Hayvan deyip geçme, hayvan hayvansa yok senden – benden bir farkı

“İran’ı…
Bölgenin en güvenli en istikrarlı ülkesi bilirdik!
Dün…
Bumm!”

Aynen böyle dedi kadıncağız…
Birçok müşterimiz, müşteri olmaktan çıkarak dost olduğumuz insanlar…
Tabii yüzde sekseninden fazlası Alman ama İranlı, Ermeni ve daha bir sürü başka milletlerden insanlar var. Belki inanmayacaksınız ama üçüncü nesil yetişiyor dükkânda. Dedelerini, ninelerini, kendi çocukluklarını bildiğimiz, şimdi bebeleri ile gelenler var aralarında. Kocaman bir aile gibi…
Onlar bizi, biz onları biliriz…
Müşteriden çok, velinimetimiz, dost bildiklerimiz.

Kadının sesini duymuş, tanımıştım, eşi iyi bir dostum. Yüksek yüksek tepelerde konaklayan…
Çok önemli haber kaynaklarımdan…
Çıktım öne, merhaba -merhaba, hal – hatır sorduktan sonra dedim…
Eşinizin vakti varsa bana gelsin birer Türk kahvesi içip sohbet edelim. Dünkü olayları ima ederek, o da dedi siz bize gelin lütfen, kocam evde, vaktiniz olduğu zaman gelin buyurun, bakalım.

Yine dün özelimde yaşadığım bir olayı anlatmak isterim sizlere, beni çok duygulandıran, düşündüren…
İnsanlığın öldüğü kesinde, hayvanlık ölmemiş dedirten!

Mahalle eski…
Konu komşumuzun çoğu vefat etti. Haliyle çocukları bir – iki istisna dışında miras paylarını sattı. Çok şükür komşularımızdan şikâyet etmeye hakkımız yok aslında, hemen yanımızdaki binayı Bulgar asıllılar aldı. Hanımı, hanımımla hemen kaynaştı. Çocukları yok ama iki tane köpek, aslında köpek demeye bin şahit lazım hani sıçandan biraz daha büyükler, bu açıdan…
Birde bir sürü güvercin. Adam güvercin yetiştiricisi. Gündüzleri ikisi de işe gidince köpeklerden birini yanlarına alıyorlar, evin kapısı ardına kadar açık, diğer köpek bir eve, bir bahçeye…
Bir göreceksiniz, her gün yaşadıklarımız ayni, onlar işe gidince evde kalan köpek yârim saat, bir saat kadar arkalarından > ağlıyor <
İçler acısı…
Bahçede kocaman yerlere kadar bir ağ, güvercinler kaçmasın, atmacalar bahçeye girmesin diye…
Dün odamda bir şeyler ile uğraşıyorum, hanim daldı içeriye bir heyecan ile…
“Önder hemen gel”
Ulan kalpten gideceğim, bir şeyler oldu sandım. Deli ya, tam deli, zır deli…
Meğer…
Güvercinlerden biri ağa takılmış, köpek etrafında dört dönüyor…
Dedi “öncesinde sandım köpek güvercini yemek istiyor”
Gerçekler ise çok farklı…
Bilmem bilir misiniz? Sürü psikolojisi…
Mesela çoban köpeği ileride ona emanet edilecek hayvanlar ile “çocuk” yaştan birlikte büyüyor, böylelikle köpeğin diğer hayvanları artık hangi cinslerse benimsemesi sağlanıyor.

Yemin ediyorum bakin yemin…
Köpek güvercini ağlardan kurtarana kadar uğraştı…
Görülmeye değer bir manzaraydı, köpeğin kendisi bile ağlara takılıyor, yine kendisini kurtarıyor ama güvercini bir türlü kurtaramıyordu. Sonunda hanim pencereden bahçeye atlamak istedi tutum geriye, olmaz, haneye tecavüz, olmaz!
Sonunda köpek güvercini kurtardı iyi mi…
En güzeli, çok güldüm bu sahneye ve yeminle aynen böyle oldu…
Güvercin yaralandı her halde uçamıyordu, köpek burnuyla güvercini itekleye itekleye eve soktu…
Gözden kayboldular.

Hayvan deyip geçme…
Birçok hayvan, kimi insandan çok daha insan!