Gidiyorum

9mm’yi ısmarladım…
Pazartesi için kırk beşliği, ayakta durabilirsem tabii…
Geri tepmesi…
😊
Bir daha Cuma, otuz sekizlik!

Kim ne derse desin, tercihim…
Silahta 9mm…
Kadında…
Sarışın ama karagözler, kömür karası gözler…
Kor olmuş yakıyor yüreği!

Biliyor musun?
Bu çeyrek uslanmaz, uslanmayacak!

Not:
45’lik…
Aslında DIKKAT kadın ve erkek arasındaki UYUM gibi…
Doğru kurşunu kullanırsan, anla hem öyle hem böyle…
“Çok fazla farkı yok” 9mm’den!

Mermi…
Merminin kalitesi silahınki kadar önemli…
Tohum, toprak meselesi!

Allah – Peygamber aşkı için MUTLAKA OKU, hastane yapıyorlar, otelcilik hizmetlerini önde tutup mimari planlamayı yanlış yapıyorlar

Yaptıklarının hangisi doğru?
HANGISI???

Sağlık konularıyla özellikle ilgiliyim, biliyorsunuz neden…
Bir gün dönmek, gömülmek isterim ülkemde…
Geberene kadar kesin hastane, bu halde…
Değil gerçekten dönmeyi, hayalini bile kuramam…
Bak…
Yengem, refakatçisi…
Yazdım biliyorsunuz, dayım, ortanca, bir diğeri çok ama çok hasta, kanser…
Bekliyorlar, beklemedeler. Allah hem yaşayana hem çekene acısın, ne kadar acı biliyor musunuz benim için bu cümleyi yazmak. Bu insanlar benim sevdiklerim, küçüklüğümden beri beraber olduklarım. Var mı hastanız?
Allah…
Acil şifalar nasip etsin, benim hastalarım, benim gibi…
Şifasız, şifa yok ne olanlar ne bana…
Yetmiyor çekilen, çektirilen birde sözde hastane, söze yönetim…
Allah – Peygamber aşkı için oku, oku ibreli alem için oku!


+

Muazzez Ersoy, Emel Sayın ve daha kimler kimler, HAYRANLARIYDIM

Bir kadın olarak, şuh…
Ama…
Hayat ama para…
ILKE…
Bir erkeğin mutlaka olmalı ilkeleri, MUTLAKA…
Ölümüne…
Aç kalmak pahasına terk etmeyecekleri…
Tabiii…
Bir kadınında, insanın…
Öldüler benim için, öldüler! Can pazarı değil bu…
Kendini…
> pazarlama < yeri, benim için ne kadar üzücü…
Sence de öyle değil mi?

Veee…
Biliyor musun, tabii ki BILIYORSUN…
Ortak kadın…
OLMAZ benim hayatımda, ortak mal…
KADIN…
Sadece benimdir, benim!

Alın yazısına inanırım…
Kader…
Yazgıya AMA var ya ilkelerimi ASLA terk etmem!

Değişir insan, elbette değişir…
HANGIMIZ…
Bundan on sene, yirmi sene önceki insanız ki…
Düşüncelerimiz, hal ve hareketlerimiz…
AMA…
İlkeler, inançlar, ardında durduğun, ölümüne savunduğun ilkleler…
Ve tahkiye…
Doğru ve yerinde tespit ve analizler AMA tahkiye ve takiyye…
Niyetin, gerçek niyetlerin gizlenmesi…
Ne diyor Hz. Mevlâna?

“ya oldugun gibi görün ya göründügün gibi ol”

Bak, kıyasla, yap analizini…
Ben eskiden neydiysem hala oyum…
Düşüncelerim, inandıklarım, savunduklarım, ilkelerim.

SEN…
Zaten yaptın yapacağını, yoksa…
Yıllardan beri, uzunnn yıllardan beri neden benimlesin?
Bir kadın, bir psikolog bir insan olarak yaptın yapacağını…
Bende tabii…
Yok, olmaz insanın kimi değerleri her şeyden daha önemli…
Yapmamaları gerekiyordu, satmamalıydılar kendilerini!

