Yok…
Yabancı anlamında değil, ellerimiz anlamında…
Evet…
EMINIM, bir içmimarın eli değmiş olmalı…
Yoksa…
Ondan beklenemez böyle bir döşeme, bu ince zevk…
Beklenemez.
Dün yazmıştım…
Hanımın canı balık istedi. Ben içli köfteyi özledim ama hadi onun isteği olsun dedim…
Önce şehirde biraz dolaştık, resmen koktum. İnsanlar haklı…
Almandan çok yabancı…
İnsanlar…
50 seneden beri birlikte yaşadıklarını adam edememişler…
Türkiyelileri…
Bunlar ile nasıl başa çıkacaklar?
Tarafımdan başka bir tez…
İspatlayamadığım, ispatlayamayacağım için bugüne kadar yazmadım, ama…
Emareler sanki bana, bu teze hak verir gibi…
Bilmem düşüncelerimi paylaşır misiniz?
Senelerden beri tanırım kendisini, küçük bir lokanta ile başladı buralarda…
Evet, lokanta…
Oldu restoranlar zinciri.
Yemekleri gerçekten güzel…
Hele kuşbaşı pidesi…
En son ki REZILIGIMIZ…
Git bak Wiesbaden’e berber yani berber, bakkal yani bakkal…
Eskilerden biri balıkçı açtı…
Balık restoranı, “Alman damak tadı”
Gittiğimizde uymuş ona, bir daha kolay kolay gitmem…
Amaaa…
Restoranlarını, mobilyalarını öyle bir döşemiş ki çok ince bir zevk…
Uyum…
Anında göze çarpıyor, anında…
Tabii…
Görgü, çekirdek meselesi…
Hep derim, hep söylediğim, iddia ettiğimdir…
KIMSE…
Kendini ilelebet gizleyemez, eninde sonunda sırıtacaktır bir yerden…
Pırtlayacak ki her iki anlamında da kullandım bu kelimeyi…
Patlak verecek, açığa çıkacak…
Ele verecek kendisini!
Yemek müziği!
MUTLAKA…
Bir içmimar görevlendirdi, MUTLAKA!
Bir içmimar eli değdi…
Geçelim…
FETÖ…
Görüyoruz “bizimkileri”
FETÖ ile papaz olduklarından beri, işler ters gitti…
Graham Fuller kardeşim, Graham Fuller’e bile tutuklama kararı çıkardıklarından beri…
Baş gitti baş…
Hiç bir şey gitmiyor tıkırında, istedikleri gibi!
Anla…
Anlayabilirsen tabii…
İçmimar kimdi!?
Kimin eli değdi!