Şeker vatanmış mıș

S.ktirrr oradan…
Telekomünikasyon şirketleri satılırken neredeydin?
S.ktirrr oradan.

Askeri…
Askeri araziler ki tekrar askeri…
Eğer asker bir alanı, bir yolu askeri öneme sahip derse, belirlerse…
ANLA…
Stratejik bir öneme sahip. Askeri alanlar satılırken neredeydin?
S.ktirrr oradan.

Limanlar…
Ülkenin dünyaya açıldığı alanlar, askerin vatan savunmasında limanı, güvenli limanı satılırken neredeydin?
S.ktirrr oradan…
S.ktirrr oradan…
S.ktirrr oradan!

Not:
Hava çok güzel doğru yüzmeye

Auch wenn

Es sich um einen psychisch kranken Mensch handelt, unabhängig seiner Herkunft…
Es bleibt die Tatsache das laut Behörden drei hundert so und so viel Gewalt bereite Islamisten unter uns leben. Entweder verhaften oder abschieben. PUNKT

Allah, insan, din, ahlak, terbiye, örf ve adetler üzerine. Bozuk bir pusula, yanlış bir öğreti VE insan kendini kaybetti!

Lütfen önce Necati Beyi okuyup…
Almancanız varsa Konfüçyüs (Konfuzius) izlemenizi dilerim.

Önder

Allah’ın tokadı!
6 Nisan 2018

İstanbul siyanür şehir oldu. Bu şehrin bir yöneteni yok mu? FETÖ borsası kuruldu. Borsanın altında “şantaj mı” var? Yeni soğuk savaş Putin’i can ciğer kardeş yaptı. İki yıl sonra yeni bir Rus uçağı düşürür müyüz? Ekonomi ısındı ve dolar 4 TL’yi aştı. Yangına az zaman mı kaldı? Bunun gibi güncel konular varken “İnanmış Müslüman aile çocukları dinden çıkıyor” konusunu yazma ihtiyacı duydum. Din, inanç yazan biri de değilim.
Önemli buldum.
Fetullah, “Altın Nesil” demişti.
Kuran ile teknolojiyi birleştirecekti.
Altın nesil bu sentezden çıkacaktı.
Sonunda katil nesil çıktı.
Erdoğan, “Dindar Nesil” demişti.
16 yıl önce imam hatip okulu sayısı 450 idi, bugün 4 bini geçti. 6 Milli Eğitim Bakanı değişti ve eğitim sistemi de 16 kez bozulup yeniden yapıldı. Amaç eğitim bütçesinin büyük bölümünü imam hatip okullarına ayırmaktı. Amaca ulaşıldı.
Sonuç ne oldu?
Çocuklar dinden çıktı.
Deist ya da ateist oldu.
* * *
Bunu söyleyen ben değilim.
16 yıldır iktidarı ve onun eğitim, din, diyanet politikalarını kalemleriyle, eylemleriyle desteklemiş olanlar; “Dindar gençlik isterken gençler deizme kaymaya başladı…” diye uyarı yazısı kaleme alıyorlar.
Şöyle anlatıyorlar:
“İktidar milletvekili, parti önde geleni, belediye başkan adayı ayetle, hadisle konuşuyor. TV’leri; ‘kadın erkek asansöre yalnız binmesin, yoğun bakımda kadın erkekle bir odada kalmasın‘ diyen ağlak hocalar kapladı: Bir kadın, bir erkekle baş başa kahve içerse hükmen aileler dağılmış olur. Kızının kaşlarını aldırmasına, kot pantolon giymesine izin verenleri cehennem parçalayacak. AKP’li Belediye Başkanı; ‘Alsın benim ömrümden koysun kendi ömrüne, gıkım çıkarsa adiyim. Ümmetin ona çok ihtiyacı var. Esenyurt’un hiçbirimize ihtiyacı yok ama Tayyip Erdoğan’a çok ihtiyacı var… Esenyurt’u seçimlerde kaybedersek Küdüs’ü, İslam’ı ve Mekke’yi kaybederiz‘ diyor. Bu konuşmayı yapan belediye başkanına ‘tepki veren‘ tek bir AKP önde geleni çıkmadı. Gençler bunları görüp, bunları dinliyorlar. Din bu mu diye sorgulamaya başlıyorlar.
Deist oluyorlar.”
* * *
Deist:
Allah’a inanan, iman eden.
Allah vardır, din yoktur diyen.
Türkiye’de imam hatipli ve Müslüman ailelerin çocukları hızla “Deist” oluyorlarsa; 16 yıldır dindarlığı önceleri Fetullah’ın sonraları da Cübbeli Ahmet’in, Fesli Kadir’in, Arap aşiret reisi giyimli ilahiyat profesörünün temsilciliğine sunan AKP, kendi içinden çürümeye başladı. Çocuklar cübbelinin, feslinin, sarıklının, takkelinin ve yeşil kravat taksalar bile benzerlerinin peşinden gitmeyi bırakıyor.
Allah’ın tokadı!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/allahin-tokadi-2-2333261/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

