>>> Laf <<< çok, icraat YOK!

Açılımla PKK’yi şehirlere kadar indirdi, yuvalandırdı…
Bildiğim kadarıyla, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ILK DEFA böylesine şehir savaşları yaşandı…
Yok ne mahalle ne kısıtlı bir bölge, resmen şehirlerimizde bombalar yerleştirildi, mayınlar döşendi…
Türk’ün tankı, Türk kentlerine girdi, askeri geçiş töreni için değil…
Recep’ten Tayyip’e değişen, dansöz gibi g.t kıvıran Erdoğan yüzünden…
Türk’ün tankı, Türk şehirlerinde ölüm saçtı!

Herifte laf çok, laf ebesi…
Laflaya laflaya her şeyi yapıyor, ülkeye “değerli” yalnızlıklar yaşatıyor(!)

Konu komşuyla papaz olduk…
Çok şükür sayesinde ne garplıyız ne şarklı…
“Uydu ürettik” yolladık uzaya, tank yaptık, uçak yaptık, top yaptık, silah ürettik…
Döşedi…
(A)ma ne döşemek, BORUSAN mübarek…
Ülkeyi demir yollarla, otobanlarla, yollarla…
Döşedi kendisi, ailesi, yandaş ve yoldaşı (a)ma ne döşemek ne döşemek…
Uzaya köprü yapıyor, Fenerbahçe’nin 6-0 koyduğu gibi, koyuyor, koyuyor (a)ma uzaya istasyon laftan öteye geçemedi!

Şimdi SIHA…
Duyda inanma(!)
İn Galata’dan aşağıya, Karaköy’e, Kasımpaşa’ya…
Ülke oldu koca bir kerhane(!)

Bana Şekerpare filmini hatırlatıyor…
Önemli sahneler dikkatli izle…
Cumali ile Ziver arasında geçen konuşma…
Düzene baş kaldırma…
Düzeni usulüne göre boz, sonra…
😊
İstersen tümünü seyret, iyi eğlenceler:

Eşkıya dünya hükümdar olmaz

Hatırlı okuyucularım bilirler beni, insana verdiğim önemi…
Ve insan denilen varlık arsında kadına biçtiğim değeri…
Kadın her şeyin başı ve her şeyin sonudur benim için!

Arşivlerim meydanda, hep derim, iddia ederim Allah’ın sevdiği kulu olmalıyım…
Kadından yana da şanslıyımdır aslında, bir, iki istinsah…
O denli şanslıyım ki bu konuda, tanıdım, evet tanıma ve >>> benim <<< diye bileme şerefine eriştim!

İşte kadın…
Esra Hanım…
Kocasının “yanında”
Erinin, erkeğinin, sevdiğinin, sevgilisinin yanında, her şeyi paylaşıyor, paylaşmak istiyor onunla…
Tipik bir kadın, evet kadın dediğin böyle olmalıdır nazarımda…
Bir Türk kadınına yakışan budur! Anca beraber kanca beraber, el ele sevgi ve saygıyla!

Lütfen okuyunuz Yılmaz Beyi…
Ve…
Bir an için bile olsa, lütfen hangi partili olduğunuzu unutarak düşününüz…
Reva mıdır tüm bu yaşananlar insanlarımıza?

F. Gülen’in de Recep Tayyip Erdoğan’ın da nazarımda…
Tee analarının bilmem nesine kadar yolları var, zibidiler, ahlaksızlar, din simsar ve tüccarları…
Hileyle, hırsızlıkla, arsızlıkla, yüzsüzlükle, dolandırıcılıkla “iş” başındalar…
Lütfen arkadaş, vatandaş uyan artık, dur de…
Dökül sokaklara, yık Ak Sarayları başa!

Korkma…
Çekinme…
Nice genç, yetenekli, bilgili evlat bekler kapıda…
Eşkıya hükümdar olmalı vatana…
Vatansever…
Saygılı, terbiyeli, bilgili…
Türk’ün evladına güven, güven evlatlarımıza!

oku

Bana, evladıma öğreteceksen Kur’an-ı Kerimi öğret, sapkın görüşlerini değil!

