Al sana malulümün ilanı

Yaptıkları yapacaklarının teminatı…
Müneccim olmaya gerek yok, dikkatle izle yeter…
Düşün…
Bir artı bir artı bir…
Demiştim değil mi, sizler bilmeyebilirsiniz…
FaceBOK zamanlarımdandı…
15 Temmuz gecesi, dedim azıtırsa ANLA her şey numara!

Allah şahidimdir…
Buna benzer şeyler yazmıştım.

oku

Bu nedir biliyor musunuz?
Yönetici hatası!
Zekâsı, bilgisi, tecrübesi ve öngörüsü olan yöneticinin bir sonraki adımı ÖNGÖRÜLEMEZ!

Hödük ya hödük…
Ayı…
Biri Kasımpaşa diğeri “kovboy” bozkır ayısı!

Sosyolojik bir tespit

Sen “kazandın” kadın, benim deli manyağımmm…
Nietzsche…
“Tanrı öldü”, BENCILIK!

Birçok durumu izah ediyor maalesef…
Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, bir eskimiş, kocamış teke genç kız beşinde…
En son Macaristan seçimleri, Òrban…
Biz öldü, toplum öldü…
Milliyetçilik hepten,
Yaşasın bencilik(!)

Korkarım bu zihniyetin faturası…
Ucu yine bireye dokunacak, bireyden topluma çıkacak!

oku

Çok önemli bir uyarı ISTER Almanya ISTER TAYYIPISTAN

Hani sabah doktora gitmiştim ya…
Hani dedim tövbeler tövbesi ÖLECEKSEN, ölmeden evvel her şeyi hal et öyle öl diye!

Oma’nın doktoru ayrıydı…
Dedim kolaylık olsun, demez olaydım götürmeye başladım benim doktora…
Kadın bu sabah faturayı verdi elime, ödeyeyim diye. Biliyor ben ilgileniyorum maddi manevi her şeyi ile. ZATEN TÜM KORKUM BU YÜZDEN…
Oma’yı ancak tanıyan bilir, kuzenine de anlatmıştım her şeyi…
Elimde delil yok, ispatlayamam yani…
Kadın >>> neredeyse <<< son ana kadar parasına, malına hakimdi!!!

Gidip, gelenlerdendi…
Akil bir geliyor, zehir. Bir gidiyor bebekten beter…
Gittim bankaya ödeyeyim diye, günlerden beri oraya buraya telefon ediyorum…
Varsa alacağınız, oma vefat etti, görün hesabınızı!

Hristiyan’sa Hristiyan, benim bildiğim kimse kul borcuyla dikilmemeli tanrı önüne…
NOKTA!!!

Banka…
Senin artık yetkin yok demez mi!
Nasıl ya? Yetkim ölümden öte…
Son arzusuydu, sürüklemede kaldı. Anlatmışımdır, tam kriminal romanlarına öykü olacak malzeme…
Para var, borç var ödeyemiyorum. Dedim ben kendim için para istemiyorum, al faturalar öde…
YOK ödemiyorlar. Sözde Oma birisine hesabındaki parayı miras bırakmış, ya tamam olabilir…
Borçlar ne olacak söyle…
???

Benden söylemesi…
Kul hakkıyla yaratanın karşısına çıkmak istemiyorsan hal et işini!

Yeminle bir bilseniz nelerle uğraşmak ZORUNDA kaldığımı, kafayı yersiniz…
Tek şahidim, hani anlattım Frau Warnke ve kuzeni…
Ancak onlar biliyor rahmetliyi!

MIT

Eskisi tabii…
Tayyipgil istihbaratı…
Yok çekinmem, biliyorum çünkü var çok daha tehlikelisi…
Yugoslavyadan çekip aldılar AMAN ne başarı!???

Yok arkadaş, yok…
Gelir Almanların ozdeyişi akla…
Holz Auge sei wachsam

### LÜTFEN çok DIKKATLI OKUYALIM ###

Zeynep Hanım yazdı yine…
Kendisi…
Bana Soner Beyin ilk yıllarını hatırlatıyor gibi. Umarım sonradan değişmez.

