Bugün ekonomiden gidelim

Yeminle…
Bilmiyorum doğru olup olmadığını AMA annem çocukluğumdan beri anlatır bana…
Kontrol etmeye üşendim…
Yani farazi yazıyorum, annemin dediği doğru olsun olmasın bir gerçek…
Yadsınamaz, tartışılamaz bir geçek ORTADA!

“Yeni sanayileşen ülkeler” diye tercüme edilmiş, öyle tarif ediliyor ama bence doğru bir tarif değil…
Çünkü…
Makasa bakmıyorlar, açısına…
Yine ne O ülke veya ülkelerin geçmişine…
Dikkate alınmıyor inançlarını, tarihlerini…
Yani işkembeden salıyorlar bir kavramı, tanımı…
Halbuki…
İnsan söz konusu olduğunda bütünüyle ele alınmalı!

Ya insanın insan üzerindeki hegemonyası…
Baskısı, sömürücü tavrı…
Onları geçelim kardeşim, geçelim …
Çünkü…
İnsan oldum olası, kominizim gibi bir düşünce ya git Allah aşkına öğretmişler sana…
Allahsızlar diye…
Ulan buna bakacak olursan İbrani dinlerin tümünün özünde yatar paylaşmak…
Birbirin için var olmak…
Allah’ın emri, evet Allah diyor oku…
Oku ve paylaş, darda bırakma akrabanı, komşunu…
Yazdım, anlatmaya çalıştım ve yaşayarak görüyoruz Allah ile aldatmayı…
Ve sonuçlarını!

Demiyorum komünist ol…
Demiyorum çünkü insanın tabiatına aykırı…
Yoksa nasıl izah edeceksin dünyanın bu halini?

Evet…
Sözde, güya…
Kur’an-ı Kerimde bir yerinde…
Yazıyormuş sarı benizliler dünyaya hâkim olacak diye!???

İyi ya ne fark eder kimin sömürdüğü…
Ha beyaz, siyah, kırmızı veya sarı…
Ne fark eder kimin sömürdüğü?
SENI…
Aldatıp, kandırdığı…
Sonuca bak sen sonuca, yok Hatice’ye değil neticeye!

Merak etme unutmadım Türkçülüğü, ÖZ Türkçe kelimeleri…
Çalışıyorum üzerinde…
Ah şu tepem olmasa, ikide birde atmasa çoktan biterdi…
Allah rızası için yok mu bir tamirci…
Bi el atsa, gevşeyen vidaları bir sıksa!

Bir söyleşi, bu satırların nedeni…
Çok güzel, süper…
Gerçek kapasiteler fikir teatisinde…
Hem dinliyordum hem işimi yapıyordum bir yer geldi…
Vidalar öylesine gevşemiş ki tepem…
Volkan misali attı, patladı üfffffffffffffffffffffff…
Uzaya doğru yolcu!

Ticaret anlaşmaları…
Uluslararası ve / veya ikili, üçlü…
Bencilliğin bizzat-i kendisi…
Kimin umurunda fakir, fukara ki bu yazıyı yazmamın nedeni…
Bu yeni bilgi, bu bilgiye sahip değildim. Şimdi anlıyorum kimi şeyi!

Yeni değildi benim için yeni…
İnsan bilmeyince kuramıyor kimi bağı, anlayamıyor gelişmeleri ve sebeplerini…
Anlamak, ille anlamak ve emin olmak benim için çok önemli!

Adalet…
Hak ve hukuk…
Ne büyük kavramlar ne büyük…
Her hakkın, hukukun ardından getirdiği sorumluluk…
Ah birde içi doldurulabilse(!)

İkili, üçlü anlaşmalar diğerlerini dışlar!!!

Bu cümleyi ANLA, bir önceki sözümü…
Özümse…
Demokrasi ama lütfen ticari ilişkilerde değil, kim kimin sırtından halvete girebilirse…
Zifaf odası(!)

Grup seksi, cinsel fantezi…
Vallahi bende aslında bire bir “güreş” taraftarıyım ama insanız işte…
Bir erkek, iki dişi olabilir yani…
Şaka bir yana konu çok ciddi, serbest ticaret anlaşması…
Ve evet…
Devletlerarası hukuk güvencesi altında.

Amerikan Think – Tank’ler bunu ciddi şekilde kınamakta…
Bırak Afrika’yı, zavallılar zaten feleğin tokadını yemişler…
>>> Yeni, yeni sanayileşmeye başlayan ülkeler <<<
Ki bunu lütfen sosyoekonomik yönü ile görmeye çalışınız, toplumlar içindeki makası…
Zengin…
Süper, ultra zengin. Fakir küle bile muhtaç…
Bunlar tüm bu anlaşmaların dışında tutuluyorlar. Konunun ekstra vahim tarafı…
Onlar pazarlarını açmak ZORUNDAYKEN, tersi mümkün olmuyor!