Bana bak Kasımpaşalı ayı…
Allah’ın öküzü…
Dilimizi, dinimizi senden, senin görüşlerinden, senin sapkın ve yanlış düşüncelerinden, hayat ve din anlayışından öğrenecek değiliz!

Sana açık açık orospu çocuğu diyorum…
Anan ki ölmüşün ardından kötü konuşulmaz, Türk’ün terbiyesi men eder ölmüşün ardından kötü konuşmayı, hele küfrü…
Defalarca izah etmeye çalıştım, adı üstünde…
Anadil…
Anavatan…
Anadır evladı yetiştiren!

Ve yine sana pezevengin evladı dedim, diyorum…
Babadır…
Aileye ama özellikle evlada terbiye veren, yol – yordam gösteren…
Anan, ana…
Baban, baba olsalardı…
Senin gibi bir şeyler meydana çıkmazdı!!!
Senden ne öğrenebilir insan?
Ve kuş, yuvada gördüğünü, öğrendiğini yapar…
Eğitim müfredatı, imam hatipler…
Atatürksüz eğitim(!)

Mecazi, söz gelimi…
Orospunun bacak açmaktan ne vakti kalır evlat yetiştirmeye…
Ne ilgilenmeye…
Pezevenk…
Karı satar, pazarlar…
Bilmez başka bir şey, yapabildiği en iyi şey satmaktır, pazarlamak…
Ha karı satmışın, ha vatan – millet, onlarca yılda, zorla, çok zorlamalarla elde edilen kamu malı…
Vatan toprağı…
Satıldı, satılıyor…
Anladın mı beni, anladın mı?

Tabii ki latife

Sayın Soner Yalçın Beye açık mektup, daha doğrusu cevap

Soner Bey,
13 Eylül 2017 tarihli yazınızda yolsuzluktan şikâyet ediyorsunuz…
Usulsüz, mesnetsiz ihalelerin kimileri tarafından toplandığını, devletin – milletin zarara uğratıldığına dikkat çekiyorsunuz. Bu duyarlılığınızdan ötürü teşekkür eder, sorunuza, bir soru ile yanıt vermek istiyorum.

Hırsızı, hırsıza şikâyet ederek nereye varabiliriz?

Belgelerin, bilirkişiler tarafından sahte olduğu ortadayken…
“Mahkeme”, hâkim, hüküm, adalet aramak ne denli doğru?
Kendisi…
Yine mahkemece irticanın odağı olduğu tespiti yapılan, 17/25 ile belgelenen…
Yaşayarak, bizzat şahit olduğumuz nice olaya rağmen çete başı…
Organize suç örgütü…
Çetesi ile birlikte iş başında Efendim!

Hangi belge, hangi bilirkişi bu gerçeği sorgulayabildi ki?

Saygı ve sevgilerimle

Önder Gürbüz

Almanya
wordpress.gurbuz.net

oku

Psikoloji ve sosyoloji üzerine, himmete muhtaç dede

Goethe ile insan psikolojisi ve sosyolojisine merak sardım…
Bilimsel ilgilenmeye başladım…
İnsanın kendisiydi öğreti bana kendi kendini…
Haliyle görgül olarak, yani ampirik (empirisch), tecrübe yetmez, yetmemeli…
Bilime de sormalı, bilimi sorgulamalı…
İnsan…
Bana ne verdi, benden neler, neler aldı götürdü!

Almanların çok güzel bir özdeyişi vardır, olabildiğince gerçekçi…
Tercümesi cümlenin tüm sihrini bozar:
“Frauen sind ein Verlustgeschäft. Man(n) steckt immer mehr rein, als man raus holt!”
Yatırımların en güzeli, aslında en verimlisi insana yapılan yatırımdır…
İster erkeğe yatırım yap ister kadına, yeter ki yaptığın yatırım insan evladına olsun…
Yürek kazan, dost kazan, insan kazan.

