Bu daha hiçbir şey değil!!!


+

Alıyorum haberlerini, hep derim ruhum…
Saliseler içinde gezerim evreni…
Neler geliyor kulağıma, ne istihbaratlar…
Neler görüyor neler okuyorum…
BILIYOR MUSUNUZ?
Gecikmeli yaşıyoruz!

Hayretler içinde kaldım, ben ta ne zamandan beri biliyordum sonunda yazdım…
Gazete…
Yemin ediyorum bak kalmasa “tek” evime sokmam gazete diye Sözcüyü…
Yazdı kaç gün sonrası Amerika’daki devlet memurlarını(!)

SORUN BURADA…
“Anlık” alıyorum istihbaratı ama yasa dışı!

Amannn bana ne benim „tuzum kuru”
(Değil, Tayyipistanda sevdiklerim)
Millet baksın kendi derdine, seviniyorlar emekli maaşları bin Tayyip Lirası oldu diye…
Üşenmezsem…
Problemi >>> istediğim VE düşündüğüm gibi <<< çözebilirsem bir sürprizim olacak…
Belki…
Ayşe teyze, Hasan amca ve tabii “okur – yazarlığı olmayan” genç dimağlar > o zaman < anlayacak!

Teşekkür ederim çok nazik, çok incesin

Ama…
Pil gerçekten bitti. Kendimi nasıl his ettiğimi bir bilsen…
Kızıyorum…
Hep böyleydim, kızarım, küfür ederim gene yaparım yapmam gerekeni!

İnan…
Yatıp kalkıp şükür edelim en azından çoluk çocuk bir şekilde ayakta…
Kimse dayanmıyor kapımıza!

Acıyorum hanıma acıyorum anama…
Millete ettiğim küfür…
Kendime ettiğimin yanında…
İnan, inan buna solda sıfır kalıyor.

Kimse yok dükkânda, oturdum problemi çözmeye. Ulan bu kadın milletini vallahi billahi

Hak ya, vallahi hak…
Bir kibrit…
Hadi yallah!

Yüzlerce şifre aklımda, yeminle yüzlerce…
2,5 gramın içinde…
Karıştırıyorum bazen, YOK yazmam…
Yazarsam da ya yine şifreli veya suya yazarım yazacağımı…
Kitaplarımdır sırdaşım…
Veya…
Sokarım milletin gözünün ta içine!

Of ya, offf…
Bu yarım akılla bana ettikleri Çin işkencesi…
Allah’ım…
Ver bana, bize (benim) kaburgamı geri…
Al bunları başım(ız)dan!

İp kimin elinde?

Albayrak, istiklal marşımız, atalar…
Atatürk…
Rab, bu topraklar…
Bizim, hepimizin değil mi?

Hepimizin cebinde ayni kimlik yok mu?
Yukarıdaki rüzgâr beni etkilemez, tabii özel olarak bana ve sevdiklerime yönlendirilmedikten sonra…
AMA…
Dedim ya neler gördü neler yaşadı bu çeyrek, hala ayakta…
Fevriyimdir…
Kitaba uygun hareket ettiğim gibi sadece kendi kitabımda yazanları uygulayabilirim…
Ensesi kalınlardan hiçbir zaman etkilenmedim…
Çünkü BILIRIM her yanlış hesap, gün gelir bir yerden döner!

Hangi ateşlerde piştim haberin var mı?
Kimsenin oyuncağı olmadık bugüne kadar, olmayız, olmam…
Dik durmakmış…
Lafa bak beri gel, kimse ilelebet dik duramaz…
Eğilir, bükülür sonunda…
AMA…
Sağlam durur, bu duruşun gücünü köklerinden alır…
Ve kökenim çok derinlerdedir benim, çok derin!

Soyum, sopum…
İstanbulluyum!

Çöktürtmem kimseyi hakkım olana…
Benim olup, benden olana…
Tecavüz ettirmem hakkına!

Tarhanayı da bilirim bifteği de…
Açlık, açlık yabancı değildir bana…
Camiye de giderim, körkütük sarhoş olunasıya da içerim…
Küfrün bini bir para, aynı ağızla içimi tertemiz yapar, dua eder, dilek dilerim…
Kimse giremez Allah’ımla benim arama…
Çerez parasına tavlayacaklar, kömür, makarna…
Amcık ağızlıya bak ya…
Kendisi oturuyor sarayda(!)

Eli kulağındadır…
Anlayan anlayacak bu mesajı…
Anlamayana…
Anlatırım bir ara…
Soka, soka, bir tarafına…
Kafasına vura, vura!