Sevgili

Sevgili Dündar, nede güzel yazmışsınız:
“Sadece ölüyorlar!” diye…
Ve ardından > iktidarsızlığa < seslenerek 30 Ağustos zafer bayramını, o bayramın özüne sarılmaları gerektiğini yazmışsınız…
Şüphesiz benden yaşça büyüksünüz…
Şüphesiz sizin deneyim ve bilginizin binde biri yok bende…
Sevdiğim ve saydığım bir insansınız, her zaman fikir bilirliğimiz olmasa bile düşüncelerinizin çoğuna katılıyorum.

Evet, Sayın Dündar…
Türk…
Sadece ölmesini bilir!?

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az

Sayın Turan bugün ne yazdı?
“Bizim” zibidi, adi yaratık, satılmış varlık…
Kendi kümesinde eşelenirken…
“Ali kiran, baş kesen” kesilirken…
Yurtdışında süt dökmüş kedi…
Torunu yaşında çocuğun, Katar Emrinin bilmem nesinin elini öpen…
Ah Önder ah…
Ben seni biliyorum, sebepsiz ne söz söylersin ne bir şey yazarsın AMA…
Anlamayana…
Yazmışın binlerce sayfa, çok, çok öncesi…
Anlatmışsın meramını, hatta Katar’ı…
Boşuna!

Hayvan deyip geçme, hayvan hayvansa yok senden – benden bir farkı

“İran’ı…
Bölgenin en güvenli en istikrarlı ülkesi bilirdik!
Dün…
Bumm!”

Aynen böyle dedi kadıncağız…
Birçok müşterimiz, müşteri olmaktan çıkarak dost olduğumuz insanlar…
Tabii yüzde sekseninden fazlası Alman ama İranlı, Ermeni ve daha bir sürü başka milletlerden insanlar var. Belki inanmayacaksınız ama üçüncü nesil yetişiyor dükkânda. Dedelerini, ninelerini, kendi çocukluklarını bildiğimiz, şimdi bebeleri ile gelenler var aralarında. Kocaman bir aile gibi…
Onlar bizi, biz onları biliriz…
Müşteriden çok, velinimetimiz, dost bildiklerimiz.

Kadının sesini duymuş, tanımıştım, eşi iyi bir dostum. Yüksek yüksek tepelerde konaklayan…
Çok önemli haber kaynaklarımdan…
Çıktım öne, merhaba -merhaba, hal – hatır sorduktan sonra dedim…
Eşinizin vakti varsa bana gelsin birer Türk kahvesi içip sohbet edelim. Dünkü olayları ima ederek, o da dedi siz bize gelin lütfen, kocam evde, vaktiniz olduğu zaman gelin buyurun, bakalım.

Yine dün özelimde yaşadığım bir olayı anlatmak isterim sizlere, beni çok duygulandıran, düşündüren…
İnsanlığın öldüğü kesinde, hayvanlık ölmemiş dedirten!

Mahalle eski…
Konu komşumuzun çoğu vefat etti. Haliyle çocukları bir – iki istisna dışında miras paylarını sattı. Çok şükür komşularımızdan şikâyet etmeye hakkımız yok aslında, hemen yanımızdaki binayı Bulgar asıllılar aldı. Hanımı, hanımımla hemen kaynaştı. Çocukları yok ama iki tane köpek, aslında köpek demeye bin şahit lazım hani sıçandan biraz daha büyükler, bu açıdan…
Birde bir sürü güvercin. Adam güvercin yetiştiricisi. Gündüzleri ikisi de işe gidince köpeklerden birini yanlarına alıyorlar, evin kapısı ardına kadar açık, diğer köpek bir eve, bir bahçeye…
Bir göreceksiniz, her gün yaşadıklarımız ayni, onlar işe gidince evde kalan köpek yârim saat, bir saat kadar arkalarından > ağlıyor <
İçler acısı…
Bahçede kocaman yerlere kadar bir ağ, güvercinler kaçmasın, atmacalar bahçeye girmesin diye…
Dün odamda bir şeyler ile uğraşıyorum, hanim daldı içeriye bir heyecan ile…
“Önder hemen gel”
Ulan kalpten gideceğim, bir şeyler oldu sandım. Deli ya, tam deli, zır deli…
Meğer…
Güvercinlerden biri ağa takılmış, köpek etrafında dört dönüyor…
Dedi “öncesinde sandım köpek güvercini yemek istiyor”
Gerçekler ise çok farklı…
Bilmem bilir misiniz? Sürü psikolojisi…
Mesela çoban köpeği ileride ona emanet edilecek hayvanlar ile “çocuk” yaştan birlikte büyüyor, böylelikle köpeğin diğer hayvanları artık hangi cinslerse benimsemesi sağlanıyor.

