Dar bir çerçeveden, at gözlüğünden dünyaya bakmak. Görmek Türkiye’yi, Tayyipistanı

Gir bak arşivlerime…
Hep yazarım…
Dünya Türkiye’den ibaret değil, değildir!

Hiç merak ettiniz, araştırdınız mi?
Uluslararası şirketler, MARKALAR…
Ürünlerine nasıl isim koyarlar?

Genelde…
Vardır elde birkaç öneri, ürüne uygun olan…
Dünya çapında bir araştırma yapılır…
İsim…
Araştırılır, sorulur…
Genelde…
Uygun görülen ve konulan isimde sorun çıkmaz AMA…
Bazen…
Eğer iyice araştırılmayıp, aceleyle konduysa isim…
Marka…
Dünyaya, en azandan ama o belirli ülkede, ismin başka anlamlar içerdiği ülkede rezil olur.

Kimi örnekler; ne yazık ki Almanca ve benim vaktim yok tercüme etmeye:

https://www.markenlexikon.com/markenflops.html

İşte buna benzer…
Yazar, aydın diye görülen kişi…
SADECE…
At gözlükleri ile bakıyorsa dünyaya, olaylara…
Ki ŞÜPHELI, kendi tarihini bile derme çatma biliyorsa…
Bırak diğer milletlerinkini…
O yazar, O aydın benim gözümde beş para etmez…
Amerika…
Bilir misin Amerika’nın tarihini, yakın geçmişini…
Kendininkini bilmiyorsun ki doğru dürüst nereden bileceksin değil mi?

Tekrar…
Kendimi bir BOK sandığım yok, bir veli ademim senin gibi…
Ama bilgi, gerçeği…
Mesleğim gereği, elimin altında, saliseler içinde VE Allah’ın bana bir bahışı, bir yeti…
İstediğim takdirde, çabuk, çok çabuk kavrama kabiliyeti…
Amerika da bir zamanlar…
Kominizim…
DIKKAT kendi vatandaşlarına karşı, bırak başka milletleri…
Adamlar Komünizme karşı bir cadı avı başlattı.

Öf neler neler…
Yeşil kuşak, dinciler…
Sovyetler Birliğini kuşatan…
O zamanlardan kalma siyasi bir miras…
DÜN yazdım, daha dün…
Gösterdim örnek Alparslan Türkeş’i…
Ve yazar…
Ve sözde aydın “soruyor, sorguluyor” Türkiye Cumhuriyetinde solu…
“Şaşıyor” sanki şaşıyor nasıl olur dinciler, solu geçer?!

Biraz Tayyipcilik oynayayım…
😊
Gençler, ah gençler sizler bilmesiniz…
Ama ben bilirim, yaşadım, yaşadım bu günleri, gördüm…
Sadece bir örnek vermek istiyorum, sadece bir. Geç Türkeş’i…
Süleyman Demirel…
Evet, muhafazakâr…
AMA dini öyle bir siyasete alet etti ki, tabii O…
Kahpedoğan yanında SADECE bir acemi…
Bir çaylaktı kendisi…
Kısacası ki ANLATTIM, gir arşivlerime oku…
YOK gerçek arşivim, http://www.gurbuz .net…
Wordpress, sonradan gelme…
Bir tezimdir, bir düşünce. Din…
Hiç fark etmez hangisi, sosyal açıdan ki unutma insan sosyal bir varlıktır…
Dinler, Hak dinleri…
İlk komünist, en azından ama sosyal düşünce, sosyal bir yaşama, birliktelik düşünceleri…
VE…
Bunlar Tanrı eliyle, elçileri vasıtasıyla insanlığa açıklandı…
>>> Bir ipte iki cambaz oynamaz <<<
HEPSI, rahmetli Atatürk ve İnönü sonrası…
Neredeyse hepsi dini, siyasete ama öyle ama böyle alet etti…
EDIYOR…
Türk – İslam sentezi…
Ve EN KÖTÜSÜ…
Cehaletin sömürüsü, komünizmi ettiler tanrısızların ideolojisi…
Tıpkı Atatürk ve arkadaşlarını…
Allahsız…
İlan ettikleri gibi, halbuki ne Atatürk Allahsız ne arkadaşları…
Ne…
Kominizim AMA muhafazakârların SÖMÜRÜSÜ, çoğu zaman Allah üzerinden bir gerçek…
Basit, sıradan insanları Allah korkusu ile kontrol altında tutmak…
Bir gerçek!

