Evet, biliyorum. Haberim var

Balık hafızali bir milletiz ne yazık ki…
İnan acımıyorum, ben dahil bizimkiler…
İstanbul başta olmak üzere…
Gelecek, yıkılacak betondan abideler!

Bana bak bana, bana yazdıklarımı hatırlatma!

😊
Ben ne yazdığımı gayet iyi biliyorum, sen VE SIZLER…
Perde arkasını bilmiyorsunuz!

Seçim ekonomisi, bak özellikle bu bilgi çok önemli:

### OKU ###

Yemin ediyorum sana bak yemin, BIR dakika sürmedi bu erişim…
Bilişimciyim…
Ekonomist değil, insanim, en azından insan olduğumu sanıyorum…
Ben bir ATATÜRK MILLIYETÇISIYIM!

Bu sabah…
Türbanlı orospular yine Alman televizyonundaydı, af et, affedersiniz…
Evde yiyemedikleri yarağı…
Tayyip hayali ile yediklerini sanıyor, tatmin oluyorlar…
Bunlar…
Hayatında erkek görmemiş karılar!

O başlarındaki paçavrayla Müslüman olduklarını sanıyorlar!

Alyarak dedi ya…
“Merkez iyi iş yapıyor!”
Ey anam ey dünyadan bir habersiniz…
Ot geldiniz, ot gideceksiniz!

Ne terbiye bıraktılar insanda ne bir şey…
Kızma bana, kızma…
Gerçek bu ister inan ister inanma…
Anladın mi şimdi dövizin neden düştüğünü, anladın mi…
Yazdım geçenlerde yine Faizi, BIR milyarı, yabancıyı…
Borsa neden yükseldi?

Ya kadın…
Manyak psikoloğum…
Tatlısu manyağım…
Tepemi attırma gelirim yanına!
😊

Biliyorum istediğinde bu AMA…
Geçti o günler…
Sen biliyorsun senden neyi beklediğimi, ayakkabı boyası vesaire…
Yalansa, kandırmaca…
Öte dünyada helalimsin, gönül bahçemde açan…
Güzellerden…
Üç çiçeğimden biri!

Rahat bırak beni, gıdıklama, laf atma…
Yapmam gerekenler çok önemli!


+


+

Dün, bu dünyadaki son günüm olabilirdi

Yok…
Vaade dolmamış!

Diğer Hak dinlerini inceleyip, tanımaya başladıkça…
İnsani açıdan anladıkça…
Kendi dinimi daha iyi anlamaya başlıyorum!
NOKTA

Bir süreçtir Rabbime giden yol…
Ayrıntıya dikkat ederken tüm tabloyu görmek, görebilmek…
Okumak, öğrenmek, anlamak!

Kardeşin merdivenleri, iyi ki ölmedim…
Çocukların bu evdeki hayatlarını zehir edebilirdim. Her iniş çıkışlarında…
“Dada, DayDay, ağabey’m burada öldü!”
Şahtım ya şahbaz oldum!

Öyle böyle bir düşüş değildi, annem diyor “verilmiş sadakamız varmış!”
Ölmek bir şey değil, sakat kalmak…
Zaten beyin delirip duruyor, sol tarafı…
Denge, öne arkaya şiddetli salanmalar…
Kör olma ihtimali…
Canım istemiyor ya, yeminle canım istemiyor doktor görmek…
Tabii ağrılar artarsa ama öyle görünmüyor, sadece dokunmaya, değmeye hiç gelmiyor…
Dur bakalım…
Önce bir IHMAL ETTIGIM kâğıt işlerimi bir hale, yola sokayım…
Kaza, Polis falan ondan sonra kısmetse dede ile devam, bitsin, bir şeyler bitsin!

Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü

Bayıldım ya bayıldım, çok hoşuma gitti…
Müslüman bir ana, babanın yine Müslüman bir evladıyım!
NOKTA

Tüm Müslümanlara bir çağırıda bulunmak istiyorum; EVET gerçekten çok hoşuma gitti…
Bir davet…
Kur’an-ı Kerimi…
Senede bir kez okumak!

