INAN BANA; Almanların Goethe enstitüleri mesela, ya kim yapmıyor ki?
Ne diyorum hep?
Kim kimi düdükler, düdükleyebilirse!
Yayınladıklarımı MUTLAKA izle ve düşün üzerine…
Sırtım başladı gene ☹
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ∙ Ne mutlu Türküm diyene, diyebilene
INAN BANA; Almanların Goethe enstitüleri mesela, ya kim yapmıyor ki?
Ne diyorum hep?
Kim kimi düdükler, düdükleyebilirse!
Yayınladıklarımı MUTLAKA izle ve düşün üzerine…
Sırtım başladı gene ☹
Örneğin restoranlar diyorum başka bir şey demiyorum…
Çin restoranları…
😊
Veya kafa olsa, örneğin MIT’de çalışan Türkler…
Yok…
Üniversiteyi kast ediyorum, orada burada çalışan iyi eğitimli Türkleri…
AMAAA…
Nato mermer nato kafa!
Üstümüzdekiler…
Belalı insanlar, zaten doğru düzgünü bulmaz beni…
Ayda en az bir kez polis…
Millete sanacak bize geliyorlar, aklim gidiyor böyle bir izlenimden…
Polis…
Dolu müşterilerimiz var, dolu…
Ama ticari.
En son bir manyak yüzünden gelmişlerdi kapıma…
Aklim gider, korkarım, utanırım…
Yok ailem…
Hiçbir zaman bulaştırmamışımdır benim işlerime…
Deee…
Bulaştırıyorlar!
İlaçlar…
Yok kahve, gitmem lazım gene.
Yok ya, vallahi billahi…
Kaç…
Kaçabildiğin kadar insandan, YEMINLE ÖYLE…
Ben boşuna HERKESE … çekmedim…
Bir sevdiklerim, ben olan, benden olan!
Kimse oyalanasınmış, KIMSE…
Herifler TIR’lar dolusu bindirdiler…
Lojistik, para desteği…
Bunlar hala oyalamasın bizi kimse(!)
Salı günü ayın biri, göreceğiz ne olacak!???
Ancak…
Piyasalara bakacak olursak, oldu bir şeyler AMA ne?
Araştırmaya, oraya buraya sormaya fırsat yok…
Zaten kaçıyorum kaçabildiğim kadar…
YETER…
Benden bu kadar!
Gece yazdım bir şeyler…
Anlayan anladı, anlamayan kalsın sağlıcakla…
Önder…
Düştü kendi derdine, Allah almıyor emaneti…
Bakmam lazım başımın çaresine, bizimkiler gibi…
Öyle diyorlar ya aradaki fark…
Onlar laf ebesi, ben dediğimi yaparım eninde sonunda…
F35’ler, irredantizm vesaire…
Yazsan ne olur yazmasan ne olur AMA mercan başka…
Son deneme…
Ondan sonra herkes yoluna, ben yoluma!
Geldim bir kahve…
Gidemiyorum, Allah belamı versin yalanım varsa…
Kafa kalkmıyor, yastık istiyor
Hadi ben gittim…
😊
Yok, vallahi billahi kaçmaya gücüm yok, koşmaya.
Sağ pezevenkler sağ…
Sol pezevenkler sol…
ANLA!
Bana…
Beni hatırlattı. Allah’a çok şükür >>> hiç bir zaman < ne böyle yerlere gitmek nasip oldu…
Ne evim haciz gördü…
Allah korusun, Allah cümlemizi korusun.
Gençlik yıllarım…
Yeni evlenmiştik, tek maaşla ev mi geçinir?
Eşim…
Babasının yanında, it kızı bırakmadı. Maaşta vermek istemedi…
Manavdı, kızı bedavaya çalıştırdı.
Söylesem, desem inanır mısınız?
Torunu ya torunu…
Torununa meyveyi, sebzeyi parasıyla alırdık dükkânından…
Araba meselesi, tak dedi canıma. Çektim aldım eşimi dükkânından.
