Baklava böreği

Şimdi dada (kız kardeşimin oğlu) geldi okuldan…
Ter içinde…
Ananay ile (anneannesi) nasıl şımarıyor nasıl oynuyor bir görmelisiniz…
Gitti biraz önce evlerine, dedim anneme koskoca herif oldu hala çocuk…
Baktı yüzüme…
“Kime benzedi acaba?” diye sordu…
Keşke onun kadar olsam, olabilsem…
Bebekten beter oldum, hep derim ya erkek demeye bin şahit lazım diye…
Ne zaman uyur kalırım ne zaman uyanırım beli değil.

Hanım birkaç günlüğüne gitti, gitmeden önce dedi:
“Önder yufka alda börek yapayım size”
Dolma…
Hele Arap dolması, sarma, köfte, makarna…
Canımı al ya! İkiletir miyim hiç…
Gittim kardeşin dükkânına, ya ben yufkadan ne anlarım, anaaa…
Çeşit çeşit yufka, sormadım da aldım hepsinden ikişer tane…
Evvelsi akşam geldik eve, evde yemek yok…
Valide doğru odasına rahatsızdı…
Canım börek istedi, açtım buzdolabını aldığım yufkalardan var daha…
Yaşasınnn…
Çıkardım bir paket, açtım, haydaaa…
Yufka bir acayip, incecik…
Dedim daha güzel hafifi olur, yaptım içini, tabi ki kıymalı, sevmem, nadiren yani peynirli…
Sürdüm fırına…
Üstü var ya nar, çıtır çıtır…
Kızarmış sarının en güzel rengi, üstüne ve içine yumurta, süt, yoğurt karışımı bir bullaç…
Yemin ediyorum, Allah inandırsın benim diyen hatun daha güzelini yapamazdı.
😊
Çıkardım fırından, örtüm ıslak bezle üstünü…
On beş yirmi dakika sonra…
Yemede yanında yat cinsinden, yiyen elini ayağını beşte parmağını birlikte yiyor…
Anneme götürdüm…
“Oğlum baklava yufkasından börek mi olur?” diye sordu ama hapur küpür de yedi…
Aradan biraz geçmişti zil çaldı, bir baktım bizimkiler, kardeş yürümeye çıkmış civcivleriyle…
Hani nasip denilen var ya, gerçekten öyle…
Onlarda yedi…
Tavsiye ederim gerçekten güzel oldu, kıymalısı güzel olursa…
Peynirlisi daha da güzel olur, baklava yufkası hafif tatlı…
Eminim peynir ile daha da güzel olur…
Bilgilerinize!

Binde bir

Doğruya doğru, haklıya haklı…
Yalan yok bende, söz konusu p.zevenk bile olsa…
Adını…
Şeytan görmüş gibi yazmaktan imtina ettiğim K nokta K nokta…
Atletle kahvaltı yaparken görüntülendi…
Biri zibidi, ikisi vatan haini…
Bir AK, diğeri boz…
Üçüncüsü morardı…
Yeni CHP başkanı!

Binde bir de olsa…
Nadiren de olsa, dediğinde…
Haklı!

Zibidi

Herkese had bildiriyor, herkese ayar veriyor densiz…
G.tü…
İpotekte, Arap olmasa, Katar falan…
Suudi köpekler kendi derdinde, oldu zaten onlarla da papaz…
O dahil millet burnunun b.kunu yiyecek haberi yok…
Nasıl ki gitti Putin’in g.tünü yaladı, af et, ben ettim sen etme dedi…
Merkel…
Gerçekleştirirse dediğini yani dışişleri bakanlığı sayesinde Türkiye’yi alırsa tehlikeli ülkeler kapsamına VE…
Erdoğan kabilesi, yandaş ve yoldaşın Türkiye dışında yani yurtdışındaki paralarını dondurursa…
Gör sen o zaman feryat ve figanı!