Bir Musevi geleneği, tabii onların toplamda beş kitabı var…
Olsun…
Ki elini vicdanına koy ve söyle, evinin en değerli en yüksek yerinde duracağına…
AL ELINE…
Senede hiç olmazsa bir kez baştan sona oku…
Oku ve anlamaya çalış(!)

Öyle değil mi kardeşim, öyle değil mi?

Evimde, kütüphanemin din kitapları bölümde yer alır Kur’an…
Evin bir duvarında kütüphane, L biçiminde diğer duvarda Atatürk, çaprazında rahmetli dedem…
Kara Mediha, resmi aldım koydum oturma odasına…
Babamın resmi, rahmetli…
Yüzüstü, çok gördüm böyle. Hep kaldırdım koydum yerine, sordum bir gün…
Ya kadın ne istiyorsun babamın resminden?
“Kavga ediyorum, kızıyorum, yüzüstü kapatıyorum!”
😊
Güler misin ağlar mısın?
Söyle, hangisi. Aldım bende götürdüm oturma odasına!

Hep böylemdim, hep…
Mesleğimin getirisi, incelerim karşımdakini, öğrenebileceğim her şeyi öğrenmeye çalışırım hakkında…
ANCAK…
Böyle mücadele edebilir, ancak “onu” anlayarak, anlamaya çalışarak…
Yol ve yöntemlerini, düşüncelerini, hayallerini…
KORKULARINI!

Düşünmedim değil, mezhepçiliği ret ettim…
Hanefi mezhebindenmişiz, en uygar Müslümanlık anlayışı…
Sırasıyla…
Alevi sonra Hanefi, yeminle düşündüm Aleviliğe geçmeyi…
Olmuyormuş…
Kim nasıl anlamak isterse anlasın, iyi bir küfür ettim…
Doğuştanmış, hadi be sende!

Ben insanım, özgür irademle…
Tercihimi kendim seçerim!

Böyle kısır böyle bence sapık uygulamaları öğrenince dedim;
Tek gerçeğim…
Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz, Rabbimin peygamberleri!

Bazen okur öğrenirim…
Bazen izler öğrenirim, artık pek okuyamadığım için izlemeyi tercih etmekteyim…
Kipa…
Bizim Takke…
Bak ya insan neler öğreniyor bu yaşta…
Musevi erkekleri neden kipa takıyor biliyor musunuz?
Çünkü…
Böylelikle yeryüzü ile gökyüzü arasında bir nevi sınır oluşturup…
ÜSTLERINDE…
Allah yani Tanrının olduğunu her an hatırlamak için!

Yeminle bilmiyordum, benim felsefem…
YOK…
Üzerimde insan, TANIMAM!

Allah…
Tabii ki aile büyüklerim, yaşça benden büyükler, yaşlarına hürmeten…
HAK EDERLERSE…
Saygı gösteririm, yoktur üzerimde yoktur altımda insan…
Göz hizası ilkem!

Izle ve daha neler neler öğren

Saygı duyduklarım, hayranlık duyduğum insanlar…
Atatürk mesela…
Fatih Sultan Mehmet, bilgisine hürmet…
Kanuni Sultan Süleyman…
Uçkurundan bana ne? AMA…
Salt halk ona kanuni lakabını takti diye saygı duyarım kendisine…
SÖYLE…
Halkın en azından bir kısmının hırsız, dünya insanlığının bir deli, sapık gözüyle baktığına…
Bir pazarlamacıya…
YALANCIYA…
Pezevengin karı sattığı gibi millet malini satana ben pezevenk demekten başka ne diyebilirim?

MUTLAKA oku, yerlere yattım gülmekten. Papaz Efendi, bundan böyle papazlıktan beraat etti!

Allahhh…
Senden razı olsun “adam!”

Durumumuzu çok güzel anlatmış, HARIKA!