Yine bir kaza yapmıştım, doğru hatırlıyorsam 19. kazamı geçen seneler yaptım…
Yüzbinlerce kilometrede…
Daha doğrusu vurdular bana, bir elin parmaklarından azdır benim suç olduğum kaza.
Tabii araba mort, yok yaralanma yok…
İlla bana satacaksın arabayı dedi, iyi ya kayınpeder…
Ulan pazarlık yaptı iyi mi…
Kazığı yedik mi…
Üstüne birde parayı vermedi!
Ya yeni evliyiz, hayata daha yeni atılmışız…
Ablası borç verdi, çok güzel zarif bir pırlanta seti almıştım ona…
Kaza…
Set kaldı onlarda, almışlar ben komada!
Ne insanlar girdi, çıktı hayatıma, neler neler geldi başa…
Bu sabah televizyonda izledim, daha neler neler özellikle Türkler hakkında…
Hafızama KAZINAN o genç baba O zavallı Türk kadını…
Baba…
Daha yirmilerinde, maaş gelmemiş düşmüşler dara, eşi çalışmıyor anlaşılan…
Bebe…
Kendi doğumunda hediye etmişler ona bir altın kolye, saklamış takmış oğluna…
Gitmiş emanetçi sandığına*, adam 340 Euro veriyor kolyeye, ben 50 alsam diye sordu baba…
Emanetçi şaşırıyor, ne yapacaksın 50 Euro’yu diye soruyor…
Yiyecek alacağım aileme!
Veya o kadıncağız…
Koca içkici, kumar oynuyormuş…
Emanetçinin sadık müşterilerinden…
Herif siktirmiş gitmiş Tayyipistana, borçlar kadının başında…
40 bin Euro…
Kendisi temizlikçi, o maaşla bu para ödenir mi?
* örnektir:
İstanbul Emniyet Sandığı: Halkın biriktirdiği paraları toplamak, tasarrufu özendirmek, taşınır değer ve taşınmaz güvencesi karşılığında özellikle düşük gelirlilerin küçük kredi gereksinimlerini uygun koşullarda karşılamak amacıyla 1868 yılında Mithat Paşa tarafından kurulan, 1907 yılında Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına bağlanan ve 1983 yılında tasfiye edilen sandık.
Bak Kandil vesaire…
Kendi sınırların içeresinden, uçak kaldırıyorlar vesaire…
Anlatmadım mı üstü kapalı kapalı Paris’i…
Ya Avrupa’da…
İstihbarat…
Özel timler, dünya çapında…
G.t kadar alan içindeler, misak-i milli…
AMA…
Dünya çapında hareket edebiliyorlar, küçücük bir devlet…
Ama yüreği…
Ama kabiliyetleri çok büyük…
Kararlı bizimkiler kararlı…
Bilmem nemin tepesi!
İnsanız be, sadece inan…
Düğmeye bas…
Bir başkası ol…
OLMUYOR!
Kalkıp bir kahve daha yapayım kendime…
Kısmetse…
Bugün Oma.
Nezakete bakar, cebe…
Bazen yüreğe…
Kimi zaman ideolojiye…
Ama her zaman insana!
Bunları neden yazdım diye kendine sorma, düşün…
Hatırlıyor musun sana anlattım büyük kentlerin gecelerini…
Barları, otel lobilerini…
Toplantıları, kabulleri…
Gecelerin göz kamaştıran ışıltılarını…
Hani…
Dedim ya göz kamaştıran, “kör” eden…
Görmeni engelleyen!?
Gece…
Bir ara yeniden başladı, geçti…
Bundan faydalanmalıyım, kalırsa böyle bugün biraz iş çıkar elimden…
Fırsat olursa yazabilirsem Mercan…
Kimi konulara, unutma şu anda sadece cinsellik üzerine yazıyorum…
Sana, size başka, farklı bir bakış açısı!
SÖZ
😊
Biliyorsun değil mi…
Hiç bir zaman hiç bir şeyi boşuna yapmam, yazmam…
Belki geçer yıllar aradan…
Ama sonunda anlar sözümü insan.