Rus ihtilaline götüren süreç, OKU, oku ve öğren…
NEDENLERINI…
Yok size yönelik değildir bu sözlerim, EMINIM siz biliyorsunuz tüm bunları…
Anlıyor musunuz Sayın Yalçın, anlıyor musunuz perde arkasını…
Görebiliyor musunuz tozu, pisliği…
Anlıyor musunuz at gözlüklerini çıkarıp dünyaya bakmanın önemini?

Rahmi Turan

Yok…
Taktığım lakabıyla seslenmeyeceğim ona, utanıyorum…
Hak etse bile ki bu yazısıyla hak ettiğini bir kez daha kendi eliyle kanıtlamış olsa bile…
Yaşlı, başlı bir insan…
Her halde ya bunaklık belirtileri VEYA (…)

Mansur Beyi, siyasetçilerde > şeffaflığı < ele almış yazısında…
Ya bir erkek olarak hiç insan tanımadı bu yaşına kadar, öğrenmedi insanı…
Veya başka bir ülkede yaşıyor…
Uzaktan uzaktan gazel okuyup duruyor bu kişi…
Öyle olmalı…
Rahmetli babamın meşhur hikayesi gelir aklıma…
Bir insan sarrafıydı, gerçek bir sarraf.

TANIYORDU insan denileni…
Hikâyesinin baş kahramanı bir kadındı…
Ki daha da tehlikeli…
>>> isterse insan, isterse kadın <<<
Uçkurunu kocasına çözdürür, yatar başkasının altına…
Sen hangi şeffaflıktan bahis ediyorsun kardeşim…
DENETIM…
Az mı gördü bu memleket emanetçiyi…
Aile ile…
Siyasetçi ile ilgisi olmayanı, insan isterse…
Karakteri bozuksa, hırsız, arsızsa, gözü doymayan cinsinden…
Önünde duramasın…
Benden söylemesi!

Oku ilgili yazıyı…
“Ey başkanlar! sizler neredesiniz?”

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/adalet-bunun-neresinde-2-3813543/

Çok isterdim sana yazmayı, sana cevap vermeyi. AMAAA kişiliğim mâni buna

İnsan vardır…
Onuru…
İnsan vardır…
Öz saygısı ve buna benzer duygular manzumesi…
Hem dürtü hem engeldir ona.

Ben…
Bu insanlardan biriyim…
Tükürdüğümü yalamam!

Barışçıl bir insanımdır aslında…
Damarıma…
Ayağıma basmadığın sürece vur kafama…
Al…
Ağzımdan lokmayı ama değme, dokunma…
İlkelerime, inandıklarıma ve sevdiklerime, sakın ha!

İtirazım var sana…
Yazdıklarına…
Sözde >>> tanına <<<
Çok ciddi itirazlarım var yazdıklarına!

Önce bir oku…
Vaktim olursa…
İtirazlarımı anlatırım sana…
Yaşayarak bir, somut bilgiler ışığında iki…
Ve mesleğimin bir getirisi olan forensik bilimi, analiz yetisi…
Ki üç…
Çürütürüm tanını ki aslında biliyorum son cümleler makalenin gerçek içeriği…
Söylemek, anlatmak istediğin AMA…
Koyarım, koymak ZORUNDAYIM…
TÜRK AYDINININ en büyük, bence en büyük ayıbını ve açığını ortaya…
Sonra…
Vaktim olduğunda!