Kayıp yıl!
24 Ocak 2019

“Ah her zaman seçim olsa” diyeceği geliyor insanın…
Yerel seçim günü olan 31 Mart’a kadar her şey tozpembe olarak gösterilmeye çalışılıyor.
Peki, gerçek ne?
1 Nisan gününden itibaren ulusça nisan şakalarına değil, acı sürprizlere hazır olmamız gerekiyor!
Soğanda bile namerde muhtaç olduğumuz bir dönemde vatandaşın sıkıntılarının artmaması mümkün mü?
İktidar, zamlı fiyatların sorumlusu olarak marketleri gösterdi. Ürünleri pahalı alıyorsa marketler ne yapsın?
17 yıldır ülke yönetiminde AKP var. Bu güzelim memleketi ne duruma getirdikleri artık gözle görülür hale geldi.
Tüm muhalifleri susturmaya çalışmakla işler düzelmez!
Uluslararası kuruluşlar 2019’un Türkiye için kayıp bir yıl olacağını açıkladı.
Hangi kuruluşlar bunlar ?
IMF, Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch… Hepsi de 2019’da Türkiye ekonomisinde daralma bekliyor. Daralma, işsizlik ve sıkıntıların büyümesi demektir.
Hoş olmayan bu sonucun nedeni ekonomimizin iyi yönetilmemesidir.
Şimdilik seçim ekonomisiyle musluklar açıldığı için durum idare ediliyor ama 31 Mart sonrası tufan!

Hayalet seçmen iddiaları her yanı sardı.
Birçok yerde sahte seçmen tespit edilip, CHP tarafından belgeleriyle Seçim Kurullarına başvuruldu.
Stadyumlara ve boş binalara, bitmemiş inşaatlara kayıtlı seçmenler kimlikleriyle bir bir saptanıp yetkililere bildirildi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Eski yıllardaki seçim sistemlerimiz güvenliydi. Bunlar geldikten sonra çok değişiklik yaparak sistemi bozdular. Hile yapmakta en ufak bir tereddüt göstermeyeceklerine inanıyorum” dedi ve ekledi:
“Ben güvenmiyorum!”
Durum böyle iken, hiçbir araştırma ve soruşturmaya gerek görmeden sahte ve hayali seçmen olmadığı açıklandı.
Kim açıkladı?
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven… Hani, iktidarın görev süresini bir yıl uzattığı YSK Başkanı…
Sadi Güven:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıtlı olması söz konusu değil. Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte ve hayali seçmen de yok” dedi.
Sadi Güven bunları ciddi bir araştırma yaptırdıktan sonra söyleseydi inanılabilirdi. Fakat böyle ceffelkalem (düşünüp taşınmadan bir çırpıda) kestirip atması, YSK’nın, parmak boyası isteklerini de kabul etmemesi doğru olmadı. Önce iddialar araştırılmalıydı.
★★★
Sevgili okurlar… Yaşanan bu olaylar bana, merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in anlattığı bir fıkrayı hatırlattı.
“Ananı öpen kadı ise…” başlıklı bu öyküyü “Babadan Fıkralar” kitabımda da yazmıştım.
Demirel, DYP Genel Başkanı olduğu dönemde “Ananı öpen kadı ise kime şikâyet edeceksin?” diye sormuş ve şunu anlatmıştı:
★★★
Kadı (o devrin tam yetkili yargıcı) fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrindeki güvecin içinde nar gibi, kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var.
Kadı’ya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş:
“Hani benim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp:
“Uçtu!” deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, ördeğin sahibi yerine gayrimüslim müşterilerden birinin gözünü kürekle çıkarmış.
Düşmanlarının ikileştiğini gören fırıncı kaçmaya başlamış. Bir duvardan atlamış, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine takılmış…
Öfkeli üç kişiden kurtulmaya çalışarak can havliyle kaçan fırıncı, hızını azaltmadan köşeyi dönebilmek için bir eşeğin kuyruğunu yakalamış.
Kuyruğu kopan eşeğin sahibi olan Yahudi de kızıp fırıncının peşine takılmış.
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak yargılanmaları için Kadı’nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş…
Ördeğin sahibi, “Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikâyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş:
“Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
Fırıncı “Uçtu” demiş.
Kadı, kara kaplı kitabını açmış:
“Ördeğin karşısında ‘tayyar‘ yazılı. Tayyar ‘uçar‘ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil” diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Kadı, gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş.
Onun şikâyetine de, kara kaplı kitaptan bir madde bulmuş:
“Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla…”
Davacı “Ne olacak?” diye sorunca Kadı:
“Şimdi” demiş “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkartacağız.”
Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Kadı, çocuğunu kaybeden kadının kocasına da “Tamam” demiş “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!”
Böyle olunca, fırıncı bu davadan da kurtulmuş…
Kadı, dönmüş Yahudi’ye…
“Senin şikâyetin ne bakalım?”
Yahudi, ellerini havaya doğru açmış:
“Ne diyeyim Kadı efendi” demiş “Adaletinle bin yaşa sen, e mi?”
★★★
Demirel bu öyküyü anlattıktan sonra şunu eklemişti:
“Adalet herkese lâzım ama ananı öpen kadı ise yapacak fazla bir şey yoktur! En tehlikelisi de budur. Bir ülke adaletle yükselir, adaletsizlikle yıkılır!”