Güçlünün, güçsüzü ezmesi.

TTIP…
Transatlantic Trade and Investment Partnership…
DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Dünya ticaret hacminin yüzde ellisi!

Amerika ve Avrupa arasında…
NAFTA…
Güzel bir örnek tüm bunlara, Meksiko kaybeden…
Amerika, Kanada ve tabii şirketler kazananlar. Bir madalyonun hep iki yüzü var unutma!

America First…
İlgililer lütfen bu kavramı araştırsın, spillover…
Güldürmeyin beni…
Spillover’miş hadi canım sende. Trump efendi…
Kendi gibi kör cahili, kendinden daha alçağı s…in teki…
Düşün ülkemizi, kurbanlık hayvanları bile ithal eder duruma geldik…
“Dünya lideri(!)”
Samanı ya samanı…
NIC; The National Intelligence Council’e göre…
Yeni sanayileşmeye başlayan ülkelerin daha güçlü olacakları VE Çin’in 2030 yılında ABD’yi geçeceğini öngörmekteymiş.

Auschwitz

Geziyor pezevenk, gezsin…
Gitmişler en önemli Nazi kamplarından birine…
DERS OLUR, eminim çok içerleyecektir…
Hem okuyor hem bir taraftan çalışıp bize yük olmamaya çalışıyor kiii…
Yük ne demek?
YESIN babasının paracıklarını, anasının o yemeyecekte kim yiyecek?
Hem fıldır fıldır geziyor vallahi…
Aman, aman iyi ki kızım olmamış…
Ne yapardım bilmem!?

😊

Ticaretin daha doğrusu karşılıklı menfaatin dünya barışı, komşuluk ilişkileri üzerindeki etkisi üzerine

Gir bak arşivlerime…
Göreceksin, okuyacaksın ayrıntılarıyla birlikte…
Bu çeyrek dile getirdi, anlatmaya çalıştı, etki ve tepki kanunlarını…
Fiziği, biyolojiyi, kısacası fen kanunlarını, insanı…
Evet…
İnsan, bilmem bilir misiniz?
Mutlaka duymuşsunuzdur, tarihçi tarihi dönem dönem belirler, isimlendirir…
Taş devri, orta çağ gibi.

Tarih, iki bin yıllarını gösteriyordu…
İki bilim insanı P. Crutzen ve E. Stoemer çağımızın…
Anthropozän (Antroposen) olarak adlandırılmasını önerdi. Kavramın ayrıntılarına girmeyeceğim, isteyen araştırıp öğrenebilir. Sadece şu kadarını yazmakla yetinmek istiyorum…
İnsanın yine insan üstündeki, çevresine etkisini anlatmaya çalışır; Antroposen(!)

Ya yürektir…
Ya akıl, mantık dediğimiz…
Veya SADECE cüzdandır dürtü, evet insan dürtüleri çok önemli. Bir insan bir şeyi, yaptığını…
NEDEN yapar?

Dürtüsü nedir, motivasyonu…
Tabii bacak arasını unutmamalı…
Öfffffffff…
O ne dürtüdür O…
Yoktur tarifi!

Sanki dün yazdığımın bir teyidi…
Yeminle bak haberim yoktu bu bilimsel araştırmadan, daha dün akşam öğrendim…
Çoktan yazmıştım temennimi, özlem duyduğumu, yayınlamıştım yayılacağımı…
Bak güzel kardeşim, arkadaşım…
Çekmece meselesi, evet sözüm sana…
Yine…
Çözümleme ne bir yere sığdırabilir ne çözümleyebilirsin beni…
Bazen aklen bile bu mümkün olmayabilir AMA yüreğinle gör beni…
His et…
Sen ben, ben sen olacağız…
Koyalım buraya bir nokta ve devam edelim sözlerimize…
Bilim ne kadar güzel bir şeydir, teknolojik gelişmeler…
Eğer…
Para kazanmak için değil ama…
İnsan yararına, çevrenin hayrına yapılıyorsa.

Evet…
Bilim merak etmiş ve sormuş kendine…
Ne oluyoruz arkadaş ne oluyoruz ya?
Ne bu > kudurukluk < ne bu sözde muhafazakar ama özde faşizan düşünce…
Ne ulan bu…
Sözde din namına, inançlar uğruna yapılanlar, ne oluyoruz ya?

