Offf ya, bak ya arkamdan dönen dolaplara

Aşağı tükürsen sakal, yukarı bıyık…
İki farklı bakış açısı, her biri kendine göre haklı…
Kelin merhemi olsa…
Önce kendi başına…
Al eline sopayı…
Evire çevire, çözüm olsa…
Diplomasi, akıl ve mantık kalır devre dışı;
Duygusallık girerse araya!

Bana düşen mesafe…
Allah, yücem Mevla’m bana Hz. Ömer’in adalet anlayışını bahşede…
Hiç bir şey değildir tek taraflı.

“En sevdiğim kişi, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.”
(Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 130)

Adalet öyle bir sorumluluktur ki…
Öylesine bir yük…
Bunu his etmeyip altında ezilmeyen bence olamaz…
Muhammed’in ümmetinden…
Vebaldir Önderin gözünü korkutan.




“Çünkü bir kimse dînî ilimleri derinlemesine öğrenince riyâset sevdâsını terkeder.” (İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, II, 236)
– “Gökten gelen bir ses:
«–Ey insanlar! Bir kişi hâriç hepiniz Cennetliksiniz!» dese, o kimse ben olacağım diye korkarım.
«–Ey insanlar! Bir kişi hâriç hepiniz Cehennemliksiniz!» dese, o kişi ben olacağım diye ümit beslerim.” (İbn Recep el-Hanbelî, et-Tahvîf mine’n-nâr, s. 15)



– Ömer (r.a) bir defâsında Allah Teâlâ’nın huzurunda hesap vermenin zorluğunu düşünerek yerden bir saman çöpü aldı ve:
“Âh! Şöyle bir saman çöpü olsaydım, hiç yaratılmasaydım, anam beni doğurmasaydı, hiçbir şey olmasaydım, büsbütün unutulup gitseydim!” diye hayıflandı. (İbn Sa’d, III, 360-361)



“İmamları ve önderleri istikâmet üzere bulunduğu müddetçe insanlar da müstakîm olurlar.” (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 223)

Hakkın ve Adaletin Timsali HAZRETİ ÖMER