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/kayip-yil-3244455/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Yedi (5, nota bak)

Yok istihbaratı falan yazmayacağım…
Hayatıma, yatağıma girene anlatmadım, anlatmam…
Ama kalbime girmeyi başaranlara anlatmışımdır…
>>> tahta fırçasını <<<

Kadın çok önemli, çok ama çok…
Hele…
İsmimi alacak olan, taşıyacak olan…
İsmim de benim için çok önemli…
Tertemiz…
Lekesiz!

Yataklıksa…
Bana ne evveliyatından, ben bakarım > hayvani içgüdülerime <
Bitti…
Sahi, neden bizde, aslında herkeste kadının…
Kız…
Oğlan kız olarak Allah’ın rızası ve isteği olan evlilik müessesine giriş önemli?

Bana inanmıyorsan sor…
Jinekoloğuna…
Veya erkeğin cinsellik organı neden bu biçimde…
NEDEN?
Elbette var bir nedeni!!!

Aslında tahta fırçasının var bir hikayesi…
Ama bugünün konusu değil, kadın…
Kadın kendini tahta fırçasıyla yıkasa, edep yerlerini bile TEMIZLEYEMEZ KENDINI…
Öyle bir özelliği var ana rahminin!

Hatırla oruç hakkında yazdıklarımı…
Kur’an-ı Kerim ki oruç tutan sadece Müslüman değil bilesin…
Din…
Bilim, ya Rus deliyi iyileştiriyordu oruç tutturarak, anla, anla önemini…
Kitaplar, Hakkın kitapları neler övülemiyor neler öğretmiyor ki bizlere…
Okuyana…
Yeter ki sen öğrenmek iste, ben bildiğimi öğretirim sana(!)

Paylaşılmayan bilginin hiç bir değeri yoktur çünkü!

Ana rahmi…
Asitli bir yer, asit ortamı…
Tekrarlamakta fayda var, bebe…
Tertemiz gelir dünyaya, tertemiz, mikropsuz…
Rahimden geçerken >>> annenin mikropları ile aşılanır <<<
Hepatit B, güzel bir örnek buna!

Biliyorsunuz beni, iki kez kapı dururken camdan çıktım…
Kemersizdim…
Beyin sarsıntısının en şiddetlisini geçirdim, hafızam…
Yedi gün, yedi ay, yedi sene…
Hatırlamıyorum…
Erkek menisi (sperma) ana rahminde hayata kalıyor, YEDI(!)

Tabii benim görüşüm…
Kadın…
Temiz olacak…
Tahta fırçasıyla bile temizlemeye çalışa kendini…
O kirlendi!

Yedi gün, yedi ay, yedi sene…
Yatıysa başka bir erkekle O içinde!

