WISO

Bak bugün yayınladığım o ZDF yayını, çok önemli…
Sonunda Almanya dışında emekliliği anlatıyor, dikkat et çok önemli bilgiler var arasında.

Hiç iyi değilim, yazamayacağım, saat 16 yine doktor…
Anlatsam inanmazsın, inanılacak gibi değil zaten…
Bilişim güvenliğini işliyorlar basta, izledim hepsini bakayım ne diyorlar diye…
Yaaani…
Hani bir analiz yayınlamıştım, bilişim analizi, şifreler konusunu bir daha çok dikkatli oku…
Yok, inan halim yok yazmaya, konuşmaya bile. Yattım gazete okuyorum.

Gizli şahit kardeşim, bu ADILERIN kullandığı gizli şahitlik… SÖYLE, doğrudan Hakka, hak olana müdahale değil mi?

Her sözü ile mutabık olmasam bile genel çerçeve itibarıyla doğru söylüyor Sayın Dündar.

Türkiye’ye kurulan büyük tuzak!..
4 Ocak 2019

Türkiye’nin günlerdir konuştuğu, yılbaşı gecesi Suriyeli gençler tarafından Taksim Meydanı’nda dalgalandırılan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bayrağı, yıllardır sahnelenen korkunç senaryoda bir ayrıntıdan ibaret…
Nasıl mı? Anlatalım:
★★★
ABD’nin en derin Dışişleri Bakanlarından Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu 2003 yılında, Washington Post Gazetesi’ne yazdığı makalede Ortadoğu coğrafyasında kurulacak kanlı tezgahın ipuçlarını şöyle vermişti:
“Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejimleri, sınırları ve haritaları değişecek. Türkiye de bunların içinde!..”
Bu açık tehditten sonra koskoca coğrafyadan bir babayiğit lider çıkıp da “Hey Condoleezza Rice kendine gel! Sen kim oluyorsun da binlerce mil öteden bu ülkeleri tehdit edebiliyorsun” diyememişti.
★★★
Çok geçmeden kıyamet kopmuş, adına “Arap Baharı” (!) denilen kara kışla birlikte, kanlı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adım adım hayata geçirilmeye başlanmıştı.
Libya’da kargaşa çıkıp kendilerine “Koalisyon Gücü” diyen emperyal ülkeler saldırıya geçtiğinde, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “NATO uçaklarının Libya’da ne işi var?” diyerek gelen tehlikeyi işaret etmiş, ancak o da kısa bir süre sonra bu güçlerin safında yer almıştı.
★★★
Diktatörlerin devrileceği ve yerine demokrasinin egemen kılınacağı söylemiyle başlatılan operasyonun sponsorluğunu diktatörlükle yönetilen ve emperyalizmin hizmetkarı olan Suudi Arabistan’ın üstlenmesi bile tartışma konusu yapılmamıştı!..
★★★
Oysa emperyalizmin bayraktarı ve oyun kurucusu ABD’nin hedefi belliydi:
Bu toprakların petrol zenginliklerine oturulacak, ekonomide dev adımlar atan Çin ve gelişmiş Uzakdoğu ülkelerine giden enerji yolları tutulacak, İran’a ambargo uygulanacak, petrol fiyatları düşürülerek yüksek maliyetle petrol üretimi yapan Rusya’ya ekonomik pranga vurulacaktı!..