Bakın…
Kimse beni yanlış anlamasın, hayatımda çokça tecrübem olmuştur böyle yaratıklarla…
Ciddi, ciddi yazıyorum gelecek olan sözlerimi…
Bu tip insanlar, yaratıklar, hadi erkek müsveddesi diyeyim…
Bu tip yaratıkların gözü önünde karısı, kızını becer…
Can al, can ver…
Kendi canı dahi söz konusu olsun AMA sakın parasına dokunma!

Almanya doğru yolda…
Sadece para…
Dinsizin hakkından imansızın geleceği gibi bunlarında hakkından ya sopa ya para gelir!

Sabah anlattığım kadın mesela…
Ayrı kültürün insanı, dini inancı farklı, yaşam tarzı…
AMA…
İnsan, insan ve öyle bir itibar bıraktı üzerimde görgülü…
Kendini biliyor…
Gözünü seveyim, kulu, kölesi olayım kendini bilen, görgülü, kültürlü insanın…
Kulu…
Kölesi olayım.

G.t kıllı milliyetçiliği

Çirkin kadın yoktur dünyada…
En fazla eğri…
Pasaklı, ahlaksız – karaktersiz, terbiyesiz, yalancı…
Kahpesi – orospusu vardır ki…
Bu tür kadınlarda çok şükür az sayıdadır…
Bu yüzden tüm kadınlar zan altında bırakılamaz!
NOKTA

Dedim ya çirkin kadın yoktur, çek iki tek…
Lambaya püf de gerisi on sekiz yaş ütü…
Allah…
Cümle hemcinslerimin karşısına ahlakı düzgün, kendi düzgün kadın çıkarsın…
İki yarım elma olsun bir bütün, birbirini tamamlasın.

Gel gör ki…
Nereden nereye, kadere – kısmete…
Fiili olmak gerekirse, gerçekçi…
Hayat…
Kendi kuralları içeresinde kafasına göre!

Milliyetçilik denilen o manzumede öyle…
Bana göre rahmetli Atatürk tanımladı Türk milliyetçiliğini, gerisi kopya, bir nevi çakma…
Hatırla…
Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk Şeker Fabrikası, Türkiye Iş bankası…
Diyanet işleri başkanlığı…
Çocuk Esirgeme Kurumu, Devlet Hava Yolları…
Halk evleri, Merkez Bankası, Uluslararası İzmir Fuarı, Sağlık ve Sosyal Yadım Bakanlığı…
Ve daha nelere vesile oldu…
Ancak…
Atatürk ve Türk denildiğinde, Ata…
Hiçbir zaman kendi milletinin onurunu, gururunu > kimseye < zedeletmedi…
Bunu yaparken de diğer milletlerinde onurunu, gururunu gözetti…
Anımsa İzmir’i, hatıla Yunan bayrağını çiğnemedi…
Kafatası milliyetçiliği değildi onun milliyetçiliği!

Tüm gerçek Milliyetçilere Hakaret Partisi…
Veee…
Şimdilerde, yeni bir tür milliyetçilik türedi…
Öncesinde Türk kelimesini ağzına almamak için direndi, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldıktan sonra sapık görüşleri doğrultusunda kafasına göre bir milliyetçilik geliştirdi. İki Ayaş…
Diye tanımladığını, menfaatleri doğrultusunda istediği gibi kullanabileceğini düşündü. Alma O iğrenç ağzına Atatürk’ün adını!

Dün…
Bir Alman kadını, kırklarında, kendi güzel, fiziği güzel bir kadın geldi dükkâna, ben çıktım karşısına…
Elinde siyah bir Top, dedi “askılar kısaltılmalı”
Buyurun kabineye dedim…
Giyindi çıktı yine karşıma, öfff, öfff, öfff…
Dedi “Göğüslerim çok fazla görünüyor, askıları biraz kısaltalım çıksın Top yukarıya”
O anda içimden geçti…
Kimine göre Alman kadınlarının hepsi orospu, kolay elde edilebilir(!???)
Ne diyorum hep? Neye olağanüstü önem veriyorum hep?
İnsana, insan evladına, görgüye, terbiyeye!

