İğrendim artık tiksindim
İrlandalı Patrick’in hikayesi
İngiltere’de…
Haliyle adı üstünde İrlanda’da “herkes” bilir aziz Patrick’i(!)
Açık açık yazmayacağım…
Gerçekler ve gizemi, düşünmeni istiyorum, belki…
Anlarsın beni, anlatmak istediğimi!
Bundan yüzyıllarca evvel…
Romalılar İngiltere’yi istila eder, aman ne acımasız mücadeleler…
Ne kanlar döküldü ne canlar alındı, bir bir yenildi İngiliz kabileleri…
Bir tek İskoçya da Piktler direndi ama ne direniş…
Dövmeliler…
Yaman, yiğit milliyetçiler…
Kesinlikle Romalılara teslim olmak…
Kendilerini, dillerini, kültürlerini, dinlerini yani inançlarını diğerleri gibi terk etmek istemediler…
İngilizler…
Çoktan Romalıların hayat anlayışlarına, dinlerine teslim olmuşlardı…
Onlar olmadı, olmak istemedi.
Günün birinde İngiltere sahillerinden birinde, küçük bir balıkçı kulübesinde…
Bir baba ve oğlu İrlandalı korsanların saldırısına uğrar, yokkk…
Para pul peşinde değil bu korsanlar…
Bunlar köle avcıları, yakalarlar Patrick’i, daha genç, çocuk denilecek yaşta…
Babası…
Diğer tüm İngilizler gibi Roma inancını kabul etmiş Hristiyan, daha doğrusu Katolik inancına tabidir.
Patrick…
Bir Katolik Hristiyan’dır. Anlatmışımdır VIII. Heinrich’i…
Roma kilisesi tekrar evlenmesine izin vermediği için koca ülkeyi Protestan etti. Patrick…
Bir gün gelir kurtulur esaretten, çektikleri onu inançlarında daha da güçlendirdi…
Dönüp ülkesine kaçacağına…
O güne kadar batıl inançlar içinde yaşayan İrlandalıları…
Misyonerlikle, sabırla Hristiyan etti!
Anla sana anlatmak istediğimi!
Kader de hayatın, yaşamın cilveleri…
Anlamayanlara…
Kale kardeşim, kimi kale düşmez…
İçten fetih edilir, senin kalenin Bay Pezevenk tarafından, senin vasıtanla edildiği gibi!
BILIRIM, çok iyi bilirim bu duyguyu!!! O… Ruh halini, benim gibi veremedi babasını toprağa. BIR oğlun en son vazifesi! Başsağlığı dilemek adettendir, söz… YETERSIZDIR!
EMINIM…
Benim gibi onunda on parmağı öte dünyada yakanızda!
Fethullah ne oldu cicim, söyle
Bunların gücü anca içeriye…
Yargı onlarda, mahkeme…
Söyle cicim söyle…
Fethullah ne oldu?
Dedirtme bana, söyletme…
Demedim mi dedirtme…
Vermediler mi cicim, söyle?!
Çok beğendiler zillet söylemini, dinliyor musunuz i.neyi, ihtiyar g.t vereni?
Devletin bahçesi…
Ey anam ey, ne günlere kaldık…
Milletin bir bölümü terörist, vatan haini, bölücü…
Diğeri yağma Hasan’ın torunları, ye ye, talan et ye yiyebildiğin kadar…
Soruyorum size, boş ver Y-CHP ve sözde liderini, O zaten bir numaralı yandaş ve yoldaş…
Soruyorum…
Çamur ittifakı demekte hâksiz mıyım…
Haksızlık mi ediyorum?
Önder gider cilaya…
Boya – badana…
Bir işe yarasın ihtiyar it, kurt kocayınca olur ya maskara…
Unutamıyorum o herifleri, kontrol edeceklermiş beni, çok gitti ağrıma!
Güneşin gölgesinde yaşayanlar
Öteden beri bu böyle…
Güneş…
Ve gölgesi, kimine nasip eder Yaradan güneş yüzü görmeyi…
Çoğunluk ise yaşar gölgede…
Yaşam mücadelesi, bulursa bir lokma ekmek…
Kendine…
Çoluk çocuğuna yedirmek için şükür eder haline…
TANRI…
Keşif edilmedi güneşi…
Ayırsın gölgesinden diye…
Bir bütündür güneş gölgesi ile…
YIKIN…
Duvarları, tenteleri…
GÖRSÜN her insan her bebe güneşi!