Ve araştırmaların sonucu göstermiştir ki…
Dünya nüfusunun, en azından söz sahibi Latinler ve sanayileşmiş ülkeler nüfusunun…
“Yaşını başını almış kesemi”
Tam yeridir bir Türk atasözünün dile getirilmesi…
Akıl…
Yaşta değil baştadır!

EVET…
“İhtiyarlar” bu gelişmeleri desteklemekte, ardında durmaktadır…
Gençler…
Daha global yani küresel düşünmekle birlikte >>> çok ayrı bir dünyada yaşamaktadır! <<<

Bunaklar sürüsü demek istemiyorum ama…
Özellikle sözlerim Tayyibistan da olanlara…
Ya…
Sen yaşamısın yaşayacağını, yapmışsın yapacağını…
Bıraksana gençlerin peşini, INAN…
Onlar senden, benden çok daha bilgili ve bilinçli!!!

Haliyle yapacaklar hata…
Hayatın dersleri…
Gerekli…
Zorunlu. Söz verdiğim için yazmayacağım O kelimeyi hani kadın satanlara söylenen sözü…
O ve A Kee Pesi, inanılmaz bir güce, desteğe sahipti…
İyiye, hayra kullanmadılar, hırsızlığı, arsızlığı tercih ettiler, sattılar savdılar…
AMAAA…
En büyük kötülüğü gençlerimize yaptılar…
Çocukları dinlerinden soğuttular!

KOCAMAN bir nokta koymak istiyorum bu tespitin, bu yalın gerçeğin ardından…
KOCAMAN!

Kimi çevreler, kurum ve kuruluşlar…
Bazen açık, bazen gizliden gizliye kimi terim, kısaltma veya imaları kullanırlar…
Bunlardan biri, 1600 olabilir. Belki dün kendinize sordunuz…
1600 nedir?
Aslında bariz çok açık ama düşünme özürlüye çözülmesi neredeyse imkânsız bir bilmece(!)

Sizler unutmuş olabilirsiniz…
AMA…
Ben unutmadım, hatırlayınız lütfen O…
Adi ve TBMM’i, Tayyip Büyük Millet Meclisinde…
“Türbanlı bacılar” meselesini…
Hatırladınız mi Merve Kavakçı’yı, rahmetli Bülent Ecevit nasıl s… etmişti?
Türbanlı süprüntüler O adi üzerinde baskı yapmıştı, ne zaman girebileceğiz > Türbanlarımızla < birlikte?

ADI dinciler, ileri demokrat ileri zekâlılar…
“Ara verdiler” demokratik düzene, ama kör ama topal bir demokratik düzen vardı…
Yok ettiler…
Ama iyi ama kötüydü bu düzen…
“Yeni sistem”
Hortlattılar padişahlığı…
Her şeyin bir şekilde telafisi mümkündür, mümkün…
Yeter ki sen iste!

Ve okyanusun ötesinde başka bir adi…
Pennsylvania Avenue 1600…
Beyaz Sarayın adresi…
YOK…
Yok kardeşim yok, ondan çok öncesi…
Çok çok öncesiydi, insanlık bu tespiti yaptı…
Tarih yazdı…
Kimi ezeli düşman arasında…
“Uzun dönem barışı”
Siyaset ve ticaret denklemi…
Menfaatler düzeni…
Karşılıklı menfaatler kardeşim birleştirir düşmanları!

Neyse çok uzadı ve ben çenemi gene tutamadım…
Bakıyorum etrafıma…
İşler bekler Önderi, umarım anladınız ne demek istediğimi?

İstanbul zaten, Allah’ın emri

Edirne, Bodrum şimdi de Diyarbakır…
Yağmur yağır…
Bırak yağmasını, sağanağı…
Çisilerse rahmet…
Can, mal zarar görüyor!

İşte AKP gerçi…
İşte Tayyipipistan…
İşte “yönetim”

Bir özdeyiş üzerine

Bir konuya “Fransız kalmak”
Tarih…
Bunun böyle olmadığını gösterdiği gibi güncel gelişmelerde gösteriyor…
Dünyadaki kimi başka şeylere, gelişmelere Fransız kalabilir, burnunu her şeye sokmak mecburiyetinde his etmeyebilirsin kendini. Ama…
Fransız, Fransa’daki gelişmelere Fransız kalamıyor!

Sende Türkiyeli olma!