Gelelim g.t kıllı milliyetçilerine…
Yine arşivlerim meydanda, hayatımda…
Birdenbire kendimi bazı olayların ortasında bulmuşumdur…
Anlatılamayacak şeyler ancak o olaylarda gözlemlediğim, öğrendiğim…
Aile…
Aile fertleri kutsal, dokunulamaz!!!
NOKTA

Dün akşam Alman haberlerinden geçti…
Sigmar Gabriel, Alman Dışişleri Bakanı…
Ailesi tehdit ediliyormuş, p.zevengin girmeye çalıştığı polemik yüzünden…
Erkek dediğin…
Benim anlayışıma göre erkek muhatap aldığının karşısına dikilir…
Savunmasız aile fertlerinin değil…
G.t kıllı milliyetçisisiniz oğlum siz, sadece g.t kıllı milliyetçisi…
G.t kılı, sadece ve sadece g.t kılı!

It meselesi, Tayyip yani

It, itten büyüktür…
Herkesin bir patronu vardır, yok diyen farkında değildir veya farkında olmayabilir…
Bu itin tasması, ipi kimin elinde elbet zaman gösterir!

Sen ne diyorsun be kardeşim?

Aman üstüme çamur sıçramasın diyecek insan mıyım ben?

Şifasız hastalık…
Vefasız aşk yaşıyorum ben…
Hayat dediğin acıların en büyüğünü yaşattı…
Evlat acısı, var mı gayrısı?

Gerçekten korksam bu şerefsizden…
Sinmez miyim, susmaz mıyım ben?

Ölümden korkmuyorum, ondan mı korkacağım ben?

Allah…
Onun da zihniyetinin de destekçisinin de F. Gülen’inin de bin bir türlü belasını versin…
Bıktırdı, tiksindirdi, iğrendirdi kendinden!

Hayat sürekli bir orgazm hali alınca

Rahat…
İnsanoğlunun bir tarafına batar(!)
Bu kısa tespitten sonra devam edelim…
Büyük İskender’in söylediği rivayet olunur…
“Philipp* bana can verdi ama Aristoteles1 (Aristo) bana hayatı, hayatın güzelliklerini öğretti”

Söyle…
Eyyy insan, söyle eyyy insan kılığında hayvan…
Söyle hala Recep Tayyip Erdoğan peşinden koşan, söyle…
Senin neren Müslüman?

Yine bir rivayete göre…
Hazreti Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” demiş…
Araştır, aç kitapları ve oku…
Hatırladığım kadarıyla, ki gerçekler meydanda…
Peygamber Efendimizin ilime, bilime verdiği değer ve önem ortadayken yine onun bu sözleri sarf ettiği rivayet olunurken “Beşikten, ölüme öğren (bilginin, bilimin peşini bırakma)”
HER ŞEYI BIR TARAF ET…
Mevla’m…
SANA…
OKU diye “sözlerine” başlarken…
Söyle, senin neren Müslüman?

Sen…
Ne okursun ne düşünürsün ne gerçekleri görür, görmeye çalışırsın…
Sen…
Kendine utanmadan…
Nasıl Müslüman dersin?
Gör artık gerçekleri!!!

Zümer suresi…
Dokuzuncu ayet…
“…de ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz…
Temiz akıl sahipleri öğüt alıp, düşünürler…”2

Hayat…
Hiçbir canlı için ama özellikle insan için sürekli bir orgazm hali değildir…
Mücadele…
Çalışmak, çabalamak ki unutma çalışmakta bir ibadettir…
Yan gel yat Osman yap (on günlük “bayram” tatili”), yakışmaz Müslümana, yakışmaz…
Bu arada bir bilgi daha vermek isterim, bir nevi argüman, yani kanıt veya delil…
Genelde yurtdışında yaşanan Türklere ama özelde Almanya’da yaşayanlara…
Birçokları arasından öne çıkan bir parti var buralarda, AFD…
Onlar bir soru atarlar ortaya “İslam, Avrupa’nın, hayatımızın, yaşantımızın bir parçası mı?”
Parçası mi değil mi cevabını vermeden önce yine bir tespit…
İslam, şüphesiz Avrupa’nın bir gerçeği!