Kadını mesela sevdiysem, yüreğimle sevdim, aşk ile sevdim…
Beynimle, ruhumla bağlandım…
Bacak aramla tanıdım milim, milim…
Çoğu, yok neredeyse hepsi bana gerçek dost oldu…
Kimi…
En zalim düşman, beynimin içini kemirdi, beni yedi bitirdi…
Çoğu korudu, kolladı, elimden tutu ayağa kaldırdı…
Yıkadı, pakladı, pişirdi, ütüledi, hizmette kusur etmedi…
Kadının değerini yine kadının kendisi öğretti.

Erkekte aradığımı bulamadım nedense…
Bir bloke…
Aşılmaz bir duvar…
Durdurdu, iti, iti, iti beni.

Gün geldi anladım, toplum…
Birey, birey toplum…
İnsanı anla ki kendini, aileni, sevdiklerini koru.

Dededen gönderi…
Immanuel Wallenstein, Bildiğimiz dünyanın sonu
oku

Sosyolojinin piri…
Emile Durkheim
İntihar, özellikle tavsiye ederim bireyden topluma, toplumdan bireye
oku

S-400

Rusya…
S-400’ler…
NATO…
Nato mermer nato kafa!

Demokrasilerde ortaklık, kapsayıcılık bir yerde kaide…
Kafana göre değiştirirsen silah sistemini, Önder ister istemez sorar kendine bu ne şimdi? diye…
Tabii ki komşum bana eloğlundan daha yakın…
Ama savunma gibi önemli bir konuda bütüne bakmak lazım…
Bilişimde kompatibilität (compatibility) bir kavram vardır, Türkçesi birbirine uygunluk, bağdaşabilme…
Ulan Kasımpaşalı ayı, görgüsüz hödük, kör cahil öküz…
İnşallah…
Allahtan niyazım, ecelinle değil, darağacında can verirsin…
Seninle birlikte, D.D. ve K.K!

Böyle anlarda…
İçimde Osmanlı uyanır, hortlar…
Kırk katır mı, kırk satır mı daha iyi olur diye sorarım kendime!

Demokrasinin D’si

Demokrasinin d’si; denetimdir…
Demokrasinin e’si: eşitliktir, ehliyettir…
Demokrasinin m’si; mesafedir…
Demokrasinin o’su; olgunluktur…
Demokrasinin k’si; kabiliyettir, kararlılıktır, kararda ve hayatta kalitedir…
Demokrasinin r’si; ruhsattır, rağbettir, rahmettir…
Demokrasinin a’sı; milletin A’sına koymak değildir! Ardır, adalettir…
Demokrasinin s’si; saygıdır, sahiplenmektir herkesi, sevmektir vatanı ve milleti…
Demokrasinin i’si, i.nelik değil, erkek gibi sözü ve özü bir olmaktır, ilkedir, ilke!

Millet derdime düştü

Son bir, iki günde soran sorana…
Aman dikkat et, sakın gitme!

“Anlamıyorum bu insanları, nasıl olurda insan Erdoğan’ı tutar?”

Böyle soruyorlar, böyle veya buna benzer…
Almanlar, dedim ya kimseyi tanımam, insanlardan kaçıyorum kaçabildiğim kadar…
Yakalayan, sorgu – sual…
Dedim demin kadına;
“Komşuda pişer bize de düşer” hesabı..
Yıllarca bastırılmış aşağılık duygularının dışa vurumu(!)

Sakın gitme!

El mahkûm, yavrum…
Eşim beni bekler…
Haliyle tedbirsiz, önlem almadan gitmem…
Ama…
El mahkûm, ben mahkûm gideceğim…
Doğduğum topraklara, bana artık olabildiğince yabancı olsa da, tanımıyorum, tanıyamıyorum Türk’ü…
Yavrum, eşim beni bekler…
İki elim kanda olsa bile, son nefesimi vereceğimi bilsem bile…
KIMSE…
Hiç kimsenin gücü yetmez, korkutamaz…
İçimde beslediğim sevgiyi, özlemi…
Bastıramaz!!!