Mahalledeki AKP
7 Mart 2019

1968 gibi…
Bir de 78 Kuşağı var:
Öldürülen, işkence gören, idam edilen “delifişek” idealist kuşak…
Bu kuşağın anı kitaplarını okurum; kütüphanemde özel bir yeri vardır.
İsmail Gökalp’in yazdığı “Akyazı-Bir Devrimcinin Anıları” kitabını da okudum.
12 Eylül darbesi ve ardı ardına yaptığı idamlara karşı mücadele etmek isteyen, (Dev Yol ve Dev Sol’dan ayrılan) “Üçüncü Yolcular” adlı devrimci örgüt; Sakarya/Akyazı’da kuyumcu soyup, elde edilen altın ve parayla silah alıp, silahlı direniş başlatacağını sanıyordu.
İsmail Gökalp’in de arasında bulunduğu yedi kişilik grup bu ilk eyleminde başarısız oldu:
– Ali Aktürk ve Metin Adil Toraman soygun esnasında/ 17 Ocak 1981’de öldürüldü…
– Kalan beş devrimciden dördü; Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz ve Mehmet Kanbur 29 Ocak 1983’te idam edildi…
Tek kurtulan İsmail Gökalp oldu; yaşı küçüktü! 20 yıl ağır cezaya mahkum edildi.
Ancak…
Büyük bedel ödenen –politik olarak yanlış- bu eylemi anımsatmamın sebebi başka:
Sevinç Doğan bir akademisyen…
Kağıthane’de yaptığı saha araştırmasını, “Mahalledeki AKP /Parti İşleyişi, Taban Mobilizasyonu ve Siyasal Yabancılaşma” adıyla kitap yaptı.
Her iki kitabı da okuduğumda aralarında şöyle bir bağlantı kurdum:
Kuran Kursu’ndan…
İsmail Gökalp, Erzurumlu köylü ailenin çocuğu.
Çok küçük yaşında ailesiyle İstanbul’a göç edip, Kağıthane/Gültepe’ye yerleşti.
Kuran Kursu’na gitti; oruç tutup, namaz kıldı.
Politik sempatizanlığı 1970 ortasında “Karaoğlan” sevgisiyle oldu: Kıbrıs Savaşı’nın kahramanı Bülent Ecevit!
Ortaokul yıllarında Gültepe son duraktaki gençlik derneğine gitmeye başladı. Gültepe Endüstri ve Meslek Lisesi’nde okurken halkı örgütlemek için “Direniş Komiteleri” kurma çalışmalarına katıldı…
“Üçüncü Yolcular”; İstanbul’un ilk emekçi semtlerinden olan ve 1960’larda hızlı göç alan Kağıthane/ Sanayi Mahallesi’nde güçlü bir örgüt. Zaten halk arasında adı “Sanayi Dev- Genç” diye biliniyordu.
Mahallede sadece bu örgüt yoktu; Dev Sol vardı, Halkın Kurtuluşu vardı…
Devrimciler halkı ev ev mahalle mahalle örgütlediler; arazileri parsellere ayırıp evsizlere ev yaptılar. “Çayan Mahallesi” bunlardan biriydi…
Pavyonlara karşı çıkıp, fuhuş ve uyuşturucuya karşı mücadele verdiler.
İsmail Gökalp anı kitabında mahalle örgütlemelerini de uzun anlatıyor; “katı merkeziyetçiliğe” karşı çıkıyor. Vs.
İşte…
Sevinç Doğan’ın saha araştırması yaptığı “Mahalledeki AKP” kitabını şu amaçla okudum:
Solun güçlü olduğu Kağıthane’yi RP ve sonra AKP nasıl kazandı?
Kuran Kursu öğrencisi İsmail Gökalp’i solcu yapan Sanayi Mahallesi politik olarak sonra nasıl değişti?
Mesele sadece burası değil; birçok gecekondu mahallesi/ “solun kalesi” zamanla RP ve AKP’ye neden oy verdi/veriyor?
Oysa:
Bu mahallelerde-semtlerde 1970’lerde seçimi hep CHP kazanıyordu.
“12 Eylül solcuları biçti” demek; her ne kadar bir yanıyla doğru olsa da, tam yanıtı karşılamıyor.
Çünkü…
Clinton-Blair yolu
Kağıthane’de 1989 yerel seçimini SHP kazandı.
Halk SHP’den umutluydu. Ancak…
RP-AKP’ye dönüş 1990’larda gerçekleşti.
Bu nasıl oldu; SHP-CHP ne hata yaptı?
– Halkçı ideolojisinden ayrıldı…
– Kolektivizm yerine bireyciliği seçti…
– Halktan koptu. Örgütlenmekten vazgeçti…
– Neo-liberalizme yenik düştü.
Yani aslında soruyu şöyle sormalıyız:
Değişen Kağıthane mi oldu; SHP-CHP mi değişti?
Sevinç Doğan sahada gördüklerini yazdı:
– “SHP’nin güçlü olduğu yerlerde alternatif bir örgütlenme yaratma girişiminde bulunan RP (ve AKP), SHP dönemindeki siyasal dili ve hedefleri uyarlayarak kendi politik söylemleri içinde kullandı… Yeşil Komünist yaftasına karşı kurduğu Halk Meclisleri bunun örneklerinden biridir…”
RP-AKP Kağıthane’yi örgütlerken, halk meclisleri kurarken -örnek aldığı-CHP ne yaptı?
CHP’nin bu dönemde elinde ne mahalleye götürecek siyasal görüşü, ne de mahalleyi örgütleyecek idealist kadrosu vardı!
İdeolojiler çağının kapandığına inanan; halkçılığı unutan ve Batı merkezlerinden pompalanan reklam – medya- imaj üzerinden politika yapma yanlışlığına kapılan parti için zaten “örgüt” kavramı bile artık alerjik idi.
CHP/Baykal, Bill Clinton-Tony Blair yolundan gidip neoliberal soslu “Üçüncü Yolu” benimsemeye başladı. Fakat…
Ne sosyalist “Üçüncü Yolcular” ne de sosyal demokrat “Üçüncü Yol” halkın kurtuluşunu sağlayabildi! Hatalarının karşılığını buldular; biri örgütsel ve diğeri kavramsal olarak yok oldu.
Peki, Kağıthane tekrar nasıl kazanılacak?
Partiyi büyüten, iktidara taşıyan ve ülkeye sahip çıkan güç, sadece örgüttür.
Örgütlenme için muhtaç olunan kudret, CHP’nin damarlarındaki asil Kuvayi Milliye ruhunda mevcuttur.
Seçimler bunu harekete geçirmek için büyük fırsattır.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/mahalledeki-akp-3814614/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sevinç Doğan – Mahalledeki AKP