izle

Vay ben senin ananı, avradını s.keyim dünya, sen nasıl bir şeymişsin ya?

Tekrar tekrar yazmak olmuyor ama bilmeyen, unutanlar için…
Benim için cimri derler, desinler…
Beni bilen bilir…
Ve yine suratsız, yalnız adam falan…
Mutsuz eşek, yarım g.t gibi benzetmeler…
Açgözlü bile diyen oldu, değil mi manyak psikoloğum?
Salon Atatürkçüsü…
Kompleksli, Kassandra cinsi…
Ama KIMSE bana hırsız diyemedi, arsız, terbiyesiz veya ahlaksız!

Oma…
Davetiye demek istemiyorum, salı günü için bir çağrı…
Kadın zaten vasiyet etmiş mezarcıya şunları, şunları çağır diye…
Sonra…
Verdi elimize on, on beş tane istediğinize verin dedi mezarcı…
SADECE BIR DOSTU VAR, “yaşıtı”
Dükkânı kapadık komşularına gidip şahsen cenazeye çağırmak istedik…
Garibime gidiyor posta kutusuna “davetiye” atmak…
Bizim dükkan ana cadde üstünde, trafik vızır vızır, yeminle karşıdan karşıya geçmek için dakikalarca beklemek zorundasın. Anaaa…
İki tane oğlan çocuğu, dört – beş yaşlarında, yola beş metre var, yok…
Yeminle iki türbanlı orospu, ellerinde birer çocuk arabası en azından çocuklar ile aralarında 50-60 metre. Ne olacak, affedersiniz çocuk saçmak çok zor bir şey değil, yap yap Alman devletinden al parayı. Anne olacaklar ANNE(!)

Ben görmedim, dikkat etmedim…
Hanım söyledi, zaten böyle hayvanlara kadın gözüyle bakmam…
Birinin pantolonu öyle darmış ki bilmem nesi ortada. Yok arkadan değil önden…
Ama baș türbanlı!???

Geçelim…
Gittik dağıtıyoruz…
Oma’nın solunda, hiç sevmezdi komşusunu. Onun için Polonyalı orospu derdi…
Gelmiş oradan yatmış Almanların altına…
Ta ki onun karı edecek birisini bulup evlenene kadar. Hani hep anlatıyorum ya…
Avrupa bile olsa, kadın azıttı mı yer damgayı!
Ona bile verdik, üstümde kalmasın. Yine çaprazındaki komşusuna gittik…
Böyle böyle dedik gelir misiniz?

“Was passiert mit dem Haus?”
Diye sormaz mı?
Cevap vermiyor, ev ne olacak diye soruyor. 800 metre kare bahçe içinde müstakil iki katli ev!

Ulan şıllık, sana ne?
İnsan gibi gelmişim kapına çağırıyorum seni son vazifeye, onlarca yıl komşusunuz…
O…
Mal, mülk derdinde. Oma kimsesiz ya bildiğim kadarıyla yedi – sekiz kişiye miras bırakmak istemiş…
Bunlara da…
Hep anlatırdı rahmetli, tövbeler tövbesi…
😊
Kepenk meselesi, bende bakardım hep kepenklerine, yukarıya çekikse anlıyordum uyandı iyi gene…
Bunlarda bazen göz göze gelirmiş, “kuduruyorlardı her seferinde beni görünce” diyordu…
Hala ölmedi!!!

Bir insan, bir can…
99 yaşında, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varsa O eskidendi…
Artık…
Dünyanın her yerinde PARA!