Rice’ın dediği gibi Türkiye de BOP’un hedefindeydi. Çünkü üniter yapısı ve güçlü ordusu senaryonun arzulanan biçimde hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engeldi. O halde bu yapı zayıflatılmalı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) caydırıcı özelliği tırpanlanmalı, böylece federatif yapıya götürecek yolun taşları döşenmeliydi.
Nitekim öyle de yapıldı. Emperyalizm FETÖ’yü devreye soktu ve TSK’nın kolunu kanadını kırdı!..
Üniter yapıya tehdit olarak da Kürt kartını öne sürdü!..
★★★
Suriye’de çatışmalar başladığında bu ülkeye giderek olayları yerinde izleyen yandaş bir gazetecinin tespitleri (!) çok dikkat çekiciydi. Bırakın uzun vadeli öngörüyü, bir gün sonra yaşanacakları bile tahmin etme yetisinden yoksun olduğu anlaşılan gazeteci şöyle diyordu:
“Dünyanın her tarafından gelip Libya’da, Mısır’da diktatörleri deviren mücahitler şimdi de Suriye’de, cihat için savaşıyorlar…”
Gazeteci öylesine at gözlüğüyle bakıyordu ki bu cihadı kazanan tarafın kesinlikle emperyalizm olacağını asla göremiyordu!
★★★
Genç gazeteci bunları söylerken Türkiye’nin dış politikasını kurgulayanlar da farklı konuşmuyorlardı. İnanılmaz hayaller peşinde koşarken ecdat mirası olan topraklarda Osmanlı’nın yeniden inşa edileceğini, 2 ay gibi kısa süre içinde Suriye’nin başkenti Şam’da cuma namazı kılacağımızı iddia ediyorlardı.
Ülkenin birikimli, yurtsever ve bilge diplomatları gidilen yolun yanlışlığını söyleyerek tarihi uyarılarda bulunduklarında ciddiye alınmadıkları gibi, sözleri alay konusu yapılıyordu.
★★★
Günümüze ve gerçeklere dönersek…
Demokrasi getirileceği vaadiyle liderleri devrilen ülkeler, kolay kolay sona ermeyecek kargaşa ve istikrarsızlığa mahkum edildiler.
Suriye’de, PKK’nın uzantısı olan PYD/YPG güçleri eğitilip silahlandırılarak İsrail’in güvenliği için kurulacak garnizon devletin altyapısı oluşturuldu.
ABD Başkanı Trump, askerlerini çektikten sonra bile PYD/YPG’yi korumaya devam edeceğini duyurdu.
★★★
Suriye krizi patlak verdiğinde en yetkili ağızların, “Bu corafyada artık oyun kurucu biziz. Bizim haberimiz olmadan kuşlar bile bir yerden bir başka yere uçamayacak” dediği Türkiye, geç de olsa emperyalizm üretimi beka tehlikesinin farkına vardı ve gereken diplomatik-askeri hamleleri yapmaya başladı…
★★★
Sevgili okurlarım,
“Yılbaşı gecesi Mehmetçik Menbiç’te devriye görevini yaparken Suriyeli gençlerin Taksim”de dalgalandırdığı ÖSO bayrağı büyük ve ürkütücü senaryoda bir ayrıntıdır” derken bunları söylemek istemiştim…
Baksanıza Başkan Trump, Suriye’nin “kum ve ölüm olduğunu”, bu nedenle orada daha fazla kalmak istemediklerini söylüyor!
“O halde kum ve ölümün olduğu Suriye’de ne işin vardı” diye soralım ve bundan sonrası için Mustafa Kemal Atatürk’ün barışçı iç ve dış politika anlayışının egemen kılınmasını dileyerek, “Allah Mehmetçiğimizi korusun” diyelim…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/ugur-dundar/turkiyeye-kurulan-buyuk-tuzak-2980906/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