Doğum günü
28 Şubat 2019

Erdoğan mı Türkiye’yi değiştiriyor?
Türkiye mi Erdoğan’ı değiştiriyor?
Çoğu okur “bu da soru mu, yanıt belli; Erdoğan Türkiye’yi dönüştürüyor” dediğini tahmin ediyorum. Buna çok “delil” de göstereceklerdir.
Yine de…
Sorumda ısrar edeceğim; Türkiye, Erdoğan’ı değiştirmiyor mu?
İki tespit yazacağım.
Biri pek bilinmez:
Tespit 1) Yıl 1994. Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Türkiye’de yer yerinden oynadı; “içki satılan yerleri kapatacak!” Erdoğan Refah Partili kurmaylarını topladı; “Herkes eşini alacak belediye tesislerine gidip çay içecek, yemek yiyecek.”
O güne kadar harem-selamlık oturmuş çoğu partili şaşırdı ama Reis’in emri dinlendi.
Asıl sorun bundan sonra çıktı: “Çatalla mı yenecek kaşıkla mı; bıçak sağ elde mi olacak sol elde mi?”
Bugün AKP’lilerin kafasında böyle bir soru yok!
Tespit 2) Önce ki gün…
Erdoğan, Giresun’da düzenlenen mitingi gitmek üzere Atatürk Havalimanı Devlet Konuk Evi’ne geldiğinde sürprizle karşılandı. Orhan Gencebay, Emel Sayın, Muazzez Ersoy, Özdemir Erdoğan, Cengiz Kurtoğlu, Yavuz Bingöl, Ahmet Özhan, Bediha Akartürk gibi şarkılar-türkücüler Erdoğan’a doğum günü sürprizi yaptı. Pasta kesildi…
Benzer kutlama sabah saatlerinde Erdoğan’ın Kısıklı’daki komşuları da yaptı. Kesilen pastayı Erdoğan, basın mensuplarına ve komşularına dağıttı…
Erdoğan’ın ilk doğum günü kutlaması değil bu. Örneğin, geçen yıl da Ajda Pekkan, İbrahim Tatlıses, Sibel Can, Serdar Gökhan, Hülya Koçyiğit gibi ünlülerin katılımıyla Beylerbeyi Sarayı’nda kutlama yaptı.
Erdoğan birkaç yıldır doğum günü kutluyor.
Nerden nereye
Ne anlatmak istiyorum?
Yanıt için yine soruya başvurayım:
Erdoğan doğum gününe karşı mıydı?
Kutladığına göre soru anlamsız kalıyor değil mi?
Öyle değil… Erdoğan da çevresindeki çok kişi gibi doğum günü kutlamaya çok karşıydı!
Çoğu İslamcı çevre gibi Erdoğan da, doğum gününü “Hıristiyan adeti” görüp “Noel kutlaması” olarak değerlendirip şiddetle karşı çıkardı.
Bu çevreler doğum günü kutlamaya hâlâ “haram” derler.
En ılımlısı Nihat Hatipoğlu bile pasta kesilip, mum üflenmesini doğru bulmaz. Diğerlerini hiç yazmayayım, hadislerden alıntı yapıp oldukça sert açıklamaları vardır.
Nurettin Yıldız doğum günü kutlaması için sanki Erdoğan’a laf atıyor; “ahirete yaklaştıkça endişelenmek varken bize ait olmayan modellerle gülmek pasta kesmek de ne oluyor?”
Ve fakat:
Bu yazının konusu “doğum günü kutlamak caiz mi, değil mi” tartışması yapmak değil. İnsanoğlu 5 bin yıldır doğum günü kutluyor; Mısırlılar, Persler, Antik Yunan, Romalılar vs. hepsi doğum günü kutladı. Başlangıçta meselenin Hıristiyanlık ile ilgisi yoktu; “Pagan adeti” diyorlardı! Dünyaya acı çekmeye geldiklerine inanan Katolikler uzun dönem doğum gününü yasakladı. Evet konumuz bu değil…
Konumuz, Erdoğan’ın artık doğum günü kutlaması…
İslamcı çevreleri takip ederseniz; Erdoğan’ın doğum günü kutlamasının ne büyük “devrim” olduğunu anlarsınız! Tahmin ediyorum, Erdoğan’ın doğum günü kutladığı haberlerini okuyup-gördükçe hop oturup hop kalkıyorlardır! “İktidar yozlaştırır” dediklerine eminim!
Bu çevreleri karşına alan; ve kendini de dönüştüren Erdoğan’ın büyük dönüşümünü nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Ne değiştirdi
Kuşkusuz tek olguya bakarak, “Türkiye, Erdoğan’ı değiştiriyor” denilemez.
Bu dönüşümün sebebini analiz etmek zorundayız.
Yazdığım gibi İslamcı çevreler açısından doğum günü kutlamak, Batı kültürüne giden yolda büyük bir kavşağın dönülmesi anlamına gelmektedir. Bilmedikleri…
Osmanlı’da doğum günü kutlama alışkanlığı Tanzimat ile başladı. Bugün dinci çevrelerin el üstünde tuttuğu II. Abdülhamit bile doğum günü kutladı; 21 Eylül’de güzel elbiseler giyilir hem devlet töreni, hem de haremde müzikli şölen yapılırdı.
Erdoğan’ın “kültürel dönüşümünü” nasıl açıklayacağız? II. Abdülhamit’e mi öykünüyor? Ulu Hakan’ı yeni keşfetmiş olamaz; doğum gününe önceden çok karşıydı!
Bugün… Doğum gününü kötülemesi-yasaklaması beklenen Erdoğan, şarkıcı türkücülerle doğum günü kutluyor! Ne değiştirdi Erdoğan’ı?
Bakınız:
Doğum günü kutlamak; çeperi yıkıp merkeze yerleşenlerin, mahalleden taşıdıkları değil, merkezde gördükleri kültürü benimsediklerinin göstergesi! Ya o saray şatafatına ne demeli; pahalı eşarplar, ayakkabılar, çantalar? Günümüzün neoliberal tüketime yönelik hızlı toplumsal değişime karşı koyamadıkların delili değil mi?
Aslında…
“Din sosuna” batırdıkları siyasetlerinin amacı, “biz de doğum günü kutlamak istiyoruz” idi! Peki, bunca yıldır kültür çatışmalarıyla ülkeye neden zaman kaybettirdiler?
Evet, aslında Erdoğan’ı değiştiren Türkiye ve daha doğrusu neoliberalizm oldu!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/dogum-gunu-3716117/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Hani teklif etmiştim ya, Vücut Dili