Ben kimim, neyim?
Kafadan kontak bir veli âdem, anam soğan, babam sarımsak…
Var…
Var viran olası hanede evlad-u iyal…
Ben bir çeyrek, gücünü, kuvvetini yitirmiş. Ancak ima yoluyla anlatabilirim derdimi, onu da anlayana!

Daha açık yazamam…
Yok ki “dayım”, yok dağım sırtımı, ardımı ona yaslayayım…
Püf desen…
Yerlerdeyim!!!

Doğruya, doğru…
Yola çıkış noktam farklı varılan sonuç aynı…
Yine Zeynep Hanımın “üstün körü” belirttiği AMA benim vurguladığım, vurgulamaya çalıştığım BIRLIKTI. Ekonomik bağlantıların bu çap ve düzeyde olduğunun bilincinde değildim, ÖGRENDIM, teşekkür ederim Zeynep Hanım.

Bak…
Òrban kazandı seçimleri…
Dün yaşanan olay, kaçınız dikkat etti?
Bugün ilk yazımda ima etmeye çalıştım, tabi sadece sözlerimi anlayanaydı bu cümle…
Kimyasal “saldırı” sözde Esad tarafı, Suriye, Trump’in tepkisi…
Gelişmeler…
Gebedir gebe ya postala ya rokete(!)

Hep anlatmaya çalışırım evlada…
Çünkü zamanında bana öğrettiler, zamanında…
Neden önem veririm >>> vuracaksan, öldüreceksen birisini <<< derim vur kafadan(!)
Ulusal siyaset hele uluslararası siyaset, hukuk ve tahammüllere neden önem veriyorum, neden?

Evlat…
Yaş, henüz çok genç…
Sadece okumakla, bilmekle olmuyor çoğu zaman…
Yaşamak lazım kimi şeyi, yaşamak…
Acısıyla, tatlısıyla yaşamak…
Tecrübe kardeşim tecrübe, bilgi esas.