Konu ile ilgili bir link, deyim üzerine:
https://odatv.com/fransiz-kalmak-deyimi-nereden-cikti-0204101200.html

1600

Sizlerde hoş gelmişsiniz, University of Massachusetts…
Evet…
Dünya deliriyor, dünya ile birlikte Önder…
Ne çok isterdim bir olmanızı, birlik…
Tüm üniversiteli gençlerin…
Tüm dünyada, siz ki…
Bilgili ve bilinçli gençlersiniz. Sizlerden gençler, küçükler Avustralya’da öğrenciler…
Belki lise çağlarında en büyücüğü AMA…
Yürekleri kocaman, sesleniyorlar dünyaya…
Çevremi kirletme…
Geleceğimi!

Hiç fark etmiyor be çocuklar, hiç fark etmiyor…
Almanlar der ki koskoca dünya bir köy…
Hem vallahi hem billahi…
Aynen öyle, hele çağımızda!

Fark etmiyor dünyanın hangi köşesinde olduğun ne iş tutuğun…
Bilgi fark ediyor, bilinç hele farkındalık…
Gelişmelerin, olayların farkında olmak…
Bak 1600’e…
Rezil etti koca ülkeyi, görgüsüzün teki…
O öyle ya “bizim ki?”

Eşek çocuklar her daim eşek…
İnsan…
Öküz doğduysa öküz ölecek!

Sevgilerle gençler…
Saygıyla…
Her şey sizlerin elinde, yürekte, bilgide, bilinçte sizde…
Güçte!

Kontrolsüz güç, güç değildir, kaba kuvvettir, şiddettir

Elli atıştan otuz sekizi hedefte…
O…
On iki atış, silah benim değil kulübün…
Gez, göz, el yani benim silahı tutuşuma göre ayarlı değil, bana özel…
Genel…
Yani ben kendimi silaha göre ayarlamak zorundayım…
Esas olan tersi!

Evet, hep yaparım bu kıyası…
Silah…
Kadın gibi her erkeğin, her egemenin her yiğidin kendine göre bir yoğurt yiyişi olduğu gibi…
Ben mesela basarım yoğurda sarımsağı…
Ezelden beri!

Ben, o on iki atışı yapıp kendimi silaha ayarlayana kadar yoruldum tabii…
Yine geçti Tayyip Büyük Millet Meclisinden torba yasası…
Ver Şabana gitmez yabana, koy torbaya samanı…
Beygir demem lazım ama kısrak yiyecek nasıla y…!

Dünkü o ses…
Göğsüm yanıyor cayır cayır, öksürmeye hiç gelmiyor…
Hanım diyor git hastaneye, hastane deme bana…
Hastane, doktor demeyin bana…
Camdan, o kadar kırılgan…

Yetti canıma!

Hazırlıktır benimkisi…
Eksersiz gerekli…
O gün gelir millet dökülürse sokaklara, yazmıştım bak Fransa’nın ardından Belçika…
Elime aldım mı silahı…
Gösteriş olsun diye, iş olsun diye almam…
Hesap sormak için, öldürmek için alırım!

Öldürmek…
Veya ölmek…
Sevdiklerin, vatanın, milletin için ölmeyeceksen…
Ne ve kimin için öleceksin?

Geçen hafta pazar günü…
Her zamanki gibi kardeş çağırdı kahvaltıya…
İyi ya zar zor gittik oturduk sofraya…
Kardeş yok ortalıkta, sordum denildi hazırlanıyor gidecek…
Allah, Allah!?

O bir Brötchen’i ben mi yedim yoksa o mu beni bilmiyorum…
Aklımdan nelerin geçtiğini bir bilseniz…
Karşılıklı oturuyoruz onunla, çocuklar, hanım yanda…
Kendimi zor tutum sarılmamak için gırtlağına.

Öyle bir insan değil, biliyorum…
Benimde vur elim yoktur. Birikir, birikir, birikir…
Ve patladım mi çok kötü olur…
Kendimi zor attım sokağa…
Giderken çağırdım hanımı, sesiz bir şekilde dedim git bak şuna…
Evlilik hayatı bu, her şey olur, her şey mümkün…
Haber ver bana!

Duramıyorum durduğum yerde…
Neyse geldi, yok bir şey…
Tabii ben inanmadım hanıma, yoksa neden bir inip de en azından bir günaydın demesin?
Hem çağırıyor hem kendi yok ortalıkta…
Pazartesi…
Biliyorum evde, Jack’i bahane ettim, gezdirmeyi…
Gittim eve…
Dedim ya vur elim yoktur ne kadın ne çocuk…
Ama çok bağırırım, sözlerim ağıdır…
Zaten bu yetiyor onlara…
Gerçekten yok bir şey, of be rahatladım…
Kızım sen anadan doğma salak mısın ya?
Anlattım aklımdan geçenleri, bak ya…
Bir hoşuna gitti…
Hep diyorum dört tarafım manyak dolu!