Yemin ediyorum bakin yemin…
Köpek güvercini ağlardan kurtarana kadar uğraştı…
Görülmeye değer bir manzaraydı, köpeğin kendisi bile ağlara takılıyor, yine kendisini kurtarıyor ama güvercini bir türlü kurtaramıyordu. Sonunda hanim pencereden bahçeye atlamak istedi tutum geriye, olmaz, haneye tecavüz, olmaz!
Sonunda köpek güvercini kurtardı iyi mi…
En güzeli, çok güldüm bu sahneye ve yeminle aynen böyle oldu…
Güvercin yaralandı her halde uçamıyordu, köpek burnuyla güvercini itekleye itekleye eve soktu…
Gözden kayboldular.

Hayvan deyip geçme…
Birçok hayvan, kimi insandan çok daha insan!

Her Allah’ın günü şehit

Ulan g.t veren…
Hani sen başkan olunca daha çabuk kararlar alınacak, icraat artacaktı?
Hani terör bitecekti?

Bu ne?
Her Allah’ın günü şehit!!!
„Sadece“ bu sene 222

Başka acı manzaralar:

2017 yıllı itibarıyla…
Ekmek peşinde koşarken 161 işçimiz vefat etti…
İhmal…
2016 yılında trafik kazalarından canından olanlar 7300…
Sadece bu sene 256…
İhmal…
Veya, Referandumda evet sonucu çıktıktan sonra bu sabah TÜİK işsizlik verilerini açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artış ile %13 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik 7 yılın zirvesinde. Uzmanlara göre bu yılın en kötü işsizlik rakamını bu ocak döneminde gördük.

Serseri takımı

Ortadoğu bataklığı…
Arap’ın sol t.şağı…
Taşlar öyle güzel yerine oturuyor ki, Trump’in kılıç dansı…
Yeşil kuşak, Asya’dan – Avrupa’ya…
Türkü boş ver, hani su akar Türk bakar ya…
Dünyanın gözü Müslümanlarda(!)

Bak güzel kardeşim sağ gösterip sol yumruktur bu…
Gel sen bunu hele bir anla…
Sen karıların orasıyla burasıyla uğraşırken, bir güzel t.şak kebabı yaparken…
Boş boş şeylere kafa yorup, enerjini tüketirken, Mehmetçiğin tek tek avlanırken…
Bir araya gelip tek çatı altından mücadele edeceğine, benim gibi bireysel kafa tutup muhtemelen bedelini ağır ödeyecekken (…) kendine baş seçtiğin, başkanın, Arap’ın belki abdestli, belki abdestsiz g.tünü yalamamaya çalışırken…
MUHTEMEL HALK OYLAMASI, Eylül’de kapıda…
Bir orospunun dölü BOP eş başkan ya…
SENIN başkanın…
Irak’ta hani Barzani, bağımsızlığını halk oylamasına sunma aşamasında…
Orası Irak bana ne deme, Kürt koridoru Akdeniz’e açılmakta…
Arşivlerim meydanda, yıllar önce yazdım Irak, Iran, Suriye…
En sonunda Türkiye, Fırat ve Dicle(!)

Çıkmış gazeteci bozuntusu televizyona…
Katar…
Rus parmağı demekte, tabii vezir parmağı – dilber dudağı değildir bu…
Adam gibi adam, dünyanın önde gelen hackerleri Rusya’da…
Olur mu olmaz mı diye salak salak sormakta…
Uyan, uyan, uyan artık…
Dün yazdım uluslararası siyaset, kurtlar sofrası…
Kendine baş seçtiğin eşekleri paramparça ederler bu sofrada…
Uyan yağız delikanlım, kaytan bıyıklım uyan, uyanda balığa gidelim geç olmadan!

Not: sözde muhalifler, müzmin, pısırık muhalefetten hiç söz etmek istemiyorum…
Adları var kâğıt üzerinde, bozuk televizyon misali ses var görüntü yok…
Serseri takımı bunlar, serseri çünkü!