### Çok önemli ###

Dedim ya gecikmeli, okurken bu herif ne diyor diye kendi kendime söylendim…
Evet, Sayın Soner’den söz ediyorum. Aman ne kızdım ama merak edip sonuna kadar okudum…
Meğer lafların bir kısmı Kahpedoğan’a aitmiş…
Sizi yönlendirmemek için sözlerimin devamını sonuna saklıyorum!

Göremedikleri derin devlet
4 Ocak 2019

Ben desem ki:
“Dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı kendine göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyor ortaya; anlamak mümkün değil. Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada, farklı bir asırda, zamanda yaşıyorlar. Çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14 asır, 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız, böyle bir şey yok.
Onun için de bugün İslam’ın uygulanması, yer, zaman, koşullar, her şeyiyle o da ne yapıyor, değişiyor, İslam’ın güzelliği burada zaten, önemi burada…”
Ben desem ki:
“İslam’ın evrensel din olduğu, kitabının Allah tarafından vahyedilmiş mutlak kitap olduğu konusunda hiçbir müminin kalbinde tereddüde yer yoktur. Ancak o kitabın vahyedilmiş mutlak bir kitap olması, onun insan aklı ve idrakine her yansımasının da mutlak olduğu anlamına gelmiyor. Orada zamanın tesiri en açık biçimde kendini hissettirir.
Vahy mutlak olsa da peygamber dışında onu anlayan hiçbir insanın idraki mutlak değildir. Herkes kendi tarihinden ve kendi çevresinden şekillenen idrakiyle onu muhatap alır, ondan etkilenir. Bunu aslında bütün Müslümanlar bilir, ama bilindiği halde, tarihte insanların İslam’dan anladıklarını İslam’ın kendisiyle karşılaştırma, Kur’an’dan anladıklarını Kur’an’ın kendisiyle özdeşleştirme hatası en yaygın hatalardan biridir. Böylece kendilerine yapılan itirazı sanki kutsal kitaba yapılmış bir itiraz gibi algılayıp, itiraz edeni adeta din dışına itme yanlışı da sıkça yapılan bir hata…”
Bitmedi daha var…
İSLAM-İSLAMCILIK
Ben desem ki:
“İslam ne kadar ilahi bir din ise İslamcılık o kadar beşeri bir anlayıştır. Bu elbette onun değerini düşüren bir şey değildir. İslamcılık hataları, sevapları olan İslam’ı kendi çağının idrakiyle anlayıp katılım göstermeye çalışan bir İslam yorumudur. O yüzden her İslamcılık eleştirisini İslam’ın eleştirisi gibi algılamanın bir gereği yoktur. İslam’ın bir yorumunu eleştirmek her zaman bizzat İslam’ı eleştirmek anlamına gelmiyor…”
Ben desem ki:
“Zamanın tegayyürü ve insanın zamana bağlı oluşu, yani zamansallığı, insan varlığının kaçınılmaz, esaslı bir boyutudur. İnsan akıp giden zamanın şekil verdiği bir varlık. Zamanın insanların dilini, örfünü, düşünme ve yaşam biçimini değiştirmesi onun tabiatındandır. İnsan olarak biz, bir söze, bir mesaja, bir metne, bir söyleme kendi zamanımızın ufkunda muhatap olur, onunla kendi zamanımızda karşılaşırız. Her karşılaşma kendiliğinden bir anlama-yorumlama sürecini harekete geçirir. Bu yorumlama, kaçınılmaz olarak kendi zamanımızın, kültürümüzün ve dilimizin sınırları içinde cereyan eder. Bizim o metnin sadır olduğu, yazıldığı veya bir vahy ise vahyedildiği ortama giderek onu anlamamız mümkün değildir. Ne yaparsak yapalım kendi çağımızın idrakiyle malulüz…”
Toparlarsam…
GÜNCELLEME İHTİYACI
Yukarıdaki sözler bana ait değil…
Ki olabilir hiçbir sakıncası yok! Ama…
İlk alıntı, 8 Mart 2018 günü Erdoğan’ın yaptığı konuşma…
Diğer alıntılar; AKP’nin dışişlerinden sorumlu Prof. Yasin Aktay’ın Yeni Şafak gazetesinde Erdoğan’ın bu sözlerine destek için yazdıkları:
“Erdoğan’ın bahsettiği ‘güncelleme‘ ihtiyacı veya İslami literatürde Peygamber efendimizin bir hadisine de dayandırılarak ‘tecdit‘ olarak bilinen bir temizlik işlemidir…”
Aktay bu tartışmaların boğuntuya getirilmesini eleştirdi:
“Sorularla tam olarak yüzleşemiyoruz, çok zahmetli geliyor. İçimizi rahatlatacak, bize ‘tamam işte cevap bu‘ diyen ilk açıklamaya tav olabiliyoruz… Oysa soru orada bir kez sorulmuş ve askıda kalmış olarak durur. Biri bize arka kapıdan sıvışmanın yolunu gösterdiğinde hiç tereddüt etmeden o sorudan kaçmaya can atıyoruz. Yeter ki sorular kafamızı kurcalamasın, beynimizi kemirmesin, vehmettiğimiz uzlaşmalarımızı riske atmasın. Tarih veya tarihselcilik sorusu, böyle bir sorudur. Bu konu her açıldığında, ne yalan söyleyeyim, umutlanıyorum, bu kez gerçek bir tartışma çıkar belki, bu sorunun bizi yönlendirdiği yerin uçlarına kadar, değilse bile gidebildiğimiz yere kadar gideriz belki…”
Nereye kadar gidildiğini görüyoruz; Erdoğan benzer konuşmayı bir daha yap(a)madı!
İlahiyatçı Nazif Ay benzerini dokuz ay sonra Odatv’de yazdığı için ne oldu? Diyanet’in Siirt müftüsü Ahmet Altıok, Odatv için “katli vacip” dedi.
Devlet kaç gündür bu müftüye sesini çıkaramıyor! Tıpkı ‘cahiliye’nin Erdoğan’ı susturduğu gibi…
Niye?
Çünkü, Türkiye’de hurafe dinden derindir.
Bir türlü anlamadıkları şudur:
İktidarlarını yıkacak “derin devlet” budur…
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/goremedikleri-derin-devlet-2981123/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Bak kardeşim, gir bak arşivlerime, tabii yaş ilerledi dünyaya bakış açımda değişti…
Eskiden bende düşünmüyor değildim, Islama reform gerekli…
HAYIR…
Allah bu Allah ve O biliyor işini, O gönderiyor bize değişik vesilelerle elçisini, sözcüsünü…
Mevlâna Hazretleri, Hacı Bektaş-ı Veli gibi…
Hz. Musa…
Bizzat Allah’ın bir elçisi, ona vahi olan on emri bizim içinde geçerli!