Sakın böyle bir şeyi bir daha yapma!!!!!!!!!!!!!!

İn aşağıya, bir göreyim seni ne b.k yiyeceksen ye…
Neyse.

Evet…
Egemen, elinde gücü bulunduran…
Çocuğunda aldım günahını, ha aile yönetmişsin ha başka bir şey…
Bu benim bakış açım…
İnsan ekseninde, insan tarafından insana…
Her şeyin bir yeri ve zamanı vardır, insanız…
Anlıktır kimi halimiz, tavrımız, hareketlerimiz…
Her şey > bir anda olup, biti verir <

Toparlayacak olursak…
Bak arkadaşım, kardeşim…
Ne olup bittiğini bilmiyoruz…
Yanılabileceğimiz gibi tahminlerimizde haklıda çıkabiliriz…
Yapıyorlar bir şeyler…
Ne yaptıkları belli değil…
>>> her şey gizli kapaklı <<<

Bakma açıklanan rakamlara ona buna…
Dövize bakman yeterli, yönetmiyor, yönetemiyorlar…
Yönetiliyoruz…
YOKKK, yok kardeşim yok…
Türkiyeli dahi yönetmiyor Türkiye Cumhuriyeti’ni…
Aslında çok geç bile kaldık, bak sözde muhalefete…
Hepsi kendi derdinde…
Yok orası senin, burası benim…
Kim yönlendirip yönetiyor bu memleketi???
Kim?
Kontrolsüz güç, denetimsiz…
Güç değildir, kaba kuvvete, şiddete dönüşebilir…
Ki…
Dönüştü, her türlü müdahaleye o kadar açığız ki!

Hmmm

Çıkacağım şimdi, ancak demin haberlere, dövize bakma fırsatım doğdu…
Yandaş, yoldaş ve bir tarafın bir şeyleri…
Sözde analizci…
Doların 5,10’a düşme beklentisi…
Gerçekleşmedi, tam aksine dolar 5,23’ye çıktı!

Bu ne demek simdi?
Muhtemelen görüşmeler iptal edildi ama heyetler…
Ve getirilip götürülen LAFLAR…
Tabii Rus – Ukrayna etkisinin de rolü vardır…
Mevcut baskı…
Sürdürülecek, güven olur mu böylesine yüzsüz, şerefsize?

Millet faiz diye ağaçlara çıkacak, Müslümanız ya…
Faizde “helal”
Tayyip Lirasına verilen paracıklar, borsa 95 binlerde!

Hakan Çelik denilen şerefsiz, konuşuyor yandaş Demirören’de!

Uykusu geldi fuzuli isler müdürünün, dün gittim…
Bugün yine gideceğim, soğuk çeliğin teması…
Barutun kokusu…
Belki iyi gelir!?

Başım kalkmıyor yastıktan, yastık diyor
… git, dön yapman gerekenlerin başına…
Sırt ağrısı, bacaklar…
Popom, yeminle ne oturabiliyorum ne yatabiliyorum…
Hanıma sırtımı çiğnettim, hep çok korkar çiğnemekten, bir ses…
Sanki tüm kemiklerim kırıldı, bir sancı saplandı zannettim Önder bu sefer gerçekten yolcusun…
OLMADI!

Yine olmadı, bir daha sefere kısmetse…
Özel bir alet, sanki bir saatin çarkı, oldukça sert…
Yuvarlak, yatıyorsun üstüne seni masaj yapıyor, kürek kemiklerimin hizası, önce kafa çalışmadı…
Jeton…
Jeton düşmedi, çok iyi geliyor ama kullanamıyorum, kürek kemik hizasına geldi mi ameliyat yerim…
Her halde iç organları da eziyor, Allah’ım ne acı…
Masaja git diyor, evet bana özel masaj yapıyorlar dayanamıyorum…
Dayanma gücüm kalmadı, yârim metre civarı ameliyat yeri, kalem gibi bir şey…
Onunla…
Sanki diri diri derini yüzüyorlar, çıldıracak gibi oluyor insan…
Söyle…
DKD bile, ben böyle yasamaya mahkumum ama sevdiklerim değil mahkûm buna…
Kadını bir görecektiniz nasıl korktu, İsviçre…
Evet, İsviçre’yi ciddi ciddi düşünmeye başladım. Yok başka çaresi!