“Soğuk savaş” değil, enerji savaşı
9 Nisan 2018
Yazarlar

Dünya gündeminde son dönemde en popüler isimlerden biri Sergey Skripal.
Hikayesi ilginç: Rusya’da albay rütbesiyle görev yaparken, İngiliz istihbaratına çalıştığı ortaya çıkıyor. Hapsediliyor. ABD ile Rusya arasında varılan 2010 tarihli casus takası çerçevesinde İngiltere’ye gönderiliyor.
İşte bu eski casus, İngiltere’de mart ayı başında kızıyla birlikte birden bire rahatsızlandı. Hastaneye kaldırıldıklarında kimyasal bir madde ile zehirlendikleri ortaya çıktı. İngiliz makamları çok kısa süre içinde bu maddenin Sovyet yapımı Novichock olduğunu belirlediklerini açıklayıp, olaydan Rusya’nın sorumlu olduğunu ilan etti.
İngiltere’nin suçlamalarına -çok büyük bir hızla- ABD de katıldı.
İngiltere-ABD ikilisinin Rusya’ya tavrına -yine çok hızlı şekilde- hem Avrupa Birliği, hem de NATO’dan destek geldi.
Ve Batı’da Soğuk Savaş döneminden beri görülmeyen büyüklükte bir “Rus diplomat sınırdışı etme” dalgası başladı.
Ruslar’ın da “mütekabiliyet” çerçevesinde Batılı diplomatları istenmeyen adam ilan etmeye başlamalarıyla birlikte, dünyada “soğuk savaş mı hortladı” endişesi baş gösterdi.
Peki “casus krizi” olarak başlayıp, soğuk savaşı hatırlatan düzeye ulaşan bu gerilimin perde arkasında ne yatıyor?
Skripal olayının zamanlaması ilginç…
Rusya, Avrupa’ya doğalgazı Ukrayna üzerinden boru hattı ile gönderiyordu. Ukrayna bu doğalgazdan kullanacağı kadarını çekip, kalanını Avrupa’ya gönderiyordu.
Ancak Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan kimi zaman soğuk, kimi zaman sıcak savaşın -Rusya, Kırım’ı Ukrayna’dan çatışmayla alıp sonra ilhak etti- etkileri, Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz gönderimini de etkiliyordu.
Bu nedenle, Rusya’nın doğrudan Almanya’ya doğalgaz gönderebileceği Kuzey Akım 2 adlı doğalgaz projesi gündeme geldi. Proje, Baltık Denizi’ne döşenecek boru hattı ile Rusya ile Almanya’yı bağlayacak. Ancak proje için Baltık Denizi’ne kıyısı olan pek çok Avrupa ülkesinden, Finlandiya’dan, Danimarka’dan, Almanya’dan gerekli izinlerin alınması gerekiyor.
İşte casus krizi de tam bu izinlerin alınma aşamasında patladı.
İngiltere feryat edip, ABD’deki Trump yönetimi de vakit kaybetmeden Londra’nın yanında yer alınca, Avrupa’ya da fazla hareket imkanı kalmadı. Şimdilik sadece karşılıklı diplomat sınırdışı etmek olarak yaşanan Rusya-Batı krizinin ikinci aşaması, Rusya’ya uygulanacak yeni ekonomik yaptırımlar olacak gibi.
Nitekim Avrupa Birliği geçen hafta ilk açıklamayı yapıp, “Kuzey Akım 2 Projesi’ne hiçbir destek verilmeyeceğini” resmen açıkladı. Resmi bir yaptırım kararı alınması halinde ise proje büyük ölçüde rafa kalkabilecek.
Sadece bu kadar da değil; casus krizinin yaratacağı ortam, hem Avrupa’yı, hem de Ortadoğu’da kurulan yeni dengeleri derinden sarsmaya aday. Şöyle ki:
*Brexit ile İngiltere’nin AB’den kopması, Batı kampının “dağılmasının miladı” olarak görülmeye başlanmıştı. Casus krizi ile AB’yi de yanına alan İngiltere-ABD ikilisi, Batı kampında safları yeniden sıkılaştırdı.
*Rusya, Ortadoğu’da başta Suriye olmak üzere çok hareketlenmişti. Suriye’de kurduğu askeri üslerin yanı sıra, Moskova Irak’ın kuzeyindeki enerji piyasasına girmiş, burada boru hatları inşa ve işletmesi hakları almıştı. Batı’nın Rusya’ya ekonomik yaptırımları sıkılaştırılması, Rusların bu anlaşmalarını da etkilemeye aday.
