Dünya sizlerden öncede dönüyordu

İki piç, iki velet-i zina…
Biri öncesi, diğeri şimdi söyledi ayni sözü…
Ben gidersem piyasalar çöker, evet evet…
Kahpedoğan ve Trump’dan söz ediyorum. Kendilerini ne sanıyorlarsa…
İki b.k yiyen, iki laf ebesi!

Hiç merak etmeyin…
Dünya sizlerden öncede dönüyordu, sizlerden sonrada dönmeye devam edecek…
Bu dünya…
B.kları bile olamayacağınız ne liderler gördü…
Sizler…
Sadece sizlerden aşağı olan, sizlerden karaktersizler sayesinde varsınız…
Faydalı, yararlı hayvanlar sürüleri olmasa siz nesiniz ki?

İzlediniz mi bilmem, Arabistan, küçük emirlikler

Yazmıştım dikkat et, her kelimesini anla demiştim…
Güzel Türkçemiz…
Ne çok Arap kelimeler kullanıyoruz gündelik hayatımızda. Aklıma Atatürk’ün sözleri geldi…
Dilimizle ilgili. Dün başladım, bir derleme ÖZ TÜRKÇE kelimeler…
Bitsin yayınlayacağım. TDK…
Ne güne durur bilmem, felsefeciler, edebiyatçılar…
Tarihçilerimiz, dil bilimcilerimiz…
Rüya gördüğün dile hakimiyet, mutlak hakimiyet. ÖZEN…
Tabii bu belgeseli yayınlamamdaki amaç aslında İngiliz’e dikkat çekmekti.

Zekâlarına…
Böyle adam oldular…
Yüz yıllarca “hâkimiyetimizde” olan topraklar…
Kadın gibi aynı…
Bedenine sahip olabilirsin, ama zorla ama rızayla…
Kalbine, zihnine, düşünce ve hayallerine hâkim olamadıktan sonra ne fayda?

Yedi…
Yiyiyor eloğlu bizim yemeyi beceremediklerimizi

Benim eşeğin profesörleri

Bu karabiber, uzun saçlı, minyon bir tip. Çok hanım, çok tatlı…
Kızcağız Alman, o da üniversite öğrencisi…
Okulda tanışmışlar…
Ziyanı yok, insan evladı olsun da…
İlk izlenimim çok olumluydu, çok güler yüzlü sevecen bir kızcağız…
Tatlı dili.

Gittim oğlana sabahtan, konuşmamız gereken çok ciddi konular vardı…
Tam gideceğim, döneceğim dükkâna…
“Baba, bazı ihtiyaçlarım var beni alışverişte götürür müsün?”
Oglummm…
“Vallahi bekletmeyeceğim seni”
Gittik…
Bekletti. Delirdim ya delirdim. Neyse geldi…
Döndüm eve bırakacağım, “Baba…”
Ulan ne oldu gene???
“Baba gidip kızı almamız lazım!”
Ne kızı oğlum?
“Bekliyor bizi”

Pek keyfim yok, rahatsızım…
Jetonda düşmedi…
“Kızma baba, kızma bana”



Neden sonra “Polonya’dan döneyim kısmetse evleneceğiz”
Haydaaa…
Sürprize bak ya, meğer pezevengin niyeti beni kızla tanıştırmakmış.

😊 😊 😊

Gittik kızı almaya, bekliyordu yol kenarında. Hanım hanımcık bir şey ya…
Elinde küçük bir bavul, bindi arabaya…
Biliyor beni, soru sormamı engellemek için başladı anlatmaya…
“Bizim profesörlerin (Var irtibatta olduğu iki, üç ekonomi profesörü) ortak kanısı bu saatten sonra Türkiye ekonomisinin düzelme imkânı yokmuş!!!”

Bu sürpriz olmadı da…
Kızcağız oldu!

Götürdüm ikisini oğlanın evine, indiler birlikte…
Bir yere mi gidecekler, bilmiyorum. Öylesine bir sürpriz oldu kızın adını sormayı bile unuttum…
Evlenmeyi ağzına almayan eşek evlenmekten söz eder oldu!

Böyledir kadın milleti…
Şeytan çarpmışa döndürürler adamı.

Babasının oğlu

Benimkisi kırmızı biberdi…
Aman da aman, bu da neyin nesi?
İn mi cin mi peri mi?
Güzeler güzeli!

Cici bici…
Zarif, nazik ve ince…
Üstünde çiçekli elbisesi ile, giyim zevki…
Ayakkabıları, çantasıyla girdi gözüme, Önderin müstakbel gelini…
Allah’ım, Rabbim, yüce Mevla’m hayırlıysa beri hayırsızsa geri.

Bayıldım ya bayıldım, versinler kucağıma bir, iki sıpa…
Gerisine karışma!

😊

Ağzım…
Kulaklarımda!!!

Güzel kardeşim bir demokratik düzenin

En üst hukuk merci sayılan AnaYasa Mahkemesidir…
Sen…
AYM kararına uymayacağını, tanımayacağını açıklayacaksın…
Sonra…
Evet sonrasında milletten, diğer insanlardan, başka ülkelerden kendi yaşadığın ülkenin yasalarına, hukukuna saygı bekleyeceksin öyle mi?

Vay Kasımpaşa ayısı vay…
Ulan adamın alnını karışlarlar!

Yurdumdayken geldi bir kez daha gündeme…
Varlık barışı…
Sormayacaklar nereden buldun, nasıl kazandın diye. Yeter ki gelsin yurtiçi, yurtdışı parası(!)

Vay hayvan oğlu hayvan, insan artığı…
Neydi ulan hukukun en üst ilkesi?
Eşitlik değil mi?!!!

Millet, dünya boşuna ağzını bırakıp kıçıyla gülmeye başlamadı (…)

oku
oku
oku
oku
oku
oku
oku
oku
oku
oku