ePub reader’iniz yoksa…
Microsoft Edge üzerinden okuyabilirsiniz. Normalinde üstüne tıklamanız yeterli!

Amazon

2018 yılı büyüme rakamları. KENDI yandaş, yoldaş açıklamaları. Sabah gazetesi! Anla ya ANLA

“Son dakika haberi… Türkiye ekonomisine ilişkin 2018 yılı son çeyrek büyüme rakamları ve yıl sonu büyüme rakamları açıklandı. TÜİK’in verilerine göre, Türkiye 2018 yılında yüzde 2,6 büyüdü. İşte büyüme rakamlarına ilişkin tüm detaylar!

TÜİK’in açıkladığı 2018 yılı büyüme rakamları detayları şu şekilde;
GAYRİSAFİ YURT İÇİ HASILA (GSYH) 2018 YILINDA %2,6 ARTTI

Üretim yöntemine göre dört dönem toplamıyla elde edilen yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2018 yılında bir önceki yıla göre %2,6 arttı.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2018 yılında bir önceki yıla göre %19,1 artarak 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL oldu.

Gayrisafi Yurt İçi Hasılayı oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2018 yılında zincirlenmiş hacim endeksi olarak tarım sektörünün katma değeri %1,3, sanayi sektörü %1,1 arttı, inşaat sektörü ise %1,9 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri %5,6 arttı.”

https://www.sabah.com.tr/apara/haberler/2019/03/11/son-dakika-buyume-rakamlari-aciklandi

VE yabancı gözüyle gerçekler. Daralma kardeşim daralma, VARLIK tanzimleri ise senin gerçeğin!

### Hırsızsavar ### bu yazacaklarımı DIKKATLE okumanızı tavsiye ederim ###

Bende diyorum ne oluyor?
Ne oldu gene???

Demedim mi size…
Ben gitmem, kabul ettiririm kendimi s.ke s.ke diye…
Ancak bu özelim, kulüp, onu geçelim…
Gelelim bademlere!