Eskileri yabana atma…
Kitapları boşlama…
Her ata sözünde var MUTLAKA doğru olan…
KOCAMAN BIR NOKTA

NOT:

Sigara örneği:
Ortalama 6 ay kadar sonra akciğerler kendini “yenilemeye” başlıyor…
Doğrusu sigarayı bıraktığın ilk 20 dakika içinde vücutta değişiklikler başlıyor ve vücut on bes sene sonra tüm risklerden kurtuluyor.

Sperma:
En son bilimsel verilere göre 5 gün deniliyor. Bayağı bir olmuştu benim bunları okuduğum…
SORGULA…
Kendini bile, düzeltme yapar özür dilerim.

DURRRRRRRRRRR…

Ben size yazayım YEDIYI…
ANLA…
Anla dinini, anla kadını ANLA!

Formumdayım bugün, çatlak formunda!

Yemin ediyorum yemin, mecbur kalmasam evime sokmam

Sözcü…
Hele son zamanlarda var çok şiddetli bir karın ağrıları…
Muhtemelen sahibinin karın ağrıları, TÜM “silahşorlar” kaleme sarıldı!

En çokta buna kızarım zaten en çok…
Vatan, millet…
Sakarya diyerek, hooop kendi cebine, menfaatine(!)

>>> bilgimin olmadığı bir konuda ASLA fikir yürütmem <<<

İhlas zedeler bilmem ne, anlamadım zaten, açıkçası…
Anlamakta istemiyorum, ilgilendirmiyor perde arkası.

Yayınlıyorsam bu makaleyi, bu düşünceleri VAR BIR NEDENI…
Allah, peygamber aşkı için…
Bana ne FETÖ’dan, Mücahitten…
CIA…
Bilmem ne…
Ya yazıyorum yıllardan beri, ispatlı…
KAHPE DOGAN…
ABD’nin eseri, var mı üzeri?

Yaratık…
Devletin zirvesinde!


Bak…
Kraliçe, Brexit konusunda ne diyor…
Devlet başı olarak hayati boyunca ILK DEFA siyasi açıklama yapıyor; Türkçesi, aslında çok az ve öz sözler:

“Bildiğinden, denenmişten şaşma!”