Helal olsun sana Putin

Şimdi haberlerden geçti…
Öfff…
Fena ve sert tepki verdi Rusya…
İyi oluyor…
Tek kutuplu dünya, vahşi kapitalizm pençesinde…
Yeterince inledi.

Keşke…
Keşke vatan ve millet diyen, insan diyen devlet adam ve kadınları dünyanın her ülkesinde başta olsa.

Not:
Putin…
Kişilik olarak tartışmalı, mümkün değildir zaten yüzde yüz destek almak…
Ama…
“Adam” devlet diyor mu?
Diyor…
Millet diyor mu?
Diyor…
Sanırım bilincinde…
Çöken hiçbir imparatorluk küllerinden tekrar doğmadı…
Öyle sanıyorum ki O bunun bilincinde VE yaptıkları tekrardan “hortlatmak” değil yeniden ve yeni şartlar altında güce kavuşmak.

“Bizim” hayvan…
Geçmişin ihtişamı peşinde, ayranı yok içmeye taravetliyle gidiyor s.çmaya…
Aradaki fark bu!

Bir kıta

Avusturalya…
Hanımlar…
Gördüm sizi, kaç gündür dikkatimi çektiniz VE neyi beklediğinizi tahmin edebiliyorum…
Feminizm…
Gerekli, ne yazık ki hala gerekli. İnsanlık, insan olma olgunluğuna erişmedi…
Ataerkillik…
Anaerkillik, ikisinin de karşısındayım. Eski kafalı de…
Klasik rol dağılımı, erkek erkekliğini, kadın kadınlığını bilecek…
VE…
Kadın en geç anne olduğunda, isterse en koyu feminist olsun…
En geç o zaman kadınlığının farkında ve bilincinde olacaktır.

İnsan olarak yok iki cinsin birbirinden farkı…
AMA…
Aradaki farklar, her konuda yadsınamaz değil mi?
Hak…
Evet, kadınsın diye, kızsın diye bir ayrım yapılmamalı haklar temelinde…
Hele EGITIMDE…
Dedim ya aşırı uçlar, her konuda iter beni…
Ortası hanımlar ortası…
Ne diyor atalar?
Çoğu zarar, azı karar!

Sözüme güvenin lütfen…
Mümkün olan en kısa zamanda…
SÖZ.

Sadece bir tez

Mühendislik…
Kelimenin tam anlamıyla bir sanattır…
Fen bilimlerinin, matematik ile birleşerek doruğa eriştiği bir sanat eseri…
İnsan beyni, yaratıcılığı…
Tanrı vergisi olsa bile, kimi kulu bu vergiyi kullanmasını bildi, biliyor, bilecek.

Sadece bir tezdir tarafımdan…
Hani…
Bir artı, bir artı, bir artı bir meselesi…
Ne kanıtlayabilirim ne var elimde bir ispatı…
İstersen sadece aptalca bir düşünceler manzumesi de…
Ben anlatayım verileri…
Yorumlamasını, kararı yine sen ver.

Çok fena sikiyor beni monoton düşünceler, işler…
😊
Almanca klavye…
Özür dilerim, düzeltmedim, tabii sıkıyor beni olacaktı!

Bunun bile, bu sorunun bile var çok basit bir çözümü…
Sevmediğim için çünkü başka sorunlar >>> yaratabiliyor <<<
Yaratıyor demedim, olabilir yani. Belki bir gün anlatırım…
Her bilgisayarımda uyarlamadım, bunda, dükkânda olduğu gibi!

Hayat zaten beceriyor da birde kul tarafından becerilmek pek hoş olmuyor yani…
Bunaldım yapmak ZORUNDA kaldıklarımdan…
İki satir yazayım dedim…
Öyleyim, bir orada bir burada, böyle olmakla…
Deme hiçbir işin üstesinden gelemezsin, unutma ben önderim…
Dün ki gelişmeler ve evvelsi, çok düşündürdü beni.

Parmaklarım her yeri, parmaklamamam gerekeni…
Kurcalarım, okşarım, severim kadını sevdiğim gibi…
Anlayacağın yaparım yaptığımı sevgi ile, aşk ile.