Evet, hep dedim diyorum. Bu dünyada genel anlamda iki tip insan vardır…
S.ken ve s.kilen, konumuz bir başka akılları sıra…
S.kiciler(!)

Af edin lütfen bu deyimleri kullandığım için AMA…
Bazen kediye, kedi, hırsıza hırsız demek gerekir!

Yok efendim; Ay – Yıldızlı Pentagon…
En son proje, proje dedikte aklıma geldi duydunuz mu pezevengin geçenlerde dediğini?
Saraya gelen yabancılar…
Diyorlarmış ki sarayı görünce “Buuu ne büyük devlettir böyle(!)”

Tabii canım öyledir…
İnsan karşısındakini kendi gibi bilirmiş ya; sanıyorlar millet aldanacak g.t kılları gibi gösterişe…
Bilmez mi yabancı, özellikle batı…
Lafla…
Peynir gemisi yürümez diye, ister ardında güç…
Hem ekonomik hem askeri…
Söyle…
Batı bunu bilmez, batı bunun farkında değil midir?

Söyle Allah’ın garip kulu, söyle batı bunu bilmez mi?

Dün gece bir uyandım, pir uyandım…
Yok öyle değil…
😊
Uyandım işte, kesip doğrayacaklar bizi…
Kar yağdı, hava çivi gibi…
Balkonu açık unutmuş, yatak, yorgan yastık yerlerde uyandım gecenin bir yarısı…
Allah’ım…
Nasıl üşümüşüm, donmuşum yani. Ha evde uyumuşum ha sokakta.

Allah sokakta kalanların yardımcısı olsun. Uyuyamadım tabii bir daha.

Açtım CNN – Türkiyeliyi…
Bir yandan bilgisayarda kimi işlerimi yapıyorum, öte yandan dinliyorum haberleri…
Hacklenmesi gereken bir, iki yazılım vardı…
Gözüm işte, aklım oynaşta…
İzliyorum dövizdeki gelişmeleri…
Dün akşam başladı…
Gece boyunda sürdü, dolar 5,43 civarı…
Almanya saati 08:26 dolar 5,44…
Öğretiye ters…
Mantığa ters, altın – borsa – döviz denklemi…
Ya ne oluyor gene, ne oldu???

Ben vereyim size cevabı, daha doğrusu O kuyruklu, yıldızlı …!

Hani vardı ya yalaka, utanmaz kadın…
Elinden gelse yaratığın her yerini yalayıp yutacak…
Önünü, arkasını…
O sayede yükseldikçe yükseldi, yazıyor yandaş Demirören medyasında…
O kaltak işte veriyor cevabını!!!

Yokkk…
Yayınlamam buradan, yok ona, onun gibilerine bu köşede yer…
Benim köşem ama vereceğim linki, isteyen okuyup öğrenebilir olup biteni!

Ama önce, konuyla uzaktan ilgili…
Bir, iki bilgi…
InPut kardeşim; input…
Doğru olacak ki OutPut ona göre olsun…
Düşünme yetisi!!!

Bence…
Bilgi sahibi olmayan yürütmemeli fikir…
Bırak işin ehli…
Versin bilgiyi, yürütsün fikri…
Tabii ki bir gazeteci olarak olacaksın birçok konuda bilgi sahibi…
AMA…
Öyle konular vardır ki…
İyilik yapayım derken, kaş yapayım derken…
Çıkarırsın göz, KÖR EDERSIN insanları!

Konuşuyor Mine kızımız bir gazeteciyle…
Ya…
Vallahi billahi, YAPMA…
YAPMA adam, yapma insan YAPMA…
Konu cep telefonu…
Dikkat…
Bilgisayar, cep icat olundu…
Nasıl ki top, tüfek icat olunduktan sonra erkeklik öldü…
BIL-GI SA-YAR, AKLILI cep telefonu icat oldundu…
İnsanlığın beyni durdu!

Benim evlat gibi…
Herif otomatiğe bağladı…
Arabada, bilgisayarda, hayatında her şey otomatik…
Ulan oğlum YAPMA…
Güven olur mu algoritmaya!?