OKU…
Öyle başlar Kur’an-ı Kerim oku der önder on emri:

1. Karşımda başka ilahların olmayacak.
2. Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın, yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin.
3. Yehova’nın, Rab’ın ismini boş yere ağza almayacaksın.
4. Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tutacaksın. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın, fakat yedinci gün efendin Rab’e Sebttir. Sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı.
5. Babana ve anana hürmet edeceksin.
6. Öldürmeyeceksin.
7. Zina etmeyeceksin.
8. Çalmayacaksın.
9. Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
10. Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.

Oku Mevlanayi, Oku Hacı Bektaş-ı Veli’yi…
Sorun Islamada değil, güncellenmesi gerektiğinde, insanda…
Sorun insana da!

Oku Gazi Mustafa Kemal’in altı ilkesini ve söyle…
Söyle Allah Peygamber aşkına >>> hangi biri geçerliliğini yitirdi? <<<
Allah bu Allah, bilmez mi seni beni?
(Kimse yanlış anlamasın diye Hz. Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli ve Atatürk sadece birer insan AMA ne insan! İnsanın hassi, özü. Onların sözü ve tabii ÖNCE Mevla’mın dedikleri)

Atatürk ilkeleri:

1- Cumhuriyetçilik
2- Milliyetçilik
3- Halkçılık
4- Devletçilik
5- Laiklik
6- İnkılapçılık veya devrimcilik… (Atatürk bu iki deyimi de kullanmıştır).

Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/785/10097.pdf

Söyle, lütfen söyle
Allah’ın sözleri…
Kul gibi kulların sözleri zaman aşımına uğrayabilir, yeniden, çağa uydurulması gerekir mi?

Yetindiğine bak, YETINDIGI

K nokta K nokta konuşuyor…
Ya yanlış bir söylemiyor AMA şöyle bir cümle kurabiliyor, buna benzer:

“Hiç olmazsa CHP var deyin, bizim derdimizi dile getiren, parlamentoda savunan(!)”

Vayyy be…
Parlamento varmış da bizim haberimiz yokmuş, ULAN ADILER…
TORBA YASALAR geçirilirken neredesiniz?
Bak torba ile geçti ceza artışı yasası, sen olsan ne olur olmasan ne olur?

Herifler transit geçiyor be, transit…
Desene…
Arkadaşlar bu reziligi anca kan paklar!

Kaybedeceğini bile bile, hala seçimlerden sözde umutlu…
Ya…
Kaybetmelerinin imkânı var mı???
Geçmiş, kaybettiğin tüm seçimlerden hiç mi ders almadın?

Ya kedi ya açık, resmen, gözüne soka soka oy hırsızlığı…
ULAN ADI…
Ölmüşü bile diriltip seçime soktular…
Bunların kaybetme ihtimali var mı?

EVET, bu ülke neler görü AMA ömrü hayatında senin gibi bir orospu çocuğu görmedi!

Gurup konuşması, PARTILI “cumhurbaşkanı”
Neler neler anlatıyor yine, neler neler!

UNUTTUM, dün gece yayınlayacaktım >>> vaz geçtim <<< Almanya’da yaşayan TÜM KADINLARI ilgilendiriyor…
01.01.2019’dan itibaren geçerli bir yasa değişikliği, Mütterrente…
Mütterrente II Çocuk başı 30 kusur Euro DEME, demeyin lütfen…
İki çocuk demek 60 Euro…
Çarp 6×60’i = 360
360 Tayyip Lirası >>> Pazar parası <<<
İlgilenenler lütfen araştırsın!

Sabahın kör saatinde kolumdaki saat alarm çaldı, üç sularında. Hava basıncında önemli değişiklik var diye

Gerçekten de berbattım, dün bence çok önemli bir konuyu araştırdım. EMINIM…
Yurtdışı Türklerini, Türkiyelileri ILGILENDIREN ÇOK ÖNEMLI BIR KONU…
Ki >>> çok yakından ilgiliyim bu konu ile <<< benimde bilmediğim neler öğrendim…
Halim yok, hiç iyi değilim. Biraz açılırsam paylaşırım sizlerle!