Hatırlı okuyucularım bilirler beni, kızarım, bazen küfür bile ederim Arap’a…
Yokkk…
Ne eski Arap’ı küçümserim ne eski Yunanı, hata severim, hayranımdır onlara…
Şimdikiler, zamane insanıdır kızdıklarım, küfür ettiklerim…
Kısa keseceğim, Granada…
Genelde ama özelde Alhambra (El Hamra Sarayı)
Arap…
Getirdi “güncel” anlamda bilimi Avrupa’ya, gerçek mi? Gerçek!
Ayırmadı…
Ne Yunan dedi ne Arap ne Avrupalı…
Bilim dedi, bilgi dedi öğretti ve öğrendi!

*II. Philipp, Büyük İskender’in babası
1 Aristoteles, Büyük İskender’in öğretmeniydi
2 Sanırım böylelikle bir çoban oyunun bir profesör oyu ile kıyaslanamayacağı Kur’an-ı Kerim tarafından yanıtlanmış oluyor.

Niye?

En son Barcelona…
Yirminci, yirmi birinci yüzyılın vebasıdır terör…
Kimi zaman içten içe, bazen yabancı ülkeler eliyle yayılır bu bela…
Kendime sormadan edemem, niye Batı teröristleri yakalayacağına…
Sorgulayacağına öldürür, ölü ele geçirir?
Niye acaba, niye?

Sözcü gazetesine

Korku…
Aldı başını gidiyor…
Gittikçe seviyesizleşiyorsunuz!

Racon keseceğini sananı…
Anasının bilmen nesine geri sokmalı!

Complémentaire*

Kadın ve erkek gibi…
Ayıp olacak, affınıza sığınarak “tak fişi bitir işi” sanki…
Epistemoloji…
Veya Gnoseoloji…
Ha biri ha öteki!

„İkisi“ de felsefenin temeli…
Okusaydım, çocukluğumdan beri hayalim arkeolojiydi, olmadı felsefeci…
Ah şu kadınlar yok mu şu kadınlar, okumadım…
Oldum bilişimci, kaldırım mühendisi…
Köşe felsefecisi!

*Tamamlayıcı…
Nasıl ki kadın, erkeği, erkek, kadını tamamlıyorsa…
Kara kışın ardından…
Bahar geliyor, yaz geliyorsa…
Nasıl ki Allah olmasa insan, insan olmasa Allah’ın “olmayacağı” gibi…
Nasıl ki gece gündüzü, gündüz geceyi doğuruyorsa, umut umutsuzluğun ikiziyse…
Kardeşiyse, birbirini tamamlıyorsa…
Mezesiz rakı, rakısız meze lezzet vermiyorsa…
İşte öyle, matematikte, bilişimde birbirini tamamlayan, pekişen, tanımlayanlar vardır.

Konunun ayrıntısına girmek istemiyorum…
Doktorlar başta olmak üzere hayat zaten yeterince kafamı (…)!

Birde ben sizin kafanızı ütülemeyeyim, bilmeniz gerektiği kadar…
Kullanabileceğiniz kadar yeter…
Ancak bazı açıklamalar yapmadan önerdiğim yazılımlara geçmek istemiyorum…
Neden?
Belki yazının sonunda nedenini anlarsınız…
Bilgi felsefesi, yani Epistemoloji bilgin tabiatı, doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen dalı olmakla birlikte > tamamlayıcılığı < tanımlamaya çalışır. Buna göre…
Görünüşte, algıda…
Birbirine çelişkili, birbirini dışlayan, “basite” indirgenemeyecek kadar zıt ve karmaşık olan, buna rağmen birbirini takviye eden olgu ve açıklamaları bir bütün olarak “gören” anlayıştır.