İngiltere zor durumda…
İddia var, ispat yok ortada…
“Bizim” kereviz salıyor bir bu tarafa bir o tarafa…
Bildiğinden değil, ya tutarsa…
Trump efendi kendi içinde çelişkili…
Rus’a…
Koymak istiyor, koydurmuyor, döşeyecek döşeyeceğini döşeyemiyor, tak fişi bitir işi…
Putin var başında…
Yok Suriye’den çekileceğim, yok efem çekilmiyoruz falan…
Uluslararası siyaset, Gordion düğümü…
Öyle şirket yönetir gibi, aşiret yönetir gibi ne bir Kasımpaşa ne bir görgüsüz ayı kalkabilir altından.

Aslında bilgi ve bilinç ile izlersen gelişmeleri çok enteresan hamleler serisi…
Etki ve tepki, evet…
Etki ve tepki kanunları çok güzel sergileniyor, hayatin kendisidir, derstir…
Anlayana!

„Her şey“ Ukrayna krizi ile başladı…
Batı sandı, Arap baharı…
Rus…
Görgüsüz, bilinçsiz ayı(!)

Hani…
PARA…
Hani Mihail Gorbaçov misali…
Yalar, yutarım seni…
Sandı…
Kodu Rus bir taraflarına. Kesti gazı, Avrupa kış ortasında tir tir titredi…
Tabii heriflerde para gani…
Ehhh…
Çok sayıda orospu çocuğu da var ortada…
Yalama, ne oldum budalası, aradılar çare yok mavi akim diye…
Yok şuraya döşeyelim yok buraya boruları, artık gerçekten ne döşediklerini sizler benden iyi bilirsiniz…
Var mı ortada bir şey?
Tayyipistan olsun gözde, cariye gibi batının hareminde canı çektiğinde yatırsın altına…
Yok İran’dan, Iraktan getirelim gazı…
Neyse uzatmayalım…
Hayaller kaldı başka bahara.

Öyleydi böyleydi derken geldi çattı Amerika seçimleri kapıya…
Özellikle bundan sonrasına DIKKAT…
Bilinen bir gerçekti, tabii bilen ELITLER, bilgililer, okumuşlar biliyor…
Halk…
Koyun, nereden bilecek?
Alooo…
Elitler dedim, enteller…
Entel dantel geçinenleri kast etmedim…
Trump ile Rus iş adamları aynı yorgan altında…
Artık kim kimi beceriyor orası başka…
Rus biliyor…
Gelse Clinton düşecek hayaller suya…
Dün ne yaptı Amerikalı?
Seçimlerime karıştın kestim paranı…
Rus oligarşlar yandi bir tarafım diye tutuştu.

Neler denemediler ki?
Herif, kedi gibi dokuz canlı. Seçimleri de daha yeni kazandı…
Ama öyle ama böyle, bizim bela gibi kazandı mi?
Kazandı!

Sanıyorlar…
Her şey para…
Neden Esad, Putin, Erdoğan, Trump gibileri hala ayakta?

Koyun dolu dünyada!

Arap’ı…
Zorladılar, insanlık oh dedi…
Petrol fiyatları indi…
Putin…
Hala ayakta.

Lafı uzatmayalım…
Benim ki misali, hatunummm…
Hani inançtı keçi, sözde ayrıldık, didik didik didikliyor beni…
Ruhu sapığım, tam bir katıksız tatlı su manyağı…
KADININ INTIKAMI…
Ya kızım, yaptıklarını unuttun mu?
Tamam…
Seviyorum seni hem de çok ama geriye dönemem bir daha, asla!

O misal…
Yapıyorlar yapıyorlar ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edelim diyorlar.

Hatırladınız mi, Alman parlamentosuna sözde Rus atağı?

Hani dedim yeterli veri yok elimde…
Artık bir artı bir…
Almanlara göre çok fazla bir zarar yokmuş…
Duyda inanma…
Doğru hatırlıyorsam 2015 yılında 16 GiyaByte bilgi transfer oldu…
16GB…
Sadece yazılı bilgiyse, bu demek dosyalar dolusu…
APT28…
Advanced Persistent Threat 28
Türkcesi…
„Uzun vadeli, çok iyi hazırlanmış ve ayrıntılı bir tehdit!“

Geçelim…
Yırtık dondan çıkar gibi çıktı ortaya…
Çift taraflı casus ve zehirlenmesi, sözde askeri kimyasal bir madde ile…
Ne olmuştu “akabinde”
Diplomatlar geriye!

Ben biraz anlatım, hatırlattım…
Gerisi sizin bileceğiniz bir şey…
Düşünün, taşının kimin eli kimin cebinde?