Çok güzel ve anlamlı bir fotoğraf yakaladım…
Konuşuyor…
ANLAYANA!!!!


+

Anlamayana kardeşim, anlamak istemeyenler için…

17:12 / 15:12

Dolar 5,38
Euro 6,13
Çeyrek altın 370,08
Borsa 103006

Haftaya…
Haftaya var ya öyle görünüyor…
Ortalık toz, duman(!)

Aslında anlatılacak, yazılacak çok şey var…
Ama üşeniyorum…
Sadece damadın…
> dik duruşuna ve bakışına dikkatinizi çekmek istiyorum <
Ve o köpeğin bakışlarına…
Zavallı bir köpek gibi bakıyor kameralara, çaresiz bir köpek gibi!

GÖR “dünya liderini” gör ve ANLA!

Ben verdiğim ne sözü unuturum ne teklif ettiğimden geçerim…
Bir ara ayrıntılı bir analiz, nelere dikkat etmeniz gerektiğini anlatırım…
SÖZ

Cem konuşuyor yine, Artuşçuğu ile

😊

Biliyor musunuz, utanıyorum artık, utanıyorum…
Sabah zaten Mine kızımız çok üstünde durdu…
Şimdi Cem…
Moody’s açıklama yaptı, küresel beklentiler…
Hatırlı okuyucularım sanırım hemen anımsayacaktır, taaaaaaaaaaaaaaaa…
Ne zamanlar yazdım…
Uyardım…
2019, yok sadece Tayyipistan yönünden değil zor geçecek…
Küresel resesyon kapıda diye…
Hani dünya çapında ekonomik kriz darmadağın etti ya ortalığı…
Amerika…
Bir yenisi kapıda diye ta ne zamandan yazmıştım, ta ne zamanlar…
Yok ya ne bilmem ne kompleksi, ismini unuttum gitti…
Biraz ya biraz sözlerime ehemmiyet verseniz(!)

Tayyipistan…
Hala ayakta AMA Arap ama Amerika…
AMA sömürü…
Kimi?
Türkü, Türkiyelisi, doğal varlıklarımız, tarihimiz…
Nemiz var, nemiz yoksa…
“Elbette”
Devletin malı deniz, yemeyen domuz AMA…
Denizler bile kuruyup gidiyor be anam, babam…
Denizler bile kuruyup kalıyor, dönüyor Arap’ın pörsümüş…
T.şağına!


Hah, şimdi hatırladım…
Kassandra( Cassandra ) Kompleksi
😊

YALAN daha güzel yüze vurulamaz

Bir yılda 2.5 milyon kişiye iş
28 Şubat 2019

Asrın damadımız “2019 yılında 2.5 milyon yeni istihdamı hayata geçireceğiz” dedi… Asrın liderimiz de tasdik etti, “gerekeni yapacağız, bu yılın sonuna kadar 2.5 milyon kişiye istihdam sağlayacağız” dedi.