11:35 / 09:35

Dolar 5,41
Euro 6,19
Çeyrek altın 365,93
Borsa 90059

Şimdilik…
Götü boklu ve sidiklisiyle idare edin, ZATEN sizlerin de HAK ETTIGI BU…
Ayırmamaya çalışıyorum Türk’ü, Türkiyeliyi AMA (…)
Gel de ayırma…
Ayranı yok içmeye, tahterevalliyle gidiyor sıçmaya!

oku

oku

Neyse…
Yazmama gerek kalmadı, sadece şu kadarını söylemiş olayım SADECE ALMANYA’DA yaşamıyor…
Türk ve Türkiyeli…
Bak kardeşim Avrupa Birliği bizim için bir hayal olsa bile…
Iyi ve doğru bir yönetimle en azından yurtdışında yaşayan Türklerin vaziyeti çok önemli şekilde ve derecede düzeltilebilir.

BUNU BÖYLE BIL…
>>> bizler SADECE sağmal inek değiliz! İnsanız, insan <<<
Ve ömrümüz gurbete geçti…
Rahata ermek, huzura kavuşmak, sıkıntı çekmeden yaşamak bizim de hakkımız…
Tabiri caiz ise; HAYVAN gibi çalıştık, yemedik, giymedik biriktirdik…
Bizde sadece insanız!

İyi bir yönetim kardeşim iyi bir yönetim…
Vatansever bir yönetim hepimizin derdine deva olabilir!

BUNU ### >>> MUTLAKA <<< ### izle

izle

12:49 / 10:49

Dolar 5,43
Euro 6,22
Çeyrek altın 367,66
Borsa 89970

DIKKAT DIKKAT DIKKAT

Son veride borsa – altın dengesi “doğru tepki “ verdi…
Dikkat et bundan sonra, hiç bir şey AMA hiç bir şey > iktisat bilimlerine < uygun değil…
Neden? NEDEN kardeşim NEDEN?
Genel bir tanı olarak kabul edilir, kısmen doğrudur da!

Dedik ya en eski yatırım araçlarından biridir…
Ve insan alışkanlıkların esiridir, kısmen insan bilinçaltı ile veya bilerek hala “eski kuralara” Uyar

13:51 / 11:51

Dolar 5,46
Euro 6,25
Çeyrek altın 368,95
Borsa 89937

Al bir başka ADI, nefret ediyorum böylelerinden…
Eskiden…
Çalışıyorken hep çıktılar karşıma, hep…
İğrendim, tiksindim ama çaresizdim, el mahkûm, müşteri veya işyeri çalışanı…
Ama artık kimseye bağımlı değilim, istediğim gibi mücadele eder teşhir ederim!

Duvar…
Duvarı yapamıyor ya, parayı vermediler senatoda…
“OHAL” ilan edebilirmiş, vay be…
Ne “erkek” ama!

oku

15:58 / 13:58

Dolar 5,49
Euro 6,28
Çeyrek altın 370,98
Borsa 89751

“Hilf dir selbst, so hilft dir Gott”

Çok sevdiğim…
Çok değer verdiğim bir Alman özdeyişi; söyle tercüme edebiliriz:

Kendi derdine derman ol ki, tanrıda sana yardım etsin

Gerçek şu ki ben kendi derdime bir noktaya kadar derman olabiliyorum, bak az biraz toparlanmaya başladım bile. Tabii ki Allah’ın yardımı ve izniyle…
AMA…
Sevdiklerime, değer verdiklerime yardımcı olamıyorum(!)

Her koyun kendi bacağından mı asılır?
Haliyle…
Ancak ben yine de kuzucuklarıma yardım etme, ellerinden tutma eğilimindeyim…
Yaradılış kardeşim, yaradılış. Ben böyleyim!

Kaç zamandır kıvılcımlar parlayıp, parlayıp sönüyordu… Ama artık üniversiteli gençlerin canına tak etti… Sokaklardalar! Ateş… Yavaş yavaş yaklaşıyor, yavaş AMA… Yaklaşıyor… KORK KAHPE… Kork… Emin ol linçe edecekler seni ve senden olanları!

Haksız mıydım yazdıklarımda, domaldı mı domalmadı mi Trump’in önüne?

Rahibi nasıl koy verdi?

Yok vallahi billahi Müneccim b.ku yemedim!

Sadece…
Biliyorsun beni, anarşistim, analistim, forenziker dediklerinden…
Bir çeyrek!

Veee ateş Arnavutluk’ta

Kaç zamandır kıvılcımlar parlayıp, parlayıp sönüyordu…
Ama artık üniversiteli gençlerin canına tak etti…
Sokaklardalar!

Ateş…
Yavaş yavaş yaklaşıyor, yavaş AMA…
Yaklaşıyor…
KORK KAHPE…
Kork…
Emin ol linçe edecekler seni ve senden olanları!