!)

Mao Zedong yüzünden…
>>> Yanlış siyaseti yüzünden <<<
İstedi sanayi devrimi, IHMAL etti ziraatı…
40 milyon…
TEKRAR…
Kırk MILYON insan, açlıktan öldü…
Açlıktan!

Ne ilgisi mi var PKK ile?
Kardeşim…
Sen nasıl PKK’lısın?
Herif…
Öcalan Mao’cu, anla gerisini, anla…
Anlayabilirsen!?

Biz neyin pahalılığını…
Olmayan enflasyonu yaşıyorduk kardeşim?

NEDEN…
İhtiyaç duydu bademler…
Tanzim satışlarına?
Sahi ne oldu ucuz sebze, meyve?
Her şey oyu alana kadar!

Bak…
Almanya’da yakıt neredeyse aynı, hata ucuzladı…
Pekiii…
Dün AKP ne yaptı?
Yakıta…
ZAM, sike sike ZAM…
Neden?
Çünkü yok rezervleri, bakınız Tayyipistan Merkez Bankasına!

Sike sike dedikte…
Birisi geldi aklıma, dedi “sike sike yaptıracaksın dediğini!”
EVET…
Yaptıracağım!

Plansızlık…
Hele birde cehalet ile birleşirse…
MUTLAKA…
Ardından kaosu getirir, GÜNÜ KURTARMAK…
Bugünden yarına yaşamak, dünyanın en büyük devleti…
En büyüğü, yüzeysel açıdan…
Mihail Gorbaçov tamda bunu yaptı, planı yoktu. KGB…
Rus istihbarat örgütü durumu kurtarmaya çalıştı, tam burada açalım bir parantez…
Dikkat…
Hep anlatmışımdır, Ruslar meşhurdur uzun vadeli strateji üretmekte, meşhur…
Belki, bilmiyorum ki belki…
Komünizm yıkıldı yıkılalı ülke prestij, güç kaybetti…
Belki…
Uzun yolu bir yol hazırlığı, NETICE MEYDANA!

Tanklar Moskova sokaklarında yol alırken halk uyandı, ne oluyoruz diye…
YOK…
15 Temmuz düzmecesi değil bu, halk gerçekten kendiliğinden sokaklara yönlendi…
Ve o korkunç belirsizliğin hüküm sürdüğü gecenin ardından…
Boris Yelsin…
Bir tank üzerine çıkar, ihtilal, “askeri darbe”
Başarısız olmuştur.

KGB…
Gerçekten yenilmiş miydi…
Yoksa tüm bunlar oyunun bir parçası, gelecek günleri legalize etmenin bir yolu muydu???
Askeri darbe görünümünde…
Bir istihbarat operasyonu(!)

Kapa parantez!

Evet…
Ağustos 1991’den bu yana çok sular dere tepe aştı…
Ve dengeler yerine geldi, tek kutuplu dünyadan öncesinde iki…
Şimdilerde üç kutuplu dünyaya devşirdik…
Yok Avrupalıları sayma, dişsiz kaplanları…
Onlar…
Amerikan güdümünden kurtulamadı, kurtulamayacak…
Bak İngiltere’ye, hatırla Stephen Bennon’u.

Dedim ya gerçekçi olmakta fayda var, bu anlattıklarım…
Kimin tarafından gerçekleştirilmiş olursa olsun…
Belki, AKP kendin pişir kendin ye…
FETÖ, AKTÖ fark etmez, plansızlık bize DERS…
Ve…
Bu gerçeği de görmek lazım Rus halkının büyük bir çoğunluğu istemiyordu artık…
Eski günlere geri dönmeyi. Belki…
Türkler, Türkiyeliler içinde geçerli bir durum söz konusu olabilir bu durum!?

AMA…
Siyasi plansızlığın arkasında olabilir bir plan…
Piyonu…
Kuklayı hareket ettiren her zaman bir el var!

Bir gücün yıkılması…
Dengelerin bozulması her zaman belirsizlik yaratmakla birlikte…
Güç…
ASLA boşluğu kabul etmez, MUTLAKA yaratmalıdır kendine denk karşıt bir güç…
Doğa kanunu!

Vladimir Vladimiroviç Putin…
Muhteşem bir organizatör olarak “piyasaya çıkarıldı”
Peki…
Kıyı şeridi bile olsa, OLMASA arkasında birileri, örneğin bir oluşum…
Neyi…
Ne zamana kadar tek başına organize edebilirdi?

Sonra…
Oligarşlar…
Ya onları nereye sığdırmalı?

Dikkatli olmak zorundayım çok fazla açık yazamıyorum, düşünmeye davet etmek istiyorum sizleri.

Mihail Gorbaçov’u, Boris Yelsin’i…
Bilmem nesi, kim oturuyor şimdi Kremlinde, kim söz sahibi?

PEZEVENKTEN, AlYaraktan selamlar getirdim sizlere

2019 Haziran ayı işsizlik rakamları açıklandı

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 938 bin kişi artarak 4 milyon 253 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2,8 puanlık artış ile %13,0 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 3,2 puanlık artış ile %15,3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,4 puanlık artış ile %24,8 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2,9 puanlık artış ile %13,3 olarak gerçekleşti.

İSTİHDAM ORANI %46,4 OLDU
İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 802 bin kişi azalarak 28 milyon 512 bin kişi, istihdam oranı ise 2 puanlık azalış ile %46,4 oldu.

Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 232 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 569 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin %18,9’u tarım, %19,7’si sanayi, %5,7’si inşaat, %55,7’si ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,3 puan, inşaat sektörünün payı 1,5 puan azalırken, sanayi sektörünün payı 0,1 puan, hizmet sektörünün payı 1,7 puan arttı.
İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI %53,3 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2019 yılı Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 137 bin kişi artarak 32 milyon 766 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,5 puanlık azalış ile %53,3 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 1 puanlık azalış ile %72,4, kadınlarda ise 0,1 puanlık artış ile %34,7 olarak gerçekleşti.

KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI %35,2 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Haziran 2019 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puan artarak %35,2 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,8 puan artarak %23,2 oldu.

MEVSİM ETKİSİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM ORANI %45,6, İŞSİZLİK ORANI %13,9 OLDU
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 100 bin kişi artarak 27 milyon 983 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puan artarak %45,6 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 11 bin kişi artarak 4 milyon 532 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,1 puan azalarak %13,9 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0,1 puan artarak %52,9 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 25 bin, sanayi sektöründe 70 bin, inşaat sektöründe 12 bin kişi artarken, hizmet sektöründe 7 bin kişi azaldı.
Mevsim etkisinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri, Haziran 2018 – Haziran 2019