Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla

Hayat dediğin böyle bir şey…
Ali kaza yapmış sabah, sabah. Çok şükür canda bir şey yok, malda…
Kendisi suçlu, sigorta karşı tarafın zararını karşılar. Bilmiyorum ama tahmin etmiyorum…
Full kaskosu olduğunu…
Maddiyat…
Bana ne diyemiyorum, içim içimi yiyor.

Güç yok…
Eller ekmek tutmaz oldu…
Gücü, ekmeği bırak bir tarafa içimdeki enerji tükendi!

Kardeş…
Sinir küpü, geçenlerde az kaldı alıyordum ayağımın altına. Dinlemem evli mevli, yer tokadı…
Belki dayağı oturur oturduğu yere. Aslında kalkmaz elim kadına, çocuğa…
Ancak Önder delirmeye…
Bu kız böyle değildi evimizden çıktığında. Ali arabanın kâğıtlarını evde unutmuş…
Polis gelecek ehliyet yok, ruhsat yok. Telefon etti ağabey getirir misin?
Annemle doktor randevumuz var, tamam dedim geliyorum. Gittim götürdüm evrakları…
Oma, kazası, vefatı…
Bir – iki haftadır ilgilenemiyorum çocukla, teşekkür etti, öyle gözlerimin içine bakıyor…
Dedim, oğlum hele bir yarını atlatalım…
Sendeyim…
Herkesin benden bir beklentisi var, ben, beni…
Kimi bekleyeyim?

Kardeş…
Annemle konuşuyoruz, Allah var yukarıda, evlendi gün yüzü görmedi…
Kanser…
Çocuklar, sünepe kediye döndü. Dedim anneme çok acilen gitmeli bir psikoloğa…
İyi bir doktora, kendisi >>> güçlü olmalı ki <<< çoluğuna, çocuğuna, evine olsun faydalı…
İnanın…
Buranın hayat şartları öyle yenilir yutulur lokma değil. Annem, kara Mediha’m tutuyor bizi ayakta, ardından ben tutuyorum herkesi bir arada. Eskiden babamdı, artık yok aramızda, görev yavaş yavaş bana doğru kayıyor. “Haklısın oğlum” dedi annem…
Doktor…
Fabrika ayarlarında, sanki hiçbir şey olmamış…
Af eder miyim hiç?
Neden doğrudan benim sözlerime inanmadın da ille başkası söyleyecek sana böyle böyle oldu diye?

İnsan…
Karşısındaki insanı bilmeli, tamam, herkese güvenilmez ama güvenilecek insanı da incitmemeli…
Düşündüm taşındım, taşındım düşündüm…
ISTEMESEM BILE, Oma’nın hatırı…
Gelenleri götüreceğim bir yere!

Kendisi himmete muhtaç dede…
Nerede kaldı gayrıya himmet ede…
SEN…
Güçlü olacaksın ki çevren senden güç “sömüre!”