En güçlü…
En güvenilir siz, EVET siz…
İnsan ve insandan olan, beynini kullan…
Ki ona bile ne beyne ne göze güven!

Sor ulan sor, sorgula!

Neyse uzatmayalım, konuşuyorlar Mine’e ile…
Yazılımlar varmış, FILITRELER…
Örneğin cep üzerinden gelen, gelebilen kontör hırsızlıklarını…
Dolandırıcılık girişimlerini falan önlüyormuş…
Doğrudur…
Doğru AMA…
>>> Filtreler güncel tutuklukça! <<<

###

Öyle bir zamanda…
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki…
İnsan ve eşya…
DAIMA…
Kendini güncellemeli, sor kardeşim sor, sorgula!

Oku kaltağı, öğren gerçekleri…
Ne damada ne O pezevenge inan…
Aklını kullan!

###

Oku

###

Önemli bir not:

ANLAMAYANLAR için…
Bak kardeşim, kardeş diyorum sana kardeş…
Bir ülkede ki fark etmez hangi ülke…
Demokrasinin ki >>> liberal <<< demokrasinin, ekonomik öğretisi…
Arz – Talep dengesi…
Yani…
Bir şeyden, yine fark etmez ne olduğu, örneğin para…
Bir şeyden çok fazla varsa piyasada…
O şeyin değeri düşer…
ANLA!

YANI…
Yok bu düşmenin, doların düşmesinin…
Bademler ile herhangi bir ilgisi.

DÜN…
Açıklandı ekonomik veriler, ekonomik büyüme…
Her şey göstermelik, göze boya…
Sürme…
Hani hep seviniyor, her fırsatta dile getiriyorlardı ya ki SEN BILIYORSUN…
Bak cebine…
>>> Kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar <<<
Diye…
Düştü…
10.000 $ altına!

###

Ege

5,5 yaşında…
Şaşılık ameliyatına girdi, oksijen verileceğine azot verildi…
Çocuk…
Daha 5,5 yaşında sakat kaldı. Mahkeme tamamlandı…
>>> KIMSENIN SUÇU YOK <<<
Kararı çıktı, aklıma tren kazası geldi, hani makinist falan mahkemede…
Üst düzey yetkililere, BAKANLIK KARARI ILE kovuşturulma açılamaz talimatı…
Recep Tayyip Erdoğan…
Orospunun dölü, adi çeteci. Ne sende ne çetende…
Ne partinde…
Partinin adında ADALET taşıyorsun ama ilaçlık adalet yok ne sende, ne sizde…
Ne senden olanda, siktiniz HERKESI, sıçtınız memleketin ama kör, topal düzeninin içine…
Çevirdiniz ülkeyi koskoca bir Kasımpaşa’ya!

Bunlar…
Vallahi billahi organize bir suç örgütü
!

Trump etkisi

Altın…
1293’den döndü…
Yani çıktı şimdi düşüşte…
Yok bu Tayyipistan piyasası değil, Almanya…
Yatırımcı şaştı, borsa çaresiz!

Eyvah, eyvah…
BitCoin, dijital para…
AMAN HA…
Yeni bir şey icat ettiler Token diye, aman, aman, aman…
Benden söylemesi!

Enayi silkeleyecekler gene…
Çok fena, çok!

Dolar…
44 ile 45 arası gidip geliyor ekonomisi sağlam ülkede…
Beşi söylememe gerek yok değil mi…
5 Tayyip Lirası ve küsuratı bir Trump doları…
Kalitesiz pezevengin “kaliteli pezevenge*” nazaran parası!

* O…
Belki sattı vatanı, başımızdakinin sattığı kesin!

Mardin

Bence Güneydoğu Anadolu bölgemizin en güzel kentlerinden biri…
Gel gör ki…
Türbanlı canavarlar iş başında, doldurmuşlar meydanı…
Ve O partili pezevenk bir Türkiyeli sarrafı…
İyi biliyor, çok iyi biliyor bunları…
Anlaşılan bizler yanılmışız, bir Kasımpaşa ülkemizin her yerinde(!)

Almanlar der “alle Registerkarten ziehen!”
EVET…
Aynen öyle, her türlüsünü deniyor VE öyle görünüyor ki başarılıda oluyor.