Olmasa kadın…
Erkek olur mu? Olmasa erkek, kadın var olabilir mi? Olmasa yalan…
Gerçeğin kadri – kıymeti bilinir mi?
Nasıl ki kadını incelik, zarafet, nezaket ve MUTLAK sadakat tamamlıyor, tanımlıyorsa…
Oldum olası erkeği dürüstlük, mertlik, yiğitlik tanımlar, tamamlar(!)

Örneğin, iki tamamlayıcı özeliği bir bütün yapan, birleştiren…
Bu iki özelliğin bir objeyi referans alması, obje üzerinde nedenselliğe bakmaksızın birbirinden bağımsız olması veya obje üzerinde etki etmesi, etkili olasıdır. Hani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş ya onun gibi.

İmajlama ve virtualization yani zaten sanal olanı, sanal ortama geçirme…
Baktım, sanallaştırma deniliyor, ne berbat bir tercüme…
Daha önce de önemiştim, Tayyipistanda…
Aslında suç sayılamayacak şeyler suç olunca başka çareniz kalmayabilir(!???)

İmajlama ile başlayalım, bilişimde bilgi ve sistem birbiriyle bağlantılı olduğu kadar birbirinden semantik ve sistematik ayrı iki farklı konudur. İmaj ile hem sisteminizi hem bilgilerinizi “güvene” alabilirsiniz. Kimi yazılım güvenliğe alırken şifrelemeyi de seçenek olarak sunmakta, şifreleyebiliyorsanız şifrelemenizi öneririm. Güncel imajlama denilince ilk akla gelenler arasında, en önlerde Acronis, True Image gelir. Verdiğiniz, vereceğiniz her kuruşa değer!
Ancak…
Recep Tayyip oğlu değilseniz gemiciklerinizin olması olası olmayabilir…
Derdim gençler ve gençlikte birçok sorunun yanı sıra insan maddi sıkıntılarda çeker, çekebilir…
Bu yüzden AOMEI. İlk yapmanız gereken yazılımı yükledikten sonra kendinize sistemi bir USB bellek veya CD/DVD üzerinden çalıştırabileceğiniz aracı oluşturmak olacaktır. Gerisini lütfen kendiniz araştırıp okuyunuz.

Daha önce kendi güvenliğiniz için önermiştim, okumayanlar için bir hatırlatma…
Sanal olanı, sanala geçirmek için:

https://www.virtualbox.org/

Bu hatırlatmayı özellikle yaptım çünkü OW Shredder ile de ilgili…
Bir bilgiyi, dokümanı, dosyayı güvenli bir şekilde silmenin bir yöntemi. Bu yazılımın özelliği…
Tamamlayıcıyı…
Kendinizin seçebilmenizdir. Bilindiği üzere bilgisayar denen nesne cereyan var ve yok ile “çalışır”
Yani sıfırlar veya birlerle…
Sıfırın tamamlayıcısı birdir örneğin…
Geri dönüşüm algoritması, yani sildiğinizin geri dönüştürülüp, dönüştürülemeyeceği gerçekçi!

Gelelim son yazılıma…
Yine beni bilenler bilir, tablonun tümünü gözetmem gerekir…
Görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmek, perde arkasına bakmak…
Bunun için eğitildim, bunu bilirim bunu yaparım…
Sabit disk, Hard Disk dedikleri insan yapımı, insan ne yaparsa yapsın mükemmeliyetten uzak…
Bozulabilir yani…
VE bilgisayarın düşmanı…
Isı…
Isı, sıvı ve toz, bu yazılım ile USB sabit diskleriniz dahil ısı denetimini gerçekleştirebilirsiniz.
ÖNEMLI BIR NOT
Lütfen SADECE portable sürümünü kullanınız, kurum sürümünde ADWARE denilen zararlı yazılımlar var.

CrystalDiskInfo Portable

AOMEI Backupper

OW Shredder