Ören’den Gülen’e ödül
24 Ocak 2019

Yazıma zor soruyla başlayayım:
Letonya’nın New York fahri konsolosu kim?
Letonya adını duymuşsunuzdur; bir Avrupa ülkesi. 56 yıl Sovyetler Birliği içinde kaldı; 1991’de bağımsızlığını kazandı.
Nüfusun tamamı Hıristiyan. Zaten milli marşları; “Dievs, sveti Latviju” (Tanrı Letonya’yı kutsasın!) diye başlıyor.
Ülkenin dili Letonca…
Para birimi Euro. Çünkü Avrupa Birliği üyesi.
2004 yılı Letonya için büyük dönemeç oldu. O yıl hem Avrupa Birliği’ne hem de NATO’ya kabul edildi.
Ve bundan tam bir yıl sonra/2005’te Letonya, New York fahri konsolosunu seçti!
Hıristiyan Letonya’nın seçtiği kişi Müslüman idi.
Milliyetçiliği ile övünen Letonya’nın seçtiği kişi Türk idi.
Ama bir Amerikan vatandaşı idi!
Bu isim, Mücahit Ören!
Arkasında binlerce mağdur bırakmış…
Ülkesinde “hortumcu” diye tanınan…
Şaibeli birini AB üyesi Letonya neden fahri konsolos kabul etti?
Fahri konsoloslar uzun araştırmalar sonucu tayin edilir? AB ülkesi Letonya’yı ikna için Mücahit Ören’e hangi birimler kefil oldu: Kuşkusuz CIA ve FBI. “Temiz kağıdı” olmadan bu görevi alamazdı!
Keza Mücahit, “Baltic-American Freedom Foundation” yönetimine alındı!
Görünen şu:
Amerikan vatandaşı Mücahit Ören’in New York bağlantıları çok derin…
Düşünsenize Letonya, “dünya başkenti” New York’a fahri konsolos olarak bula bula Mücahit Ören’i buluyor.
Bu meselede bir iş var. Şöyle…
NATO toplantısı
Baltık Denizi Bölgesi’nin üç ülkesi…
Estonya, Litvanya ve Letonya Baltık ülkeleri olarak biliniyor.
Bunların en büyük korkusu Rusya!
Bu sebeple üç ülke, 29 Mart 2004’te NATO’ya üye oldu; ve 1 Mayıs 2004’te ise AB’ye katıldı. Bunun üzerine Rusya, hudut bölgesindeki Kaliningrad’ı, füze savunma sistemleri olan askeri üs ve Rus askeri planlamasının önem taşıyan unsuru haline getirdi. Yani…
Ukrayna’da olduğu gibi Letonya da Rusya ile bir gün karşı karşıya gelebilirdi. Peki…
Siz Letonya olsanız, her an çatışma çıkması beklenen böylesine durumda New York fahri konsolosu olarak Mücahit Ören’i mi seçersiniz?
Mücahit Ören’i Letonya’ya kim önerdi?
Binlerce İhlaszede’yi mağdur eden Mücahit Ören’in önünü ABD’de kimler açıyor? Baksanıza…
Letonya’nın başkenti Riga’da Kasım 2006’da, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer’in de katıldığı NATO Zirvesi Genç İşadamları Forumu düzenlendi. Açılış konuşmasını kim yaptı dersiniz; Letonya’nın New York Fahri Konsolosu!
Ortadoğu ve enerji güvenliği gibi başlıkların tartışıldığı oturumda Mücahit Ören, “NATO’nun temelini oluşturan kolektif güvenlik, hepimiz için gerekli” diyerek başladığı konuşmasında Turgut Özal’a övgüler dizerken nedense Erdoğan’ı ağzına bile almadı!
Yavaş yavaş asıl meseleye geliyoruz:
Karanlık enstitü
ABD’de…
John Edwin Mroz tarafından 1980 yılında kurulan East- West Institute (EWI) adında bir “düşünce kulübü” var. İsrail gölgesindeki bu kuruluş Rusya üzerine araştırmalar yapıyor; Gorbaçov/glasnost günlerinde Moskova’da yürütülen CIA operasyonunda oldukça etkindi. İsrail-Filistin arabuluculuğuna soyundu. Vs.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı General James L. Jones ve Bush’un eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice gibi isimlerin bulunduğu EWI yönetim kurulunda başka kim var dersiniz; Mücahit Ören!
Peki, bu EWI 2011 yılında “Dünya Barış Ödülü”nü kime verdi; Fethullah Gülen!
EWI Başkanı Morz, törende, “İnandığı değerleri hayata geçirdiği için bu ödülü F. Gülen’e verdik” dedi.
FETÖ’nün o dönem “ABD’den ödül aldık” diye büyük propaganda yaptıkları bu lekeli ödülün arkasında Mücahit Ören vardı!
Dünyada F. Gülen piarı yapılıyordu. Törende video gösterimi yapıldı; BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, Bill Clinton, ABD Dışişleri eski bakanlarından James Baker ile Madeleine Albright’ın Fethullah Gülen hakkındaki görüşleri ekranda gösterildi! (Üç yıl sonra 2014’te Türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyordu; EWI, 11 Ekim 2013’te kime “Hayat Boyu Yaşam Ödülü” dersiniz; Ekmeleddin İhsanoğlu!)
Mücahit Ören bu ödüllerdeki rolünü açıklamalıdır!
Nedir bu görev aldığı “EWI Önleyici Diplomasi Görevi?”
Ah ne tesadüf! Babasının gönderildiği Napoli’deki NATO’nun “Barış ve Güvenlik İçin Bilim Komitesi” mottosu neydi: “Başka diplomasi mümkün!”
Fethullah Gülen ve Enver Ören’in olduğu gibi Mücahit’in de hedefindeki ülke Rusya! Müttefikleri ise, ABD-İsrail…
CIA ve MOSSAD’ın Müslümanları kullanma stratejisi hala faaliyette.
Bu girift ilişkileri Mücahit’in tek başına becerebilmesi zor. Tıpkı F. Gülen gibi Mücahit Ören’i de birileri kullanıyor.
Mücahit’i kazıdıkça bakalım daha neler çıkacak…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/orenden-gulene-odul-3244861/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sanki…
Akli başında olan, birazcık ya birazcık mürekkep yalamış olan…
DIN BILGISI OLAN…
Menfaatperest olmayıp vatansever olan birisi Kahpedoğanı…
OLUMLU bir konuda
Ağzına hiç alırmış gibi, var mi böyle birisi?