NOT:
Atom veya Hidrojen bombası…
Ülkemiz için kaçınılmaz bir baskı unsuru…
Bu teknoloji bu ülkeye gelmeli VE gerekli, KÖKLÜ eğitim verilmeli…
Kim’i unutma…
Az kaldı Trump ile buluşmaya!

Öfff yeter…
Zaten kısadan kestim, dönmeliyim yine “işime”

Osman meselesi

Günlerden beri yazacağım, yazamadım. Fırsat olmadı…
Bu yazımı bitireyim gömüleceğim esas önemli işlere, özelim, yapılması gerekenlere…
Salı günü Oma, BITMIYOR KI, daha bir sürü beni bekleyen dert…
Gücüm yok gücüm…
Ben bitmişim.

Hep derim…
İnsan, insandan beslenir…
Yine, kendim için dediğim bir yüzüm çok yönüm vardır…
Ün, unvan, makam veya maddiyat değildir derdim…
İnsana verebileceğim çok şey olduğu inancındayım, SORUN…
Öncellikle sağlığım hemen sonra yine insanın kendisidir, KANUNLAR…
Medeniyet dediğinin temeli matematikse, medeni insan denilenin temelinde kanun ve kuralara itaat etme eğilimi yatar. Zaten böyle olmalıdır…
Değil mi ki insani insan yapan, vahşi bir hayvandan ayıran ve yine tutku ile, yürekten gelen bir dürtü ile kural – kanun tanıması, bilmesi değil midir?
İlk kanun ve kural sahibi, hak sahibi HAKKIN kendisidir…
O…
Bizi düzene davet etmemiş midir?

Çocukluğum…
O kısacık süren üç sene…
Üç yaz arka arkaya, sonraları arada ya Florya’da kampta veya Şile – Kum Babada geçmiştir…
Dayımın, büyük dayımın samimi dostuydu rahmetli. Oraların eskilerinden, yerlisi, yengem gibi…
Bizim kökümüz, anne tarafı İstanbul ile Şile arası…
Gazinosu vardı sahilde, Osman, rahmetli onun oğlu…
Annem anlatıyor…
Yüzlerce, saymışlar 800 civarı insan uğurladı onu son yolculuğunda…
Allah rahmet eylesin, tüm ölmüşlerin mekânını cennet etsin…
Anlata anlata bitiremiyor pankartları…
Ve yine ya saç – sakal birbirinde, new – age tipler mi istersin, adam gibi takım içinde olanı…
Genci ve ihtiyari, kadını – erkeği ve >>> çocuğu <<<, hepsi, hepsi gelmiş uğurlamaya. “Osman ağabey seni unutmayacağız”

Neyleyim parayı pulu, gönüllere taht kuramadıktan sonra?

Anlatmışımdır…
Uymaya çalışırım kanun ve kuralara, bazen…
Olmuyor işte, hak sahibi beni af ede.

Bence…
Mürekkep yalamış ve yine kendine çağdaş insan diyen, okumuş…
Görmüş – geçirmiş insanın kütüphanesinde yer alması gereken eserler…
Leonardo da Vinci…
Elbet, elbet döneceğim yine ona, değineceğim, anlatacağım kendisini!

Bunları dede yolladı:

İlle oku demiyorum AMA en azından incele

Bunlar ise benden:

http://unesdoc.unesco.org/images/0007/000748/074877eo.pdf

http://www.naturalthinker.net/trl/texts/DaVinci,Leonardo/Da%20Vinci,%20Leonardo%20-%20The%20Notebooks%20of.pdf

https://www.kunstlinks.de/referate/leonardo.pdf

https://www.voelklinger-huette.org/fileadmin/lernpakete/Lernpaket_leonardo.pdf

http://archiv.ub.uni-heidelberg.de/artdok/2373/1/Fehrenbach_Pathos_der_Funktion_Leonardos_technische_Zeichnungen_2006.pdf

http://archiv.ub.uni-heidelberg.de/artdok/263/1/Nova_dolce_morte_2005.pdf

Bunlar çok önemli, “orijinal”
https://warburg.sas.ac.uk/pdf/cnm45b2242355.pdf

http://uploads.worldlibrary.net/uploads/pdf/20130423023710leonardo_da_vinci___thoughts_on_art_and_life_pdf.pdf