*Tarihte ilk kez bir Suudi Arabistan Kralı Moskova’ya gitmiş, Kral Selman’ın Ekim 2017’deki ziyareti sırasında pek çok anlaşma imzalanmıştı. Casus krizi ile birlikte bu ekonomik ilişkilerin ileriye taşınması zora girdi.
*Sisi’nin önce darbe, ardından da seçimler ile yönetime iyice yerleştiği Mısır’da da Rus etkisi artmaya başlamıştı. Trump’ın Ağustos 2017’de Mısır’a her yıl ABD tarafından verilen yardımın kesileceğini açıklamasından sadece birkaç ay sonra Putin Kahire’ye gitti, Sisi ile pek çok anlaşma imzaladı. Casus krizi nedeniyle, bu anlaşmaların geleceği de meçhul.
TÜRK ENERJİ İHTİYACINDA RUS TEKELİNE DOĞRU
Casus krizi bahane edilerek başlayan Rus-Batı itişmesi ise en çok Türkiye’yi sarsmaya aday. Şöyle ki;
AKP hükümetinin izlediği enerji politikası çerçevesinde Rusya, Türkiye’yi adeta bir “enerji ablukasına” almış durumda…
*Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 50’den fazlasını Rusya karşılıyor. Mevcut Mavi Akım Boru Hattı dışında, bir de inşa edilmekte olan Türk Akımı Projesi var. Tıpkı Rusya’yı Avrupa’ya doğrudan bağlayacak Kuzey Akım Projesi gibi, Türk Akımı Projesi de yaşanan casus krizinin yarattığı ortamda en çok baskıya uğrayacak proje gibi görünüyor.
*Türkiye’nin doğalgaz konusundaki en büyük ikinci tedarikçisi İran, Rusya’nın en büyük müttefiki konumunda. Yani Moskova ile Ankara arasında yaşanabilecek bir sürtüşmede, İran’ın hangi tarafta yer alacağını tahmin edebilmek çok güç olmaz.
*Rusya, Kuzey Irak’taki Barzani’nin “bağımsızlık referandumu” sürecinde kartlarını iyi oynayıp, bu bölgeden Türkiye’ye gönderilecek potansiyel petrol ve doğalgazın kontrolünü de Barzani yönetimi ile yaptığı son anlaşmalar sayesinde büyük ölçüde ele geçirmiş durumda.
*Tüm bunlara bir de temel atma töreni geçen hafta yapılan Akkuyu Nükleer Santrali’ni ekleyin. Santrali Rusya kuracak, Ruslar işletecek, kullanılacak radyoaktif materyali Moskova sağlayacak.
Kısacası, “enerji arzını geliştiriyoruz” diye yola çıkan mevcut AKP hükümeti, Türkiye’yi enerji konusunda Rusya’ya neredeyse “tam bağımlı” hale getirmiş durumda.
EN BÜYÜK SIKINTIYI TÜRKİYE YAŞAYABİLİR
Casus krizine geri dönersek…
Türkiye yaşanan casus krizinde doğrudan taraf olmamayı tercih etti, Batı’nın “Rus diplomatları sınırdışı etme” furyasına katılmadı. Türkiye’deki hiçbir Rus diplomat hakkında “istenmeyen adam” kararı alınmadı.
Ancak AKP hükümeti dolaylı olarak tarafını NATO üzerinden belli etti.
NATO’da kararlar oybirliği ile alınıyor. Ve NATO’da görev yapan Rusların sınırdışı edilmesi kararında da bu ilke geçerli oldu. Yani AKP hükümeti, Rus diplomatların NATO’dan atılmasına destek verdi.
Batı kampı, şimdilik Türkiye’nin sessizliğini görmezden geliyor gibi. Ancak Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımları ağırlaştırması halinde gözler Türkiye’ye dönecek.
Bir tarafta Türkiye’nin ekonomik ve askeri olarak bağlı olduğu ABD-Avrupa ekseni…
Diğer tarafta enerji kartıyla adeta Türkiye’yi esir alma yolunda ilerleyen Rusya…
“Eyyyy!” nidalarıyla geçiştirilemeyecek kadar büyük sıkıntılar bizi bekliyor.
Üstelik bu kez “kandırıldık” deyip, sıyrılma şansı da pek yok…
ANKARA BUNU KONUŞUYOR
Akkuyu Nükleer Santrali’nin temeli geçen hafta büyük bir törenle atıldı.
Ama görkemli-Putin’li tören bile kafalardaki soruyu ortadan kaldırmadı.
Rusların yüzde 51’ine sahip oldukları Akkuyu’yu yapacak konsorsiyumun Türk ortakları Cengiz, Kalyon ve Kolin, şubat ayında projeden çekilmişti.
Ankara’da haklı olarak şu soru sorulmaya başladı;
“Temel atıldı da, müteahhit nerede?”

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/zeynep-gurcanli/soguk-savas-degil-enerji-savasi-2338401/

Hani yazmıştım ya Soner Beye…
Göreceksiniz…
Eninde sonunda çıkacak kokusu. Çıkınca…
Önder yazmıştı dersiniz!

Gerçek şu ki benim uzaklaşmam lazım bu konulardan…
Gördüklerim korkutuyor beni, sevdiklerim…
>>> Uzaktan, yakından <<< kimseyi tehlikeye atmak istemem, önce can…
Sonra canan!

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla

Hayat dediğin böyle bir şey…
Ali kaza yapmış sabah, sabah. Çok şükür canda bir şey yok, malda…
Kendisi suçlu, sigorta karşı tarafın zararını karşılar. Bilmiyorum ama tahmin etmiyorum…
Full kaskosu olduğunu…
Maddiyat…
Bana ne diyemiyorum, içim içimi yiyor.

Güç yok…
Eller ekmek tutmaz oldu…
Gücü, ekmeği bırak bir tarafa içimdeki enerji tükendi!

Kardeş…
Sinir küpü, geçenlerde az kaldı alıyordum ayağımın altına. Dinlemem evli mevli, yer tokadı…
Belki dayağı oturur oturduğu yere. Aslında kalkmaz elim kadına, çocuğa…
Ancak Önder delirmeye…
Bu kız böyle değildi evimizden çıktığında. Ali arabanın kâğıtlarını evde unutmuş…
Polis gelecek ehliyet yok, ruhsat yok. Telefon etti ağabey getirir misin?
Annemle doktor randevumuz var, tamam dedim geliyorum. Gittim götürdüm evrakları…
Oma, kazası, vefatı…
Bir – iki haftadır ilgilenemiyorum çocukla, teşekkür etti, öyle gözlerimin içine bakıyor…
Dedim, oğlum hele bir yarını atlatalım…
Sendeyim…
Herkesin benden bir beklentisi var, ben, beni…
Kimi bekleyeyim?

Kardeş…
Annemle konuşuyoruz, Allah var yukarıda, evlendi gün yüzü görmedi…
Kanser…
Çocuklar, sünepe kediye döndü. Dedim anneme çok acilen gitmeli bir psikoloğa…
İyi bir doktora, kendisi >>> güçlü olmalı ki <<< çoluğuna, çocuğuna, evine olsun faydalı…
İnanın…
Buranın hayat şartları öyle yenilir yutulur lokma değil. Annem, kara Mediha’m tutuyor bizi ayakta, ardından ben tutuyorum herkesi bir arada. Eskiden babamdı, artık yok aramızda, görev yavaş yavaş bana doğru kayıyor. “Haklısın oğlum” dedi annem…
Doktor…
Fabrika ayarlarında, sanki hiçbir şey olmamış…
Af eder miyim hiç?
Neden doğrudan benim sözlerime inanmadın da ille başkası söyleyecek sana böyle böyle oldu diye?

İnsan…
Karşısındaki insanı bilmeli, tamam, herkese güvenilmez ama güvenilecek insanı da incitmemeli…
Düşündüm taşındım, taşındım düşündüm…
ISTEMESEM BILE, Oma’nın hatırı…
Gelenleri götüreceğim bir yere!

Kendisi himmete muhtaç dede…
Nerede kaldı gayrıya himmet ede…
SEN…
Güçlü olacaksın ki çevren senden güç “sömüre!”

### mutlaka ###

izle
izle

Ayaklar yere basmıyor, uçuyorum

Tayyip ve gilleri böyle his ediyor olmalılar kendilerini…
Uçuyorsun, ayaklar yerden kesilmiş. Oma…
Vefat ettiğinden beri ağrı kesiciler dışında ilaçlarımı ihmal ettim yine…
Bıktım ya bıktım, canim ilaç görmek bile istemiyor.

Benim bildiğim kimyasal silah yasak…
Birileri şu doktorlarda çeki düzen verse, günde 48 tane…
Kendi üzenimde deneme yapmayacağımda kimde yapacağım?
Anlaşılan ilaçlara devam.

Oma gitti, çilem bitmedi…
Akabinde valide…
Geçenlerde hastane bugün doktor…
Gideceğim gene O kadına, bu seneyi bir şekilde çıkarmam lazım…
Yok çaresi, tehlike henüz geçmedi…
Bir daha seneye kısmetse, hadi kızım sen yoluna ben yoluma.