Dost bildiğim Sayın Necati Doğru’ya açık mektup

Kusura bakmayın, gazeteleri gecikmeli okuyabiliyorum. Özellikle son zamanlarda…
Özelim(!)

Sevgili dostum, izin verin, müsaade edin size böyle hitap etmiş olayım…
Bu mektubu olduğu gibi sitemden yayınlayacağım; biliyorsunuz…
Arada yazarım size, tepkiliyimdir…
Tepkili ve kimi şeyde, yerde etkili!

Durum değerlendirmelerinize her zaman katılmasam bile…
>>> Çok önemli bir yanlışta, yanlış değerlendirmede olduğunuzu / bulunduğunuzu <<<
Dile getirmek için size yazıyorum!

BIR BILEN OLARAK YAZIYORUM…
Bilişimciyim bir, ikincisi teknoloji ile çok ama çok yakından ilgiliyim…
Saç kurutma makinesinden tutun, bilgisayar, bilişim geneli, güvenlik, yazılım zaten…
Ağır silahlara kadardır ilgi VE bilgi alanım!

Israil’i…
“Küçük timsah” olarak görmeniz, değerlendirmeniz “neredeyse af edilemeyecek bir hata”
Askeri…
Teknolojik AMA ve fakat ILLA…
İstihbaratıyla…
Neredeyse en büyükler liginde, devler ilginde oynayan küçük bir devlettir Israil…
AMA…
INANIN BUNA neredeyse her yönden çağımız teknolojisinden 2 belki 3 yıl ileride…
EN SON…
Bundan birkaç gün önce Amerika’yla birlikte geliştirdikleri “ağır bir silahı” başarıyla denediler!

Sonra…
Güzel kardeşim, dostum…
Sonra kafalı adamlar, ilaç sanayisinden tut, doğal kaynakları iyi ve yerinde değerlendirmeyi…
Çölü…
Cennete çevirmeyi bildikleri gibi iş ortaklıkları “efsanevidir”
En son Israil…
Aloooooooooo…
Mısır, Filistin Sayın Doğru, Filistin ile yaptıkları doğal kaynaklar iş birliğini ne etmeli?
Doğalgaz vesaire…
Israil’i küçük timsah olarak görmeniz yanlıştır Efendim…
Yanlış!

Bilişimciyim dedim ya…
Eğer ben, karşımdakileri yani Hackerleri…
Yanlış değerlendirseydim, olduklarından güçlü veya güçsüz…
Ne müşterim kalırdı ne özelim!