İnsan…
İnsan olan…
Eylemleri ve sözleri ile bir olan!
Dinci barbarlar, kurtlar ve Vandallar
Ne güzel dünya…
Ne kolay…
Ol sözde dindar, bürün dinci kılıfına…
KIMSE…
Hiç kimse bilmiyor, anlamıyor tertibin nasıl yürüdüğünü ama…
Bırak…
Karmaşa, belirsizlik hükmüm sürsün, SEN kazan para!
Öyle ya…
Olmaz hep bana, hep bana…
Ver birazda onlara…
Et ortak hırsızlığa!
Öylede yapar hırsız, dinci…
Vandal’ın kendisi…
Vandal dedik de, doğru bildiğimiz yanlışlar…
Önceleri gerçekten Vandal’dılar, yakıp yıktılar…
Girmeleriyle Roma’ya, rahat hayata alıştılar…
Değiştirdiler kendilerini oldular Romalılardan Romalı…
Bizim pezevengin, yandaş – yoldaşın yaptığı gibi!
Değişir insan, değişir…
Rahat, lüks gevşetir…
Akla gelir bir dua:
„Euzu bid-tavşan eti, vel-kuzu,ved deve.
Ekmek elleziii çorbahum, tatlı lezii baklava.
Ya Rabbena, hep bana, gönder rena.
Zira açlık çok fena.
Allahümme inni erudi vel kaz eti vel kuzu eti.
El helva vel baklava
Kebabellezine dolmahüma
Allah’ım ver bana
Zira açlık çok fena*.“
Prof. Dr. Arslantürk bu duayı etti!
Hiç izlediniz, gözlemlediniz mi bu olguyu?
Dikkat edin bundan sonra maymuna, hayvana…
Yok kardeşim gerçek hayvandan bahis ediyorum, dört ayaklı türünden…
Ver onlara yiyeceği…
Terbiyeli terbiyeli alır maymun tek, tek besini…
Hayvan ihtiyacı kadar olanı…
İki ayaklısı kardeşim iki ayaklısı…
DOYMAZ GÖZÜ!
Evet…
Asaleti, köklü görgüyü insanda istersen öze dönüş gibi algıla!
Tevazu…
Yetinme, paylaşma…
PAYLAŞMA…
Türk’ü, rivayetlerini, öykülerini, destanlarını hangi hayvan süsler…
Doldurur hayatımızı?
KURT!
Düşmanı kimdi?
Ayı…
Anlamazsın sen Önderi…
Alfa (zooloji) kurt…
DIKKAT lider yani diğer birçok hayvana nazaran…
Paylaşır yemini…
Önce O yemez lop eti…
>>> sürünün en zayıf bireyi ile <
Paylaşır yemeğini…
ÖNCE sürü sonra O çünkü hayat mücadelesi…
Bilir…
Sürü sağlıklıysa, doyduysa karnı…
Karşılanırsa her türlü ihtiyaçları…
O…
Onların arasında korur liderliğini…
Sen…
Anlamazsın Önderi!
* Ne bu, biliyor musunuz? Türk erkeklerinin cinsel gücünün artırması için ettikleri duamış.
Yıllın esprisi
Pezevenk iyice gerçeklerden uzaklaştı, tamamen hayal âlemimde yaşamaya başladı…
Ayakları…
Yerden kesildi, uçuyor…
Uçuyor!
Doğrudur…
Konunun, meselenin özünde S400’ler yatmıyor…
Dedim değil mi, yazdım kaç zaman evvel…
Efendisine karşı geldi, Graham Fuller’e bile ki kendini yaratan kişiyi hapse attırmak istiyor…
Tutuklama kararı çıkardı…
Köpek…
Kendisini besleyen eli ısırdı!
Çok olmadı, hatırlarsınız mutlaka…
Asker yığdı sınıra…
Höt, zöt…
Zaaart, zurt falan, bir gece ansızın geliriz dedi…
İcazet alamadı ne Rus’tan ne Amerikalıdan.
İddia ediyor şimdi…
Mesele S400’ler değil, Türkiye coğrafyamızda kendi doğrultusunda ilerliyor falan gibi laflar etti…
“Kıskanıyor, çekemiyorlar tabii”
Halliyle mahalle edebiyatı, mahalle karısı…
Kasımpaşa ayısı…
Aklı sıra espri yaptı…
Ulan sen > müsaade almadan < tuvalete bile gidemezsin…
Kimi kandırıyor, kandırmaya çalışıyorsun?