Siyasetten pek anlamam.
Ama matematiği severim.

2019’un bitmesine 10 ay kaldı.
Her ay 250 bin kişiye iş bulacağız alt tarafı.

Arçelik, Aygaz, Akpa, Ark İnşaat, Arctic, Avis, Beko, Bilkom, Defy, Demir Export, Ditaş, Divan, Düzey, Elektro Bregenz, Entek, Ford, Grundig, Inventram, Koç Bilgi ve Savunma Teknolojileri, Koç Fiat, Koçfinans, Koçtaş, Opet, Otokar, Otokoç, Ram Dış Ticaret, Ram Sigorta, RMK Marine, SEK, Setair, Setur, Tanı, Tat, Tofaş, Tüpraş, Türk Traktör, Yapı Kredi… Koç Holding’te 95 bin kişi çalışıyor.
Akbank, Aksigorta, Akçansa, Avivasa, Brisa, Carrefoursa, Çimsa, Enerjisa, Kordsa, Teknosa, Temsa, Yünsa, Tursa… Sabancı Holding’te 55 bin kişi çalışıyor.
İstanbul, Tekirdağ, Sakarya, Yalova, Kocaeli, Bursa, Manisa, Kütahya, Afyon, Ankara, Karabük, Çankırı, Giresun, Kahramanmaraş, Adana, Karaman, Antalya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Romanya, Kazakistan, Pakistan, Brunei, Hindistan, Mısır, Nijerya, Suudi Arabistan’da 80 fabrikası bulunan Ülker Grubu’nda 60 bin kişi çalışıyor.
Vestel, Taç, Zorlu Holding’te 20 bin kişi çalışıyor.
Altınyıldız, Beymen, Boyner Grubu’nda 10 bin kişi çalışıyor.
İlaç, Vitra, Artema, Eczacıbaşı Holding’te 10 bin kişi çalışıyor.

Hepsini topluyorsun…
Anca 250 bin kişi ediyor.

Yarın sabahtan itibaren, önümüzdeki bir ay içinde, sadece bir ayda, birer tane daha Koç, Sabancı, Ülker, Zorlu, Boyner, Eczacıbaşı kurarsak… Mart ayını kurtarıyoruz.

Steve Jobs’ın kurduğu, bir trilyon dolar değerindeki Apple’da 130 bin kişi çalışıyor.
Google’da 95 bin kişi çalışıyor.
Facebook’ta 10 bin kişi çalışıyor.
Twitter’da 5 bin kişi çalışıyor.
Etti 240 bin.

10 bin de imam alsak…
Hayırlısıyla Nisan’ı da kurtardık.

Komple bir Boeing kurarsak, 100 bin kişiyi iş sahibi yapıyoruz.
Komple bir Airbus kurarsak, 100 bin kişiyi daha iş sahibi yapıyoruz.
Kaldı 50 bin kişi…
Bir THY daha kurarsak, 25 bin kişi.
Hâlâ 25 bin eksiğimiz var…
Havacılıktan perakendeye yönelip, Türkiye’ye bir Migros daha kurarsak, yaklaşık 25 bin kişi, çok şükür Mayıs’ı da hallettik.

Yıllık cirosu 100 milyar euro olan, yılda 2.5 milyon adet otomobil üreten, Brezilya’dan Malezya’ya, Cezayir’den Çin’e, İspanya’dan Tayland’a dünyanın her yerinde fabrikası bulunan, sırf Stuttgart’taki fabrikasından her 35 saniyede bir otomobil çıkan Mercedes Benz’i sıfırdan kurarsak… Haziran tamam inşallah.

Şu ana kadar okuduğunuz satırlarda bir milyon kişiye iş bulabildik, rahat rahat… Geriye kaldı üç nalla bir at!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/bir-yilda-2-5-milyon-kisiye-is-3716446/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Haddinden fazla içliyim herhalde, duygusal

Yalnız adam…
Bana…
Düşünmeye fırsat, sevdiklerim. Sizler…
Kitaplarım, BILGI – SAYAR…
Yetiyor bana, fazla bile geliyor. Can sıkıntısına vaktim kalmıyor…
Sonra…
Bak böyle sevdiklerim düşman başına…
Sürekli koşturuyorlar beni, sürekli…
It gibi!

Sabır…
Sabır kalmadı, sen örneğin çok zorladın…
O anlar…
Elimin altında olsaydın, eşek sudan gelene kadar eşek sudan gelene kadar…
Ta dünyanın öte tarafına yolardım su almaya!