Saygılarımla, başarılarınızın devamını dileyerek

Önder Gürbüz
Almanya

http://wordpress.gurbuz.net/

Timsahlar bizi gözlüyor!
24 Ocak 2019

Yeni ihtiyaçlar, yeni durumlar doğurur. Yeni durumlar da yeni eylem biçimlerini. Yeni bir durum çıktı. Ülkemizin sınırında, yanı başımızda büyük timsahlar, küçük timsahlar ve yavru timsahlar bizi gözlemeye başladı.
Büyük timsahlar:
ABD, Rusya, AB.
Küçük Timsahlar:
İsrail, İran, Mısır.
Suudi Arabistan.
Yavru timsahlar:
IŞİD, PKK, PYD, YPG, ÖSO, Hizbullah, El Nusra, El Kaide, Ahraru’ş Şam ve diğerleri.
7 yıl bitti.
8 yıla girdik.
Suriye perişan oldu.
Suriye halkı acılar çekti.
Biz şunları gördük:
Büyük timsahlar, yavru timsahları da yemleyip saldırtarak; bölünüp küçülmüş ve ordusu zayıflatılmış, ekonomik çıkarlarını koruyamayan “bağımlı bir Türkiye” kurguladı. Ortadoğu’nun yeni haritası yıllar ötesinden beri “küçülmüş Türkiye, bölünmüş Irak, parçalanmış Suriye, ikiye çatlatılmış İran” hesabı üzerine yapılıyordu. Türkiye suya girerek bu oyunu kendi açısından bozmak için “Fırat Kalkanı”ndan sonra “Zeytin Dalı” harekatını yapmak zorunda kaldı.
Şehitler verdik.
Oyunu bozduk.
Beklemeye geçtik.
Biz beklerken; büyük timsahlar bizi gözetime aldılar. Türkiye ne yapacak? Büyük timsahlar Türkiye’yi safına çekmek için “hem havuç hem sopa” göstermeye başladılar. Uçak düşürme krizi, füze satma krizi, ekonomiyi vurma krizi yaşadık…
★★★
Ortadoğu bataklığında büyük timsah ABD, diğer iri timsah Rusya’ya dişini gösterir gibi yapıyor, bir ileri hamle yapıp, bir geri çekiliyor. Yavru timsah Esad’ı korumasına almış Rusya’ya karşı Ortadoğu’da büyük savaş ilan edecekmiş belirtileri gösteriyor, sonra da sakinleşiyor. Bir gün şahinleşiyor, ertesi gün yanıt alınca yumuşuyor. Bir sonraki gün Akdeniz’e yeni savaş gemisi gönderiyor.
Bir yalan vardı.
Bu yalan hep ısıtıldı.
Yalan hep tekrarlandı:
Kimyasal silah kullandı.
Saddam’ı vuralım.
Kimyasal silah kullandı.
Suriye’de Esad’ı vuralım.
Büyük timsahlar ABD, İngiltere ve Fransa “en iyi Ortadoğu, bölünmüş, parçalanmış, sürekli yıkım yaşamaya vidalanmış coğrafyadır…” planlaması yaptılar.
★★★
Ortadoğu’ya ölümcül silahları, üstün parasal, teknolojik, diplomatik, gizli istihbarat güçleri, şeytanı ve yıkıcı planlarıyla gelen ABD, İngiltere ve Fransa’ya karşı Rusya, kendi yavru timsahları Esad ile İran’ı yedirmeyeceğine göre bugün olmasa da yarın, yarın olmasa da yakın bir gelecekte “batı (ABD-AB) ile doğunun (Rusya-Çin) kapışması” sürecek gibi görünüyor.
Biz ne yapabiliriz?
İki timsah arasında kaldık.
Suriye bütünlük bulsa!
Biz de rahatlayacağız.
Bölgeyi yakından bilen emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un özetlediği cümle ile “Fırat’ın doğusunu ABD ile batısını Rusya ile şekillendirelim” yeni yaklaşımı çıktı.
Timsah!
“Güvenli Bölge planı” üretti.
Yem midir?
Zoka mıdır?
Ona güvenilebilir mi?
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Bir danışmanın son sözleri!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süre danışmanlığını ve metin yazarlığını yapan, TÜBİTAK Yönetim Kurulu üyeliğine de atanan, eski AKP Milletvekili Aydın Ünal, son bir yazı yazarak Yeni Şafak Gazetesi’ndeki yazarlık görevinden ayrıldı. Hep Erdoğan’ın yanında dimdik durduğunu anlatan Aydın Ünal yazısına “Kaçıyor muyum? Evet, kaçıyorum” diye başladı ve “Lakin kaçışımız çürümeden, seviyenin düşmesinden, tahammülsüzlükten kaçıştır. Kaçışımız düşmandan değil ‘dost‘ görünenden kaçıştır. Kaçışımız korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten, hırstan kaçıştır. Dostça uyarılarımızı sınırsız iştahlarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mani olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır” dedi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/timsahlar-bizi-gozluyor-3244546/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger